Daily Archives: Haziran 30, 2020

Twitter’da Düşüncelerim / 30 Haziran 2020

Acele etsek ve krizde değil de, doğanın yeni bir safhasında olduğumuzu fark etsek iyi olur, buna adapte olmalıyız. Mümkün olan en hızlı şekilde. Aksi takdirde, dışarı çıkma fantezilerimiz bizi iyice tükenmeye götürecektir

Güncel olaylar hakkında gerçekçi olmak ve gerekli olmayan herhangi bir şeyi kısmak daha iyi.

Yeni Hayat 1074 – Sosyal Yalnızlaşma

Dr. Michael Laitman, Oren Levi ve Yael Leshed-Harel ile söyleşide

Her birimizde doğal, sosyal bir yabancılaşma var. İnsan egosu, sürekli olarak başkalarına aşırı yakınlığın bir tehdit olduğu hissini geliştirir ve üretir. Bir insanın dünyadan tamamen yok olmasını istediğimizde, bir yabancılık, mesafe, soğukluk ve hatta nefret duygusu hissederiz. Teknoloji bizim daha da yabancılaşmamıza neden oldu, çünkü mesafemizi korurken, aynı zamanda bağ kurmamızı sağlıyor. Sonuç olarak, bunu telefonlarımız aracılığıyla giderek daha fazla yaşayacağız. Yaşadığımız yabancılaşma, ne iyi ne de kötüdür ancak sonuç, onu nasıl kullandığımıza bağlıdır. İsrail ulusunun temeli, İbrahim’in, farklılıkların ve sosyal yabancılaşmanın üzerinde birbirlerini sevmeyi öğrettiği, yabancıların toplanmasına dayanıyordu. Doğa bizleri, birbirimizle içsel, kalpten ve manevi bir bağa ulaşmaya zorlayacaktır.

Söyleşinin tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.kabala.info.tr/kutuphane/michael-laitman/dr-laitman-ile-yeni-hayat/yeni-hayat-1074-sosyal-yalnizlasma/

Dostlar İçin MAN’ı Nasıl Hızlı Bir Şekilde Yükseltebiliriz?

Soru: Dostlar için MAN’ı mümkün olduğunca çabuk yükseltmek için ne yapılması gerekiyor?

Cevap: Doğru an için beklemeye gerek yok. Bizimle fiziksel olarak olmasanız bile, sürekli olarak bir grupta olduğunuzu hissedebilir ve her zaman dostlar arasındaki bağı nasıl artırabileceğinizi düşünebilirsiniz. Bu kadar.

Bu arzunun, sizin için sürekli heyecanlanması için çaba sarf edin. Bu sizi her zaman çekecektir ve kendiniz ve arkadaşlarınız arasındaki bağlantı ağını bir bütün olarak hissetmeye başlayana kadar bir şeyler yapmanız gerektiğini hissedeceksiniz.

Eski Değerlerin Üzerine Yükselmek

Soru: Virüsten önceki zamanlarda, kişinin temel değerleri aile, para kazanma, belki küçük bir işletmeye sahip olmaktı, büyük bir şirketten bahsetmiyorum bile. Ve şimdi, insanlar yavaş yavaş kişisel karantinadan çıkmaya başladığında, ne yapılacağı belirsiz. Birçok işletme düzelmeyecek, turizm olmayacak, uçaklar uçmayacak.

Bir insan nasıl yaşabilir? Krizden sonra dünya hangi değerlerle var olacak?

Cevap: Aksine, insanın gerçek değerlere sahip olacağını düşünüyorum. Başka birisi sizden kar edip, milyarlarca dolar kazanırken ve genel olarak bununla hiçbir şey yapmazken, sadece siz çalışın, para kazanın ve harcayın diye işletilen, gezegendeki tüm uçuşlar, satışlar ve diğer gereksiz faaliyetler, bunların hepsi az çok ortalamaya gelecektir. Tamamen değilse de, en azından dedikleri gibi normal bir seviyeye, “ düşecektir, ”

Bu nedenle,  insanlar,  her şeyden önce hayatlarındaki değerleri arayacaklar. Ne için yaşadığınızı soracak ve zaten değerli olan cevabı bulmaya çalışacaksınız. Doğru yolda olduğumuza inanıyorum.

Sonra her şey insanlara bağlıdır, banka hesaplarına bir milyar daha ve sonra bir milyar daha eklemek dışında, hayatlarında herhangi bir değer görmeyen aptallar ve yeni zenginler tarafından teşvik edilen, aldatmalara ve bazı promosyonlara yenilmemek gibi. Umarım insanlar daha yüksek bir şey aramaya başlar.

Ve yüksek değerler hayatımızın içinde değil, üstündedir. Eğer biterse, içinde aranacak ne var? Dahası, hayatta hiç mutluluk olmadığını görüyoruz. Farklı, daha güçlü, ebedi ve mükemmel bir şeye ihtiyacımız var. Bir insan, bu yaşamın tamamını ve ötesinde olanı kavrayabildiği ölçüde, “Bu yaşam ne için? “ sorusuna cevap vermelidir.

Daha fazla bir şey görmeyen hayvanlar gibi, sadece fiziksel varlığımıza önem verseydik, içgüdüsel olarak kendimize güvenir ve bundan memnun olurduk. Bu yeterli olurdu.

Ama kendimizi, dünyamızın dar sınırlarında doğumdan ölüme ve daha fazlasına kilitlemeyi istemeden, biraz daha yukarı bakarsak, o zaman şu soruyu cevaplamamız gerekir: “Hayatın kendisi ne için verilir?”  Varoluşun anlamını arama susuzluğunu gidermek için cevap nerededir?

Doğa hiçbir şeyi boşu boşuna yapmaz. Ve eğer biyolojik olmayan varoluş sorusu bizim içimizde, biyolojik yaşamımızda ortaya çıkarsa, o zaman bizler bunun cevabı bulabiliriz ve bulmalıyız.

Bunun, acil bir istek olarak, içinde ortaya çıkan insanlar vardır ve bu soruyu sorana kadar hala gelişmesi gerekenler vardır; kendilerinden uzaklaştıramazlar ve buna bir cevap bulmak zorunda kalacaklar. Bu kolay değildir. Ama yine de doğanın çağrısında, içimizde meydana gelen bu soruyu ortaya koyma gerçeği harika bir şeydir.

Koronavirüs: Doğa Bizimle Başa Çıkacak

Soru: Virüsten ölüm oranı% 3 ila % 5 arasındaysa, belki bu % 3 ila % 5’in ölmesine izin vermek daha mı doğrudur? Yani, tüm süreçleri durdurmamak ve tüm dünyayı karantinaya göndermek, nüfusun % 3 ila 5’in ölümünden daha korkunç ve daha kötü olabilecek uzun bir krize neden olur.

Cevap: Birini diğeriyle ilişkilendirmezdim. Dünyaya tamamen farklı bir şekilde bakıyorum. Bir yandan, virüsün neden olduğu: insan vücudunun düzgün işleyişinin bozan bir hastalık var. Ve sonrasında kişi ölür.

Öte yandan, bu hastalığın insanlarda neden olduğu korku var. Aynı zamanda, insanlar korkudan, evlerine saklanıp ve birbirlerinden uzaklaşırlar. Üst yönetim açısından, biri diğeriyle ilgili değildir.

Bir yanda gönderilen virüs, diğer yanda da ona eşlik eden korku. Hepsi bu kadar. Ama belki de virüs olmadan tek başına korku yeterli olur muydu? Hayır, bir sebep olmalı.

Ayrıca virüsü korku olmadan göndermenin de bir anlamı yoktur. Ne için? Bunun, birinin diğeri ile kombinasyonuyla yapıldığı için. Dahası, bunlar doğada tamamen farklı iki sistemdir: korku ve paniğe neden olan problemler ve daha sonra hastalığa neden olan problemler.

Korku ve panikte iyi olan nedir? İnsanlığı kesinlikle gereksiz, çirkin ekonomik, politik ve maddi gelişmeden durdururlar.

Bu noktada insanlar kendilerini silkeleyip: “Ne yapıyorum? Buna ihtiyacım var mı? ” diye düşünebilirler. Bilinçsizce, ürettiğimiz ürünlerin % 50 ila % 70’i gereksizdir. Yani bizler duracağız ve bunu yapmayacağız.

Şimdi, birçok aile evde otururken, ailemize bakalım ve çocuklarımızın nerede zaman geçirdiği, ne yaptığı ile ilgili düşünelim. Ve tüm aile, evde ne zaman bir araya geldi? Ne zaman birlikte oturdular? Şimdi aniden, bir şekilde yaklaşmaya başlıyorlar. İlk başta ayrı odalarda, alışkın oldukları gibi farklı köşelerde otururlar. Ve sonra birbirleriyle konuşmaya başlarlar, hatta birlikte bir şeyler oynarlar. Sonuçta, zaman var ve bir fırsat var.

Her şeyi ne kadar değiştirdiğini görüyor musunuz? Dünyamız değişiyor! Bu nedenle, virüsün gerçekten iyi olduğunu söylüyorum. Tüm insanlığı silkeleyecek.

Bunca zaman gökyüzüne duman yaymaya devam etseydik, o zaman virüsten çok daha fazla insan ölürdü. Diyorsun ki: “Virüs bin kişinin hayatını aldı.” Ancak bu günlerde yaratmış olacağımız hava kirliliğinden dolayı, çok daha fazla insan ölecekti. Şimdi, biraz daha fazla küresel olan şeylere bakalım ve burada tamamen farklı hesaplamalar yapılabileceğini göreceksiniz.

Ve biraz ileriye bakarsanız, bu virüsün yardımıyla, gereksiz üretim, gereksiz bağlar, uçuşlar ve diğer tüm şeyleri reddederek, belki nazik bir anne gibi, güzel yaşlı Dünya’mızın çiçek açmasına, duyarlı ve sevgi dolu olmasına yardımcı olacağımızı anlayabilirsiniz. Bunda kötü olan nedir? Neden dünyaya bu kadar dar bir bakışla bakıyorsunuz?

Tüm sistemi daha açık bir şekilde kucaklayın. Dünyanızı yücelten gücün: “Düşünün, ne ile bu kadar meşgulsünüz?!” diye kendinizi silkelemenizi sağladığını anlayın.Bu, bilge virüsümüzün yaptığı şeydir. Doğada hiçbir şey boşuna olmaz. Her şey sadece biz insanları doğru bağa getirmek, nazik ilişkiler kurmak, böylelikle egoizmimizi kötülük olarak fark edip, iyiliğe dönüştürmek içindir. Ve bu olacaktır. Sizi temin ederim.

Doğa bizden daha güçlüdür. Arka ayaklarının üzerinde duran bir köpek gibi, bizi nasıl ayağa kaldırabildiğini görüyorsunuz. Ve bizler hazırız. Bugün insanlığın virüse nasıl tepki verdiğine baktığımda, muhtemelen bu insanlığın güzel, iyi bir geleceğe sahip olabileceğine, doğanın bizimle başa çıkacağına inanmaya başlıyorum.

Yeni Bir Hayata Giriş Açık

Koronavirüs hayatlarımızı 180 derece değiştirdi ama kesinlikle onun sayesinde yaşama doğru bir şekilde bakmayı öğreniyoruz. Hayatın anlamı, sabahtan akşama kadar koşmakta, farklı işler çevresinde dönmekte ve tüm egoist arzularımızı ve eğilimlerimizi yerine getirmek için çabalamakta değildir.

Çilecilik’i savunmuyorum ama onunla birlikte yaşamın özüne ve amacına ulaşırsak doyum elde etmek mümkündür ve bu bizim için ana şeydir. Bu nedenle, hayata karşı tutum, her şeyden önce, bizi nereye götürdüğünü keşfetmek istediğimiz şekilde olmalıdır.

Pandemi sırasında, olumsuzluklardan kurtulmak ve hayata olumlu bakmak nasıl mümkün olabilir? Eğer insan, doğanın kendisi için ne hazırladığını anlarsa, insanlığın çok olumlu ve umut verici bir bakış açısıyla karşı karşıya olduğunu düşünüyorum.

Ya da tam tersine, doğa ile mutabık kalmazsak, acı çekeceğiz.  Ve doğa, bize hayatla nasıl doğru bir şekilde ilişki kuracağımızı öğretecek.  Bizler olgunluğa ulaştık ve yetişkinler olarak yeni bir yaşam dönemine giriyoruz.

Yaşamın, bilinmeyenin korkusu, olumlu bir bakış açısı olabilir mi?  Korkmamız gerektiğini düşünmüyorum çünkü şimdi büyümüş ve meslek sahibi olmuş ve hayatımızı yetişkin insanlar olarak inşa etmek zorunda olan, çocuklar durumundayız.

Adam (gever), “üstesinden gelme” – “hitgabrut” kelimesinden gelir çünkü bir adam tüm zorlukların ve problemlerin üstesinden gelir ve hayatını inşa eder: evlenmek, bir ev inşa etmek, çocuk doğurmak ve onlara gerekli her şeyi sağlamak zorundadır.

Hayatımızın bu dönemiyle böyle bir ilişki kurmalıyız, böylece asıl şey, zengin olma, farklı işletmeler açma ve dünya çapında uçma isteği olmaz.  Bütün bunlar mümkün ama asıl mesele, bizim bütün bunları ne için yaptığımızı anlamamızdır.

Yaşamın özüne, onun, kendimize dünya üzerinde yeni, ıslah olmuş bir insanlık inşa etmek olan amacına nasıl ulaşacağımızı bilmeliyiz. Ve çocuklar gibi oynadığımız, birbirimizle yarıştığımız eski formda değil, onları, anlamla dolu başka bir mükemmel ve ebedi yaşama giriş olarak algılamak için, kendimizi ve hayatlarımızı ciddiye alma formunda.

İnsanlık büyüdü ve yetişkin bir şekilde davranmalıdır; Koronavirüs bizden böyle bir davranış talep etmektedir. Hayatımızı daha ciddiye almak için bir çağrı olarak bununla bağ kurmalıyız. Bugün bizim için hayatın amacı haz almaktır.  Ve yarın, yaşamda, bu hayatı ebedi yapmaya dayanan, yeni bir amaç keşfedeceğiz.  Doğanın bizden talep ettiği şey budur.