Monthly Archives: Kasım 2020

Twitter’da Düşüncelerim / 8 Kasım 2020

Gemiye, tüm egoist arzularımızla birlikte sığınabiliriz: duran, bitkisel, hayvansal ve insan, ortak birlik içinde olmak için kendimizi geminin içine kapatarak. Her biri diğerini yutmak istese bile, gemi kendi ihsan etme gücüyle üzerimizde etki eder.

Her yerde, bir sorun ortaya çıkar çıkmaz Bina derecesi anlamına gelen bir “gemiye” girebilir ve oraya sığınabiliriz. Bina derecesi anne karnında her yönden korunan bir bebek gibi olduğu için kimse bize zarar veremez. En güvenli yer orasıdır.

Koronavirüs, bizi yeryüzünün üzerinde bir gemi inşa etmeye teşvik eden bir seldir – bizi saran ve koruyansa, ilişkilerdir. Her biri başkalarına kibar davranır, onları yemeye çalışmaz. Herkes bir gemiye girer ve birbirlerine zarar vermemeleri gerektiğini anlarlar. Bu şekilde, “sel”i güvenle aşacağız.

Twitter’da Düşüncelerim / 6 Kasım 2020

İnanç, bir kişinin kendi görüşünden Yaradan’ınkine yükselmesi demektir. Bizim görüşümüz bilgidir. Her derece, doğamın talep ettiği şeyle, karanlıkla başlar, ancak ben Yaradan’ın görüşüne arzu duyarım ve her seferinde yükselmeliyim.

İstediğimi düşünmüyorum veya yapmıyorum fakat Yaradan’ın istediği gibi yapıyorum.

Yaradan, sevgi ve ihsan etme niteliğidir. O’nun arzusunu yerine getirerek, kendim ve Yaradan arasında grup, onlu, tüm insanlık aracılığıyla bir iletişim sistemi kuruyorum. Kendimi düşünmüyorum ya da kendim için istemiyorum yalnızca sadece başkaları için: onların hedefi unutmamaları ya da hedeften kopmamaları için. Aklımı ve kalbimi onlara yönlendiriyorum.

Herkes kendisi yerine başkalarını önemserse, kendimizi Koronavirüsten ve diğer tüm sorunlardan kurtararak acı yolundan maneviyatın yoluna, ışığın yoluna geçeceğiz. Birlik hakkında düşünmeye başlarsak, dünyadaki her şey otomatik olarak yoluna girecektir.

Sadece düşüncelerimizi düzeltmemiz gerekiyor.

“Her şey düşüncede çözülecektir.” Böylece, bir kart destesini karıştırır gibi, şu anda kasıtlı olarak hayatımızı karıştıran tüm doğa güçlerini dengeleyeceğiz. Her şey, yalnızca bu dünyanın en yüksek seviyesi olan insan seviyesindeki arzumuza bağlıdır.

Gerçek insan güçlerimizi, Evrende bizden gizlenen her şeyi hissedeceğiz: kara delikler ve karanlık madde, dünyanın yaratılmasından önce hareket eden ve onu yaratan tüm güçler. Yaratılışın derinliklerine inmeye ve nerede olduğumuzu hissetmeye başlayacağız.

Bu fantezi değil, gerçek bilimdir: Kabala.

Her şey, her insanın kendisi hakkında değil, komşusu hakkında, herkes hakkında düşünmesi ve böylece daha yüksek bir dereceye kadar yükselmesiyle başlar. Kendinden çıkmak, Yaradan’a girmek demektir, çünkü O, egoist düşüncelerimizin ve arzularımızın üzerinde var olur.

Mantık üstü inanç, bir sonraki manevi seviyeye erişme yoludur, daha da yükseğe.

Düşüncenin Gücü – Düşündüğümüzden Daha Güçlü (Medium)

Düşüncelerinizin etrafınızdaki dünyayı inşa ettiğini veya mahvettiğini mi düşündünüz? Bunu yaparlar, onlar, içinde yaşadığımız dünyayı tasarlayan arzumuzun “beyni” dir.

Onlarca yıldır insanlığın gezegeni yok ettiğini, yaşam tarzımızın sürdürülemez olduğunu ve çocuklarımızın adına ödünç bir zamanda yaşadığımızı biliyoruz. Bunu biliyorduk, kendimizi durdurmaya çalıştık ama başaramadık. Sadece Covid pervasız davranışımızı durdurdu. Eğer o giderse, gezegenimizden geriye ne kaldıysa yok edeceğiz Gezegenimizden geriye ne kaldıysa yok edeceğiz ve refahımız için, hiçbir şey bırakmayacağız. Eylemlerimiz düşüncelerimizin dalları olduğundan, düşüncelerimiz de olumsuz olduğu sürece eylemlerimiz de öyle olacağı için ona yardım edemeyiz.

Kabalistlerin, CO2 emisyonlarını kısıtlamakla, atıkları geri dönüştürmekle veya nesli tükenmekte olan türleri kurtarmakla çok fazla uğraşmama nedenleri dünyamızı umursamadıkları için değildir. Aksine, tüm yaşamı ve tüm doğayı büyük ölçüde önemserler! Bu nedenle, temel soruna, dünyamızda olumsuz olan her şeyi üreten arızaya odaklanırlar: düşüncelerimize. Düşüncelerimizi değiştirirsek, çevremizdeki dünyayı değiştiririz. Düşüncelerimizi olumsuzdan olumluya değiştirirsek, çözülmemiş tek bir sorun kalmayacaktır.

Düşüncelerimizi kontrol edemeyeceğimizi, onların beynimizde “izin” istemeden ortaya çıktıklarını iddia edebiliriz. Düşüncelerin ortaya çıkmadan önce “izin istemediği” doğrudur, ancak onları yaratan “fabrikayı”: içinde yaşadığımız sosyal çevreyi değiştirebiliriz.

Sadece son zaferiniz kadar iyi olduğunuzu söyleyen bir ortamda doğarsak, kendimizi ölümüne tüketene kadar, acımasızca rekabetçi olmaktan başka seçeneğimiz kalmayacak. Bu süreçte çevremizdeki her şeyi yok edeceğiz: insanları, hayvanları, bitkileri ve mineralleri. Halen bu, aşağı yukarı hepimizin davranış şeklidir, bu yüzden dünya bu kadar karışıktır.

Bizler dünyamızı değiştirebiliriz. Farklı bir kültürü beslemeye başlarsak – çeşitliliği kucaklamak, özgünlüğü teşvik etmek, işbirliğini desteklemek ve dayanışma gösterilerini ödüllendirmek – dünyamız anında kötüden iyiye doğru değişecektir. Ne yapmamız ya da yapmamamız gerektiği konusunda endişelenmemize gerek yok; sadece ne düşünmemiz ya da düşünmememiz gerektiği konusunda endişelenmemiz gerekecek.

Düşüncelerimizi kendi başımıza değiştiremeyiz. Ama birlikte başaramayacağımız hiçbir şey yoktur. Doğamızı, doğduğumuz olumsuz tutumdan hepimizin birlikte yaratacağımız olumlu bir tutuma bile dönüştürebiliriz.

Covid-19’a bir çare arıyoruz ama virüslerden kasırgalara kadar bunun tüm “hastalıklarımızı” yaratan aynı kaynaktan geldiğini unutuyoruz. Tıpkı, çevreye karşı davranışımızı düzeltmek için çalışmamız gerekmediği ama çevreye kötü davranmamıza neden olan düşüncelerimizi düzeltmeye çalışmamız gerektiği gibi, virüsü iyileştirmeye değil, onun nedenini yani kötü düşüncelerimizi iyileştirmeye odaklanmamız gerekir. Covid-19 için bir aşı bulabilirsek bu harika olurdu, ancak onun kök nedenini çözmezsek, daha fazla ve daha kötü tehditler ortaya çıkacak, bu yüzden şu anda sistematik bir çözüm üzerinde çalışabilir ve gerçekten de hayatlarımızın dönüştüğü bataklığın derinliklerine sıkışıp kalmak yerine, hayatlarımızı gerçekten olabilecekleri şeye dönüştürebiliriz.

21. Yüzyıl Öğrencileri Ve Geleceğin Liderleri İçin Gerekli Beceriler Nelerdir? (Quora)

Geleceğin liderlerinin, insanları, farklılıklarının ve uyuşmazlıklarının ötesinde nasıl birleştireceklerini bilmeleri gerekecek. Elbette bu, geçmişte olduğu gibi, insanların iradelerine karşı güç kullanmak anlamına gelmez. Bunun yerine, kesinlikle herkesi birleştirmek isteyen liderlere ihtiyacımız olacak.

Günümüzde “bize karşı onlar” senaryolarında yaşadığımız için, tüm insanları birleştirmenin birincil önemini anlamak zordur. Bununla birlikte, daha fazla gelişmeyle, doğanın içimizde ve dışımızda nasıl çalıştığını anlamada yeni zirvelere ulaşmamız ve bunu yaparak, insan doğamızın üzerine nasıl yükseleceğimizi ve başkalarıyla nasıl olumlu bağ kuracağımızı anlamamız gerekecek.

Birbirimizle olan pozitif bağımız, bizleri, doğanın mükemmel bir şekilde bağlantılı ve özgecil niteliği ile uyumlu hale getirecek ve doğa ile denge kurarak yepyeni bir yaşam tarzı deneyimleyeceğiz – şu anda hayal edemediğimiz zevkleri, mutluluk, sağlık, güven ve güvenlik.

Geleceğin liderleri, başkalarıyla olumlu bir şekilde bağ kurmanın yanı sıra, başkalarının da aynı şeyi yapmasına rehberlik edebilmek için, egoist doğalarının üzerine çıkma konusunda bilgi, bilgelik ve deneyimle donatılmalıdır.

Onlar, doğanın özgecil ve bütünsel doğasını, amacını ve değerini algılamalı ve hissetmeliler, insanlığın geçirdiği süreci ve ulaştığımız insani gelişimdeki önemi anlamalılar: biz insanlar için farklılıklarımızın ve bölünmelerimizin üzerinde birleşerek, doğa ile denge kurmamızın zamanı geldi.

Geleceğin liderleri, insanları bölücü dürtülerinin üzerinde birleşmeye yönlendirebilecek yolları deneyimlemeli ve insanın kurnaz egosunun üzerinde başkalarıyla bağ kurma sürecine yardımcı olmak için, gerekli gücü nasıl çekeceklerini bilmelidir.

Hayatta kalmamızı sağlayan temel ihtiyaçlar dışında, insan doğası egoisttir, başkaları pahasına haz alma arzusu iken, bizi çevreleyen doğa ise özgecildir ve her şeyi ve herkesi birbirine bağlamak için çalışır. Bu nedenle, bağımızda, doğamızı egoistten özgeciliğe çevirmemiz gerekecek ve bunu yaparak, çevreleyen doğanın birbirine olan bağlılığına ve karşılıklı bağımlılığına benzeyeceğiz.

Bu nedenle geleceğin liderlerinin, insanları egoistten özgeciliğe, nefret dolu olmaktan sevmeye ve ayrılık yaratandan pozitif bir şekilde bağ kurmaya doğru dönüşüm geçirmeleri için, rehberlik edebilmeleri gerekecektir. Dahası, başkalarıyla pozitif bağ içinde insan egosunun üzerine çıkacakları ve başkalarına karşı fedakârlık, ilgi, alaka ve sorumluluk yansıtacakları için, bu durumda sadece kendi ülkeleri, bölgeleri, şehirleriyle veya doğrudan yönettikleri diğer gruplarla değil, tüm insanlıkla ilgileneceklerdir. İnsanlığın, farklılıklarının ve bölünmelerinin üzerinde bir bütün olarak birleşmesine özen göstererek ve doğrudan kendi sorumluluk alanlarını insanlığın mükemmel bağının daha geniş sınırlarına yerleştirme yoluyla -hücrelerin ve organların, kendi konakçı organizmalarının içinde işlevleri gibi- o zaman dünya, doğa ile dengeye girmemizden kaynaklanan mükemmelliği keşfetme yolunda olacaktır.

Egomu Beslemeli Miyim?

Soru: Küçük bir egom varsa, Kabala bilgeliğini mi çalışmalıyım yoksa önce egomu besleme konusu üzerine mi odaklanmalıyım?

Cevap: Egonuz için endişelenmeyin, sadece onun üzerine nasıl yükseleceğinizi düşünün. Onun üzerine çıkmaya başladığınız an, içinizde genişlemeye başlayacak ve onun üzerine, tıpkı bir sıcak hava balonundaki gibi, gitgide yükseleceksiniz. Aslında, ilerlemek için büyük, artan bir egoizme sahip olmalısınız.

Maddesel hiçbir şey kaybetmeyeceksiniz. Aksine, daha hırslı bir egoist olacaksınız. Ve bu iyidir çünkü büyük bir ego olmadan üst dünyaya yükselemezsiniz. İkisine de ihtiyacınız var: sol çizgi ve sağ çizgi.

Twitter’da Düşüncelerim / 5 Kasım 2020

Yaradan, büyük bir haz alma arzusu olan, O’na zıt olup, Onunla hem fikir olmayacak, O’na direnip ve hatta O’na karşı öfke ve nefret hissedebilen bir adam yaratmaya karar verdi. Tüm bunlar, Yaradan’ı hissedip anlayabilmemiz ve O’nunla birleşebilmemiz için temelimizde var olmalıdır

İnsan kendi içinde iki zıtlığı birleştirmelidir: karanlık ve ışık, kötülük ve iyilik. Kötülük daha önce ortaya çıkmalı ki,insan ondan kopma, doğasının üzerine çıkma arzusuna sahip olsun. Haz alma arzusu, ışık nedeniyle, ona tekrar tekrar bağlanarak ve bağlantısını keserek gelişir

Yaradan yaratılanları hazırlar: Bizi inşa eder ve sonra tekrar tekrar kırar. Sonsuzluk dünyasına kadar tüm dereceleri, dünyaları inşa etti ve paramparça etti. İnsanın aralarında yaşayıp, iyinin ve kötünün üzerinde yükselebilmesi için, birbirine zıt bütün safhaları hazırlamıştır.

Aile İçi Şiddeti Bitirmenin Yolları Nelerdir? (Quora)

Aile içi şiddeti sürekli olarak sona erdirmenin tek yolu, hayatta kalabilmemiz için günümüzde ihtiyaç duyduğumuz ciddi eğitimi uygulamaktır: Egoist insan doğamızın her an üzerimizde nasıl işlediğini, içimizde ve bir bütün olarak insanlıkta nasıl büyüdüğünü, bölücülük, nefret ve şiddet gibi fenomenleri nasıl ortaya çıkardığını, geçmiş eğitimimizin artık yerine getiremediği yeni yöntemlere ihtiyacın nasıl zirve yaptığını ve aile içi şiddet gibi korkunç durumlarda patlamanın nasıl durdurulacağını öğrendiğimiz yeni bir eğitim türü.

Her insanda şiddet eğilimleri vardır.  Aile içi şiddetin çoğu, erkeklerin kadınları şiddetle taciz ettiği düşünülürken, bugün annelerin de çocuklarını şiddetle taciz ettikleri ve hatta tam tersine çocukların annelerine karşı bunu yaptıkları gibi durumları da görüyoruz.

Doğa bizleri neden çoğumuzu kendi aile üyelerimize saldıracak kadar vahşi bir duruma getirdi?

Egoist doğamızın kötü bir eğilim olduğu sonucuna varmamız için.  Başkalarının pahasına haz alma arzusu olan egomuz, nihayetinde ona fayda sağlamayan herhangi birinden veya herhangi bir şeyden nefret eder.

Üstelik günümüzde her zamankinden daha fazla, aile içi şiddet, insanlarda biriken muazzam nefretin önemli bir örneğini oluşturuyor ve bunların hepsi nefreti – net olarak hiçbir olumlu sonuca yol açmayan – bir kenara bırakıp birbirimizi sevmeye başlamamız içindir.

Bu nedenle, şiddet ve ıstırap ne kadar fazla olursa, umutsuz bir değişim çığlığına ulaşmak için o kadar fazla potansiyel kazanırız: doğamızı egoist ve nefret dolu olmaktan, özgecil ve sevgi dolu olmaya dönüştürmek.

Bu, bize doğanın – insan doğası dahil – nasıl çalıştığını ve içimizde istem dışı olarak ortaya çıkan nefretin ötesinde, birbirimize nasıl olumlu tavırlar geliştirebileceğimizi öğretmeye odaklanan yeni bir eğitim biçiminin öneminin devreye girdiği yerdir.

Bağlarımızı zenginleştiren böylesi bir eğitimle insanlığa büyük ıslahlar getirebileceğimiz konusunda iyimserim.  Onlarca yıldır kendimi bağları zenginleştiren eğitime adadım ve doğam gereği çok egoist ve otoriter olsam da, insan doğasının nasıl çalıştığını öğrenerek ve onunla birlikte olumlu özgecilik, sevgi ve önemseme örnekleriyle dolu olumlu bir çevre çizerek,  sonra günden güne daha iyi bir insan olmak için sürekli umut ve motivasyon geliştiriyorum.

Aile içi şiddetin ve bugün dünyamızda giderek artan diğer birçok nefret dolu patlamaların sonunu görmek istiyorsak, topluma yaymamız gereken türden bir dürtüdür bu.

Maneviyatta, Bedensel Duyular Değişir Mi?

Soru: Bedensel duyularım maneviyatta nasıl değişir ve daha kaba mı yoksa daha hassas hale mi gelecekler?

Cevap: Bedensel duyular pratikte değişmez. Bir hayvan gibiydiniz, bir hayvan olarak kalacaksınız. Üst dünyayı ifşa ettiğiniz zaman sadece, sizi ileriye götürmeye başlayan çok önemli bir katkı olan manevi ediniminiz değişir.

Öte yandan, fiziksel özlemleriniz sadece hayatta kalmak için gerekli olacaktır ve nasıl olduğu bile önemli değildir. Gerçekten neye ihtiyacın var? Kabala çalışmak için; bir yatak, buzdolabı, masa, sandalye ve bilgisayara. Buna ek olarak çalışmanız gerekiyorsa, o zaman çalışın. Bir aileye mi ihtiyacınız var? Bir aileniz olacak ve onunla ilgileneceksiniz. Ancak bunların hepsi ikincildir.

Nesiller Arasındaki Çelişkiler Nasıl Telafi Edilir?

Soru: Nesiller arası çatışmalar, küresel, birbirine bağlı bir dünyada tüm sistemi nasıl etkiler? Bu fark artacak mı azalacak mı?

Cevap: Nesillerin kendi aralarında ve kendi içlerinde etkileşim sorunlarını nasıl çözdüklerine bağlı olarak fark artacaktır. Bu durumda, doğanın genel resmini etkileyecekler ve bu da dolayısıyla onları etkileyecektir.

Umarım ki aynı zamanda insanlığın aklı gelişecek ve böylece nesiller arası çelişkileri telafi edecektir.

Birliğe Katılmak İçin Diğerlerinin Onayını Alın

Soru: Tora’daki “Gidin ve birbirinizden edinin” ifadesi ne anlama geliyor?

Cevap: Bu, birbirimizle doğru formatta birleşerek, aramızdaki özgecil bağda, ihsan etme ve karşılıklı sevgi nitelikleri içinde, evrenin daha yüksek katmanlarını ifşa etmeye başladığımız bir duruma ulaşmamız anlamına gelir.

Başka bir kişiden benimle birlikte böyle bir birliğe katılma rızasını alıyorum ki bu bize bir sonraki doğa seviyesi hakkında bir hissiyat verecektir.