Arzuların Gelişimi, Bölüm 13

Mutlak Etkileşim Seviyesine Doğru

Soru: Bir kişi niyet, arzular, duygular, hisler, akıl ve düşüncelerden oluşur. İki tür niyet mi var: kendiniz için veya başkaları için? Sadece bir arzu mu var- haz alma arzusu?

Cevap: Evet. Başka bir şey yoktur. Bu doğanın bir niteliğidir. Yani, memnuniyet almak ya da acı çekmekten kaçınmak, temelde bir ve aynıdır.

Hisler ve duygular, arzunun içinde, onun dolumunun büyüklüğünde tezahür eder.  Akıl, istediğimiz şeyi tam olarak gerçekleştirmemizi sağlar.

Soru: Önceden sanki aklın ayrı olduğunu düşünürdüm, arzuların da aynı şekilde. Arzular akla hizmet eder mi?

Cevap: Cansız, bitkisel ve hayvansal seviyelerde akıl,  içgüdüsel arzulara hizmet edebilir. Kişi kendini geliştirdiğinde, o zaman akıl, kişinin insani arzularına hizmet etmeye başlar.

Aslında, cansız, bitkisel, hayvansal ve hatta insan arzularının üstesinden gelmek ve doğamızdan daha yukarıda olan mutlak etkileşim seviyesine yükselmeye başlamak için akla ihtiyacımız vardır. Bu  “mantık ötesi inanç” denilen, diğer tüm arzular ve niyetlere rağmen birbirimizle bağ kurmaya çalıştığımız zamandır.

Soru: Amacımız dünyanın doğal egoistik algısını, egoist arzuları – komşuya karşı düzeltmek midir?

Cevap: Sadece bir komşuya değil, üstelik birliğe karşı: “Komşunu kendin gibi sev.” Yani kendimi de komşumu da sevmeliyim. Bu, ortak bir sistem oluşturmak için mutlak birleşme anlamına gelir. Bu yüzden onun ayrılmaz bir parçası olmak isterim.

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed