Daily Archives: Ekim 27, 2020

Manevi Gelişimimiz İçin Neye İhtiyaç Duyulur?

Soru: Manevi gelişimimiz için neye ihtiyaç duyulur?

Cevap: Manevi gelişimimizin temel koşulu, kim olduğumu, ne için yaşadığımı, her şeyin etrafımda nasıl döndüğünü ve buna nasıl katılabileceğimi, hayatımda sonsuz, bütün ve gerçek bir şeye nasıl ulaşmam gerektiğini ve dünyayı ve dünyanın sırlarını etkileyen güçler ağını nasıl açığa çıkaracağımı geliştirme ve anlama arzusudur.

İnsan tüm bunları yaşarsa, doğaya yani Yaradan’a kavuşma arzusu varsa, kişi sonrasında tüm gelişim yolunu belirleyecektir.

Bu, bir insanın çocukluğundan beri hayatın anlamı hakkında, neden var olduğumuz hakkında ne kadar düşündüğüne ve neden diğer insanların bunu düşünmediğine bağlıdır. Etrafına bakar ve insanların neden bu kadar kapana kısıldıklarını, küresel kargaşaya bu kadar karıştıklarını ve bunun içinde ne bulduklarını anlamaz. Bir insan nasıl bu kadar yüzeysel ve bedensel bir şeyle meşgul olmaz, bunun yerine bütün ve ebedi bir şeye tutunabilir?

Kişinin böyle bir arzusu varsa, maneviyata özlem duyar.

Soru: Hayatın anlamı hakkındaki sorular, manevi güçler ağıyla nasıl ilişkilidir?  Ne de olsa farklı bir boyut.

Cevap: Güçler ağı, ihsan etme, karşılıklı katılım, sevgi, kendinizden çıkma üzerine kurulduğu için doğrudan ilişkilidirler, ancak bu sorular temelinde işler.

Bu, soruların aynı kaldığı ve bu soruların çözümünü ancak içinizde ihsan etme niteliğini geliştirirseniz bulabileceğiniz anlamına gelir.  O zaman, var olan her şeyi yutmakla meşgul olmayacaksınız ama bunun yerine, herkesin olduğu yerde, kendinizden, egoist benliğinizinden çıkacaksınız.  Bu aslında nasıl davranmanız gerektiğidir.

“Pandemik Yorgunluk – Virüsün Bir Belirtisi Mi Yoksa Anlamsızlığın Bir Kanıtı Mı?” (Linkedin)

Görünüşe göre aşı ya da kesin bir tedavi olmadan ne kadar çok zaman geçerse, sabırsız insanlar o kadar artıyor. Karantina ve sokağa çıkma yasağı emirlerini reddediyorlar, virüs yokmuş gibi umursamazca toplanıyorlar, sosyal mesafeyi korumadan veya maske takmadan protesto ediyorlar ve restoranları, barları ve diğer eğlence yerlerini dolduruyorlar.

Ancak virüs değişmiyor. İnsanlar pervasızca davranırsa bulaş artar. Ve gerçekten de, tüm dünyada eve kapanmayı gevşeten tüm ülkelerde ve şehirlerde enfeksiyonlar yeniden yükseliyor. Görünürde virüsün sonu olmadığını anlamakla kalıcı bir karantinada kalamamak arasındaki gerilim artarken, insanlar umutsuzluğun ve çaresizliğin çökme noktasına doğru sürükleniyor. Bu noktada, sosyal düzen çökecek ve kargaşa sokakları ele geçirecektir.

Görünürde tıbbi bir tedavi olmadan, sahip olduğumuz tek çare birbirimizdedir. Bu aynı zamanda denemediğimiz tek tedavi. Bu, 6 fit uzakta durma emirlerine uymamak değildir ama. Aksine, sağlık yönetmeliklerine uyma konusunda çok katı olmalıyız, ancak bunun virüsü öldürmeyeceğini de unutmamalıyız. Ayrı kalırsak enfeksiyonlar azalacaktır; bağlantılarımızı sürdürürsek enfeksiyonlar artacaktır. Şu anda olan budur ve insanlar bu bir içeride bir dışarıda olma modunu daha uzun süre sürdüremeyecek. Aslında, zaten bunu yapamamaktalar.

Ancak bu örneğin bize gösterdiği şey, sorunun bağlantılarımızda yattığıdır. İyilik için ayrı kalmak çözüm değildir, bu yüzden enfeksiyonları devam ettirmeyecek bir şekilde bağ kurmanın bir yolunu bulmalıyız. Bunu yapmak için düşüncemizi tersine çevirmeliyiz. “Virüse yakalanmaktan kendimi nasıl koruyabilirim” diye düşünmek yerine, “Virüsün başka birine geçirmesini nasıl engelleyebilirim” diye düşünmeye başlamalıyız.

Dikkatimizin merkezini “ben” den “biz” e çevirmek her şeyi değiştirir: Davranışlarımızı, kendimize ve başkalarına karşı dikkatli olmamızı, başkalarına karşı tutumumuzu ve hatta başkalarına karşı duygularımızı bile. Daha önceden yapıp da bugün yapamayacağımız hiçbir şey yoktur; bunu yapmamızı engelleyen tek şey, başkalarına karşı tutumumuzdur. Tutumumuzu olumsuzdan olumluya çevirirsek, çevremizdeki herkesin sağlığını garanti altına alacağız ve onlar da bizim sağlığımızı garanti altına alacaklar ve o zaman yapamayacağımız hiçbir şey olmayacak. Sonuç olarak: Birbirimizi düşünelim; sağlıklı olan budur!

Yolu Seçin

Soru: İnsana karar vermeyi öğretmek gerekli midir yoksa bu, kişinin yetiştirilmesinin, eğitiminin bir sonucu olan doğal bir beceri midir? Bunu soruyorum çünkü doğru kararların nasıl alınacağına dair çok sayıda kurslar var.

Cevap: Evet, ancak hepsi maddi yaşam çerçevesiyle sınırlıdır. Bu nedenle onlarla aynı seviyede konuşamam. Onlar maddi çerçeve içinde kararlar almak için eğitilirler.

Yorum: Ama bizler aynı zamanda maddi çerçeve içinde yaşamaktayız.

Cevap: Gerçek şu ki, artık durum böyle değil. Bugün, en temel üretim problemlerinin çözümünde bile, evrenin genel görevi ile örtüşen bir yol seçmesi gereken bir nesilde yaşıyoruz. Aksi takdirde bu girişimden hiçbir şey çıkmayacaktır.

Bırakın insanlar bizim kursumuza gelsinler ve yavaş yavaş tek ruh, Adem, denen tüm sistemin nasıl çalıştığını ve bu sistemde nasıl doğru davranabileceğimizi anlamaya başlasınlar.

İbrahim’in Başarısının Sırrı

Merhamet niteliği, Hesed, İbrahim’in Yaradan hakkındaki bilgiyi başarılı bir şekilde yaymasının sırrıydı çünkü insanı tüm dünyaya açan şey sevgidir.

Bu nedenle İbrahim, Babillilere, Yaradan’ın seviyesine çıkmak için bu hayatta ne yapılması gerektiğini açıklamayı başardı. Onu işitenler peşinden gitti ama İbrahim herkesi kurtarmak istedi. Aynı şekilde, bugün bizler İbrahim’in işine devam etmeliyiz.

İbrahim’in yaptığı gibi kendimizi herkese açmak ve herkese, yaşamın amacını, yaratılışın amacını, insanın yapması gereken ıslahı anlatmak zorundayız. Bu, İbrahim’in başardığı, her insanın, tüm dünyanın ıslahının başlangıcıydı. Ve aynı şekilde devam etmemiz gerekiyor.

Bu merhamet olacaktır çünkü bizler herkese sonsuza dek yaşama, mükemmelliğe, sağlık ve bilgiye ulaşma, kişinin dileyebileceği her şeyi, tüm nimetlerle doldurma fırsatı olduğunu açıklayacağız. Ve her şey Hesed, merhamet niteliğiyle başlar. Bu, haz alma arzusunun ilk ıslahıdır.

Herkes, neden var olduğumuzu, hangi forma gelmemiz gerektiğini ve tüm bunları nasıl uygulayacağımızı öğrenmeli ki şimdi hissettiğimiz tüm darbeler bizi geçip gitsin.

 

Tek Motivasyon

Soru: Birçok kişi, çoğu insanın ücretlerle, bazılarının kariyer gelişimiyle ve bazılarının şirkette rahat bir atmosferde çalışmayla motive olduğunu söylüyor.

Çölde ağır bir taşı yuvarlayan bir adamla karşılaşan bir yolcuyu anlatan bir kıssa vardır. Gezgin ona “Ne yapıyorsun?” diye sorar. “Çalışıyorum, acı çekiyorum.” diye cevap verir. Daha sonra gezgin, aynı şeyi yapan başka biriyle karşılaşır. Sorusuna şu cevabı verir: “Ailemi geçindirmek için para kazanıyorum.” Ve üçüncüsü, “Bir tapınak inşa ediyorum” der.

Bu aynı eylemdir ama motivasyon, her biri için farklıdır. Kişi için en yüksek motivasyon ne olabilir? Diyelim ki çalışanlarınızı nasıl motive edersiniz?

Cevap: Sadece eğitim yoluyla. Dünyadaki en önemli işi yaptıklarını anlamaları gerekir. Her an, dünyayı iyileştiren ve tüm evreni bir sonraki varoluş derecesine yükselten çabalar gösterirler.

Bunun ötesinde hiç bir çalışma yoktur çünkü her bir parça diğerleriyle tek bir bütün olarak etkileşime girdiğinde, dünyayı bütünsel bir duruma getirir. Ve dünya giderek daha fazla tek bir organizma oluşturmaktadır. Ne yaptığımıza dair farkındalık, doğru gelişimimiz için gerekli bir teşviktir.

 

Koronavirüs Sonrası Meslekler

Soru: Özellikle Koronavirüs sonrası dönemde gençlere ne gibi tavsiyeler verebilirsiniz? Hangi meslekler kalacak ve çabalarını nerede yoğunlaştırsınlar?

Cevap: Gelecekte en önemli şeyin tüm toplumun ihtiyacı olan şey olacağını düşünüyorum. Bu odak noktası olacaktır.

Herkes, kendisi için doğru işi, doğru becerileri ve eğitimi sağlamak için toplumun neye ihtiyaç duyacağını bilmelidir. Bu nedenle, uygun bir şekilde yetiştirilmekten ve başkalarını eğitebilecek bir kişi olmaktan daha önemli bir şey yoktur.

Başka bir deyişle, toplumun tüm üyelerini birleştirmeyi, toplumu bütünsel, doğru bir sisteme dönüştürmeyi amaçlayan sosyal hizmet en önemli şeydir. Böyle insanlara her zaman ihtiyaç duyulacaktır. Gençlere ve her yaştan insana, tam olarak bunu öğrenmelerini tavsiye ederim.

Bu, herkesin kişisel olarak ihtiyaç duyduğu bir meslektir, sadece iş için değil, kendilerinin ve diğer herkesin topluma uygun şekilde katılımı ve entegrasyonu için.