Daily Archives: Haziran 12, 2020

Twitter’da Düşüncelerim / 12 Haziran 2020

Bize Sina Dağı’nda söylendi: “Eğer birleşmezseniz, bu sizin mezarınız olacak.” Doğanın – birlik yasasını yürütmemiz gerekiyor. Toplam birliğe “sevgi” denir. Doğa bizi her şekilde ona getirecek! Bu nedenle kurtuluş, herhangi bir itilişin üstündeki bağda- sevgide yatar!

Sevgiyi ifşa etmek, dünyada bizi nefretin üstünde birleştiren bir güç olduğunu ifşa etmek demektir. Böylece sevgiye ihtiyacımız olması için nefret tezahür eder. Sevgi olmadan nefret ıslah edilemez. Bu iki güç birbirini ifşa eder ve tamamlar.

Bizim zamanımızda, sadece sevgi bizi kurtarabilir, yani tüm farklılıkların üstünde birlik. Çocuğumda hoşlandığım hiç bir şey olmasa bile, onu hala severim! Sevgi hiçbir yasa bilmez: “sevgi tüm günahları örter” Bu öğrenmemiz gereken bir sevgidir!

Amerika’da patlak veren isyanlar tüm dünyaya yayılıyor ve dinmeyecek. Yeni virüsler ve terör gelecek, hepsi bizi sevgiye götürmek için. Sevmek için bir sebep yok, ama biliyorum ki sevmezsem sonum getirilecek, bu dünyanın da.

Koronavirüs’ten önce anlaşıldığı gibi küreselleşme öldü. Küresel bir egoist dünya artık işlemiyor. Bu, bunun sadece egoizmi iptal ettikten sonra mümkün olduğunu anlayanlar için açıktır. Ya da daha ziyade, üzerine yükselme. Belki, çünkü aksi takdirde insanlığın sorunları aşılamaz!

Sadece onu istememiz gerekiyor, saklamamız değil fakat sevginin gücünü giderek daha fazla ifşa için çabalamak zorundayız. Bu her şeyi düzeltecek!

Sevgi, doğanın en yüksek niteliği, Yaradan’ın niteliğidir. Bu bize gelince ve içimizde kıyafetlendiğinde, aramızdaki gerçek bağın ne olması gerektiğini göreceğiz. Her şey düzelmiş olacak!

Toplumda karşılıklı nefret ve çatışma, her şeyden önce sevginin gücü ile düzeltilebilir. Bütün nefret sevgi tarafından örtülecektir. Yakında nefret patlayacak, birbirimizi öldürmeye başlayacağız, hiçbir şey bizi durduramayacak. Sevginin gücünü yukarıdan, Yaradan’dan çekmeliyiz.

Bir kişi, Yaradan’a dua, MAN’ı başka hiç kimsenin yükseltemeyeceği şekilde yükseltir. Hiç kimsenin indiremediği üst ışık olan MAD’i Yaradan’dan çeker. Ve her ruhun bu tür eylemleriyle, Adem’in tüm ruhunu dolduran Genel Işığın ıslahının sonu gelir.

Genel sistemde, herkesin Islah Eden Işığı getirmesi ve daha sonra vücuttaki hücrelerin çalışma şekline benzer şekilde tüm ortak ruhu besleyerek başkalarına iletmesi gereken kendi parçası vardır. Bu onun sorumluluğudur, çünkü vücut sadece bu tür hücrelerde yaşar.

Her bireyin, tüm insanlara ve Yaradan’a ihsan etmek için ıslah edilmesi gereken bir arzusu vardır. Kişi, Adam HaRishon’un ortak ruhunun sisteminde aktif bir element olmalı. Yaradan’dan kişisel olarak çekebileceği bu küçük miktarda ışık, başka hiç kimse tarafından çekilemez.

Adam Doğanın Bir Ürünüdür

Soru: Dünyanın eski haline dönmeyeceğine ilişkin bir görüş var. Önceki boyutlarda ki gibi turizm olmayacak. Moda, sanat ve sporda da değişim muhtemeldir. Tıbbi kontroller nedeniyle ülkeler arasında gidiş gelişin çok zor olacağı söyleniyor.  Kişi sağlıklı olduğunu kanıtlamak zorunda kalacak ve ancak o zaman bir ülkeye girmesine izin verilecek. Doğal olarak sağlık bilgisi herkese açık olacaktır. Ancak bizler egoist bir topluluk olduğumuzdan dolayı, bu iyiliksever olmayan amaçlar için kullanılabilir.

Gelişmiş ülkelerin, üçüncü dünya ülkelerinden birinin bazı yöneticileri hakkında bilgi sahibi olacağını düşünün: onun tüm hastalıkları, zihinsel bozuklukları, cinsel deneyimleri, vb. Doğal olarak, böyle bir kişi seçime hazırlanıyor olsa, onun üzerinde ne gibi etkileri olacağını hayal edebiliyor musunuz?  Savaşa gerek yok. Bir yöneticinin etkilenmesinin olası yollarını anlayabilirsiniz.  Bütün bunlar insanlığı bir sonraki gelişim aşamasına mı götürüyor?

Cevap: Her şeyden önce, bir sonraki aşamadan bahsediyorsak, o zaman farklı olacaktır, o yıkımın değil, gelişimin bir aşaması olacaktır. İkincisi, kişinin bir şeyden korkması veya utanması gerektiğini düşünmüyorum.

Hepimiz doğanın ürünleriyiz.  Ve doğa tarafından bizlere verilmiş belirli eğilimlere sahipsek, onları özellikle gizlememeliyiz. Sadece bizim toplumumuzda her şey çok abartılıdır. Benim için kim ve ne olduğunuz ne farkı eder ki?  Kendinizi nasıl memnun ettiğiniz, ne yediğiniz ve hangi filmleri izlediğiniz kendi işiniz.

Bu durumu, insan toplumunun belirli bir azgelişmişliği olarak görüyorum. Neden böyle şeyleri dikkate almalıyız ki?  Bu tamamen kişisel ve insani bir durumdur.

Her birimiz ana-baba ocağından getirdiğimiz birçok farklı alışkanlığa sahibiz.  Sonuçta, yiyeceklerde tam olarak neyi sevdiğinizi herkesle paylaşmazsınız. Biri kurbağaları, diğeri eti tercih eder, üçüncüsü süt ürünlerini veya sadece sebzeleri sever.

Soru: Peki, niteliklerimizde çok fazla çeşitlilik olması gerçeği ile ilgili herhangi bir sorun görüyor musunuz?

Cevap: Kişinin manevi gelişimine dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum.  Hayvansal bedeninin nereye çekildiği önemli değildir. O, doğa tarafından yaratılmıştır ve değiştirmek söz konusu değildir. Bu nedenle kişi, bunun üzerinde olmalıdır; fiziksel bedeni sonsuz ruhtan ayırmalı ve sadece ona yönelmelidir. Hayvani bedene ihtiyaç duyduğu şeyi verin, daha fazlasını değil.