Monthly Archives: Ağustos 2020

Doğru Düşüncelere Sahip Olun

Soru: Biliyoruz ki tüm insanlar farkındalık duygusuna sahip değildir. Bunu nasıl yeniden inşa edebilirler?

Cevap: Yapabilirler. İnsan nedir? İnsan, her dakika, aralarında daha doğru düşüncelerin ortaya çıkacağı, bin farklı düşünceye sahiptir.

Her şey sadece ne tür bir çevreye düştüğünüze bağlıdır. Bu nedenle, etrafımızda doğru çevreyi organize etmek gerekir, o zaman doğru düşünceler ortaya çıkar ve hızlı bir şekilde ilerleriz.

“Zor Durumdaki Bir Ülke İçin Kurtarma Planı” (Medium)

Etrafınıza bir bakın, bir kurtarma planına ihtiyacımız var ve buna hemen ihtiyacımız var. COVID-19 tüm cephelerde kazanıyor, ekonomi çöküyor, endişe artıyor ve saldırganlık kazanıyor. Ancak cesarete, sağduyuya ve dayanıklılığa sahipsek, yapabileceğimiz şeyler vardır.

Öncelikle dünyayı, Koronavirüsün geçici bir safha olduğu yanılsamasından kurtarmamız gerekiyor. Virüs kalmak için burada. Bugün bildiğimiz Koronavirüs olarak kalmayabilir ancak onun, nesillerdir bildiğimiz kapitalist dünya üzerindeki ezici etkisi devam edecek. Öyleyse, hoşumuza gitse de gitmese de, kapitalizmin bittiğini biliyoruz ve vazgeçme aşamasını ne kadar çabuk atlatırsak o kadar iyi.

Daha sonra, bugün bildiğimiz iş piyasasının çoğu bu geçiş döneminden sağ çıkamayacak. İnsanın normal geçimini sağlamak için gerekli olmayan her şey, belki hemen olmasa da, kaybolacak ve geri kalan meslekler de bugün olduklarından boyut ve hacim olarak küçülecektir. Eski iş piyasasının çöküşünün yanı sıra, yeni meslek alanları ortaya çıkacak. New York Times köşe yazarı Thomas Friedman, bunlardan “kalplerle ve kalpler arasında daha fazla değer yaratan” işler olarak bahsetti.

Bu meslekler, yalnızca insanları bir araya getirme, topluluklar içinde karşılıklı sorumluluğu artırma, karşılıklı ilgi ve endişe ve yabancılar arasında bile sorumluluk ve yakınlık duygusu ile ilgilenen işler olacaktır. İnsanları sürece dahil etmek için, bu yeni sosyal çalışmanın başka bir yönü, dünyanın içinden geçtiği değişim hakkında bilgi sağlamakla ilgilenecektir. Bilgi, yaşadığımız değişimin doğasını, neden ekonominin birden çökmeye başladığını, neden daha önce hiç olmadığı kadar birbirimizden sorumlu olmamız gerektiğini, kalpte ve zihinde böyle bir değişikliğin faydalarını ve COVID-19 salgınına kadar yaptığımız gibi devam edersek olabilecekleri anlatan kurslar aracılığıyla verilecektir. İki tür eğitim – dayanışmayı geliştirmek ve bilgi sağlamak için – yan yana yürütülecek ve insanları en azından eskisi gibi çalışmaya devam etselerdi meşgul olacakları saatler kadar meşgul edecektir.

Üçüncüsü, kapitalist dönem ile yeni dönem arasındaki geçiş dönemi olabildiğince kısa olmalıdır. İnsan doğası dinlenmeyi sever ve neredeyse anında buna alışır. İnsanlar evde birkaç aydan fazla boş bir şekilde kalırlarsa, çalışma yeteneklerini kaybetmeye başlayacaklardır. Bir kez bu duruma geldiklerinde, onları eğitmek ve toplum için üretken hale getirmek neredeyse imkansız olacak ve toplumun sırtında bir ağırlık olarak kalacaklar.

Dördüncüsü, iş piyasasındaki değişimin yanı sıra toplum, değerlerini güçlülere ve narsistlere hayranlık duymaktan, güçlenmeye ve özgeciliğe olan saygıya dönüştürecektir. Bu, süper kahramanlara tapan bir toplum değil, onu dayanışma içinde bir araya getirenleri onurlandıran bir toplum olacaktır.

Beşincisi, bir sonraki nesli yeni dünyada yaşama hazırlamak, öğrenme, öğretme, öğretmenler ile öğrenciler ve öğrenciler ile öğrenciler arasındaki iletişim yaklaşımında değişiklikler gerektirecektir. Toplumda olduğu gibi, okulda da en çok övülen öğrenciler, akranlarının birlikte çalışmasına yardımcı olan öğrenciler olacaktır. Fikir yeni değil; on yıldan fazladır ortada. İşbirliğine dayalı öğrenmenin kullanışlılığının belki de en iyi ifadesi, patent avukatı Lawrence Ebert J.D.’nin lise aldatmacası hakkındaki bir makalesinde bulunan bir alıntıdır: “Hiçbir sektörde, işbirliği hile olarak kabul edilmez. Sadece okulda bu bir sorundur. Çocuklarımıza ne öğretiyoruz?”

Değişikliği yapmak için çok az zamanımız var. COVID-19 baskı yapıyor ve eskiden kesin olan şeyler çöküyor. Uç fikirleri olan azınlık grupları ana akım ve aşırılıklar norm haline geldi. Kurtarma planı gecikmeden başlarsa, bizi nispeten sakin ve güvenli bir şekilde su üzerinden diğer kıyıya götürebilir. Akıntının bizi gittiği yere götürmesine izin verirsek boğuluruz.

Temiz Bir Sayfayla Başlayabilir Miyiz?

Soru: Birçok insan, sıfırdan başlamak için 30’lu, 40’lı veya 50’li yaşlarınızda hayatınızı değiştirmenin mümkün olup olmadığını soruyor? Ailenizi veya mesleğinizi değiştirmek mümkün mü? Mesleği veya medeni durumu gibi hayatlarında gerçekten bir şeyi değiştirmek isteyen kadınlar var, ancak yargılanmaktan, Tanrı’nın kabul etme, hoşgörme ve bağışlama emirlerini ihlal etmekten korkuyorlar.

Cevap: Düşüncelerinizi ve ilkelerinizi sıraya koyalım.

Birincisi, kaderinizi değiştirmek imkansızdır. Sadece onu ifşa etmeniz ve doğru bir şekilde gerçekleştirmeye çalışmanız gerekir. Bu şekilde, O’nun ortağıymışsınız gibi Yaradan’a eşit olursunuz.

O, sizi yarattı, en mükemmel son duruma kadar, tüm koşullarınızın bilgi kaydını size gömdü ve şimdi O’nunla birlikte kendinizi gerçekleştirmenize izin verecek şekilde büyümek istiyorsunuz.

Ve O’nun ortağı olduğunuz ortaya çıktı. Bunun neden size, başkalarına ve tüm dünyaya olduğunu anlamaya başlıyorsunuz. Tüm bu dünyayı, eylem halinde kendiniz aracılığıyla edinmeye başlıyorsunuz.

Bu, kişinin bireyselliğinin, benzersizliğinin farkında olan birinin çalışmasıdır. un için çabalıyoruz. Kabala bunu açıklar ve bu şekilde yaşamanıza yardım eder.

Bu konu hakkında daha fazla bilgi için lütfen şunu okuyun: Kadınlar, İlişkiler ve Kabala.

Süper Egoizm Tacı

Bizim bağımız, ruhun tamamlanmış on Sefirot’u ya da Üçüncü Tapınak haline gelmelidir. Tapınak bir yapıdır, aramızdaki bir bağlantı ağıdır.

Bugünün Koronavirüs salgını, bizlere Tapınağın parçalanmasını, yok edilmesini, ihlalini ifşa etmektedir. İlişkilerimizin ne kadar egoist olduğunu ve ne kadar bağ kuramadığımızı, komşumuzun başına gelenlere: yaşıyor mu ölüyor mu? ne kadar kayıtsız kaldığımızı göstermektedir.

Hastalık budur – hastayım çünkü etrafta olan birine yaklaşamıyorum bile. Koronavirüs, birbirimize olan nefretimizi ve reddedişimizi ifşa etmekte. Hastalık budur. Taç, bize egemen olan, süper egoizm olarak başımıza yerleştirilmiştir.

Virüs – Bütünleyici

Yorum: Yolumuzun, bütünleşme yolu, evrensel birlik duygusu olduğunu söylüyorsunuz.

Benim Yorumum: Bu, doğanın programının özünde olandır ve ondan kaçmanın bir yolu yoktur.

Soru: Bu durumda bütünleyici kimdir? Biraz itici güç olmalı.

Cevap: Virüsün kendisidir. Tüm dünyayı dolaştıktan sonra, bize aslında hepimizin birleşik, birbirimize bağlı olduğumuzu ve şu anda enfekte ettiği, birleşik tek bir toplumu temsil ettiğimizi gösterdi.

Ancak virüs sadece enfekte etmiyor; bize bir bütün olduğumuzu gösteriyor. Ve biz ondan hiçbir yere uzaklaşmayacağız. O her yerde, Okyanusya’nın uzak adalarında bile kendini göstermekte. Ve oraya nasıl ulaştığını kimse bilmemekte.

Yeni Hayat 1126 – Besinlerin Hayatlarımızdaki Etkisi

Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Tal Mandelbaum ben Moshe ile söyleşide

Yemek kişiyi maddi ve manevi olarak doldurabilir. Birbirimize manevi tatmin vermekten haz aldığımız için yalnız yemek yemeyi sevmeyiz. Yiyecek, insanlarla bağ kurmanın ve bütünleşmenin bir yolu olabilir. Bir şefin yaptığı yemeği yalnız yemekle, dostlarla basit bir şeyler yemek arasındaki fark, memnuniyetin türüdür. Başkalarıyla sevgi ve özveri ile ilişki kurduğumuzda, onları iyi olan her şeyle doldurmayı ve ışıkla dolu olmayı istediğimizde, manevi olarak besleniriz.

 

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1126-besinlerin-hayatlarimizdaki-etkisi/

Twitter’da Düşüncelerim / 19 Ağustos 2020

Kuşkusuz, daha büyük bir karşılıklı bağa doğru gelişmemiz gerekecek. Sadece ilk küresel darbeyi aldık ama son birkaç yüzyıldır, hayatımızın üzerine inşa edildiği: ekonomi, eğitim, kültür temelini çoktan yıktı.

Doğa ve Yaradan bir ve aynıdır. Doğanın kanunları, Yaradan’ın emirlerine eşittir. Bizler, Doğa denilen mutlak bir yasanın içinde yaşamaktayız. Buna uyarsak iyi hissederiz. Uymazsak kendimize ve çevremize zarar veririz.

İnsanlık geri dönüşün olmadığını anlamalı.

Bu yeni koşullarda hayatı nasıl düzenleyeceğimizi bilmiyoruz. Darbeler gerçekten başlamadı bile ama şimdiden tam bir kargaşa içindeyiz, eski yöntemlerle varlığımızı sürdürmeye çalışıyoruz, geçmişe geri dönebileceğimize dair naif umutları sürdürüyoruz.

Koronavirüs, çözümdür. Kendimiz yerine başkalarını önemsemeye başlamadığımız sürece, virüs daha da şiddetlenmeye devam edecek, bizi “boğacaktır”. Ne kadar uzak veya yakın olursa olsun, her insanın sağlığını nasıl önemsediğimi düşünmeliyim.

Bizim dünyamızda yetenek, kişinin bilgi zenginliği ile belirlenir ama manevi dünyada, farklı görüşlerin ortak bir hedefe ulaşmak için birleştiği ölçüde, bir araya gelen parçaların miktarı ile belirlenir.

Maddi dünyada, bir kabın boyutu miktar olarak ölçülür: bir litre, iki, bin… Kabın kapasitesi ne kadar büyükse, o kadar büyüktür. Bununla birlikte, manevi dünyada, bir kabın boyutu kapasitesi ile değil, çözünürlüğünü belirleyen: piksel sayısı yani farklı niteliklerin miktarı ile belirlenir.

Maddi dünyada kişi akıllı ve etkileyici olabilir. Ancak manevi dünyada, kişinin onlu ile bağı çok daha önemlidir ve muazzam bir manevi tatmin sağlar. Diğerleriyle bağ kurma yoluyla kazanılan farklı niteliklerin miktarı, manevi kabımın (Kli) kapasitesini belirler.

Virüs hafiflemeyecek. İnsanlık, doğanın bizi bütünsel davranışa: rasyonel tüketim ile evrensel birleşmeye, öncelikli olarak eğitime odaklanırken ve herkes arasındaki bağı güçlendirirken yalnızca ihtiyaçları karşılamak için çalışmaya zorladığını fark edene kadar, giderek daha büyük sorunlar ortaya çıkacaktır.

İnsanlar ve hükümetlere gelince, bunu kaçınılmaz olarak kabul etmeli ve bu değişikliklere yardımcı olmalıdırlar.

Kışa yaklaşırken, perakende ve hizmet sektörlerinde ve diğer ilgili gereksiz sektörlerde kapanmalar ve iflaslar görmeye başlayacağız. Yavaş yavaş, her şey sadece temel unsurlara indirgenmelidir.

Harika bir kongre geçirdik. Yaklaşımımızın bu yeni koşullarda birleşmeye imkan verdiği nettir. Bunu kullanmaya devam edelim! Katılımcıların her birine sonsuz minnettarım. Bir sonraki kongreyi planlamaya başlayacağız – daha yüksek bir seviyede ama derecesini kendimiz belirleyeceğiz!

Hayatın Bilgeliği Nedir?

Soru: Hayatınızda birdenbire ortaya çıkarsa, egoizmle nasıl başa çıkarsınız?

Cevap: Egoizm bunu her saniye sürekli yapar. Egoizm her dakika beni alt eder ve beni çeşitli düşüncelere atar. Ancak bu, başkalarından çalmak, onları aldatmak veya onlara zararlı bir şey yapmak istediğim anlamına gelmez.

Egoizm, en küçük eylemlerde bile, örneğin oturma, kalkma ve yürüme şeklimizde her an bize hükmeden şeydir. Her şeyde kendini gösterir: düşüncelerde, duygularda, niyetlerde, sözlerde ve eylemlerde.

Birinin veya diğerinin seçimi, konuşma şeklimiz ve davranışımız, egoizm tarafından içeriden araştırılır ve bizler hepsini incelemeli ve yavaş yavaş kendimizi düzeltmeliyiz. Ancak bu, ilginç bir görevdir.

Soru: Her seferinde kendime “Bunu neden yapıyorum?” diye sormam mı gerekiyor?

Cevap: Hayır. Eğer Kabala çalışırsanız, kendinize sorular sormayacaksınız; çünkü egoist olmayan ama özgecil olan başka bir enerjiden, üst ışıktan, etkileneceksiniz.

Her iki ışık da sizi etkiler. Bir binicinin iki dizginle bir atı kontrol ettiği gibi, size rehberlik edecek ve sizi ileri götüreceklerdir. Ayrıca, şu anda hangi güçlerin sizi yönlendirdiğini, hangisiyle ve nasıl ilerlemeniz gerektiğini ve onları birbiriyle nasıl dengeleyeceğinizi hissedeceksiniz. Prensip olarak, hayatın tüm bilgeliği, her iki gücü de doğru bir şekilde dengelemektir.

Neden İyi İnsanlara Zor Bir Kader Verilir?

Soru: Neden iyi, dürüst, saf insanlara hayatta ağır yük veriliyor, Koronavirüsle ilgili zorluklar ve benzeri olaylar var, oysa dünyada olup bitenler kötü insanları hiç etkilemiyor mu?

Cevap: Egoist dünyamız o kadar çarpıtılmıştır ki, iyi insanların sadece iyi şeyler ve kötü insanların kötü şeyler elde etmesi gerektiğini düşünmek kesinlikle yanlıştır.

İyilik için çabalayan iyi insanlar, bazen kötü bir kadere, kaderin darbelerine maruz kalırsa bu oldukça doğaldır.  Sonuçta, dünyamız tamamen egoist ve kötüdür.  Ve bu nedenle, ondan bekleyecek iyi bir şey yoktur, özellikle şimdi, bir pandeminin eşliğinde ıslahımızın son aşamasına girmeye başladığımızda.

Şimdi, artan bir şekilde ortaya çıkan, bütünsel dünya ile uyumlu olmak için kendimizi doğru şekilde nasıl değiştireceğimizi bize sürekli olarak öğretecek, böyle dönemler olacaktır.

Soru: Ama bir şekilde buna hazırlanabilir miyiz, bir tür profilaksi yapabilir miyiz?

Cevap: “Profilaksi” iyi bir kelimedir.  Size bir tek şey söyleyeceğim: Biz bu önlemle ilgileniyoruz.

Mesele şu ki,  kişi şu anda doğmakta olan gelecek dünyaya adapte olmalıdır.  Bunun için daha az egoist olmalıyız.  Dolayısıyla mevcut virüs bizi sarsacak ve tamamen farklı insanlar yapacaktır. Üstelik ona nasıl boyun eğeceğimize bağlı olarak, hem kaba hem de hassas herhangi bir şekilde.  Bu bir ilktir.

İkincisi, buna rağmen egoizmimizin üzerinde nasıl birleşeceğimizi öğrenmemiz gerekiyor.  Bu çok zordur.

Aramızda doğru, iyi bir ilişkiye ulaşma arzusuyla birlikte, her şey doğamıza kötülük olarak ulaşmaya başlar.

Şimdi, doğa güçlerinin bizi çok ciddi bir şekilde eğiteceği bir duruma giriyoruz.

Hayatın Değerlerini Değiştirmemize Neden Olan Nedir?

Soru: Ölüm döşeğinde bile bir insanın saçma sapan düşünmeye devam ettiğini ve değerlerini değiştirmediğini görüyoruz. Bizi baskısıyla değiştirmek için krizin hangi ölçekte olması gerektiğini hayal etmek bile korkutucu.  Bir insanda bu hayatın değerlerini kökten değiştirecek olan, kim ya da nedir?

Cevap: Yaşamın değerlerini değiştirmek ancak,  bizi dünyamızın üzerine çıkaran, bizi saf hayvansal arzulardan çıkartan, daha yüksek bir gücün, daha yüksek bir ışığın etkisi altında mümkündür. Bu durumda, hayvansal arzuların yerini, doğanın bir sonraki seviyesinden ilerleyen insani arzuları alır. O zaman bizler, gelişimimiz hakkında konuşabiliriz.

Ve dahası insanda dünyamızın arzuları hüküm sürmektedir, başka bir şey değil. Kişi Kabalistlerin neyle ilgilendiklerini anlamaz. O, “Yaşıyorsan – yaşa, ölürsen – öl. Ne yapabilirsin ki? Hayat bu.” Diye düşünür. Ve sadece üst ışık kişiye parlarsa ve onun etkisi altında kişi, düşünmeye ve başka kararlar almaya başlar.

Kabala çalışmaya kim gelir? Hayatın anlamı hakkında soruları olan insanlar. Onlar zaten “mantık ötesi inanç” denilen, bir sonraki seviyedendir.

Bizler sabit bilgimizin içinde yaşıyoruz: neyse o. Fakat yine de “mantık ötesi inanç” denen bir seviye vardır. İnanmak; körü körüne inanç değildir, dindar olmak değildir. Bu, gerçeklik algısının bir sonraki seviyesidir.