Monthly Archives: Ağustos 2020

Gerekli Asgari Yaşam Standardını Kim Belirliyor?

Soru: Gelecekte, insanların daha fazla tüketmemesi ve kendilerini diğerlerinden daha fazla sevmemesi için, gerekli minimum seviyeyi belirlemesine yardımcı olacak insanlar olacak mı?

Cevap: Hayır. Bu asla olmayacak! Kişi, en uygun şekilde yaşamak ve başkalarına karışmamak için tüketmesi gereken şeyi kendisi hissedecektir.

Soru: Ama en azından geçiş aşamasında da olmayacak mı?

Cevap: Geçiş aşamasında, hayatınızı düzene sokmanıza yardım edilecektir.

 

Yeni Hayat 1120 – İyimserlik ve Kötümserlik

Dr.Michael Laitman, Oren Levi ve Tal Mandelbaum ben Moshe ile söyleşide

İyimserlik ve kötümserliği birleştirdiğimizde güvenle ilerlemek mümkündür. Çeşitlilik, tamamlayıcılık ve zengin bir karışım yaratmak için insanlık arasında çeşitli özellikler dağıtılır. Doğuştan gelen bir eğilimi değiştirmek imkansızdır. Bunun yerine, onu başkalarıyla bağ içinde olarak doğru kullanmayı öğrenmeliyiz. Zıt tutuma sahip insanlarla bağ kurmak kolay değildir, ancak başarılı olursak, daha yüksek, daha dengeli ve bütünsel bir görüşe ulaşırız.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1120-iyimserlik-ve-kotumserlik/

Twitter’da Düşüncelerim / 11 Ağustos 2020

Doğa öyle bir şekilde kurulmuştur ki onun çeşitli güçleri doğru şekilde bir araya gelerek mükemmelliği yaratır!

Yaradan, tek bir görüntüde doğru bir şekilde düzenlediğim, Yaradan’ın ifşasıyla sonuçlanan, tüm niteliklerin birleşimidir! Herkes için bir yer olmasına dikkat etmeliyiz. Kuşları yok edersek mahsuller yok olur.

Bizi tek bir çözüme ulaştırmak için çatışmalar alevlenmeye devam edecek: sevgi tüm günahları örtecek. Her insanın, herkes için yeterli alan sağlamak için biraz yer açması gerekecek. Bu şekilde aramızda ortak bir alan yaratacağız, karşılıklı tavizlerimizden oluşan, Yaradan ve herkes için yeterli alana sahip olacak bir çember!

Tüm uydurma sistemleri terk etmemiz gerekecek: şirketler, bankalar, endüstri, ticaret, eğitim – ve yeni bir sisteme geçiş. Şimdi, bilinçli olarak yeni bir “ihsan etme” durumuna geçecek ve hükümdarlıkları kendi elimize alacak kadar yeterince büyüdük.

Geriye dönüş yok.

Yeni bir çağda yaşıyoruz ve eskisi geri gelmeyecek. Bu nedenle, genç benliğinin hatıraları için ağlayan yaşlı bir adam gibi oturup, eski hayatı özlemenin anlamı yok. O zaman geçti! Önceki durumdan atıldık ve kapı arkamızdan kapatıldı.

İşte gerçek devrim burada yatıyor!

Doğanın, bizi küçük çocuklar gibi yumuşak tokatlarla büyüttüğü çocukluk dönemi sona erdi. Şimdi ne yapmamız gerektiğini anlamanın zamanı geldi. İnsan, ancak kalplerin birleşmesi yoluyla doğayla birleşebilir ve bu bağda yeni bir hayat hissedebilir.

Eski hayata dönme girişimlerinin tümü, başarı ile sonuçlanmayacaktır. Aksine, zamanı geri çevirmek için her girişimde darbelere maruz kalacağız. Bu darbeler bize öğretecek ve yeni bir yönü işaret edecekler: bütünsel birliğe ulaşmak anlamına gelen, doğaya daha yakın olmak.

Gelecekte ne tür insanlar değerli olacak? Topluma fayda sağlayan ve birliği öğretenler.

Kimse onlara geçmişin geri gelmeyeceğini söylemiyor. Daha birçok insan işlerini kaybedecek.

İnsanlar hala Koronavirüs nedeniyle kaybettikleri işleri talep ediyor. Hala her şeyin eski haline döneceğinden eminler. Hükümetin her şeyi ayarlayıp tazmin edebileceğine inanıyorlar.

Geçmişi geri getirme girişimi için enerji ve kaynak israf etmek utanç vericidir.

İnsan – Doğanın En Yüksek Seviyesi

Soru: İnsan neden doğanın tacıdır?  Belki de doğada daha gelişmiş varlıklar vardır ve hayatımız onlara bağlı olabilir mi?

Cevap: Bilgi ve duyum sistemimizden, insanın en yüksek varlık olduğunu görüyoruz.

Tabii ki, doğanın tacı olarak adlandırılmamıza rağmen, egoizmimiz her şeyi yok ediyor.  Fakat cansız, bitkisel, hayvansal ve insan doğası sistemi içinde, insan yaratılışın en üst noktasıdır ancak zararlı ve çok kusurludur ama yine de zirve noktasıdır.  Eğer kendini düzeltir ve değiştirebilirse, o zaman her anlamda gerçekten doruk noktası olacaktır.

Biz insanlar, yaratılışın nihai amacıyız, şimdiki formumuzda değil ama başarabileceğimiz ve başarmamız gereken formda.

Bu varoluş biçimi, içinde doğduğumuz ve geliştiğimiz egoist doğamızın üstesinden geldiğimizde elde edilecektir. Bu nedenle bizler, kötü, genel sistemin tam zıttı olarak, onun ortak bütünlük arzusunun farkındalığına gelmeliyiz.

Egoist arzumuzu özgecil olan arzuya, mesafemizi ve ayrılığımızı bağ ve yakınlığa doğru ıslah ettiğimizde, gerçekten doğanın en yüksek seviyesi oluruz.

Yeni Hayat 1119 – İnsan Vücudu

Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Nitzah Mazoz ile söyleşide

Sevgiyle iletişim kurmak ve doğanın genel sistemine uymak istediğimizde, o bizi tek bir bedene bağlayacaktır. İnsan zihni, yukarıdan daha yüksek bir akla veya zihne bağlıdır ve “dostunu kendin gibi sev” genel kuralını yerine getirmek istediğimizde, bunun farkına varabiliriz. Bu evrimsel sıçramayı yapabilmek için dengeye, karşılıklı tamamlayıcılığa ve sevgiye doğru çekilen insanlara ihtiyacımız vardır. Başarılı olduğumuzda, tüm parçalar birbirini tamamlayacak, böylece tek bir kalbe ve ortak bir hissiyata sahip olacağız.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1119-insan-vucudu/

Twitter’da Düşüncelerim / 10 Ağustos 2020

Koronavirüsten maruz kalınan darbeler, nihayetinde tüm insanlığı teslim olmaya ve durulmaya ve bunun, istediğimiz şeyi yapmamıza: ne sağda ne de solda, izin vermeyecek üst gücün eseri olduğunu fark etmeye zorlayacaktır.

Sonuçta, biz insanlar onun içindeki tek zararlı unsuruz!

Hayatlarımızı ancak tutumumuzu değiştirerek ve onları iyileştirerek değiştirebileceğimizin farkına varmadan önce ne kadar acı çekmeliyiz? Bunu fark edene kadar doğa bize baskı yapmaya devam edecek! Doğa, şu anki varoluşa alışmamıza izin vermeyecek.

Yeni Hayat 1118 – Sosyal Bir Model Olarak İnsan Vücudu

Dr.Michael Laitman, Oren Levi ve Nitzah Mazoz ile söyleşide

Bugün insanlık, ayrı parçalarına ayrılan ve bunun sonucunda ölen bir insan vücudu gibidir. Vücuttaki tüm sistemlerin tek bir amacı vardır: Kişinin gelişebilmesi için dengeyi korumak. Bir parça zayıflarsa, diğer parçalar onu destekler. Doğa, karşılıklı tamamlayıcılık içinde uyumlu bir şekilde çalışır. Ancak insanlar bu dengeyi bozarlar. Yaşamın gücü bedenin dışındadır ve bizler yükselip yaşamın kaynağına geri dönmeliyiz.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1118-sosyal-bir-model-olarak-insan-vucudu/

Twitter’da Düşüncelerim / 8 Ağustos 2020

Tüm doğayla – içgüdüsel olarak, parçası olarak değil, bilinçli olarak, çabalarla bağ kurmak …

Her geçen gün daha fazla insan, yaşadıklarının tesadüfi şoklar olmadığını, doğanın amacının insanları tüm doğa ile bilinçli bir benzerliğe getirmek olduğunu, toplumun doğası gereği gelişiminin planlanmış bir programı olduğunu fark ediyor.

Yaradan’ın ifşası için bir alan, ortak bir arzu yaratırsak, “O’ndan Başka Yok” kavramı gerçekten gerçek olur. Sonuçta, haz alma arzularımızı iptal ederek ve onların üzerinde hep birlikte bağ kurmayı dileyerek, şimdiye kadar var olmayan bir şey inşa ediyoruz.

Bu konuda  “Beni siz yarattınız” diye yazılmıştır.

Kimse başkalarına karşı nefret ile ilgili düşünmemeli ve onları iptal etmemelidir. Aksine, karşılıklı tavizler yoluyla, Yaradan’ın yaşayabileceği bir alan yaratabilmemiz için, her birine yer verilmelidir. Sadece karşıt görüşlerin doğru karşılıklı kullanımı, karşılıklı tavizlerimizin üzerine Yaradan’ın ifşaları için bir yer inşa etmemize izin verecektir.

Yeni bir varoluş şekline giriyoruz. Eğitim, insanlığı buna hazırlamalıdır. Sonuçta, eğitimin özü, insanlara doğada ve toplumda yaşamayı öğretmektir. Ve doğa bizden herkesin herkesle daha bütünsel bir işbirliğini talep etmektedir.

Evrensel eğitimimizdeki ana değişiklik budur.

Bizler daima doğanın etkisi altında geliştik. Ama bizim neslimizi özel kılan, bilinçli olarak gelişmeye başlamamız gerektiğidir. Doğa bizi hayvanlar gibi gelişmeye zorlamadan önce, bugün baskısının ardındaki amacı anlamamızı istiyor- egonun üzerinde birleşmek.

Olanları kriz olarak algılamayı bırakmalıyız. Doğa kendi yasalarına göre işliyor. Ama onları anlamıyoruz, bu yüzden onlara uymuyoruz. Bu nedenle, kriz doğada değil, bizim doğayı anlama eksikliğimizdedir.

Bir Fikrin Arkasındaki Liderlik

Soru: Tarihte önemli değişikliklerin özel kişiliklerle ilişkili olduğunu görüyoruz: Büyük İskender, Napolyon, Lenin, vb. Şimdi bir şeyler değişti mi? Modern liderin rolü nedir?

Cevap:  Liderin rolünün şu an için amaca uygun olacağını düşünmüyorum. Şimdi fikrin rolü ortaya çıkacak. Dünyanın buna ihtiyacı var. Ve eğer dünya bu fikri kabul ederse, ona uygun olarak değişmeye başlarsa, o zaman, elbette, bir sonraki varoluş seviyesine, herkesin herkesle bütünsel etkileşim seviyesine ulaşacaktır.

Soru: Küçük bir grup insan,  tüm insanlık için bir değişim, katalizör örneği olabilir mi?

Cevap: Genel olarak olabilirler. Ancak bunun için kendi üzerlerinde çok çalışmaları gerekir.

600.000 Ruh Nereden Geliyor?

Soru: 600.000 ruh, bu rastgele bir sayı mıdır?

Cevap: Hayır. Kabala bilgeliği en kesin bilimdir.

600.000 sayısı, manevi sistemin yapısından kaynaklanmaktadır. Yaratılan varlık-Malhut,  Zeir Anpin-Yaradan ile bağ kurarak, O’nun altı Sefirot’unu edinir ve aralarındaki farklılığın yüksekliği ile çarpılır. Sonuç 600.000’dir.

Ancak gerçek şu ki, gerekli miktara ulaşmak için daha fazla bölünme vardır çünkü her şey duygularımızın çözümüne, farkındalığımıza, bağımıza ve birbirimizle karşılıklı bütünleşmeye bağlıdır.