Daily Archives: Ocak 27, 2021

Yaradan’a Dönmek İçin İtici Bir Güç

Soru: Tüm nesnelerin ve olayların arkasında tek bir güç görebilmek için içimde bu fikri destekleyen arzular bulmak zorunda mıyım?

Cevap: Hayır, kendi içinizde böyle arzuları bulamayacaksın. Onları alabileceğiniz uygun bir grup içinde olmalısınız.

Gerçek şu ki hiçbirimiz birleşme için hiçbir arzuya sahip değiliz. İçimizde ihsan etme arzusu da yoktur. Ama bir grupta toplandığımızda ve ne kadar bencil olduğumuzu, bütün bu birliği ne kadar istemediğimizi ve hatta tüm bu birliği küçümsediğimizi gördüğümüzde, manevi nitelikten, Yaradan’ın niteliğinden ne kadar uzak olduğumuzu anlamaya başlarız.

O zaman, Yaradan’dan bizi birleştirmesini isteme koşuluna ulaşmak için, birbirimize yakınlaşmak için, her türlü yapay tekniği denemekten başka seçeneğimiz yoktur.

Tüm grup çalışmaları, birbirimiz için birlik yönünde çabalamanın bir örneğini oluşturmaktan ibarettir. Bu, doğal arzumuz olmasa da bunu yapay olarak yaptığımızda dostlarımıza örnek oluruz.

Sonuç olarak, birleşme için çabalıyor gibi göründüğümüz ama aslında buna ulaşamadığımız bir duruma geliriz. Arzulanan durum ile gerçek arasındaki fark burada ortaya çıkar. Bu farklılık, Yaradan’a dönmemiz için itici bir güç yaratır.

“Hayatı Garanti Eden Üstün İlkeler” (Medium)

Parçalanan sadece Amerika değil. Hollanda hükümeti bütünüyle istifa etti, Almanya Başbakanı Angela Merkel seçimlerden çekiliyor, İtalyan hükümeti çöküşün eşiğinde ve Koronavirüs tüm dünyayı kasıp kavuruyor. Aşılar geliştirildi bile, ancak yeni ve daha bulaşıcı türlerin, aşıların öncesine göre daha hızlı ve daha yüksek bir ölüm oranıyla yayıldığı ortaya çıktı. Ve en kötüsü, eski dünyanın çöküşünde yeni bir aşamaya geçiyoruz: iş eksikliğinden yiyecek eksikliğine. Çok geçmeden uyanmazsak, açlık felaketine uyanacağız ve insanlar çocukları için bir parça ekmek nedeniyle her şeyi parçalayacaklar.

Yaklaşan iflası önlemenin tek yolu, toplumu yeni, egoist olmayan ilkeler altında yeniden inşa etmektir. Bu, özgecil olmamız gerektiği anlamına gelmez, fakat birbirimize karşı bencilce davranmaya devam edersek öleceğimizi anlamalıyız; bu kadar basit.

Yeni toplumun temeli olması gereken yeni ilke, bağ kurmak ya da daha doğrusu karşılıklılıktır. Kısaca, karşılıklılık, her kim olursa olsun herkese eşit davranmamız gerektiği anlamına gelir. Her bir kişinin, makul bir geçim sağlamaya izin veren temel gereksinimleri aldığından emin olmalıyız. Bu ilke, insanlar arasındaki herhangi bir sınırı, görüşü, ırkı, cinsel kimliğini, inancı veya diğer herhangi bir farklılığı geçersiz kılmalıdır.

Dünyanın karşı karşıya kalacağı sorun temel besinlerin eksikliği olacağından, bağımızın ilk ve en önemli ifadesi, herkese yeterli beslenmesinin sağlanması olmalıdır. İnsanlar ister Komünist ister Nazi, ya da hayal edebileceğiniz başka bir aşırı uçta olsun, yine de istisnasız herkese yaşamın temel ihtiyaçlarını sağlamalıyız.

Bunu başarmaya çalışırken, her ülkedeki herkesin bu temel ürünleri almasını garanti edecek küresel, kapsayıcı bir organizasyona ihtiyacımız olduğunu göreceğiz. Açıktır ki, böyle bir çatı örgüt, aşırı güç kullanımına ilişkin tüm haklı endişelerle küresel bir hükümet imajını akla getiriyor. Bununla birlikte, gıda üretimi ve dağıtımının küresel koordinasyonu olmadan, her yerde kaos ortaya çıkacaktır.

Kendi kendine yeten ulus devletler dönemi sona erdi. Korona virüsün tüm dünyaya bir çalı ateşinden daha hızlı yayılması gibi, herhangi bir kriz de ilerleyecektir. Gerçekten herkesin iyiliğini isteyen küresel iş birliği olmadan, hayatta kalamayacağız. Ve küresel iş birliğimizi başlatmak için, gezegendeki her bir kişiye gıda tedarikini garanti etmekten daha uygun bir şey olamaz. Bu sadece şimdiye kadarki en büyük sınavımız olmayacak, aynı zamanda insanlığın, tüm insanlığın refahına hizmet edecek yeni kurumlarını inşa etmek için uygun bir temel olacaktır.

Görünüşte bitmeyen kriz akışının hepsinin, birbirimize ve doğaya karşı tutumumuza bağlı olduğu zaten belli olmuştur- ve ben de bunun hakkında defalarca yazdım. Sayısız bilim adamı ve bilimsel kurum, diğer insanlara ve tüm doğaya yönelik kötü tutumumuzu küresel ekosistemimizin çöküşüne bağlayan çalışmalar yayınladı. Mevcut küresel kurumlar güçsüzdür; onlar gerçek bir güce sahip olmayan kuklalardır ve belki de bu sadece en iyisidir, çünkü aslında kendi ülkelerinin çıkarlarını temsil ederler ve insanlığın refahı için gerçek bir endişeleri yoktur.

Bu yazının başında da söylediğim gibi, gıda tedarik projesini denetleyecek küresel kurumun özgecil kişilerden oluşması gerekmez. Ayrıca, bildiğimiz gibi bu günlerde özgecilleri bulmak çok zor. Bunun yerine, bu projeyi yönetecek kişiler, herkesin refahını garanti altına almanın egoist çıkarımıza olduğunu veya küresel sistemin çökeceğini anlayan kişiler olacaktır. Bu anlayış zorunludur ve böyle insanları bulmak gerçeğe uygundur.

Anlaşılır bir şekilde, hükümetler böyle bir kuruma herhangi bir güç sağlamaktan mutlu olmayacaklardır ama doğaya işini yapması için güvenebilir ve onları hepimizin pahasına zor yoldan uymaya zorlayabiliriz. Önümüzde zorlu zamanlar var, ancak hayatımızın tehlikede olduğunu ve onları nasıl kurtarabileceğimizi anlarsak, belki başarabiliriz.

Zohar Kitabı – Üst Dünya İle Bir İletişim Sistemi

Zohar Kitabı bir sistemdir. Onu yazan on Kabalist, birbirleriyle birleşmeleri yoluyla, sonsuzluk dünyasını dünyamızla öyle kapattı ki, Zohar Kitabı’nı okumaya başladığımız zaman, adeta düğmelere basıyoruz ve aslında bu sistemi başlatıyoruz.

Yani, sadece basılmış olanı okumuyoruz. Kitap öyle düzenlenmiştir ki, kâğıda basılmış olan şeyler, bizden saklı olan içsel parçamızı, ruhumuzu doğrudan etkiler.

İnsan okumaya başladığında hiçbir şey hissetmez, ancak kişi bu sistemi kendi üzerinde başlatır, onunla bütünleşir ve daha yüksek bir gücün etkisine neden olur ki bu, kişinin kendi içsel kısmında, yani dışarı çıkmaya başlayan ruhunda tezahür eder.

Ve sonra insan ruhu ile üst ışık arasında temas olur ve kişi bu üst dünyada, en yüksek koşulda hissetmeye başlar. Bu kişinin ebedi, mükemmel boyuta çıkışıdır. Varoluşun bir sonraki seviyesine yükselmek için bu dünyada, bu hayatta iken başarmamız gereken şey budur.

Olumsuz Duygulardan Kurtulmak Nasıl Mümkün Olabilir?

Soru: Kişi acı çekerken güçlü olumsuz duygulardan nasıl kurtulabilir; nasıl onların üstesinden gelebilir ve Yaradan’a içtenlikle teşekkür edebilir?

Cevap: Bu yalnızca grupla bağ kurma vasıtasıyla olur. Olumsuz bir duygu hissettiğiniz ve bununla birlikte yalnız kalmak istediğin, içinize kapanmak ve sinmek istediğiniz an, hemen gruba gitmeli, kendinizi ona adamalı ve onun içinde erimelisiniz. Bu, acıdan kurtulmanın en iyi yoludur.

Soru: Öyleyse, grubu olmayan bir kişi acı çekmeye mahkûm mudur?

Cevap: Grup olmadan kişi gelişemez. Kişi, kendisi için fiziksel veya sanal bir grup bulmalıdır çünkü kişi, diğer insanlarla bağ içinde olmalıdır.

Twitter’da Düşüncelerim / 27 Ocak 2021

İnsanlık ıslah yolunda ilerledikçe, belirli halkalar, maskeler ve benzeri şeylere karşı o kadar güçlü yükselir. İnsanlığın gelişimi, egoizmin ıslahına doğru bunu yapmaya zorlar. Çünkü onlar genel egoizmin temsilcileridir.