“Zohar’ı Okumadan Önce Sahip Olmanız Gereken Bazı Temel Anlayışlar Nelerdir?” (Quora)

Zohar’a Sulam (Merdiven) tefsirini yazan, Yehuda Aşlag (Baal HaSulam), kitaba yaklaşmamız için bize sağlam bir temel sağlamak amacıyla Zohar’a dört giriş yazdı.

Baal HaSulam’ın bu girişlerde tanımladığı kavramları tam olarak anlamadan, Zohar’ı doğru bir şekilde anlamak ve onun edinimine doğru ilerlemek ve etkili bir şekilde okunmasına yaklaşmak imkansızdır.

Zohar, manevi dünyayı, yani Yaradan ile temas halindeyken yaratılan varlığın arzularını, niyetlerini ve eylemlerini tanımlar.

Zıt bir fiziksel realitede var olduğumuz için, manevi dünya hakkında hiçbir şey anlamıyoruz.

Başkalarını düşünmeden, yalnızca kendisine fayda sağlamayı amaçlayan egoist bir insan doğasında doğduk ve büyüdük.

Bu nedenle, Zohar’ı önceden hazırlık yapmadan okuduğumuzda, yabancı bir dilde (ana dilimizde okusak bile) garip masallar ve kodlanmış gibi görünen, diğer tasvirlerle yazılmış gibi görünür.

Zohar’da okuduğumuz şeyle ne kadar bağlantı kurmaya çalışsak da, doğuştan gelen alıcı duyularımıza zıt olan verici duyulara sahip değilsek, manevi dünya hakkında hiçbir algı ve duygumuz yoksa, o zaman Zohar’ın gerçekten neyi anlattığına dair hissiyat ve anlayışa erişimimiz olmaz.

Ek olarak, hem Zohar’ın kendisi hem de çeşitli Kabalistler, Zohar’ın zamanımızda açığa çıkması fikrini tartışırlar, özellikle çağımızda, giderek daha fazla insan Zohar’ın içerdiklerine ihtiyaç duyacaktır.

Yalnızca kendi çıkarımıza yönelik egoist doğamızın yerini manevi bir sevgi ve ihsan etme doğası alırsa, Zohar’ın tarif ettiği şeyi hemen anlarız. Zohar’ı böyle bir eğilimle okumak, bize manevi dünyanın giderek daha fazla katmanlarını açığa çıkaracaktır.

Bununla birlikte, insan egosuna hapsolmuş ve manevi doğadan yoksunken, Zohar’dan alabileceğimiz bir şey var mı?

Elde edebileceğimiz şey, özel bir çare olan “Segula” dır. Tek bir kelimeyi anlamadan kitabı okumak, kitabın anlattığı manevi dünyadan güçleri çeker. Egoistten özgeciliğe, dünyevi olandan manevi olana doğamızı dönüştürme niyetiyle Zohar’ı okumaya yaklaşırsak, o zaman kitap bu dönüşümü ateşlemek için bize etki eden “Or Makif” (“saran ışık”) adı verilen, özel bir ışığı aydınlatmaya hizmet eder.

Okumadan gelen manevi güçler üzerimizde çalışır, bizi manevi dünyanın ifşasına, gerçekliği dolduran sevgi ve ihsan etme niteliğine erişmeye götürür.

Zohar, manevi dünyanın en yüksek edinim derecelerine ulaşan ve sevgi ve ihsan doğasını paylaşan bir grup tarafından yazıldığından, sadece benzer bir doğayı edinerek Zohar’ın tasvir ettiğini anlayabilir ve hissedebiliriz.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed