2020’nin Dersleri

Koronavirüs salgını, sanki dünya savaşı çıkmış gibi dünya çapında öylesine bir patlama yaptı ki ekonomik krize, umutsuzluk ve korku hissine yol açtı. İnsanlar neden toplumda önemli değişiklikler yaparak, dünyayı yeniden inşa etme ihtiyacını hala anlamadılar?

Gerçek şu ki, herkes kendi kişisel, bireysel egoizmiyle hareket eder. Bu nedenle, dünyada ve diğer insanlarla ilgili neler olup bittiğini hiç kimse umursamadı, önemli olan sadece onu kişisel olarak ilgilendiren şeydi. Başkalarının nasıl acı çektiğini izliyorduk ve pek etkilenmedik. Asıl önemli olan, kendimizi iyi hissetmemiz ve kendimizden emin bir şekilde var olup başarılı olabilmemizdir.

Ama işte aniden kendimizi farklı bir dünyada buluyoruz ve toplumun, çevrenin, ülkenin, insanların ve dünyanın, her şeyin birbirine bağlı ve birbirine bağımlı hale geldiğini hissediyoruz. Birbirimize ölümcül bir virüs bulaştırıyoruz, özgürce seyahat edemiyoruz ve karantina emirlerine uymak zorunda kalıyoruz.

Bir taraftan, daha önce var olan ve dünyanın etrafında uçmamıza, seyahat etmemize ve birbirimizi tanımamıza izin veren faydalı bağları koparmak zorunda kaldık. Bunun yanı sıra, kendimizi daha da izole etmeye, maskeler takmaya, eldivenler giymeye ve aramızda iki metrelik mesafeyi korumaya mecbur bırakıldık.

Çok hoşumuza gitmeyen bazı yeni zorunlu kurallar uygulamaya konuldu. Sanki doğa bize şunu diyor: “Eskisi gibi davranamazsınız, kendinizi birbirinizden uzaklaştırmalısınız. İstediğiniz yere gidemez ve dünyayı gezemezsiniz, çocuklarınızı okula ve anaokuluna gönderemezsiniz.”

Doğanın aramıza bir kama yerleştirdiğini ve aramızdaki bağın ne olması gerektiğini bize öğrettiğini hissediyoruz. Bağın, yeni, iyi ve doğru olabilmesi için, Koronavirüsün bize öğrettiği yeni yasalara uyması gerekiyor. Bu yasalara uyarsak, o zaman birbirimizle iletişim kurabiliriz ve eğer uymazsak, o zaman birbirimize yaklaşmamalıyız.

Doğa bizlere insanlar arasında yeni iletişim biçimleri öğretmeye başlıyor ve yakında bunun bizim yararımıza olduğunu anlayacağız. İnsanlarla ancak, kendi çıkarım için değil onların çıkarları için hareket edersem bağ kurabilirim. Doğanın bize öğrettiği ders budur. Karantina vasıtasıyla, iletişim kuramama, uçma ve seyahat edememe vasıtasıyla, bizlere ancak birbirimizi önemsememiz ve başkalarının iyiliğini düşünmemiz durumunda iletişim halinde olabileceğimizi göstermekte.

Yürüyüşe çıkabilir, başkalarını ziyaret edebilir, iletişim kurabilirsiniz ancak sadece birbiriniz hakkında iyi düşünürseniz ve kendinize değil, başkalarına önem verirseniz. Doğa bizlere yavaş yavaş iyi ilişkileri bu şekilde öğretecektir.

Eğer medya, doğanın, insan toplumunu değiştirmesine yardımcı olmak, onu bir sonraki aşamaya taşımak ve hangi tür ilişkilere gelmemiz gerektiğini tüm insanlara iletmek için nasıl davranılması gerektiğini anlayan Kabalistlerle işbirliği yaparsa, bu hızlı ve acısız bir şekilde gerçekleşecektir.

Aramızda nefretin üstünde bir bağ kurmak için “Her insan komşusuna yardım edecek”, böylelikle iyi ilişkiler olmadan, geleceğin imkânsız olduğunu anlarız. Onlara kısa ve kolay bir yoldan mı yoksa dünya savaşı da dahil olmak üzere, ıstırabın uzun yolundan mı ulaşacağımız bize bağlıdır.

İnsanlığın geçiş döneminden ne kadar çabuk geçeceği ve insanlar arasında nasıl yeni bağlar kuracağı, Kabalistlere ve medyaya bağlıdır, böylece doğa üzerimizde baskı yapmayı ve bizi sınırlandırmayı bırakır. Herhangi bir dışsal baskıya ihtiyaç duymayacağız çünkü bizim için neyin iyi olduğunu kendimiz anlayacağız.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed