Monthly Archives: Aralık 2020

Manevi Potansiyeli Gerçekleştirmek

Soru: Neden bir kişi, doğası ve yetiştirilme şekli gereği büyük bir egoist olurken, diğeri küçük bir egoist olur? Daha büyük bir egosu olan bir kişi, daha büyük acılar mı yaşayacak ve bu, ataları veya önceki yaşamlarındaki eylemleriyle mi ilgilidir?

Cevap: Söylediğiniz her şey doğru ama anlamsız.

Şu anki özgür iradeniz, manevi potansiyeli gerçekleştirme özgürlüğünüz, sizin içinizdedir ve onu gerçekleştirmeye çalışmalısınız. Tüm gücünüzle bunu yapmaya çalışın ve sonra size ne olduğunu ve neden olduğunu göreceksiniz. Manevi potansiyelinizin ve atalarınızın manevi potansiyelinin sizi nasıl etkilediğini ve sizin, diğer herkesi nasıl etkilediğinizi göreceksiniz.

Bütün bunlar olacak. Daha önce ne olduğuna aldırış etmeyin. Şu anda her şey sadece size bağlıdır.

Sevginin Kanun Olduğu Nasıl Anlaşılır?

Soru: Birbirleriyle herhangi bir fiziksel temas olmaksızın, insanlar arasında mantıksız nefret ve mutlak sevgi ortaya çıkabilmektedir. Neden?

Cevap: Gerçek şu ki Reşimot (bilgi kayıtları) denen her türlü sınırlamaya/kayıtlamaya sahip olduğumuz için, seviyoruz ya da nefret ediyoruz.

Bize, bu iyi ve bu kötü diye öğretildi, içimize alışkanlıklar ve zevkler aşılandı ve bu faktörlere dayanarak ya birbirimizi çekeriz ya da iteriz. Bu yüzden aramızda bu kadar yanlış anlaşılmalar vardır.

Soru: Sevgiden bahsettiğim birçok insan, hemen sinirleniyor ve rahatsız oluyor. Mesela bunun hakkında ne kadar konuşabilirsiniz ?! Sevgi ve birleşme, defalarca tekrarlanan sözcüklerdir ve bu arada dünya daha da kötüye gitmektedir. Laf çok, icraat yok.

Öte yandan, Kabala’ya göre sevgi kanundur. Ama yerçekimi yasasının üzerimdeki etkisini hissettiğimde gergin değilim. Evet, uçmak istediğim ve yapamadığım için beni rahatsız ediyor.

Kişi, sevginin kanun olduğunu nasıl açıklayabilir veya kanıtlayabilir? Bunu yapmak mümkün olacak mı?

Cevap: Sevginin bir doğa kanunu olduğunu kanıtlamak o kadar da zor değil. Her şeyin sevgiyle doğduğunu ve var olduğunu görüyoruz. Ancak sevgi, nefretsiz olamaz çünkü kendini başka bir şey üzerinde tezahür ettirmelidir; onu başka bir şeye ilişkin olarak hissetmeliyiz. Bu nedenle, doğada her zaman birbirini tamamlayan ve belirten iki zıt kavram vardır.

İlerleme İçin Sıkıntılar Gereklidir

Soru: Kabalistik uygulamada tüm manevi koşullara rahatsızlıklar eşlik eder. Ne tür sıkıntılar olabilir ve bunları manevi gelişim için nasıl kullanırız?

Cevap: Hayatımız sorular ve cevaplardan ibarettir. Bu, bizlerin ve neredeyse tüm doğanın yukarıdan kontrol edilme şeklidir.

Ancak cansız, bitkisel ve canlı doğa her zaman otomatik olarak cevaplanan sorularla var olurlar.Bu nedenle, insan hariç tüm doğa içgüdü tarafından yönetilir.

Kişi artı ile eksi, sorular ve cevaplar arasında var olurken, bunlara kendi müdahalesi ve onları inceleme ihtiyacı vardır. Her seferinde içinde ne tür bir sorunun ortaya çıktığını anlamalı, bunu doğayla, Yaradan ile ilişkilendirmeli ve doğru cevabı bulmaya çalışmalıdır.

Kendini her zaman bu şekilde konumlandırırsa, yaşamına, doğaya ve Yaradan’a karşı doğru tutuma sahip olur. Sonuç olarak, kendi içinde, yalnızca ilerlemesi, edinimi ve giderek artan dünya anlayışının hissiyatı için, her sorunun ortaya çıktığını netleştirir.

Tüm yaşamlarımız şu şekilde ilerleriz: artı-eksi, sol-sağ, vb. Doğa bizi bu şekilde etkiler. Bu nedenle, ortaya çıkan tüm sözde engellere engel olarak değil, daha da gelişebileceğimiz ve yükselebileceğimiz yardımcı koşullar olarak bakmalıyız.

Karanlık Ve Işığın Denkliği

Soru: Yaradan bana ifşa olduğunda ve ben O’nu haklı çıkarttığımda, O, neye göre ortaya çıkmaktadır?

Cevap: O, tüm niteliklerimde nasıl hissettiğime bağlı olarak ortaya çıkar. Onların içinde, doğru yönü, doğru eşleşmeyi, tek, bütün, kesinlikle iyi bir koşul yönünde, doğru hareketi hissederim.

Soru: Bir illüzyon içinde olmadığımı nasıl anlarım? Belki de sadece bana O’nu haklı çıkarıyormuşum gibi mi geliyor?

Cevap: Tam olarak karanlığı ve ışığı, kötü ve iyi koşulları birleştirdiğimde, kötü koşulları haklı çıkarmam ve iyi koşullardan güç almam gerektiğinde ortaya çıkar, ne karanlıkta ne de aydınlıkta, orta çizgide ilerlerim ama ortada, bir çizgiyi diğerine bağlayarak. Onlardan, koşulumu inşa ederim.

Yani Yaradan ile ilişkimi, her zaman hem karanlığın hem de ışığın benim için eşit olduğu bir koşul içinde olacak şekilde inşa ederim. Böylece pusula gibi, net bir referans noktasına, yöne, sahip olurum. Karanlık ve ışık bana eşitse, o zaman koşulumu ve dünyanın durumunu doğru bir şekilde hissederim. Ve sorum olmaz, bunun bir illüzyon olmadığını kesin olarak bilirim.

“Ahlak Nedir?” (Quora)

Ahlak, “Dostunu kendin gibi sev” ilkesinin açık bir şekilde gerçekleştirilmesidir yani doğuştan gelen egomuzda hissettiğimizden, tamamen farklı bir gerçekliği algıladığımız ve hissettiğimiz, egonun üzerinde mutlak pozitif bağ koşuludur. Bizler “Dostunu kendin gibi sev” ilkesini gerçekleştirene kadar, dünyamızda ahlak olarak tanımladığımız şey, biz daha da geliştikçe değişir.

Bir güçler sistemi içinde yaşıyoruz ve her bireyin içindeki egoist niteliklerini belirleyemeyiz. Bu nedenle ilişkilerimizi düzenleyemeyiz veya tanımlayamayız.

Bu nedenle, ahlaki değerlerimiz, içinde yaşadığımız koşullara dayanır ve bunlar, insan evriminin sonucudur. Onlar insan egosundan doğarlar, bu bize hayatımızı yaşayış şeklimizin her nasılsa yanlış olduğunu, farklı yaşamamız gerektiğini ve kendimizi belirli bir şekilde yöneterek, hepimizin daha iyi hayatlar yaşayacağımızı düşündürür. Başka bir deyişle, insan egosu, bizim üzerimizdeki kontrolü ile ahlaki değerlerimizi belirler.

Bin Kez Düşüp Yükseleceksiniz

Yaradan’dan bir düşüşün geldiğini hala hatırlıyorsam, o zaman bu henüz bir düşüş değildir. Gerçek bir düşüş tamamen kopukluktur,  Yaradan ile ilgili bağımın, düşüncelerimin, arzularımın olmadığı zamandır. Sadece bir seçenek kalır: onlu ile iletişim kurmak.

Bizler, bunun için “maddesel dünya” denen bir koşulun içindeyiz, böylece onun içine düşebilir ve sıfırdan, maddesel seviyeden, maneviyattan ayrılıktan başlayabiliriz. Ama yine de, bize, bir tür ip parçacığının sonu bırakılmıştır, bu ip, dünyamızdayken bile aşağıya uzanır. Ve bu yüzden dünyamızda, dünya grubu ile, onlu ile, derslerle bağ içindeyiz, Bnei Baruch sistemindeyiz.

Tamamen düşsem ve maneviyattan kopsam bile, manevi sistemle: onlu ile, derslerle, hâlâ maddesel bir bağlantım vardır. Onlu ile bu maddesel bağı hissettiğim ve Yaradan beni tamamen dışarı atana kadar ona bağlı kaldığım sürece, arzumun eksikliğine, nefret ve reddetmeye rağmen, yine de maneviyattan düşmüş sayılırım, yani manevi bir koşulun içindeyim ve ondan yükselmeye başlayabilirim.

Bu nedenle denilir ki: “Erdemli olan bin kez düşer ve yükselir.” Düşüşlere alışmalısınız, panik de yapmayın. Yaradan, her zaman ilacı darbeyle birlikte verir. Gruptaki biri düşüşteyse, o zaman kesinlikle, düşmeyen ve yardım edebilecek olanlar olacaktır. Ve ayrıca, Gabay ve Şaatz var – herhangi bir koşulda, gruptaki bağla ilgilenmekten ve onu hızla yükseltmekten sorumlu kişiler. Her şey grubun doğru organizasyonuna bağlıdır.

Twitter’da Düşüncelerim / 26 Aralık 2020

Çoğu insanın aşılara karşı olduğunu görmek çok güzel – kimseye inanmıyorlar, tüm kuruluşlar yozlaştıklarını ve sadece kendilerini önemsediklerini gösterdiler. Egoizmin kötülüğünün bu ifşası çok değerlidir bu, insanların egoistik formunun içinde kendilerinin yok edecekleri toplumumuzun sonunun başlangıcıdır.

… daha fazla atılım yok ve olmayacak. Büyük keşiflerin zamanı geçmişte kaldı. Bir sonraki atılım, yalnızca insanın kendisindeki bir değişiklik yoluyla gerçekleşecek – kendisiyle yaptığı çalışmada, egoist benliğini özgecil bir benliğe değiştirmesiyle. Bu değişiklik, yeni zamanın tüm keşiflerine yol açacak. Aksi takdirde durağanlıkla karşı karşıya kalacağız …

Kendinden Çıkmak Ne Anlama Gelir?

Soru: Izdırap, arzulanan şey ile sahip olduğumuz şey arasındaki farktan kaynaklanır. Sahip olduğumuz şeyi doğru bir şekilde takdir etmeyi nasıl öğrenebiliriz?

Cevap: Bunu yapmak için, kendimizden çıkmanın ne anlama geldiğini yavaş yavaş anlamalıyız.

Bu, gruptaki dostlarınızla olan ilişkiniz sizin için kendiniz ile ilgili hissettiğinizden daha önemli hale geldiğinde ve onlarla olan bağınız kişisel ilgi alanlarınızdan daha önemli hale geldiğinde gerçekleşir.

Arkadaşla bağlantı bu kadar önemli hale gelirse, bu, kendinin üzerine çıkman ve dolayısıyla kendinden çıkman anlamına gelir. O ölçüde Yaradan’ın aramızda olduğunu hissedebiliriz.

O var mı? O, kesinlikle var, şu anda bile! Sadece kendinizden çıkmanız gerekiyor ve O’nu hissedeceksiniz.

Her Şey Sadece İyilik İçin

Soru: Yanlış yol, duygularımı etkileyebilir mi? Örneğin, tam bir egoistim ve kimseyi görmek ya da duymak istemiyorum. Öyleyse, sistemin işitme duyumu, dikkatle dinleme yeteneğimi ve hatta görme yeteneğimi aldığını varsayalım, onun için başkalarıyla daha dikkatle ilişki kuracağım, dudak okuyacağım vs.

Cevap: Sistemin sizinle ne yaptığına dikkat etmeniz gerekmez çünkü tüm bunların neden sizin için hazırlandığını bilmiyorsunuz. Sizin iyiliğiniz için olduğunu, ancak daha sonra göreceksiniz. Her şeyi, sadece dostlarınızla bağ kurmak ve Kabala bilgeliğini çalışarak, bu bağın içinde, üst dünyayı ifşa etmek için yapmanız gerekir.

Belki de şu anda üst dünyanın aranızda nasıl ifşa olabileceğini anlamıyorsunuz, ama aranızdaki karşılıklı eylemler ağını yaratmaya başladığınızda, bu, üst ışığın, üst sistemin, üst bilginin, üst hissiyatın daha sonra ifşa olacağı yer anlamına gelen, ruhun kabı olacaktır.

Bu şekilde, bağın içinde üst dünyayı ifşa etmeye başlayacak, benlikten kopacak ve genel sistemde var olacaksınız.

Manevi Gelişimin Temel Prensibi

Soru: Manevi gelişimin temel prensibi, Yaradan’ı her saniye hatırlamak mı yoksa bu bir zorunluluk değil mi?

Cevap: Manevi gelişimin temel prensibi, her şeyi istisnasız olarak Yaradan’a bağlamaktır çünkü “O’ndan başkası yoktur” ve içimizdeki her şey O’nun tarafından yaratılmıştır ve yönetilmektedir.

Sadece Yaradan ile doğrudan temasımız var ve bu bağlantı bizi etkilemektedir. Ama O’na bağlanmak için onluda birleşmemiz gerekir ve o zaman, onludan,  O’nunla karşılıklı ve etkileşimli olarak hareket edebileceğiz.

Soru: Grubun manevi gelişimini nasıl ölçebiliriz?

Cevap:  Grubun manevi gelişimi, dostlar arasındaki karşılıklı garanti, karşılıklı bağ ve karşılıklı destek seviyelerine ve birbirlerine olan bağlılıklarının seviyesine göre ölçülür. Manevi dünyada eşsiz bir bütün olduğunuzu anlamalısınız. Kendinizi bu şekilde dikkatle incelersiniz.