Daily Archives: Eylül 23, 2020

İnternet Çağından Önce ve Sonra

Soru: Psikologlar, en büyük uçurumun Y kuşağı (20. yüzyılın 80-90’larında doğan insanlar) ve ebeveynleri arasında olduğunu söylüyor. Bilim adamları bu uçurumu dijital bir çatışma olarak adlandırıyor.

İnternet çağına giren insanlardan bahsediyoruz ve onlar ile ebeveynleri arasında büyük bir uçurum var. Sizin görüşünüz nedir? Bu dönemde, dijital uçurum dışında neler yaşandı?

Cevap: Bizler, internet öncesi çağda yaşayanlar, nasıl var olduğumuzu biliyoruz: İşe gittik, oradan döndük, yiyecek aldık, eve taşıdık, yemek yaptık ve yatağa gittik. Ve ertesi gün aynı şeyler tekrar oldu. Charlie Chaplin filmlerinde olduğu gibi.

Bugün, her şey tamamen farklı: İnternette, birbirimiz arasında, dünyanın tüm parçaları arasında bütünsel bir iletişim içinde yaşıyoruz. Nereden yazdığımızı veya nereye yazdığımızı bile bilmiyoruz; bizim için önemli değil çünkü tamamen farklı bir iletişim düzeyine geçtik. Şimdi insanlar arasındaki İnternet bağlantısını keserseniz, dünyada hangi kaosun hüküm süreceğini hayal edebilirsiniz.

Güneş aktivitesinde, sözde bir patlama olduğunu, prizlerin yandığını ve tüm iletişimin çöktüğünü hayal edin. Tüm yönetim sistemleri işlevlerine son verecektir: askeri, sivil, bakanlıklar, bankalar vb. Cihazlar hastanelerde, her yerde, nerede olursa olsun çalışmayı bırakacaktır.

Diğer bir deyişle, şimdi aramızdaki bağı koparırsak ki bu bağ 50 yıl önce yoktu, var olamayız çünkü hiçbir iletişim aracımız olmaz. Her şey buna bağlıdır.

Twitter’da Düşüncelerim / 23 Eylül 2020

Birdenbire diğer insanlara tehlikeli bir bağımlılığa düştüm. İşin gerçeği, onlar da bana bağlılar ama bu işimi daha da kolaylaştırmıyor. Ve başkaları beni enfekte etmemenin bilincinde değilse, onlardan enfekte olacağım, kendini bundan korumak neredeyse imkansız.

Ve tüm sevdiklerim de tehlikede.

Virüs bize tamamen bağımlı olduğumuzu hatırlatıyor. Biyosferin sistemik dengeyi korumasına izin veren bilgileri taşır. Aramızda doğru bağı kurmadığımızda, virüs bunu biyolojik düzeyde yapar – bizi başkalarını önemsemeye zorlar.

Koronavirüsün etkisinin bir sonucu olarak, çaresiz karşılıklı bağımlılığımızı düşünmeye ve karşılıklı sorumluluğumuzu gerçekleştirmeye başlayacağız.

Baal HaSulam: “Doğa, usta bir yargıç olarak, gelişimimizi hesaba katarak bizi cezalandırır.”

Büyürsek, doğa bizi cezalandırmak zorunda kalmayacak. Birbirimize karşı tamamen sorumlu olarak kendi gelişimimize katılırız, karşılıklı garantide gerçek bir hedef buluruz.

İnsanın özü doğadan özgür olmak değil, bilinçli olarak onunla uyum sağlamaktır.

Bir embriyonun annenin içinde olması gibi, insan da daima Yaradan’ın içindedir.

İnsan sadece Yaradan’ın ona “NE söylediğini” hissetmeli – bu en yüksek safhadır!

Yeni Hayat 1140 – Kader

Dr.Michael Laitman, Oren Levi ve Tal Mandelbaum ben Moshe ile söyleşide

Bugün, mesleklerimize odaklanmaktan ve para kazanmaktan daha yüksek bir manevi seviyede, yeni bir yaşam keşfetmeye geçiyoruz. Memnun değiliz ve yaşamın amacını bilmek istiyoruz. Bu soruyu sorduğumuzda, doğa yardımımıza gelir ve bizi, karşılıklı, insani ihsanın bütünsel bir sistemini inşa etmek olan gerçek kaderimize yönlendirir. Bizler alma gücüyle inşa edilmişiz ve Kabala bilgeliğini çalışarak insan egosunun üzerinde bağ kurmayı ve sistemdeki dengenin gücünü keşfetmeyi öğrenmeliyiz.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1140-kader/

Arzuları Yerine Getirme Yöntemi

Yorum: Yakın zamanda bir anket yapıldı: “”Bir şeyi çok güçlü bir şekilde dilerseniz, gerçekleşeceğine inanıyor musunuz?” Birçoğu “Elbette hayır” yanıtını verdi. Aklın ve bilincimizin sonsuz gücüne inananlar “Elbette.” diye iddia ediyorlar. Onlar,  arzularını yerine getirmelerine yardımcı olacak bir yöntem olduğunu söylüyorlar: onlara yardım etmek için evrene seslenmek. Buna görselleştirme yoluyla tezahür eden arzular diyorlar. Görselleştirme ilkesi, doğru bir şekilde talep eden herkese hediyeler vermeye hazır olan evren ile düşüncelerimizin sınırsız gücü arasındaki bağlantıdır.

Cevabım: Evrene bağlanmak çok faydalıdır. İnsanlarla bağ kurmaktan daha faydalıdır. Eğer bunun sizin yansımanız olduğuna inanıyorsanız, evrene bağlanmak faydalıdır. Kendinizi ona empoze etmek istiyorsanız ve kendinizi onun içinde ifade etmek istiyorsanız, ki bu mümkündür, bunu yaparak kendinizi tamamen feshedersiniz ve onunla birleşirsiniz.

O zaman dünyayla, evrenle gerçek bir birleşme meydana gelir ve bir insan çevresindeki her şeyin kişinin içinde var olduğu ve görünüşe göre onu destekleyen bir sistem olduğunu hisseder ve kendini buna yansıtabilir.

Tüm evreni, tüm yaratılışı, tüm dünyayı aynen kendisi gibi algılamaya başlar. Her şeyin kendisi olduğunu, tüm iç dünyasının tüm evren, yıldızlar, uzay ve gezegenler aracılığıyla ifade edilmediğini, ancak her şeyin kendi içsel özelliklerinin ifadesi olduğunu ve bu yüzden ıslah olmuş benliğinin ifadesi olarak hepsini tek bir birleşik, bütünsel, ebedi, tam olarak, hissetmek ister.

Kişi kendini uyarlarsa ve evrenle birleşirse, alanı dolduran ruhu, tüm evren olan düşüncenin durumunu hissetmeye başlar çünkü tüm evren, gezegenler, uzay, yıldızlar sadece bir düşüncedir. Bu, bize göre yaratılış düşüncesinin ispatı veya ifadesidir. Onunla özdeşleşmeye, ona bağlanmaya, bütün evrenle birleşmeye çalışırsam, onun içsel anlamını algılamaya başlarım ve sonra ona bağlanabilirim.

Yorum: Kişi görünüşte sarınıp sarmalandığı düşünceler, sorunlar paketinden oluşur.

Cevabım: Bunu özel bir koşulda, aşamalı olarak yapmamız gerektiğini söylememizin nedeni budur. Kabala ilmi bize nasıl evrenin önünde soyunmamız ve yavaş yavaş egoist kıyafetlerimizi çıkarmamız gerektiğini öğretir. Bunu, kişinin kendini başkalarının yerine koyduğu ve böylece tüm evrenle özdeşleşmeye hazır olduğu bir grupta eğitim alarak başarabiliriz.  Bu mümkündür. Bunu yapabilmek için gerçekten ciddi bir şekilde çalışmamız ve dostlarımızla birlikte uygulamamız gerekiyor.

İnsanlarla karşılıklı bağ kurarak, evreni iyice anlayabileceğimiz seviyeye ulaşabiliriz. Ne kadar tuhaf görünse de, aslında evrenin ifşa olmasının anahtarı “dostunu kendin gibi sev” ilkesidir.

Bu zor bir iştir ama ilginç ve heyecan verici, büyüleyici ve özeldir.  Adamın işi budur!