Monthly Archives: Eylül 2020

Yeni Hayat 1140 – Kader

Dr.Michael Laitman, Oren Levi ve Tal Mandelbaum ben Moshe ile söyleşide

Bugün, mesleklerimize odaklanmaktan ve para kazanmaktan daha yüksek bir manevi seviyede, yeni bir yaşam keşfetmeye geçiyoruz. Memnun değiliz ve yaşamın amacını bilmek istiyoruz. Bu soruyu sorduğumuzda, doğa yardımımıza gelir ve bizi, karşılıklı, insani ihsanın bütünsel bir sistemini inşa etmek olan gerçek kaderimize yönlendirir. Bizler alma gücüyle inşa edilmişiz ve Kabala bilgeliğini çalışarak insan egosunun üzerinde bağ kurmayı ve sistemdeki dengenin gücünü keşfetmeyi öğrenmeliyiz.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1140-kader/

Arzuları Yerine Getirme Yöntemi

Yorum: Yakın zamanda bir anket yapıldı: “”Bir şeyi çok güçlü bir şekilde dilerseniz, gerçekleşeceğine inanıyor musunuz?” Birçoğu “Elbette hayır” yanıtını verdi. Aklın ve bilincimizin sonsuz gücüne inananlar “Elbette.” diye iddia ediyorlar. Onlar,  arzularını yerine getirmelerine yardımcı olacak bir yöntem olduğunu söylüyorlar: onlara yardım etmek için evrene seslenmek. Buna görselleştirme yoluyla tezahür eden arzular diyorlar. Görselleştirme ilkesi, doğru bir şekilde talep eden herkese hediyeler vermeye hazır olan evren ile düşüncelerimizin sınırsız gücü arasındaki bağlantıdır.

Cevabım: Evrene bağlanmak çok faydalıdır. İnsanlarla bağ kurmaktan daha faydalıdır. Eğer bunun sizin yansımanız olduğuna inanıyorsanız, evrene bağlanmak faydalıdır. Kendinizi ona empoze etmek istiyorsanız ve kendinizi onun içinde ifade etmek istiyorsanız, ki bu mümkündür, bunu yaparak kendinizi tamamen feshedersiniz ve onunla birleşirsiniz.

O zaman dünyayla, evrenle gerçek bir birleşme meydana gelir ve bir insan çevresindeki her şeyin kişinin içinde var olduğu ve görünüşe göre onu destekleyen bir sistem olduğunu hisseder ve kendini buna yansıtabilir.

Tüm evreni, tüm yaratılışı, tüm dünyayı aynen kendisi gibi algılamaya başlar. Her şeyin kendisi olduğunu, tüm iç dünyasının tüm evren, yıldızlar, uzay ve gezegenler aracılığıyla ifade edilmediğini, ancak her şeyin kendi içsel özelliklerinin ifadesi olduğunu ve bu yüzden ıslah olmuş benliğinin ifadesi olarak hepsini tek bir birleşik, bütünsel, ebedi, tam olarak, hissetmek ister.

Kişi kendini uyarlarsa ve evrenle birleşirse, alanı dolduran ruhu, tüm evren olan düşüncenin durumunu hissetmeye başlar çünkü tüm evren, gezegenler, uzay, yıldızlar sadece bir düşüncedir. Bu, bize göre yaratılış düşüncesinin ispatı veya ifadesidir. Onunla özdeşleşmeye, ona bağlanmaya, bütün evrenle birleşmeye çalışırsam, onun içsel anlamını algılamaya başlarım ve sonra ona bağlanabilirim.

Yorum: Kişi görünüşte sarınıp sarmalandığı düşünceler, sorunlar paketinden oluşur.

Cevabım: Bunu özel bir koşulda, aşamalı olarak yapmamız gerektiğini söylememizin nedeni budur. Kabala ilmi bize nasıl evrenin önünde soyunmamız ve yavaş yavaş egoist kıyafetlerimizi çıkarmamız gerektiğini öğretir. Bunu, kişinin kendini başkalarının yerine koyduğu ve böylece tüm evrenle özdeşleşmeye hazır olduğu bir grupta eğitim alarak başarabiliriz.  Bu mümkündür. Bunu yapabilmek için gerçekten ciddi bir şekilde çalışmamız ve dostlarımızla birlikte uygulamamız gerekiyor.

İnsanlarla karşılıklı bağ kurarak, evreni iyice anlayabileceğimiz seviyeye ulaşabiliriz. Ne kadar tuhaf görünse de, aslında evrenin ifşa olmasının anahtarı “dostunu kendin gibi sev” ilkesidir.

Bu zor bir iştir ama ilginç ve heyecan verici, büyüleyici ve özeldir.  Adamın işi budur!

Yeni Hayat 1139 – Şükran

Dr.Michael Laitman, Oren Levi ve Tal Mandelbaum ben Moshe ile söyleşide

Vermek, egoizmin gücüne zıttır ve onu dengeler, kişiyi manevi bir minnettarlık duygusuna getirir. Etkili minnettarlık, kişinin egoizminin içindeki kötülüğün açığa çıkmasına ve bu kötülük olmadan iyilik potansiyeli olmadığının kabulüne dayanır. Kötülük, bizi başkalarına yaklaştırdığında, yaşamın gerçek amacına ulaşmamıza yardım ettiğinde ve bizi tüm yaşamın enerjisinin keşfine götürdüğünde aslında iyidir. Bizler geliştikçe, bizi hedefe götüren ve bize iyinin gücü kadar kötülüğün gücünü de göndererek bizimle ilgilenen üst güce minnettar oluruz.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1139-sukran/

Twitter’da Düşüncelerim / 22 Eylül 2020

Dünyamızın üzerine yükselmeden, yaşamı tek hücre içinde hissederim. Başkalarıyla birleşirsem, her şeyin içinden akan ortak yaşam akımını hissederim. Buna manevi yaşam denir. Ortak bir yaşam bir hissine ulaşırız ve onun 125 seviyesini ediniriz. Ve onların tümü sonsuz yaşama aittir

Maneviyat, Mısır’dan (ego) kaçış, Pesah ile başlar. Ama haz alma arzusundan (Malhut) ihsan etme arzusuna (Bina) kadar 7 ay boyunca gelişmesi gerekir. Pesah’tan sonraki yedinci ayda Roş Haşana (Yeni Yıl) gelir, yeni bir manevi derece oluşturmaya başladığımızda yeni bir başlangıç.

Ama ne inşa etmeliyim? Neden uzaklaşıp neye yaklaşmalı? Bu yüzden egoist niteliklerimi incelediğim Selihot (pişmanlıklar) dönemi yeni yıldan önce gelir. Ben almadan ihsan etmeye, hayvan zihninden Yaradan’ın aklına, mantık üstü inanca gitmek istiyorum.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, “Koronavirüs salgını kontrolden çıkıyor” dedi. COVID-19 salgını, başka hiçbir şeye benzemeyen bir krizdir. Bu doğru: İnsanlığın iyilik ya da kötülük yoluyla ıslahının bir dönemine girdik. Islahın yöntemi Kabala’dır. Gecikmemek iyi olur!

Bu Yeni Yıl öncekilerden farklıdır, çünkü Yaradan dünyayı bir bütün olarak açıkça ele almaya başlıyor. Ve biz O’na aynı şekilde davranmalıyız, tüm dünya olarak Yaradan’a dönmeli, tüm dünyayı Yaradan’ın bizim için belirlediği bu hedefe çekmeliyiz.

Bu Yeni Yılda, yeni bir gerçeklik hali ortaya çıkıyor. 5780 yıllık gelişimden sonra, insanlık ilk manevi dereceye yükselebilir. İlk onlular kapıyı açıp giriyor, bütün dünyayı onlarla birlikte çekerek. Haydi sorumluluğun ağırlığı, güveni ve karşılıklı garanti ile hazırlanalım.

Bireysel onlulardan tüm insanlığı içeren tek bir onluya. Bu, Yaradan’a bağımızın ölçüsüdür!

Bizim günahımız başkalarıyla bağ kurma arzusunu ihmal etmek ve bu konuda yardım için Yaradan’a dönmemek. Yaratılışın amacı, sadece yaratılanları tek bir arzu içinde birleştirerek, Yaradan’da birleşmektir.

Yaradılışın amacına bu şekilde ulaşırız- Yaratan’ın nitelikleriyle benzerlik, sevgi ve O’na bağlılıkla

Yaradılışın ıslahı, Adem’in ruhu, yaratılanların birliğinde, karşılıklı garantide, “Komşunu sev” emrinin gerçekleşmesinde ve ötesindedir, yaratılan sevgisinden Yaradan’ın sevgisine, gelişimimizin amacı.

Roş Haşana (Yeni Yıl) – Günahlarımız için Yaradan’dan af dileme zamanı. Yaradan’ın bir önemi veya büyüklüğü hissine sahip olmadığımı hissediyorum, bunun için tövbe ediyorum. Sonuçta, Yaradan’ı büyük ve önemli hissetseydim, farklı davranırdım. Tek eksikliğim Yaradan’ın hissidir.

“Bırak Seni hissedeyim ve ben değişeceğim!” – Yaradan’a söylenmesi gereken budur, bu doğru istek ve pişmanlıktır. Suç işlerim çünkü Yaradan’ın hissi yok, inanç yok ve beni durduracak kimse yok. Farklı davranamam çünkü Yaradan hükmetmiyorsa o zaman bu kötü eğilimdir!

Geçmişi gündeme getirmiyor ya da bunun için özür dilemiyoruz. Daha önce ne olduğunun değil, şimdi düzeltme istemediğimin ve bu konuda Yaradan’ın yardımını talep etmediğimin farkındalığına gelmeliyim. İlerlemek istiyorum, yaptığım şey hakkında gözyaşı dökerek geçmişe dalmak değil.

Ben bir şey yaptım mı ? Ben hiçbir şey yapmadım, hepsi Yaradan’dı. Ve bunu bilerek yaptı ki böylece neyi düzeltmem gerektiğini bileyim. Bu kötülüğü, şimdi ortaya çıkan suçu alıyorum ve düzeltmeye başlıyorum. Tüm amacım ileriye doğru, geriye değil …

“Bırak seni hissedeyim ve ben değişeceğim!” Yaradan’a tam olarak söylenmesi gereken şey budur, bu doğru istek ve gerçek pişmanlıktır. Suçu işlememin sebebi neydi? Çünkü Yaradan’ın İnanç denen bir hissi yoktu.

Yaradan hissi yok, inanç yok, bu yüzden beni durduracak kimse yok. Farklı davranamam çünkü Yaradan bana hükmetmezse, o zaman kötü eğilimin – egoizmin kontrolü altındayım! Bu nedenle, Yaradan’dan bana hükmetmesini istiyorum. Bu benim temel talebim!

Roş Haşana (Yeni Yıl) arifesinde, herkese en çok eksik olduğumuz şeyi diliyorum – bağı, aramızdaki yakınlığı, sevgiyi. Bu her zaman halkımızı kurtarır, kodekste, sicilde, milletin kendisinin kromozomlarında.

Bize Yaradan’a benzer, Adam olma ve tüm insanlığı ıslaha doğru çekme şansı veriliyor. Bu bizim işimiz, bu nedenle Yaradan’ın hizmetkarları olarak adlandırılıyoruz. Bu çok yüksek bir ayrıcalık, özel ve onurlu bir görev. Bir kişi bunu ihmal ederse, başkasıyla değiştirilir …

Şu anda, insanın ve tüm insanlığın ıslah metodunu yaymak bize ağır bir yük gibi görünebilir. Ama ilerledikçe, Yaradan’a zevk veren şeyin bu olduğunu anlayacağız ve eğer O’nu yüce olarak hissedersek, o zaman memnuniyetle bu yüke katlanacağız ve hiçbir ağırlık hissetmeyeceğiz.

Öğretmene Tutunmak

Soru: Öğretmene tutunmak ve onu hissetmek ne demektir ve öğretmen aracılığıyla ışığı almak ne demektir?

Cevap: Öğretmene tutunmak ve öğretmeni hissetmek iki farklı şeydir. Öğretmene tutunmak demek size yapmanızı tavsiye ettiği her şeyi yapmaya çalışmak, size öğrettiği her şeyi öğrenmek demektir. Öğretmene ancak, onun tüm gerekliliklerini yerine getirirseniz ve ona yardım ederseniz, belki günlük yaşamında bile, ama esas olarak çalışma ve dağıtım sürecinde, tutunabilirsiniz.

Kendinizi, kişiye değil temsil ettiği şeye hizmet etmeye adayın ve o zaman Üst dünyaya bu şekilde ulaşmaya başladığınızı keşfedeceksiniz.

Kalpteki Nokta Nerededir?

Kalpteki nokta nerededir? O fiziksel, duyusal bir nitelik mi yoksa manevi bir nitelik mi?

Kalpteki nokta, yukarıdan ilahi olanın bir parçacığıdır, Yaradan’ın haz alma arzusunun kıvılcımıdır, yaratılanın haz alma arzusuna gömülüdür.

Tüm kalbimiz bir egoist haz alma arzusudur ve kalpteki nokta ihsan etme arzusudur. Ve her ikisi de daha yüksek bir gücün lütfuyla var olur.

Hem kalbi hem de kalpteki noktayı geliştirmeli ve onlarla çalışmaya başlamalıyız ki tüm kalp yani haz alma arzusu, kalpteki noktanın talimatlarına göre eylemler gerçekleştirsin. Buna ıslah denir.

Karşılıklı Garanti Yasası İçinde

Karşılıklı garanti yasasının içindeyiz ve ona göre ilerliyoruz. Bütün hayatımız, istesek de istemesek de, anlasak da anlamasak da bu yasanın yerine getirilmesine bağlıdır. Tüm insanlık karşılıklı garanti doğrultusunda ilerliyor.

İnsan hayatına kıyasla önemsiz bir süre olan üç ay öncesine baksanız bile, gelişimimiz, bugün ve gelecek ile ilgili fikirlerimizin nasıl değiştiğini göreceksiniz. İleriye doğru büyük bir sıçrama yaptık.

Üç ay öncesine kadar Koronavirüs salgınının hızla sona ereceğini ve önceki hayatımıza dönmemizi sağlayacağını düşünüyorduk. Ama bugün kimse böyle düşünmüyor.

Tüm insanlıkta, milyarlarca insanda nasıl bir devrimin yaşandığına ve hayata karşı tutumlarının nasıl değiştiğine bakın. Kurtulamayacakları bir tür zorunlu süreç içinde olduklarını anlamaya başladılar. Hayatlarından sorumlu değiller ama hayat onları kontrol ediyor ve onları çekiyor ama kendileri için belirledikleri hedefe doğru değil.

Hayat bir daha eskisi gibi olmayacak. Çok kısa sürede geçmiş, şimdi ve gelecek arasında dramatik değişimler görebileceğimiz bir süreç içindeyiz. Herkesin hayatıyla ilgili çok önemli keşifler yaptığı ortaya çıktı; bugünün dün gibi olmayacağını ve yarının bugün gibi olmayacağını anladılar. Böylelikle doğa, Yaradan, bizleri realitenin algısının başka bir seviyesine yükseltmektedir.

Yaradan ile ortak oluyoruz, O’nunla aynı sürece katılıyoruz, ancak şimdilik sadece pasif olarak. Doğa değişiklikler yapar ve biz bu süreç içinde, önümüzde ortaya çıkarken onu izleriz.

Zaten dünyayı kontrol etmediğimizi ve onu değiştiremediğimizi görmekteyiz. Gelecek hala siyah görünse bile, yine de başka seçeneğin olmadığını ve ne olması gerektiğini anlıyoruz. Ve sonra soru ortaya çıkıyor, bir şeyleri değiştirmek mümkün mü?

Geleceği değiştirmek istiyorsak, Yaradan’ın bizim için belirlediği koşulları kabul etmeye her geçen gün daha hazır olmalıyız. Hala pasif olabiliriz, ancak önümüzde gelişen sürece zaten katılıyoruz. Bu hayatımızın her tarafında medyada, insanlar arasında ve ailelerin içinde fark edilmektedir ve bu çok büyük bir başarıdır.

Herkes yavaş yavaş başını eğer ve eskisi kadar kendine güvenen ve kendinden emin değildir. Doğa tarafından belirlenmiş bir akışın içinde olduğumuzu anlıyoruz. Doğa bizim için karşılıklı garanti yasasını oluşturdu ve bu her gün daha açık hale gelecek ki, ancak doğru bağ yoluyla hayatlarımızı düzenleyebilir ve tüm talihsizliklerimizin sebebinin aramızda iyi bir bağ eksikliğinden dolayı olduğunu anlarız.

Bütün bunlar yakında herkes için netleşecek ve karşılıklı garanti yasasının bağlayıcı olduğunu ve ona uymaktan başka seçenek olmadığını anlayacağız. Bunun için kendimiz çabalar, zamanı hızlandırır ve bu bizi yakalamadan, bizi zorla yerine getirmeye zorlamadan önce, bunu yerine getirmemiz için ona daha da yakınlaşmamız iyi olur. Bunu kendi isteğimizle, gönüllü olarak yerine getirmek isteriz.

İnsanlık gün geçtikçe karşılıklı garantiye yaklaşıyor, gözlerini daha da açıyor.

Sağlık ve Tıp, Bölüm 4

Dünya Nüfusunun % 90’ı Ne Yapmalı?

Soru: Bilim adamları, hastalıkların % 40’ının virüslerden veya fiziksel rahatsızlıklardan değil, zihinsel stresten kaynaklandığını hesaplamışlar. Bugün milyonlarca insan evde oturuyor ve bu da doğal olarak strese yol açıyor. Pek çok insan, bundan kaynaklanan hasarın bir tür virüsten çok daha büyük olduğunu söylüyor. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

Cevap: Kişinin düzeltilmesi gerektiğine inanıyorum. Böyle olup olmadığını hesaplamanın bir anlamı yoktur. Kişi, bir kürenin içinde, bütünleşik bir toplumda yaşadığını anlamalıdır. Cansız, bitkisel, hayvansal ve en önemlisi de insan doğası onu etkiler ve homeostazda, onlarla denge içinde olmalıdır. Ve bu gerçekleşmemektedir.

Kişi, etrafındaki dünyadan her şeyi almak, karşılığında hiçbir şey vermemek ya da aşırı durumlarda, yalnızca gerektiği kadarını vermek ister. Sorun budur.

Bugün bizi bir şeyler yapmaya zorlayacak koşullar içindeyiz. Nitekim bize ihtiyacımız olan her şeyi sağlamak için nüfusun yalnızca % 10’unun çalışması gerekir. Vurguluyorum – gerekli olanı sağlamak için!

Ve insanların geri kalan % 90’ının da beslenme ve bakıma ihtiyacı var. Ancak fiziksel olarak çalışmaları gerekmez, herhangi bir maddi değer kazanmaları da gerekmez. Onların, toplumu, insanlığı dönüştürmeleri; onları nazik ve birbirine bağlı hale getirmeleri gerekir. Onlar, başkalarının kendi kendine eğitim ve öğretimi ile meşgul olmalılar. O zaman uyumlu bir topluma sahip olacağız.

Soru: “Bir kişi vermelidir” ne anlama gelir? Diyorsunuz ki; homeostaz, kişinin doğadan bir şey aldığı ve ona bir şey vermesi gerektiği anlamına gelir. Tam olarak nedir?

Cevap: İyi dostluk. Başka hiçbir şeye ihtiyacımız yoktur.

Soru: İnsanlık tarihinde iyi dostluğun örneği olan bir dönem var mıydı?

Cevap: Hayır, yoktu.

Soru: İlkel komünal sistem sırasında bile mi?

Cevap: Şu anda bile, örneğin Afrika’da, Polenezya’da ilkel sistemler var. Ama bu bir toplum değil, küçük bir komündür.

Twitter’da Düşüncelerim / 21 Eylül 2020

Virüs yok etmiyor ama dünyayı ele geçirdikçe hayatımızı felç ediyor ve bunu yaparken de tüm dikkati kendisine çekiyor. Bu, manevi bir dereceden, ortak ıslahımızın son programından kaynaklanır. Onu özel kılan ve herkesi umutsuzluğa düşüren budur.

Sorun, bize birleşmemiz gerektiğini göstermek için birbirimize bağlı olduğumuz üst dereceden kaynaklanıyor. Birbirimize yakınlaşırsak salgın azalır. Egoya geri dönersek, salgın geri dönecektir. Böylece Yaradan bize, bizimle O’nun arasındaki bağa doğru çabalamayı öğretecektir.

Koronavirüs salgını, sorunlarımızın düşmanlığımızın bir sonucu olduğunu hissettirmeli. Fiziksel ve duygusal safhaları birbirine bağlamalıyız. Birbirimizi duygusal olarak hissetme ve bir arada olmanın ne kadar harika olduğu hissetme konusundaki mesafemiz ve yetersizliğimiz tüm talihsizliklerimizin sebebidir.

Yeni Hayat 1138 – Barış

Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Nitzah Mazoz ile söyleşide

Aramızda iyi, açık, karşılıklı ilişkilerin nasıl kurulacağını öğrendikten sonra, diğer uluslarla barışa doğru ilerlemek mümkün olacaktır. Devlet adamları orduyu ve ulusal hazineyi kontrol edebilir, ancak barış insanlar arasında uzlaşmayı gerektirir. Barış, herkesin tek bir bedendeki hücreler gibi hissedene kadar herkesle bağlı olduğu eksiksiz bir sistemdir. Her biri daha sonra tüm bedeni dolduran üst güçten yararlanır. Bu mükemmellik ve sonsuzluk hissidir.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1138-baris/