“Dalgalar Bizi Boğmadan Önce, İnsanlığı Uyandırın” (Linkedin)

2020 özetlerinin çoğu (hatta bunu deneyen çok az kişi) 2020’den sanki hayatları çalınmış gibi, bir trajedi olarak bahsediyor. Bana göre bu olgunlaşmamış bir bakış açısıdır. Küçük bir çocuk arkadaşlarıyla dışarıda oynadığında ve annesi ödevini bitirmesi için onu çağırdığında, çocuk onun korkunç bir anne olduğunu düşünür, ama biz yetişkinler daha iyi biliriz. Tabiat Ana’nın yapmamız gerekeni yapmamız konusundaki ısrarı karşısında, öfke nöbeti geçiren o çocuk gibiyiz. Doğa, insanlığa kötü bir şey yapmadı; bizi sadece ödevimizi yapmamız için çağırdı. Ve hepimizin bildiği gibi, eğer ödevimizi yapmazsak, sınavda başarısız oluruz. Ve test hayatlarımızla ilgili olduğunda, bu, başarısız olmak istediğimiz bir şey değildir.

Evdeyken, Tabiat Ana’nın bize dayattığı ilk karantinada, ödevimizi yapmaya başlamalıydık. Bizi eve gönderen virüsün, bizi, annelerinin ayrı odalarına göndermekten başka çaresi kalmayacak kadar geçinemeyen ve kavga eden kardeşler gibi, sadece birbirimize kötü davrandığımız için gönderdiğini anlamalıydık. O, bir süre yalnız kaldıktan sonra, birbirlerine yaptıkları gibi davranmamaları gerektiğini anlayacaklarını ve geçinmenin bir yolunu bulacaklarını ummaktadır.

Bir süre sonra, anne, onların anneleri olduğu için onları dışarı çıkarır ve hayattan zevk almalarını ister. Ancak barış yapmak yerine eskisinden daha da kötü kavga etmeye başlarlar. Zavallı annenin, bu sefer öğreneceklerini umarak, onları daha şiddetli bir şekilde cezalandırmaktan başka seçeneği yoktur. Çocuklar sessiz olduklarında, Annenin onlara iyi davrandığını bilirler. Ama kardeşler, birbirlerinden o kadar şiddetle nefret ederler ki, birbirlerini gördükleri anda kendileri için en iyi olanı unuturlar ve tekrar çekişmeye başlarlar.

Bizler buradayız. Doğanın darbeleri, annenin öğütleri veya cezası gibidir ve biz inatçı çocuklarız. Öğrenmek yerine,  maskelerimizi çıkarabilmemiz için aşılara güveniyoruz, böylece birbirimize bir kez daha küfür edebiliriz, sosyal mesafeyi kaldırabiliriz, böylece birbirimizi vurabiliriz ve bu duygusal katliamı “özgürlük” ve “normallik” olarak övebiliriz.

Doğa her seferinde başka bir ceza gönderdiğinde, bize çarpan ve bizi geri çekilmeye zorlayan bir dalga gibidir. Geri çekilme sırasında, birbirimizle olan davranışlarımız üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Ama yapmıyoruz. Sonunda, su çekilir ve barınaklarımızdan sadece kavga etmek, aşağılamak ve birbirimizi eskisinden daha fazla sömürmek için çıkarız. Bu, bizi düşünmeye zorlayarak bir sonraki dalgayı daha önemli hale getirir. Çok geçmeden düşünmeye başlamazsak, dalgalar bizi boğacak. Onlar her türlü yoldan gelebilirler; Doğa, cezalar söz konusu olduğunda çok yaratıcıdır ama onları ilk elden deneyimlememiz için hiçbir neden yoktur. Bunun yerine, onun verme ve önemseme konusundaki yaratıcılığını keşfetmeyi seçebiliriz.

Koronavirüse bakın. Herkesi orijinal suştan aşılamadık bile ve hali hazırda Birleşik Krallık ve Güney Afrika’dan her ikisi de çok daha bulaşıcı olan, iki yeni suşla uğraşıyoruz, zaten onaylanmış olan aşının da işe yarayıp yaramayacağını bilmiyoruz. Bu, doğanın pes etmeyeceğinin bir işaretidir. Biz öğrenene kadar durmayacaktır.

Aşı ile birbirimizi tedavi etme şeklimize bakın. Neden satın almaya gücü yetmeyen ülkeler, bunun için yalvarıyor? Hepimizin, bu işte birlikte olduğumuzu öğrenmemiş miydik? Herhangi bir yerdeki enfeksiyonun, her yerde enfeksiyon olduğunu görmedik mi? Aşıyı, hiçbirini dışlanmadan,  tüm ülkelere dağıtmak, karşılıklı sorumluluk konusundaki ilk testimiz. Şu ana kadar başarısızız.

Şimdi gördüğüm kadarıyla, Koronavirüs ve onun mutasyonları ile uzun yıllar yaşayacağımızı düşünüyorum. O, birbirimize karşı daha farklı bir şekilde, daha özenli, daha dikkatli ve sorumlulukla yaşamayı öğretmek için geldi. Biz öğrenene kadar, kaybolmayacak. Dalgalar gelip gidecek, ancak öğrenmede ne kadar duraksarsak dalgalar o kadar etkili hale gelecektir. Başlangıçta virüs çocukları etkilemiyordu; şimdi etkiliyor. Başlangıçta esas olarak akciğerlerimizi etkiledi; şimdi beynimizi ve kalbimizi etkiliyor. Bize anlatmaya çalıştığı şeyi öğrenmeden önce, bize daha ne yapmasını istiyoruz?

Anne alegorisini hatırlayın: Kavgayı bırakmazsak, Doğa Ana bizi ayrı odalarımıza gönderecek veya bizi cezalandırmanın başka yollarını bulacak ve bu da gittikçe daha acı verici olacaktır.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed