Daily Archives: Mayıs 11, 2020

Twitter’da Düşüncelerim / 11 Mayıs 2020

Koronovirüsün 1. aşaması geçti. Şimdi kendimize yandan bakabiliriz. Bize ne oldu? Tek bir sorunla doluyken, tek bir insanlık olduk mu? Yine de bu yeterli değil. Virüs, gerçek tedaviyi ortaya çıkarana kadar gitmemize izin vermeyecek – hepimiz için bir endişe.

Koronavirüs, biraz değiştirmemize neden olarak bizi bir kart destesi gibi yeniden karıştırır, bizler tüm eski yollarımıza geri dönmeyeceğiz. O zaman bizi birkaç kez daha karıştırır – ve belki o kadar çok değişeceğiz ki, kendimizi yeni, Üst bir dünyada hissetmeye başlayacağız!

Yaratan’ dan sizi düzeltmesini istemeyin: bu imkansız ve gereksiz! Ondan size “Mantık üstü inanç” vermesini isteyin – sizi yarattığı egoist özelliklerin üstünde olmayı. Yarattı ki böylece onları değiştirmemeyi değil, onların üzerine yükselmeyi isteyeceksiniz.

Her durumda, kendinizde ve dünyada eksiklikler hissetmenize rağmen, bunu Yaradan’dan aldığınızı ve bu nedenle bunun iyi olduğunu hayal edin. Ve şimdi tek ihtiyacınız olan, aklınızın algıladığının üzerinde koşulunuzu iyi olan Yaradan’dan geliyor olarak kabul etmek.

Koronavirüs insanlığın kurtarıcısıdır. İnsan toplumunun tüm dünyaya entegral bir topluluk olduğu gerçeğinin bir ifşasıdır. Bazı insanlar için iyi, bazıları için kötü olamaz. Toplumsal aydınlanma! Virüs bir felaket değil, bir ilaçtır. İnsanlığı iyileştirecek.

Koronavirüs insanlığın kurtarıcısıdır. İnsan toplumunun tüm dünyaya entegral bir topluluk olduğu gerçeğinin bir ifşasıdır. Bazı insanlar için iyi, bazıları için kötü olamaz. Toplumsal aydınlanma! Virüs bir felaket değil, bir ilaçtır. İnsanlığı iyileştirecek.

Doğanın bize öğretmek için araçları var.

Bir sonraki virüs bize kendimizi değil, başkalarını kendimizden korumayı öğretecek. Birini enfekte edersem ve virüs bana geri dönerse, çok hastalanırım. Bana başkalarını önemsemeyi öğretecek. Bu şekilde düzeltilebiliriz, başkalarına zarar vermemeyi öğrenebiliriz.

Koronavirüs Sadece Başlangıç Mı?

Yeni 2019 Korona virüsü, COVID19, dev mega kentleri felç etti ve tüm dünyaya sızdı. Bana göre bu, sadece başka bir salgın değil, insanlığın içinde gerçekleşen küresel süreçlerin bir göstergesidir.

Dünyamız, sabit/değişmez değildir; o, gelişiyor ve olumsuz bir şekilde gelişiyor. Bu bir iklim veya salgın hastalık meselesi değil, onlar sadece sonuçlardır. Sebep, evrenin asıl meselesinde yatar: bizim egoist arzumuz. Bu daimi hareket makinesi asla durmaz ve bizler, bununla nasıl doğru çalışacağımızı hala öğrenemedik.

Kabala İlmi bize dünyayı daha derin bir perspektiften açar. O, göründüğü gibi değildir veya olmasını istediğimiz şey değildir. Bizler, değişmeyen, anlaşılabilir bir ortamda, tanıdık bir çevrede büyümeyi ve yaşamayı tercih ederiz, ancak dünya değişiyor ve onun yasaları dinamiktir.

Kaynaklarını kullandığımız sistem bir depo değildir; o, her şeyin birbirine bağlı olduğu canlı bir organizmadır. Rastgele dürtüler, ani patlamalar yoktur; onlar sadece bizim için anidir. Bazen hayvanlar bile yaklaşımlarını insanlardan daha iyi hissederler.

İnsanlar en gelişmiş canlılar olduğu için, genel sistemin kilit kısmı ve neredeyse onun tüm tepkileri şu ya da bu şekilde bizimden kaynaklanmaktadır. İnsan doğasındaki olumsuz değişiklikler, doğada olumsuz değişikliklere yol açar.

Ancak bu tek başına egoizmle ilgili değildir. Onun kendi içinde büyümesi, doğal ve programlanmıştır. Sorun şu ki, bunu telafi etmiyoruz, olanlara katlanıyoruz. Ya da öyle olması gerektiğine inanıyoruz.

Kabala’da bu telafiye, egoizmin zıt güçle dengelenmesine ıslah denir. Reddetmek acı çekmeye neden olur. Bu bağı görmesek bile, hala çalışır ve aslında virütik zararlarda şaşırtıcı bir şey yoktur. Evrenin sistemi aynıdır.

O, insan dengesizliğine farklı düzeylerde yanıt verir. Bu nedenle virüslere karşı mücadele, en iyi şekilde darbeyi yumuşatan, ancak durumu dramatik bir şekilde düzeltmeyen sonuçlara karşı bir mücadeledir.

Bu, kendimizdeki dengesizlikten kaynaklanan yeni salgınların önümüzde olduğu anlamına gelir. İnsanın içindeki olumsuz taraf hüküm sürdüğü sürece, huzur ve sükûnet umut etmek anlamsızdır.

Elbette kimseye ders vermiyorum. Gerçeklikten, ilişkilerimizden, şuan ki durumundan bahsediyorum. Kendimize karşı dürüst olursak, bizi birbirine bağlayan her şeyde zehir bulmak zor olmayacaktır. Bu zehri, ahlakla, yasalarla, siyasi doğrulukla, iyi reklamlarla, kurnazca ve basit kampanyalarla yapay olarak telafi etmeye çalışıyoruz.

Gerçekten içimizdeki iyinin galip geleceğini umuyoruz. Oysa bu, kendi kendini aldatmaktır. Kendi kurallarına göre hareket ederek, kişinin kendi doğasını dengelemesi imkânsızdır. Gerçek denge, kendini birliğe doğru yükseltmededir. Diğer her şey geçicidir.

Şuanda insandaki dengesizlik yeni bir seviyeye ulaşıyor ve doğa buna göre tepki verecektir. Sistemin vücuda bulaşan virüsleri durdurmayacağına inanıyorum. Yeni nesil virüsler, zihnimize ve psikolojimize bulaşacaktır. Onlar farklılıkları, aykırılıkları, sapmaları ortaya çıkaracaklar ve ahlaki, ideolojik ve sosyal düzeyde kolektif aşırılıklara ve psikozlara neden olacaklar.

Bugün bile, bu tür mutasyonlar dünya görüşünün, kültürünün ve bilimin farklı yönlerini kapsamakta, bilim adamlarını ve uzmanları tamamen temelsiz önermeler icat etmeye zorlamaktadır. Daha önce, bu tür olgular açgözlülük, iktidar özlemi ve basit aptallığa dayanıyordu ama şimdi bu, bulaşıcı delilik ile karıştı.

Her virüs, her hastalık, bir dengesizliktir, artı ve eksi arasında yanlış bir bağlantıdır. Kabala bilmi açısından, bir elektrik devresinde aynı role sahip olan, perde olmadan iki zıt arzunun kısa devre yapmasıdır. Sonuç olarak, zıtlar uyumlu bir şekilde etkileşime giremez ve sağlıklı bir yaşam sürdürme faaliyetini ve doğru gelişim sürecini sürdüremezler.

Aşırı uçlar arasındaki ayrışmanın zamanla artacağı açıktır. Giderek daha fazla davranış biçimini, aile yaşamını, cinsel dışavurumu ve kendini kimliklendirmeyi normal olarak kabul etmemiz tesadüf değildir. Şimdiye kadar temel yapının bu çarpıklıklarını bir şekilde kabul etmeyi ve kontrol etmeyi başarmaktayız. Bir sonraki aşamada, yeni nitelikte virüsler kontrolden çıkacak ve evimizde kaosa neden olacak.

Uzun zamandır, iki eğilim arasındaki dengesizlik kademeli olarak, yavaşça ortaya çıktı ve bunu değişen başarı dereceleriyle, sindirmemize izin verdi. Bununla birlikte, şimdi her şey değişti: gelişim hızı artıyor ve dengesizlikler keskin bir şekilde kötüleşti. Eğer onlarla sistematik olarak ve esas/öncelikli olarak ilgilenmezsek, zorluklarla başa çıkamayacağız ve en son çıkan virüsler için bir tedavi bulamayacağız.

Sonra onlar, atom ve hidrojen bombalarından bile daha büyük bir tehdit haline gelebilirler. Gerçekten de, zihni “hacklemek” ve insanları aciz bitkilere veya mantığı olmayan delilere veya kuklalara dönüştürmek yeterliyse, kitle imhaya gerek yoktur.

Genel olarak bizler, virüslerle değil doğanın farklı seviyelerine yansıttığımız, dengesiz bir varoluş biçimiyle savaşıyoruz. Bunun en çarpıcı örneği, etkilenen hücrelerin çevrelerini yemesine neden olan, kanserdir. Onkoloji olarak ortak evrensel tanımızdır.

İnsan benmerkezciliği ile doğanın özünde olan ihsan etme arasındaki dengesizliğin ne kadar tehlikeli olduğunu nihayet fark etmenin/anlamanın zamanı geldi. Bu potansiyel farkı içimizde dengelenmeli ve düzeltilmelidir. Bizler, karşıtların bir bütün haline gelmesi ve insanlığı gerçek bir dengeye yükseltmek için eksik olanı eklemeliyiz.

Bugün yapmadığımız her şeyi, yarın çok daha zor koşullarda yapmamız gerekecek. Sonunda, korkunç salgın hastalıklar ve diğer felaketler açıkça dengesizliğin kaynağı olarak insana işaret edecektir. Oysa şimdi bunu görmemizi engelleyen nedir?

Koronavirüs: İnsanlık Şaşkın Bir Durumda

Soru: Koronavirüsün manevi sonuçları olacak mı?  Şu an insanlık acı çekiyor, korkuyor ve henüz geniş kapsamlı sonuçlara ulaşmadı.

Cevap: İnsan hala şaşkın bir durumda: Nerede çalışacağım? Çocuklarım nerede okuyacak? Her şey nasıl gelişecek? Evde ne kadar kalacağım? vb. Daha bir çok soru vardır: Peki ya eşim, çocuklar? Onları nadiren görmekteydim ve şimdi sonunda çocuklarımı ve eşimi de tanıyorum.

Bu kolay değildir. Birkaç ay daha birlikte oturacağız ve toplum ile ciddi eğitim çalışmaları yapmazsak o zaman aileler dağılmaya başlayacaktır.

Not: Bunlar çok iyi tahminler değildir.

Yorumum: Ne yapabiliriz? Gerçekten, insanlar aniden küçük bir alan içinde bir araya geldiklerinde, yavaş yavaş birbirlerine egoizmin farklı yanlarını göstermeye başlarlar. Bunun üstesinden gelmek kolay değildir.

Ama her türlü seminer ve dersleri düzenleyeceğimizi, web sitemizde mümkün olan her şeyi göstereceğimizi düşünüyorum ve bu, bir darbeyi önleyecektir.

Soru: Ama karantinadayken insanlar nasıl birbirlerini öldürmemeye çalışacaklar?

Cevap: Tam tersi, insanları öyle eğiteceğiz ki aramızdaki fiziksel mesafe içsel, memnun edici, manevi bir bağa yol açacaktır ve insanlar Yaradan olarak adlandırılan yeni bir gücün ortaya çıktığını hissedeceklerdir.

Tora’da şöyle der: “Karı, koca ve onların arasında Yaradan.” Bu şekilde, Yaradan’ı, karı koca arasında bile keşfedebiliriz. Her şey aramızdadır.

Yaratılışın Başlangıcından Sonuna

Baal HaSulam, “Kabala Öğretisi ve Özü”: Hareketin sonunun ilk düşüncede olduğu bilinmektedir. Kişi bir ev inşa etmeye başlamadan önce amacı olan daireyi düşünür. Sonuç olarak, projenin bu iş için uygun olup olmadığını inceler.

Bizim maddemizle de böyledir. Amacı öğrendikten sonra Yaratılışın tüm işleyişi, her köşede, girişte ve çıkışta, kişinin dostunu hissettiği gibi Tanrısallığı hissedene dek niteliklerini geliştirmek, insan türünü orta yerinden yetiştirmek için tamamen önceden düzenlenmiştir.

Bu yükselişler, ta ki amacını tamamlayıp gerçekleştirene dek derece derece düzenlenmiş merdivenin basamakları gibidir.

Baal HaSulam, inişlerin çıkışlarla aynı olduğunu düşünür, söylendiği gibi, kutsallığın içinde yükseliriz ve kutsallığın içinde düşmeyiz. Yaratılışın başından sonuna kadar tüm yolumuz sürekli bir yükseliştir. Bu herkes için aynıdır, çok başarılı olmayanlar, şanslı olanlar, bu seviyeleri hissedenler ve hissetmeyenler için bile.

Bizler sürekli yükseliriz. Her an ıslahın sonuna yaklaşıyoruz ve yapabildiğimizden daha yavaş ilerlememize ve çoğu kez yükselişler yerine düşüşler hissetmemize rağmen bu duygular tamamen özneldir. Aslında, mutlak anlamda, sürekli ilerliyoruz.

Kendimi Nasıl Kaybedemem?

Soru: Bugün ne olduğumun farkındayım. Bu bir şekilde bu dünyada yolumu bulmamı sağlıyor. Makalelerinizi incelediğimde ve videolarınızı izlediğimde, çoğu zaman Yaradan’a ulaşmanın, O’na bağlı kalmak anlamına geldiğini söylediğinizi duyuyorum.

Bu, benim içimde eğer Yaradan’a yakınlaşır ve O’nunla birleşirsem, var olmayı bırakacağım korkusunu uyandırmaktadır. Bu korku nedir ve Yaradan’a yapışma nedir?

Cevap: Yaradan’a yapışma, egoizminiz yok olduğunda ve onun önemi azaldığında ve bunun yerine, Yaradan olarak adlandırdığımız, ihsan etme niteliğinin öneminin ortaya çıkmasıyla elde edilir. Bu, diğer tüm niteliklerinizi, güçlerinizi ve niyetlerinizi yönetmeye başlar.

Bu, sizin dışınızdaki her şey için ihsan etme, bağ kurma ve sevgi niteliğinin, sizi Yaradan’a yaklaştıran araçlar olduğu anlamına gelir. Bu manevi bir niteliktir. Bunun yavaş yavaş sizin içinizde tezahür ettiğini hissetmeye başlarsanız, bu doğru yolda olduğunuz anlamına gelir.

Soru: Bu şekilde benzersizliğimi, bireyselliğimi kaybetmem mi?

Cevap: Hiçbir şey kaybetmezsiniz çünkü edindiğiniz nitelik de egoizminizden kaynaklanır, ancak bu ona zıttır.

Mevcut Durumla İlgili Benzersiz Olan Nedir?

Soru: İnsanlık daha önce de acil durumlar içinde bulundu.   Mevcut durumla ilgili benzersiz olan nedir?

Cevap: Bu benzersizdir çünkü insanlık tüm dünyada birbirimize tamamen bağımlı olduğumuz bir koşula ulaştı. Virüs tüm dünyada gelişti ve her ülkede konuşulmakta.

Her insan bunun kesinlikle onu etkileyebileceğini düşünüyor çünkü hepimiz tek bir entegre sistemde yaşıyoruz ve tamamen onun iyi olmasına bağlığız. Bu nedenle, ister ormanda, ister kumda, New York’ta veya Moskova’da nerede yaşarsanız yaşayın, yine de onu hissedeceksiniz.

Virüs, dünyanın her köşesine doğru kendi yolunu alacaktır. “Bana nasıl ulaşabilir? Issız bir adada yaşıyorum. Burada benden başka kimse yok. ” diyebilirsiniz.

Gerçek şu ki bu virüsler, bu kötü niyetli dalgalar, yoktan ortaya çıkarlar, kelimenin tam anlamıyla yoktan. Doğada yanlış bağlar sisteminde bulunan, normal organizmaların parçacıklarından, atomlarından ve moleküllerinden ortaya çıkarlar. Doğa onları virüs şeklinde üretir.

Bunlar dengede olması ve birbirlerine karşı doğru davranması gereken biyolojik organizmalardır. Ancak dünyanın her yerinde bizler, iyi ve kötü arasında, alma ve ihsan etme arasında korkunç bir ilişki yarattığımızdan dolayı, doğanın kendisinin onları böyle korkunç bir biçimde oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu virüsler, bulunamayacakları yerlerde bile ortaya çıkacaklardır.

Ve aksine eğer doğayı iyileştirmeye başlarsak, o zaman birden bire sanki hiç yoktan, 100 ila 200 yıldır Dünya’da bulunmayan birçok bitki ve hayvan türleri görünecektir.

Koronavirüs’ü İyiye Dönüştürmek

Soru: Koronavirüsün beklenen sonuçlarından olan, işsiz veya geçimsiz kalma nedeniyle büyüyen endişeyle nasıl başa çıkmalıyız?   Bunun manevi bağ ile ilişkisi nedir?

Cevap: Bence hiçbir sorun yaşamayacaksınız çünkü bu sadece sizin probleminiz değil, dünyadaki milyonlarca hatta milyarlarca insanın sorunu. Bu nedenle endişelenmenin bir anlamı yok.

Birçok kişinin zarar görmemesi için çeşitli önlemler alınacaktır. Savaş, veba veya küresel açlık sırasında olduğu gibi milyarlarca insanın acı çekmesi mümkün değildir. Genel olarak, bu insanlık için büyük bir sorun değildir. Koronavirüsünten kaç kayıp var? Küçük bir miktar. Yani bizler üstesinden gelebiliriz.

Ancak, bu tür durumları, birbirimizden ayrılmamıza/bölünmemize işaret ediyor olarak değerlendirmeliyiz. Birbirimize yakınlaşırsak, o zaman bu virüsü iyi hale getireceğiz. O,  iyi eylemlerini yapacaktır. Aramızdaki bağları yok etmek yerine, onları daha üretken, hassas, doğru ve insancıl hale getirecektir.