“Minnettarlık Nedir?” (Quora)

Öğrencilerimden biri bana bir Kabalist olarak, Kabala bilgeliğine göre minnettarlığın ne olduğunu sordu. Kabala ciddi bir bilgeliktir ve bu yüzden minnettarlığı tartıştığında, manevi minnettarlık anlamına gelir. O halde manevi minnettarlık nedir?

Manevi minnettarlık, her şeyden önce maneviyata ulaşma arzusu ve hedefi olan bir kişiyle ilgilidir. Böyle bir kişi maneviyatın ne olduğu hakkında hiçbir bilgiye sahip değildir, ancak içsel bir ihtiyaç hisseder ve sonunda Kabala bilgeliğini çalışmaya başlar.

Kabala bilgeliğinde,  yaradılışın amacının, tüm insanlar için yaratılışın gücü (alma) ve onun zıt manevi gücü (ihsan etme) arasında bağ kurmanın uyumu ve mutluluğunu keşfetmesi olduğunu öğreniriz. Bu ne anlama gelmektedir?

Bu yüce bağı keşfetme yolunda, nasıl egonun kontrolü altında olduğumuzu ve egonun kötü ve yıkıcı bir güç olduğunu açıklamalıyız. Ego neden kötü ve yıkıcıdır? Bunun nedeni, insanları birbirine düşürmesi, doğayı, çevremizi yiyip bitirmesi ve nihayetinde kendini de yok etmesidir çünkü bu,  kısa vadeli memnuniyet sağlayan, ancak uzun vadede bizim için nihayetinde kötü olan şeylerden zevk almak istememize neden olur.  İnsan egosunun kötü ve yıkıcı bir güç olarak ifşa olmasına, Kabala bilgeliğinde “kötülüğün farkındalığı” denir. İbranice’de “Kabala”, “alma” anlamına gelir ve bu bilgelik vasıtasıyla olumsuz bir alma formunda nasıl var olduğumuzu, nerede almak ve kendimize çekmek istediğimizi ve bunu yapmaya çalışmaktan, sonuçta bir fayda sağlamadığımızı keşfederiz.

Ancak, bu negatif alma gücünün karşısında, iyinin pozitif gücü, ihsan etme gücü vardır. İhsan etme gücü alma gücünü dengeleyebilir ve sonra bu iki güç arasında, gerçekliğin pozitif ve negatif kutupları arasında bağ kurarak uyum içinde var olabiliriz.

Bu iki gücün birleşimi, yarattığımız her şeyin temelinde yatar çünkü özellikle realitenin bu iki kutbu arasındaki doğru kombinasyonla, nasıl hatasız yaşayacağımızı keşfedebilir ve realiteyle yalnızca onun negatif egoist tarafıyla ilişkilendirilmekten kaynaklanan, tüm sorunları çözebiliriz.

Düşüncelerimizi ve eylemlerimizi, insan egosunun yönlendirmesine bilinçsizce izin vererek, evrimin ezici gücünün, kişisel, sosyal, ekonomik, ekolojik ve küresel ölçeklerde, görünüşe göre çözülemez sorunlara daha fazla derine inerek, bizi yerle bir etmesine izin veriyoruz. Ego, ihsan etme gücüyle dengeleyici ve düzenleyici bağı olmadan, hayatta yaşadığımız her sorunun arkasında durur.

Bu nedenle, egomuzu, onun zıttı olan olumlu güçle nasıl dengeleneceğini bilmek için, egomuzla nasıl çalışacağımızı öğrenmemiz gerekir. Doğuştan gelen olumsuz güce karşı olumlu gücü hayatımıza en ufak miktarda bile davet etmeyi başardığımızda, doğamız olarak olumsuz güç verildiği için minnettar oluruz.  Başka bir deyişle, olumsuz egoist gücün üzerinde olumlu ihsan etme gücüne bağlanarak, olumsuz gücün aslında,  olumlu bağımızı onun üzerine çıkarmak için itici bir güç olarak kullanabilirsek, iyi bir güç olduğunu keşfederiz.

Hem olumlu hem de olumsuz gücü dengelemek, Kral Davut’un Mezmurlar’da “Sen benim ruhumu kurtardın” derken anlattığı şeydir. Yani, olumlu gücü almadan önce, yalnızca olumsuz güç içinde var oluruz ve bu koşulda kendimizi korkunç hissederiz. Sonrasında, oldukça uzun bir süre sonra, olumlu gücü de aldığımız koşula ulaşırız ve bunu yaptığımızda minnettar hissederiz. O noktada hissettiğimiz minnettarlık, manevidir.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed