Bazı Hanuka Sembolleri ve Anlamları Nelerdir?

Mum, Yağ ve Fitil

Mumların, üç koşul sağlanana kadar yanamayacağı bilinmelidir 1) yağın yerleştirildiği kap olan mum; 2) yağ; 3) fitil (yağı aleve çeken dokuma bir ip (mum veya kandil içinde)). Bu üçü bir araya geldiğinde onların ışıklarının tadını çıkarabiliriz. – Rav Baruch Shalom HaLevi Ashlag (Rabaş), Çeşitli Notlar. 5. Madde, “Erdemler Gibi Olan Günahların Anlamı”

Geleneksel olarak yağı ve fitili içeren bir kase veya kap olan, ve ışığı yaratmak için yağ ve fitil ile tam bir yapı oluşturan mumun manevi önemi nedir?

Manevi önemi, bu yapıyı, fiziksel nesnelerin kendi manevi olgularına ve süreçlerine işaret ettiği, dalların dili aracılığıyla algıladığımızda anlaşılabilir.

Hal böyle olunca, bu yapı -mum, yağ ve fitil- ıslah edilmiş bir manevi kabın, üç izlenimini yani ihsan etme niyetiyle ıslah edilmiş bir haz alma arzusunu temsil eder. Bu yapıdan ortaya çıkan ışık, manevi kabın neticesidir: alma arzusunun üzerinde ihsan etme niyeti.

Manevi kabın yaratılmasında mum, yağ ve fitil eşit derecede gereklidir. Yani, yağ kendi başına yanamaz ve fitil de kendi başına aydınlatamaz. Ancak fitili yukarı kaldıran yağı emen fitil yanabilir.

Bu mum-yağ-fitil yapısının manevi önemi, bunların birbirine zıt olarak konumlandırılmış üç nitelik olmasıdır: alma, ihsan etme ve aralarındaki bağ. Kendi içimizde ve dışımızda herhangi bir niteliği yakamayız, ancak bir nitelik diğerini yani fitil yağı emdiğinde, o zaman yakılabilir.

Manevi olarak fitil, başkalarıyla olumlu bir şekilde bağ kurmanın manevi çalışmasını reddeden, egoist muhakememizi temsil eder.

Yağ, kendi içinde kullanamayacağımız veya aydınlatamayacağımız, ihsan etmenin (Kabala bilgeliğinde “Or Hohma”, “Bilgeliğin Işığı” olarak adlandırılır) manevi niteliğidir.

Bununla birlikte, fitilimizdeki (alma arzusu) yağı (ihsan etme niteliğini) emdiğimizde, onu aydınlatabiliriz, yani bu alma arzusu dünyası ile manevi ihsan etme dünyası arasında bir bağ kurabiliriz.

İbranice’de, ” ‘Petilla’ (fitil) kelimesi “Petaltol” (sarma) kelimesinden ve “Pesulah” (kusurlu) kelimesinden gelir, çünkü bu tür düşünceleri düşünmek kusurludur ” (Rabaş, “Erdemler Gibi Olan Günahların Anlamı”). Başka bir deyişle, yalnızca kişisel çıkar için olan egoist düşüncelerimiz- bizi ebedi manevi tatmin duygusundan ayırdığı için “kusurlu” olarak kabul edilirler- onları öncelikle manevi ihsan etme niteliklerine ve yağın temsil ettiği pozitif bağa değer veren bir çevreye soktuğumuzda, bir fitil formunu alır.

Daha sonra, öncelikle ihsan etme ve pozitif bağa değer veren bir ortama katılarak egoist doğamızdaki kusurlara karşı çıkarak, manevi ışıkla aydınlanabilen bir yapı       – manevi bir kap- yaratırız.

Tamamlanmamış ve kusurlu egoist doğamızın üzerinde, birbirimize olan pozitif bağımız mucizevî bir alev yaratır- bu, ihsan etmenin manevi ışığının egoist doğamız üzerinde az da olsa açığa çıkarabileceği koşulları belirler.

Kabala bilgeliğinde bu eyleme “Yaradan’ın ifşası” denir. Kusurlu egoist muhakememizin (karşılığında kişisel fayda görmeden herhangi bir hareket yapmayı reddeden) üstünde ihsan etme niyetiyle, olumlu bağ kurma çabalarımız, nihayetinde Yaradan tarafından yakılan yani içinde Yaradan’ı-saf ihsan etme niteliğini keşfettiğimiz mum (manevi kap) haline gelir.

Sevgiye, vermeye ve pozitif bağa egoist arayışlardan daha çok öncelik veren bir ortama ne kadar çok katılırsak, fitilin biçimi kusurlu olsa da yani doğamız gereği her birimiz kişisel çıkarımızı için egoist olarak hesaplar yapsak bile, fitilin içindeki yağı o kadar emeriz.

Bu yüzden manevi bir çevreye gireriz çünkü evrenin sırlarını keşfetmek, mutlak bilgi düzeyine ve gerçekliğin farkındalığına ulaşmak ve ruhumuzun ebedi uyumundan daha azını hissetmek istemiyoruz. Başka bir deyişle, egomuz bizi, manevi iyiliğin ne olduğuna dair kendi vizyonlarıyla manevi bir arayışa götürür, bu da yolculuğumuzun başlangıcında sadece egoist bir resim olabilir.

Fakat kendimizi gerçekten manevi bir çevrenin içinde bulursak -birbirini pozitif bağlı, sevgi, ihsan etme, ilgi, destek ve cesaretlendirmeye değer veren insanlar, kitaplar ve öğretmenler arasında- o zaman egomuz kendini bir ikilemde bulur: çevre, maneviyatın yalnızca başkalarına ihsan edildiğine dair sürekli bir örnek sunarken, o kendisi için maneviyat almak ister.

Egonun şikâyetlerine rağmen bağımızda ne kadar ilerlersek, fitilimiz yağı o kadar çok emer ve bu süreç, alevin ortaya çıkması için gerekli tüm koşulları yerine getirerek içimizde yeterli yağı emene kadar devam eder: bu, Yaradan’ın yaratılanların içinde ifşa olmasıdır, “Hanukkah” adı verilen yeni bir manevi koşuldur, sevginin, ihsan etmenin ve pozitif bağın giderek daha uyumlu koşullarına doğru manevi yolculuğumuzdaki ilk duraktır.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed