Monthly Archives: Mayıs 2020

Doğa Egoistleri Ayırır

Soru: Bugün herkes dünyada olup bitenler hakkında tüm bilgilere sahip. Daha önce böyle değildi. Yaklaşık 30 ila 40 yıl önce, başka hiçbir ülkede neler olup bittiğini en küçük ayrıntısına kadar bilmenin hiçbir yolu yoktu.

Ayrıca hiçbir zaman evrensel bir karantina diye bir şey olmadı. Herkes şimdi evde oturuyor ya da yakında orada oturuyor olacak. İnsanların hiç dışarı çıkamadığı ülkeler var, para cezasına çarptırılıyorlar.

Doğanın bizi birbirimizden ayırması gerçeği ile ilgili özel olan nedir?

Cevap: Bu çok iyidir. Doğa egoistleri, onları birbirinden uzak tutmak için ayırır. Genellikle kamu düzenini ihlal eden bir grup genci bu şekilde dağıtırız çünkü birlikte, sadece birbirlerini kızdırırlar, birbirlerini kışkırtırlar, gürültü yaparlar ve her türlü aptalca şeyi yaparlar.

Burada da aynı şey var: Dünya kurtulmakta, egoistler zorla birbirlerinden uzak tutulmakta ve her şey sakinleşmektedir. Bunu, bugün dünyada neler olduğunu ekoloji ile görüyoruz. Hava temizlenmekte, her şey daha sakin, düzgün hale gelmektedir. İnsanlar, en kaba egoistler, uyumu ihlal eden kimseler olduğundan, doğa insan etkisinden kurtulmaktadır. O zaman her şey güzel ve iyi olur.

Alışveriş Yapmak Mı Yoksa Yapmamak Mı?

Facebook Sayfamdan, Michael Laitman, 4/23/20

Çeşitli uzmanlar, doğayı tahrip etmenin nedeni olarak tüketiciliğe işaret ediyorlar, bu da sonunda Koronavirüs ve diğer tehditlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Uzmanlar, alışveriş yapmayı bırakmamız ve “sürdürülebilir” yaşam dediklerine dönmemiz gerektiği fikrini savunuyorlar.

Bunun doğal olduğunu düşünmüyorum ve atalarımızın yıllar önce yaşadığı şekilde yaşamak kesinlikle sürdürülebilir değildir. İnsan doğası (!) haz almak ister. Biz sadece hayvan değiliz; biz aynı zamanda insanız ve insanlar hayvanların sahip olmadı birçok arzuya sahiptir. Eğlence, alışveriş veya seyahat ihtiyaçları lüks değildir. Onlara gerçekten ihtiyacımız var. Sorun arzularla değil, onları nasıl kullandığımızla ve esas olarak ne için olduğu ile ilgilidir!

Hepimiz birbiriyle bağlantılı bir sistemin parçasıyız. Birbirimize bağlılığımızla örtüşen, yaptığımız her şey bize yardımcı olur ve birbirimize bağlılığımızla ters düşen, yaptığımız her şey bizi incitir. Başka biriyle bağımı güçlendirmek için bir şey satın alırsam, bu benim için iyidir. Ama aynı şeyi gösteriş yapmak ve başkalarını kötü hissettirmek için alırsam, bu benim için kötüdür. Yani sorun eylemlerimizde değil, niyetlerimizdedir!

Twitter’da Düşüncelerim / 15 Mayıs 2020

Yaradan’a memnuniyet getirmek için birleşmeye başlarsak, onun desteğini alır, onun niteliklerini kazanırız, zamanın, hareketin, mekanın, kısıtlamaların üzerindeki tüm evreni görürüz ve mantık ötesi inanç yoluyla manevi boyutları ve fenomenleri ediniriz.

Yaratan’ı daima daha açık bir şekilde hissetmeye çalışın!

Maneviyatta ilerleme ancak kişinin Yaradan’ın dünyadaki otoritesini hissetmesi koşuluyla mümkündür. Onun dışında başka bir güç yoktur. Bu, her zaman Yaradan’ın içinde olduğunuz anlamına gelir. Ve sadece egoizminiz bunu hissetmenizi engelliyor. Bu yüzden onu kaldırın!

Eski Dünya Öldü, Yaşasın Yeni Dünya!

Koronavirüs, insanlığı, tam bir denetim/hesaplama yapmaları için uyandıran bir kuvvettir.

Tüm egoistik gelişimimiz, mağaradan ayrıldığı andan itibaren insanın tüm evrimi, ağaçlardan aşağı indi ve sadece egoizmin içinde olan bir maymundan farklı oldu. Ve şimdi, tarihte ilk kez, evrimimizin seyrini değiştiriyoruz.

Egoist metot kendini tüketti; o bizi Mısır’a getirdi ve haz alma arzusunun tam kölelerini yaptı. Ve şimdi, insanlık niyetini ihsan etmeye kaydırmalı, yani Mısır’ı İsrail toprakları için terk etmeli.

Şimdi tam değişimden önce bir dönüm noktasındayız. Bu tarihsel bir andır; ilk kez insanlık içinde manevi bir devrim var. İnsanlığın yüzünü değiştirecek, kaynağa geri döndürecek ışığı (ıslah eden ışığı) çekmek için çalışmalıyız. Sayesinde tüm insanlığın ilerlemeye başlayacağı, ışığı çeken o grup, o araç, bizler olmalıyız.

Yaradan’ı hedefleyen o kadar çok insan olmayabilir. Ama asıl mesele, söylendiği gibi, bağın temelini oluşturmaktır: “Benim için bir iğnenin ucu kadar bir yer açın ve ben sizin için üst kapıları açacağım.” Başka bir şeye gerek yoktur. İnsanlık tarafından, Yaradan için aramızdaki tüm alanda, sadece iğnenin ucundaki bir delik gibi küçük bir delik açmak gerekir ve bu sayede her türlü bağ açılmaya ve gelişmeye başlayacak ve ihsan etmenin manevi sistemine gireceğiz.

Geçmişe dönmeyeceğiz. Eski dünya öldü; o yok! Yeni bir dünyaya geleceğiz ve yeni insanlar olacağız. Tabii ki, bu bir kerede değil aşamalar halinde gerçekleşecek. Mısır’dan Çıkış’ın hikayesinde anlatıldığı gibi, Musa birçok kez Firavun’a gitti ve geri döndü. Bu kolay bir süreç değil ama çoktan başladı. Ve bu, Koronavirüs gerçek bir taca, Keter’e dönüşene kadar durmayacak ve bizi Yaradan ile tüm seviyelerde birden çok biçimde bağa getirecek. O bunu kesinlikle yapacak.

Bu nedenle, içinde bulunduğumuz zamanı anlamalı/değer vermeliyiz. İnsanlık bunu algılayamıyor çünkü bu süreci dünyanın yaratılışından gelişiminin sonuna kadar tarihin bütününde dikkate almıyor. Fakat görüyoruz ki her şey Kabalistik kitaplarda anlatıldığı gibi gelişiyor.

Yüz yıl önce, Baal HaSulam, Mesih günlerine yani devasa bir manevi gücün harekete geçmeye ve ilerlemeye başladığı zamana girdiğimizi yazdı.

Doğadan Hediye

Yorum: Her zaman içsel olarak birbirimizden ayrıyızdır, kimse kimseyi düşünmez, vb. Şimdi doğanın kendisi bunu dışsal tezahürde gösteriyor, bizi evde kalmaya zorluyor.

Benim Yorumum: Doğa sanki bize: “Birbirinizle doğru şekilde bağ kuramıyorsanız o zaman birbirinizden uzak durun, kenara çekilin.” diyor.

Bence bu doğadan harika bir hediyedir. Daha öncesinde çabalarımızın % 80’ini doğaya karşı koymaya, onu insanlar, toplum ve ülkeler için daha da kötüleştirmeye, sürekli silah üretimine, doğal kaynakları yok etmeye vb. yatırım yaptıysak, bir düşünün. Zira şimdi insanlar evde kaldıklarında ne gibi olumlu sonuçlar olduğunu zaten hissediyoruz.

Yorum: Bunu düşünmedim, ama bana öyle geliyor ki, neredeyse her yerde askeri çatışmalar durdu. Tam verilerim yok, ama bunun doğru olduğunu düşünüyorum.

Benim Yorumum: Savaşacak ne var ki? Başka bir ülkeyi işgal ettiğinizi düşünün, şimdi ne yapardınız? Bunların hepsi sadece insan egoizmini biraz ısıtmak için kullanılan oyuncaklardır.

Hepimiz Veren İnsanlar Olacağız

Facebook Sayfamdan, Michael Laitman, 4/18/20

Realiteye bakmanın iki seviyesi vardır: kendi gözlerimden ya da genel halkın gözünden. Dünyaya kendi gözlerimle baktığımda, tek gördüğüm kendi ihtiyaçlarımdır ve tatmin etmek istediğim şey budur. Dünyaya halkın gözünden baktığımda, neye ihtiyaçları olduğunu görürüm ve onlara ulaşmalarına yardımcı olmak için çabalarım.

Doğamız gereği, dünyayı kendi gözlerimizle görerek, yalnızca kişisel bakış açısıyla doğarız. Yine de, eğitim ve sebatla, kendimizin üzerinde yükselme ve dünyayı genel halkın gözünden görme gücüne sahip olabiliriz. Bunu yapma gücüne “ihsan etme gücü” denir ve bize getirdiği kolektif algıya “mantık ötesi inanç” denir. Yavaş yavaş bunu hepimiz başaracağız.

Bireyin Islahı ile Grup Arasındaki İlişki

Soru: Bir yandan, her şeyin içimizde olduğunu söylüyoruz, ama aynı zamanda ıslah için dostlara, gruba ihtiyacım var. Bu iki şey arasındaki ilişki nedir?

Cevap: İlişki çok basittir. Kendinizi ancak gruba karşı tutumunuzu ıslah ettiğiniz ölçüde ıslah edebilirsiniz. Bu sizin kişisel ıslahınızdır. Kabala’ya göre, “Ben” yoktur. Kabala’ya göre, “Ben” “biz” e eşittir. Tek yol budur.

On kişi kendi bireysel egolarının üzerinde bağ kurduğunda, her biri kendi başınayken, tek bir bütün, tek bir grup, tek bir “Ben” olurlar. Bununla birlikte, aynı zamanda, her biri kendi farklı egosuna sahip, on farklı insandır. Egoları çok büyüktür ve her seviyede büyür, ancak onun üzerine yükselebilir ve aralarında sürekli olarak birleşebilirler. Maneviyatta bizler böyle yükseliriz.

Koronavirüs — Tek Bir Sorunun Etrafında Bir Araya Gelme Fırsatı

Her zaman hatırlamalıyız – bize olan her şey Yaratıcı tarafından gönderilir ve kendi iyiliğimiz için işler. Ancak Koronavirüs’le ilgili son olaylarda, Yaradan’ın elinin etkisi özellikle belirgindir. Yaradan ile bağ, sadece yaratılanların O’ndan bir şey istemesi veya O’nun kendisine yaptıklarından dolayı şükretmesi şartıyla mümkündür, ikisinden biri: istek ya da şükran. Aksi takdirde, yaratılışın daha yüksek bir güçle bağlantısı olmayacaktır. Bizler sadece bekleyiş koşulunda var olma fırsatı veren,  minimum aydınlatmayı alırız. Ancak böyle bir koşul ne yaratılanlar ne de Yaradan için arzu edilmez.

Bu nedenle, bizi Koronavirüs yardımıyla uyandırarak Yaradan’ın, örgütlenmemize ve O’na dönmemize yardımcı olduğunu anlamalıyız. Şimdi tüm insanlık Yaradan’a bilinçli veya bilinçsiz olarak dönüyor.

Yaratılışın alma arzusu ile Yaradan’ın ihsan etme arzusu arasındaki bağlantı bu şekilde güçlenir. Bu bağlantıyı en üst düzeye çıkarmamız, büyütmemiz, derinleştirmemiz ve en önemlisi bunu birlikte yapmamız ve ortak bir dua haline getirmemiz gerekiyor. Böyle bir dua tüm engelleri aşar ve Yaradan ile doğru ve gerçek bağı açar.

Daha önce var olan ancak, annesinin kollarında duran ve bunun farkında olmayan bir bebek gibi, hissedilmeyen bağı ifşa ederiz. Bu bilinçsiz doğal bir bağdır. Ancak çocuk büyüdüğünde, bağın kesilebileceğini fark ederek bu bağı güçlendirmeye başlar. Bir çocuk böyle büyür.

Manevi basamaklar boyunca, tüm gelişimimiz ve yükselişimiz, birbirimizle yakınlaşmamız, kendimizi giderek Yaradan’a dua, yakarış ve şükran için düzenlememiz gerçeğinde yatmaktadır. Bizim için en önemli şey olan bağımızı bu şekilde güçlendiririz.

Tüm hayatım, sadece Yaradan’la olan bağımın derecesine göre, az çok O’na ne kadar güçlü tutunduğumla belirlenir.   Hayatımda en değerli olan bu tek parametre etrafında dönmeye devam ederim.

Tüm nesillerin Kabalistleri tarafından, her şeye sadece dua gücüyle ulaşıldığı ve bir insanın bütün gün dua etmesinin iyi olacağı söylenmiştir. Neticede onlar, bağımızdan gelen anlayışla/uzlaşmayla, Yaradan’a bilinçli olarak dönmenin ne kadar önemli olduğunu ifşa ettiler. Tüm eylemlerimiz, kapsam açısından tartılmalıdır, bu da Yaradan’a dönmemize yardımcı olur. Bu, çalışmamızın tek sonucudur.

Sadece iki güç vardır: Yaradan ve yaratılanlar. Yaratılanlar, Yaradan’a her zaman ve tüm güçleriyle ulaşmalı, O’na dönmeli, talep etmeli ve teşekkür etmelidir. Şimdi Yaradan, Koronavirüsü uyandırıyor, Yaradan’a olan yakarışımıza daha fazla konsantre olabilmemiz için, kilit altında tutulmamızı, durmamızı, evde sessizce oturmamızı istiyor.

Bu yakarış, tüm gerçeklik, tüm dünyalar, tek bir Yaradan’a tek adam olarak yalvaran bu noktaya gelinceye kadar gittikçe daha fazla büyütmemiz gereken,  en merkezi yaratılış noktasıdır. Ancak o zaman aramızdaki bağa ve yapışmaya ulaştığımızı söyleyebiliriz. Yaradan’ın beklediği en önemli şey, birleşmiş yakarışımızdır. Bir milyar insan Yaradan’a bireysel olarak haykırsa veya bu milyar birbiriyle birleşip Yaradan’a yakarsa, o zaman bu iki yakarış arasındaki fark, bu dünya ve gelecekteki son ıslah dünyası gibidir. Ana şey ortak duadır.

Bu nedenle, bizlere, tek bir problemin etrafında birleşip, bununla Yaradan’a dönmek için yukarıdan bir fırsat verilir. Bu, yukarıdan uyandırılış sayesinde, birbirimizle ve Yaradan ile bağ kurmamızı sağlar. Bu bağ, yaratılanların kendileri pahasına ortaya çıkmamış olmasına rağmen yine de dikkate alınır ve genel ıslaha dahil edilir.

Geçmiş Dünyaya Dönüş Yok

Koronavirüs, insanlığın ne satın alacağını ve nasıl eğleneceğini düşünmek yerine, geleceği hakkında düşünmeye başlamasına yardımcı olacaktır. Aslında virüs zaten işini yaptı ve düşüncelerimizi temizledi.

Şimdi sadece nereye gittiğimizi bulmamız gerekiyor. Bugün, kimseye hayatımızın hiçbir değeri olmadığını açıklamamız gerekmiyor, virüs zaten her şeyi bize açıkladı. Ancak soru hala devam ediyor: Bu yaşam neyi hedeflemeli?

Bir grup, manevi bir Partzuf inşa etmek, içinde ihsan etme niteliğinin, bizi bir araya getiren sevginin gücünün yani üst gücün bulunabildiği tapınağın, Yaradan’ın evinin inşa edilmesiyle aynıdır.

Ama görüyorum ki dün böyle bir tavır için çabaladım ve düşündüm ve bugün hiçbir şey istemiyorum. Sabah kimseyi görme arzusu olmadan uyanıyorum. Öğlen arkadaşlarımızla bir toplantımız var ve onlarla buluşmak istemiyorum. Ne yapmalıyım?

Tapınağı her gün yeniden inşa etmemiz gerektiği yazılıdır. Kaybolması iyi bir şeydir; dünkü başarıların hepsi kumdaki su gibi kayboluyorsa ve her gün baştan başlamanız gerekiyorsa, bu bir ilerleme işaretidir.

O zaman herkesin karşılıklı ihsan etme ve sevgi içinde hareket ettiği, tüm dünyayı olabildiğince dahil etmek için tapınağı, onluyu, tekrar tekrar inşa etmeye çalışırm. Bu tapınakta, Yaradan olarak adlandırılan,sevgi ve ihsan etme gücü hüküm sürecek ve sevgiyle birleşmiş tüm arzuları dolduracaktır.

Bunun bizden çok uzakta olduğunu düşünmeyin. Koronavirüsün gelip tüm dünyamızı, tüm yaşamımızı değiştireceğini kim hayal edebilirdi? Büyük fabrikalar, bankalar, şirketler, milyarlarca dolar, ordular, insanlığın binlerce yıldır inşa ettiği her şey artık yok oluyor. Hiçbir şey kalmayacak. Virüs yok olduktan sonra çalışmaya devam edemeyecekler. Virüs tüm hayatımızı değiştirecek ve eski olan her şeyi silecektir.

Böylece, virüs insanlık içinde, birbirimize karşı sevgi ve özenle, aramızda ortaya çıkan ihsan etme gücünün edinilmesiyle, doldurmamız gereken boş bir alan yaratır. Bunu yapamayacağımızı düşünebiliriz ama yapabiliriz. Tek yapmamız gereken, iğne deliği büyüklüğünde küçük bir delik açmaktır ve Yaradan bizim için yeni bir dünyanın kapısını açacaktır.

Yavaş yavaş, tüm dünyanın onluya dahil olduğunu hissedeceğiz. Dünyayı onlu ile ne kadar etkilemeye çalışırsak, tüm güçler onlu içinde o kadar yoğunlaşır. Sonuç olarak, onlu, Yaradan da dahil olmak üzere tüm gerçekliği içerecektir.

Her şeyden önce, olan her şeyi unutmanızı tavsiye ederim. Finansal krizler ve diğer sorunlar geçmişte kaldı ve geri dönüş yok. Eski dünyanın geri dönmeyeceğini anlamalıyız! Yeni dünya nasıl olacak? Bizim inşa edeceğimiz şekilde.

Bu nedenle, kesin olarak geçmişle ilgili ağıt yakmayı bırakmalıyız; eski dünya artık doğada var olamaz. Kriz öncesi duruma dönmemize ve eskisi gibi çalışmamıza izin verecek hiçbir sistem yok. Dahası, bu sistemlerden herhangi biri hala kalırsa, onlardan kurtulmamız, alanı temizlememiz gerekir.

Dünya tamamen yeni olacak, Yaradan eski formu korumayı yasakladı. Sonuçta, eski form tam bir çöküşle karşı karşıya kaldı, dünya savaşı ve çevre felaketlerinin eşiğinde idi. Öyleyse neden pişmanım? Bizler yeni bir dünya inşa etmeliyiz!

Her durumda, bu inşa edilecek, ancak arzumuza göre inşa edilmesi daha iyidir, böylece bu inşayı isteyeceğiz ve biz de yardımcı olacağız. Buna “arzunuzu Yaradan’ın arzusu gibi yapmak” denir. Yapmamız gereken budur ve sonra başaracağız. Eğer yapmazsak, kötü alışkanlıklara düşüp aynı hataları tekrar mı yapacağız?

Dünyamızda sadece kendimizi allak bullak ettiğimiz bir sistem kurduk. Sistem, dünyanın bir ucundan diğer ucuna uçmamızı, sürekli çalışmamızı ve çocuklarımızı, ebeveynleri evde olmadıklarından dolayı acı çekmesinler diye farklı etkinliklere göndermemizi gerektiriyordu.

Bizi aldatan, yaşadığımız ilüzyonu yaratan bir sistem kurduk. Bu sistemin köleleri haline geldik: bunu biz başlattık ama o bizi engelledi. Bu yeterli değil mi?

Sistem artık çalışmaya devam edemezdi. “Birleşik Avrupa” haline gelen şeyin, yabancılarla karşılaştıklarında ne kadar korkunç hatalar yaptıklarına bakın. Daha birçok örnek var: Amerika liberaller ve muhafazakarlar arasındaki anlaşmazlıklar yüzünden ayrıldı, düşman haline gelen Rusya ve Ukrayna, İsrail-Arap çatışması, yalnızca ne hale geldiğimize bakın.

Yeni bir dünya düşünmeliyiz. Virüs bize bu fırsatı veriyor ama biz de yardım etmek zorundayız. Eski dünyaya dönmeyi hayal edemeyiz, sadece yenisini dört gözle bekleyebiliriz. Yeni dünya ihsan etme, sevgi ve karşılıklı özen gösterme dünyası olmalı. Gerçekten virüsün iz bırakmadan geçmemesini ve bizi yeni bir dünyaya götüreceğini umuyorum. Bu ancak bizler,  yeni dünyayı  istersek ve bunun olmasını talep edersek mümkündür.

Dualarımız çok önemlidir çünkü Bney Baruh grubumuzun dışında, Yaradan’dan ihsan etme güçlerini güçlendirmesini isteyen kimse yoktur. Bu tam olarak: “Ve İsrail’in çocukları çalışmaktan iç çekti ve ağladılar ve haykırışları çalışmaktan Yaradan’a yükseldi” zamanındaki Pesah koşuludur. Bunun gerçekleşeceğini umalım.

Koronavirüs Toplumu

Facebook Sayfamdan, Michael Laitman, 4/7/20

Dünya liderleri, doğal olarak Koronavirüs’ten önce sahip olduğumuz medeniyetin geri gelmesini istiyorlar çünkü onlar zirvede olanlardı. Güce, kontrole ve zenginliğe sahiptiler, bu yüzden elbette onu geri getirmek istiyorlar. Ancak COVID-19 hepimizin hayatını değiştirdi ve onlar oldukları şeye geri dönmeyecekler. Şok bittiğinde, hayatlarımızın çok daha iyi hale geldiğini keşfedeceğiz.

Bugüne kadar acımasız rekabetçilik tarafından yönlendirildik; birbirimizin boğazına sarıldık ve ondan kazananlar sadece zengin ve güçlü olanlardı. Koronavirüs hepimizi durmaya ve her şeyi yeniden düşünmeye zorladı. Örneğin, ekonominin, sadece gerçekten ihtiyacımız olanı alır almaz çökmesi tuhaf değil mi? Tam tersi olması gerekmez miydi,  ki gerçekten ihtiyacımız olanı satın almak sağlıklı bir pazar yaratır?

Virüs bizi temel ögelere, normale dönmeye zorladı. Eski yöntemlerimize geri dönersek, doğanın deposunda daha birçok virüsleri var. Gönderdiği mesaj basit: “Kıran kırana rekabet günleriniz bitti. Eğer birbiriniz için yaşamayı öğrenmezseniz, hiç yaşamayacaksınız.”