Daily Archives: Temmuz 15, 2020

Yeni Hayat 1094 – Purim Bayramı

Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Tal Mandelbaum ben Moshe ile söyleşide

Purim koşulu, rolümüzü yerine getirmemize ilham vermek için, tarihte birçok kez İsrail halkına gelmektedir. Kraliçe Esther, gerçekliği yöneten gizli mekanizma olan, Malhut’u temsil eder. Haman, başkalarını kontrol etmek ve kullanmak isteyen kötü gücü temsil eder. Mordehay, gerçekliğin tüm parçaları arasında küçük bir pozitif bağın ve sevginin gücünü temsil eder. Megillah, kötülüğümüzü bulmanın ve mükemmel iyiliğe ilerlemenin yolunu açıklar.

 

 Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1094-purim-bayrami/

Seçme Özgürlüğü, Bölüm 7

Gündelik bakış açıyla “kader”

Soru: Kaderi son ıslaha göre değil de gündelik bakış açıdan düşünürsek: kim olacağım, kiminle evleneceğim, ne tür çocuklara, hangi problemlere sahip olacağım vs. gibi, bu değiştirilebilir mi?

Cevap: Bu çok zor çünkü bunun için gelecekteki çiftleri; yaşamın anlamını, yaşamın amacını, bu amacın gerçekleştirilmesini ve buna ne kadar hazır olduklarını anlama konusunda, önceden eğitmeliyiz.

Bu çiftlerin hazır olduklarını belirlemek demek, neyi feda etmeleri gerektiğini, neleri bırakmaları gerektiğinin aksine, birbirlerine nede yardım etmeleri gerektiğinin ve bu hedefe ulaşmak için birbirlerini nasıl desteklemeleri gerektiğinin anlaşılması demektir. Burada çok fazla çalışma yapılmış olması gerekir.

Umarım bizim neslimizde değilse de bir sonraki nesilde insanlar bunu yapar çünkü insanlık, aile sorunlarına her hangi bir çözümden ayrılma koşuluna gelecektir. İnsanlar evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı bırakacaklar. Buna neden ihtiyaç duyduklarını anlamayacaklar! Cinsel içgüdüleri bile içlerinde “donacak”. Bu, ıstırap konusuyla ele alınacak bir problemdir.

Soru: Ama öte yandan, bir üst gücün olduğunu anlar veya inanırsam ve bu beni yaratılışın amacına götürürse, neden bir şeyi değiştireyim ki?

Cevap: Bu sizi acının yoluna yönlendirir. Bununla birlikte kendinizi bir insan olarak gerçekleştirmezsiniz. Eğer akışla giderseniz, o zaman bir hayvansınız.

Soru: Kendimi değiştirmek için bilinçli çaba göstermezsem, o zaman üst güç benim üzerimde acı formunda mı etki eder?

Cevap: Herhangi bir hayvanda olduğu gibi. O anda size hayvan denir. Ve siz, sadece hedefi kendiniz gördüğünüzde ve ona yakınlaşmak için güç harcadığınız anlarda, insan olarak adlandırılırsınız.

Hayatın Anlamı, Bölüm 8

Niyetimizle Onların Yaradan’a Olan Arzularını Yükselteceğiz

Soru: Hayatın anlamını aramayan insanlarla, Yaradan’ı ifşa etmek mümkün mü?

Cevap: Hayır.

Soru: Yani bu, ortak bir amacı olan bir grup insan olması gerektiği anlamına geliyor? Diğer 8 milyar ne için?

Cevap: Diğerleri, yaşamda hiçbir amaca sahip olmadıklarını, belki henüz Yaradan’ın edinimine değilse de, bir şeye ihtiyaç duyduklarını yavaş yavaş hissedeceklerdir. Bununla birlikte, her türlü olumsuz niteliği, yaşamlarının olumsuz yönlerini hissedecek ve keşfedecekler ve onlardan kurtulmak için, yine Yaradan’a ulaşan gruplarda toplanmak zorunda kalacaklar. Bu seviyede değil ama daha düşük bir seviyede.

Hayatın anlamı, sadece küçük bir grubun kaderidir. Geri kalan 8 milyar, Yaradan’a çeşitli nedenlerle yöneleceklerdir. Örneğin, çocuklarının, ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamaları gerektiği vb. için.  Varoluşun anlamı hakkında bir soruları olmayacaktır.

Buna rağmen, onların bazı materyalist hedefler için istekleri yeterli olacaktır çünkü egoist arzularıyla bile bizim arzularımıza girecekler ve bizler niyetimizle Yaradan’a olan arzularını yükseltebileceğiz.

Sadece bir amaç olduğunu bilmeleri yeterlidir ve yavaş yavaş buna alışmak, ona adapte olmak gerekir. Bu, onların niyetlerini özgeciliğe yükseltmeden bile, amacı, kitlelerin içinde ortaya çıkarmak için yeterlidir. Çünkü onlara niyetlerimizi vereceğiz, onlar da bize arzularını verecekler.

Bir İşe Mi İhtiyacınız Var? Bağ Koçluğu Yapmayı Düşünün (Linkedin)

Eskiden sizin için doğru düğmeye basacak asansörcüler vardı.  Ve buzdolapları bulunmadan önce, büyük buz bloklarını kesip müşterilere teslim eden buzcular vardı. İş dünyası sürekli bir evrim geçiriyor ve bu günler, bu her zamankinden daha hızlıdır. Şu anda Koronavirüs sayesinde, bu nerdeyse anında çok çabuk hızlanmış ve artmıştır.

Temel/gerekli iş olmayan her şey, mücadele halinde ya da elenmenin çeşitli aşamalarındadır. COVID-19, işlerini kaybettikleri için insanları alışveriş yapma dürtüsünü kaybettikleri veya ellerinde olanı korumak zorunda oldukları noktaya kadar şok etti.

Yine de, biraz dinozor döneminin sonu gibi, eski “türlerin” ölümü yenilerine yol açar.  Kavramak zor olabilir, ancak bu süreç zaten gerçekleşiyor.  Bir sürü yeni meslekler var ve bunların çoğu tek bir alana ait olacak: insan bağları.

Daha önce akıl hastalıkları, DEHB ve çeşitli davranış anomalileri ile uğraştık.  Umutsuzca parçalanmış ilişkileri düzeltmekle uğraştık ve zorbalığa karşı savaştık.  Ama bunlar yarın ortaya çıkacak olan meslekler değil.

Yarının insan bağlarının/ilişkilerinin uzmanları; ortaya çıkan medeniyetin – insanları birbirine bağlı ve bağımlı bir insanlık- kurallarına meraklı insanlar olacak. Bizler asla bütün insanlık için sorumluluk hissetmedik, ancak bugün daha azına razı olabiliriz ve bunu nasıl başarılı bir şekilde yapacağımızı öğrenmemiz bilgi ve beceri gerektirir.

İnsan ilişkilerinin koçları, onlu bir grubu ya da tamamen yabancılardan oluşan bir grubu alıp, birbirlerine karşı bir yakınlık hissetmeyen,  bazen de karşıtlık hissedenleri, bir saat içinde en iyi arkadaşlara dönüştüren, insanlar olacaktır. İntegral Eğitim (IE) uygulayacak olan bu koçlar, herkesin aynı şeyi yapma yeteneğini veya arzusunu tehlikeye atmadan, kendilerini rahat, kabul edilmiş ve kendilerini tam olarak ifade edebilmelerine nasıl yardımcı olacaklarını bileceklerdir.

Bu eğitimlere katılacak insanlar, tam potansiyelinizi gerçekleştirmek istiyorsanız, bunu, ancak her biri ortak bir hedefin- grubun birliği- başarısına azami katkıda bulunan, diğer insanlarla birlikte çalışırsanız yapabileceğinizi göreceksiniz.

Spor takımları, şampiyon olmak istiyorsanız, takımın iyiliği için kendinizi feda etmeniz gerektiğini bilir.  IE (integral eğitim) farklıdır. Hiçbir şeyden fedakârlık etmezsiniz ve her zaman verdiğinizden on kat daha fazlasını alırsınız.  Ve bunun en iyi yanı, IE’de kaybeden olmamasıdır;  herkes kazanır çünkü birlik ancak herkes herkesin başarılı olmasını istediğinde elde edilir.

Aramızda bu yaklaşımı hiç denemedik, ama şimdi başka seçeneğimiz yok.  İnsanlık, benmerkezci bir zihniyetten, işbirlikçi bir zihniyete geçiş aşamasına ulaşmıştır ve başkalarına yardım edecek olanlar, dünyanın en mutlu ve en meşgul insanları olacaklardır.

Birbirine Bağlı Bir Dünyada İnsan, Bölüm 2

Doğanın Deneyi

Soru: Doğanın bizi zorla bütünleşmeye doğru nasıl ittiğini görüyoruz. İlk başta, insanlar hayatta kalmak için birleştiklerinde bu, kabile, toplumsal bütünleşmesiydi, daha sonra zorla imparatorluk bütünleşmesi, sömürgeleştirme ve ardından kültürel, dini, ulusal ve sınıf bütünleşmesi geldi. Bugün ekonomik ve bilgisel bir bütünleşme var.

Bütün bunlar bizim katılımımız olmadan, doğanın etkisi altında gelişti ve hiç kimse bunu özellikler istemiyordu. Ve aniden bizi ayıran, tüm bağları durdurmamıza neden olan bir virüs var.

Bu neye yol açıyor? Bu doğaya aykırı gibi gözükmüyor mu?

Cevap: Prensip olarak, birbirimizden yavaş yavaş uzaklaşmaya doğru ilerliyoruz. Bir zamanlar topluluklarda, köylerde ve çiftliklerde yaşadık, ama şimdi herkesin kendi dairesi var.

Bugün, yeni evliler ebeveynleri ile yaşamıyor ve bu bir zamanlar doğaldı. Şu anda, her küçük çocuğun kendi odası, kendi kişisel alanı olmalı. Çocuğun egoizmi o kadar büyük oluyor ki, sadece 5-10 yaşında olmasına rağmen, kendisi için hala ayrı bir alana ihtiyaç duyuyor: “Bu benim ve girmeyin!” Başka bir deyişle, kişinin egoizminin büyüdüğünü görüyoruz.

Ve şimdi doğanın kendisinin bize gösterdiği, onun bir sonraki seviyesi ifşa oluyor. Birbirinize yakınsanız, ilişkileriniz sizi hastalığa ve ölüme götürür. Yani, birbirinizden iki ila 10 metre mesafede olmalısınız. Bunun nereye gideceğini kim bilebilir?

Temelde, bu oldukça doğaldır. Bu şekilde birbirimize daha az zarar verebiliriz.

Soru: Sanki doğa, egoistçe olduğu için, birbirimizle bağda olmamızı yasaklıyor mu?

Cevap: Burada başka bir şey öğreniyoruz. Bir yandan, ister istemez çalışmayı bıraktık ve bir süre kendimizi aile çemberinin içinde bulduk. Bu nedenle, insan bu yaşam tarzına alışık olmadığından, bazı problemler yüzeye çıktı.

Öte yandan, problemler sadece eşler arasında değil, aynı zamanda ebeveynler ve çocuklar arasında, çocukların kendileri arasında vb.de ortaya çıkmaktadır. Onlar, doğası gereği sosyaldir ve bunun çok büyük sonuçları olacaktır.

Doğa bizi belli bir deneyden geçiriyor; ben böyle görüyorum. Doğaya, bizleri, nasıl davranmamız gerektiğini anlayacağımız belirli bir duruma getiren, üstün bir zeka olarak bakıyorum.

Üst akıl, gerçekte nasıl davrandığımızı, koşullarımızı nasıl belirlediğimizi ve onların nasıl farkında olduğumuzu, hoş olanı hoş olmayanla karşılaştırarak, gelişimle, çeşitli hareketlerle bir çıkış yolu bulabileceğimizi bilir. Alışkanlıklarımızın, geleneklerimizin ve sosyal sorunlarımızın ve çözümlerinin nasıl değiştiğini görür.

Şimdi tüm ülkeler aynı anda farklı kültürlerde, farklı derecelerde bu tür bir yeniden yapılanmaya maruz kalıyorlar ve bu her şeye rağmen gerçekleşiyor.