Hanuka Nedir? (Quaro)

Hanuka (aynı zamanda ” Hanukkah ” İbranice “חנוכה” olarak da yazılır), doğanın birleşik gücünü hissetmemizin başlangıcını belirtir. Bu dünya ile manevi dünya arasındaki sınırdan ilk yapışmayı gösterir.

Hanuka kavramları ve gelenekleri, egoist ve özgecil algı arasındaki bu sınırın geçilmesi ile bağlantılıdır, bu başkalarına fayda sağlamak yerine kendine faydayı önceliklendiren, doğuştan gelen arzularımızın üzerine yükselmeyi gerektirir.

Makabiler –  Yunanlılar savaşı, içimizde, egomuzun mantıksal düşünmesi (Yunanlılar) ve doğanın gücünü bağımıza (Makabiler) çeken birleşme eğilimi arasında içsel olarak gelişir.

Fakat  bizi egoist varlıklar olarak tanımlayan insan doğamızın sınırını nasıl aşabiliriz?

Ek olarak, bir araya gelme, sevme ve başkalarını önemseme arzularımız, egoya kıyasla çok küçüktür ve bu da bizi başkalarının pahasına haz almaya sürekli zorlar.

Hanukkah mucizesi bu ikilemde devreye girer.

Kişisel çıkarlarımız üzerinde arzularımızı birleştirmeye olan ısrarımız, doğanın sevgi, ihsan etme ve bağ kurma gücünü çeker ki bu aynı zamanda Kabala bilgeliğinde “Işık” olarak da adlandırılır.

Kendimiz için alma arzularımıza yani para, onur, saygı, güç, kontrol, şöhret ve bilgi gibi materyalist arayışlarımıza kıyasla, birleşmek, sevmek, başkalarını önemsemek gibi nispeten çok küçük arzularımız olsa da, bizi kendimiz için alma arzularımızın üzerine çıkmamızı destekleyen,  teşvik eden sosyal bir atmosfer yaratarak, kendimizi egolarımızın üzerinde birleşmeye yönlendiririz.

Sonunda, başkalarının pahasına haz almak için doğuştan gelen arzularımızın üzerinde birleşmeye, sevmeye ve birbirimize değer veren bir topluma katılırız, sonra doğamız gereği egomuzun üstüne çıkamayacağımızı hissederiz. Hanuka hikâyesinde bu, Makabilerin, Yunanlıları yenmekten aciz hissetmeleri olarak kabul edilir.

Bu kritik noktada, mucizevî bir ışık belirir – doğada yaşayan sevgi, ihsan etme ve bağın birleştirici gücü, bize egoist arzularımızı birleştirici, sevgi dolu ve verici bir eğilimle yenmek için ihtiyacımız olan enerjiyi verir. Makabilerin, Yunanlılara karşı savaşı kazanmasının anlamı budur.

Bir yandan savaşı kazanmak için bir zorunluluk hissettiğimizde, diğer yandan kendimizi seçeneklerin dışında ve çaresizlik içinde yani Yunanlıların saldırısı altında bulduğumuzda başarılı oluruz. Saldırı altındayken, sahip olduğumuz her şeyle savaşmaya devam etmemiz gerektiğini hissederiz, ancak görünürde hiçbir başarı yoktur. Her halükarda, savaşı kazanmak için bir sorumluluk hissettiğimiz için, havlu atmayız, çünkü bu, egonun hücre hapsinde kilitli kalmayı kabul etmesi gibi olur.

Bu noktada mucize gerçekleşir – birlik, sevgi ve ihsan etme ışığının aydınlatması. Bizi her yerde var olan enerjisiyle yükler ve savaşı kazanırız.

Hanuka savaşı içseldir, egoist arzularla birlik, sevgi ve ihsan etme arasındaki sınırda gerçekleşir. Egoist arzularımız ve düşüncelerimiz, bizi çevreleyen ve bize nüfuz eden sınırsız sevgi ve ihsan etme gücüne ilişkin algımızı filtreleyen şeydir ve egoist arzularımızın üstünde birleşme savaşını kazandığımızda bu gücün ifşasından haz alırız.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed