Monthly Archives: Nisan 2020

“Günümüzde Kadının Toplumdaki Yeri Nedir?” (Quora)

Kadınların gücü, kadın dayanışmasıyla toplumun refahına ve mutluluğuna katkıda bulunabilecekleri, insan toplumu için yeni, rahat ve hoş bir ev inşa etme çabalarını birleştirebilecekleri şekilde yönlendirilmelidir.

Doğanın yapısına göre, erkekler verme niyetini temsil ederlerken kadınlar alma arzusunu temsil etmektedir.

Bu nedenle eğer kadınlar, tüm bölünmelerinin üzerinde insanlığın birliği için bir arzu gösterirlerse ve bu arzuyla büyük bir güç olarak birleşirlerse, erkekleri birlik yönünde zorlayacaklardır.

Ardından, erkekler birleşmek için kadınlardan böylesine güçlü bir uyarı aldıklarında, bu talepleri yerine getirmek için çalışacaklar, birlik olmak için çaba gösterecekler ve tüm parçaları arasında özgecil bağlarla çalışan birleşik doğa formuyla birleşmeye ve dengeye gelmeye çabalayacaklardır.

Dünya ve insan toplumu daha sonra yeryüzü üzerindeki Cennete,  doğanın en temel yasası olan  “Komşunu kendin gibi sev” e göre çalışan bir topluma dönüşecektir. Bizler o zaman ortak bir evi paylaşıyormuş, sevgi dolu kocaman bir aileyle yaşıyormuş, doğa yasaları ve içinde bulunduğumuz dünya hakkında tamamen yeni ve yükseltilmiş bir farkındalık içindeymiş gibi hissedeceğiz.

Twitter’da Düşüncelerim / 21 Nisan 2020

Doğru seçimi yapma zamanı ve yeri burası

Muazzam bir güce sahip olduğumuz için, doğaya mükemmel bir entegre sistem olarak çok dikkatli davranmalıyız. Bunu bilinçli olarak yapmaya başlarsak, hayatlarımız mutlu olacak. Ve eğer yapmazsak, yeni virüsler gelecek ta ki bizi yeryüzünden silene kadar…

Virüsün kaybolması için ne yapmalıyız? Doğa, tüm parçaların birbirine bağlandığı, biri diğerini destekleyen ayrılmaz bir sistemdir. Bu sistemde insanlık, doğanın unsurlarının daha büyük entegrasyonunu destekleyen, bağlayan, dengeleyen ve kolaylaştıran bir parça haline gelmelidir

Koronavirüsün amacı insan doğasını değiştirmektir. İnsan doğada ona zarar veren tek elementtir. Özgür iradesi vardır, bu yüzden doğru öz-yönetimini eline almalıdır. Bunu yapana kadar virüs kaybolmayacak

  1. Farklı bir seviyede düşünen Üst’ü anlayamıyorum, dolayısıyla O’nunla hem fikir değilim. Kendi yargılarım ve Yukarınınkileri ne kadar incelersem inceleyeyim, onun kanaatının benim için kabul edilemez, gerçeklikten uzak olduğuna, mantıksız göründüğüne sadece daha çok ikna olurum
  2. Ama Yaradan’la hemfikir olamadığım ya da onu haklı çıkaramadığım incelemeden sonra: “Şimdi Yaradan’ın kanaatini, benimkinin tersi olmasına rağmen mantık üstünde kabul edeceğim.” diyerek kendimi sustururum. Mantığıma ters olduğu için mantık üstünde inanç olarak kabul ederim.

3.Bunu yapma fırsatından memnun olurum. Ve eğer bunu kabul edemezsem, o zaman Yaradan’dan bunu yapmam için bana güç vermesini isterim, zira bilgi üzeri inançla ilerlerim, Yaradan’ın fikrini kabul ederek. Benim bilgimin altta kaldığını, üstünde Yaradan’ın bilgisi olduğunu anlarım

  1. Dünyamızda çocukların yetişkinlerin görüşlerini kabul ettikleri gibi, önceki bilgimi, anlayışımı, algımı Yaratan’ın bilgisi, anlayışı veya algısıyla değiştirmem. Maneviyatta, Yaradan’ın muhakemesini de alıp ve ona göre çalışmamın yanında kendi düşüncemde kalıyorum.
  2. Maneviyatta kaldığım form budur. Tuttuğum doğrulanmış düşünceme benim bilgim denir. Yaradan’ın kabul ettiğim muhakemesi benim inancım olur. Zihnim gerçekçi olmadığını fark etse de, gerçek olarak kabul ettiğim için bu benim mantığımın üzerindedir.
  3. Bu, dünyamızın rasyonel mantığıyla tutarsızdır, fakat manevi yükseliş bu şekilde gerçekleşir & Üst dünyanın algısı ortaya çıkar. Bizler Üst gerçeklikteyiz ama hissetmiyoruz, çünkü manevi gerçekliğe, Üst dünya algısına duyarlı değiliz.
  4. Kabalistlerin bahsettiği Üst dünyayı hala ifşa edemesem bile, ona yaklaşma fırsatına minnettarım. Manevi dünyaya girmek için ilerleyenlerden olmaktan mutluluk duyuyorum – bu büyük bir ayrıcalık ve Yaradan’dan kişisel bir hediye.

Arzuları Tekrar Değerlendirmek

Açıklama: Kabala çalışmaya başladıktan sonra, hayatımda birçok şey değişti. Önem verdiklerimi ve arzularımı tekrar değerlendirdim.

Benim Yanıtım: Özünde, Kabala çalışmaya başlayan biri, bu hayattan beklentilerini normal bir şekilde, en az seviyeye doğru azaltmaya hazırdır. Yiyecek, barınak ve aile, herkesin bedensel seviyedeki ihtiyaçlarıdır.

Sizler bedensel amaçlarınız için koşuşturmamalısınız. Mümkün olduğunca, önünüzde göreceğiniz mükemmel ve ebedi koşulun edinimi için özlem duymalısınız.

Diğer her şey geçicidir ve her koşulda unutulup gidecektir. Bu bakımdan, Kabala bilgeliği, kişinin dünyamızda elde edebileceği değerlere karşı kendini doğru bir şekilde konumlandırmasına yardımcı olur.

“Koronavirüs Salgınından Ne Öğrenebiliriz” (Thrive Global)

Birbirimizle olumsuz ilişki kurmaya devam edersek, daha fazla virüsün ve sorunun ortaya çıkması için koşullar oluşturacağız.

Şehirleri ve bölgeleri etkileyen geçmiş salgınların aksine, Koronavirüs salgını küreseldir. Dünyadaki herkesi etkilemektedir.

Bugün, virüs , insan işi herhangi bir ulusal sınır veya sosyal statü sınıflandırmasına dikkat etmeden gezegenin etrafına yayıldığından, insanlık ortak bir endişeyi paylaşır. Dahası uzmanlar salgının, onunla mücadele araçlarını geliştirene kadar en az bir yıl süreceğini tahmin ediyorlar.

Salgın bizi ciddi sorularla karşı karşıya bıraktı:

  • Salgın hastalıktan çıkıp normal yaşamımıza dönebilmemiz için ne olması gerekir?
  • Hükümet kurallarına uymak dışında, bu salgın sırasında bizden ne isteniyor?
  • Bu karşı konulmaz ve kafa karıştırıcı sorunlar neden ilk etapta ortaya çıkıyor?
  • Bunu ve hayatımızda karşılaştığımız diğer birçok sorunu nasıl çözebiliriz?

Bir yandan, salgın küresel biçimde birbirine bağlılığımızın ve karşılıklı bağımlılığımızın büyüklüğünü vurgulamakta. Öte yandan, bağlarımız egoisttir, burada her insan kendi çıkarlarını başkasının çıkarlarının üstüne koyarak yaşamaktadır.

Her insan, hepimizi birbirine bağlanan tek bir ip üzerinde kendisine doğru çekerken ve birbirine bağımlı olarak yaşarken, aramızdaki bağların koptuğu ve hepimizin düştüğü bu tür durumlarda ortaya Yani şu anda salgının olaylar zincirinin bir parçası olarak ortaya çıkan kitlesel sosyal mesafeyle deneyimlediğimiz şeydir.

Bugünkü salgın yaşadığımız rekabetçi-egoist yaklaşımın gaddarlığını ortaya çıkarmaya başladı. Şimdi, fiziksel olarak birbirimizden uzakken, zamanımızın en akıllıca kullanımı, insan bağının en uygun biçiminin nasıl olacağını bulmak olacaktır.

Doğa ile uyum ve dengeli yaşamanın tek yolu olan birbirimizle uyumlu ve dengeli bağa ulaşmak zorundayız. Michael Laitman

Ayrıca kendimize, insanlar arasında mükemmel bir bağ tasvir ederken, hiçbir virüsün geçemeyeceği pozitif ve birleşik bağları nasıl oluşturabileceğimizi düşünmeliyiz.

Başka bir deyişle, Koronavirüs doğanın bize, birbirimizle olan bağımızın kusurlu olduğunu söylemesinin bir yoludur: her birimiz başkalarına fayda sağlamaktan ziyade kendi yararına öncelik veririz.

Öyleyse, bu kusuru nasıl onarabiliriz?

Bunu,  doğa yasalarını,  doğanın herkesi gittikçe birleşik bir koşula yönlendiren sevgi ve ihsan etme niteliği olduğunu, tüm sorunlarımızın nasıl doğa ile olan dengesizliğimizden kaynaklandığını, doğa ile dengenin bütün sorunlarımızı nasıl çözeceğini ve ayrıca doğa ile bu dengenin, kendimizi önemsediğimiz kadar başkalarını da önemsemek anlamına geldiğini öğrenmeye başlayarak yapabiliriz.

Koronavirüs insanlığın ortak sorunu olduğundan, bize nasıl küresel olarak birbirine bağımlı tek bir sistemin parçası olduğumuzu gösterir, bu nedenle virus, insanlığın karşılıklı düşünme ve sorumluluk ihtiyacını uyandırmasını ister.

Bu nedenle, doğa ile daha fazla yakınlığı ve dengeyi teşvik etmek için, insanlığın bu salgın sırasında en azından aşağıdaki iki ana düşünceyi çıkarması iyi olur:

1) Koronavirüs salgını tesadüf değildir. Bu, doğanın insanlığa rehberlik ettiği sürecin bir parçasıdır ve bu nedenle hepimizi olumlu bir şekilde tek bir sisteme bağlamaya çalışır.

2) Bu sistemde, doğanın, isteyerek (kendi girişimimizle, egoist güdülerimizin üzerine olumlu bir şekilde bağ kurma)  ya da istemeyerek (egomuzu kendine getirmek için ortaya çıkan Koronavirüs gibi sorunlar ve krizler yoluyla) kabul etmemizi zorunlu kılan yasaları vardır. Böylece, farklı bir yön arayana kadar, kendimize fayda sağlamaktan çok başkalarına fayda sağlamaya odaklanıncaya kadar, hayatlarımızın gidişatını düşünmeye ve gözden geçirmeye başlarız.

Doğa bizi olumlu ve eksiksiz bir bağ şekline yönlendiriyor. Öyle ya da böyle, ya olumlu bir bağ kurma anlaşmamızla ve bunu keyifle deneyimleyerek ya da olumlu bağ kurma konusundaki anlaşmazlığımızla ve onun darbelerine katlanarak, bu süreçten çıkmanın başka bir yolu yoktur.

Doğa ile uyum ve dengeli yaşamanın tek yolu olan, birbirimizle uyumlu ve dengeli bağa ulaşmak zorundayız.

Birbirimizle olumsuz ilişki kurmaya devam edersek, daha fazla virüsün ve sorunun ortaya çıkması için koşullar oluşturacağız. Yani tüm problemler,  olumsuz bağlantıların üzerine olumlu bağlar kurma fırsatlarımızın göz ardı edildiği yerlerde ortaya çıkar.

Bu nedenle, içsel gözlem için, bulunduğumuz bu sosyal uzaklaşma dönemini kullanacağımızı ve nihayetinde doğanın mükemmel bir şekilde birbirine bağlı formuna nasıl daha bağlı ve benzer olabileceğimizi öğreneceğimizi umuyorum.

Koronavirüsten Sonra Dünya ( Thrive Global)

Koronavirüs pandemisinden sonra kuşkusuz yeni ve farklı bir dünyada yaşayacağız.

Koronavirüs sonrası dünyayı tartışmadan önce, virüsün temel sebebinin hayatlarımızı yaşadığımız egoistik, rekabetçi ve sömürücü şekline doğa tarafından gönderilen bir tepki olduğunun anlaşılmasına yardımcı olmasıdır.

Doğa bizlere, her birimizin bireysel başarıya giden bir yarışta, diğerlerinden maksimum fayda sağlamaya çalışma yaklaşımımızda biriktirdiğimiz, fazla atığı temizlemek için bu virüsü gönderdi.

Bizim hayata karşı aşırı büyümüş egoistik yaklaşımımız, sonunda bir dünya savaşı gibi büyük acılara yol açacaktı. Ancak, bunun yerine Koronavirüs ortaya çıktı.  Gergin ilişkilerimizin patlayıcı bir zirveye ulaşmasına izin vermek yerine, bizleri çok daha sakin bir şekilde arındırıyor.

Doğada Zararlı Bir Şey Yoktur

Birçoğu Koronavirüsü büyük bir felaket olarak algılamaktadır, ancak doğanın yasaları ve işleyiş tarzı hakkında bir anlayış kazandığımızda, doğada zararlı bir şey olmadığını görürüz.

Karşılıklı olarak düşüncesiz ve bölücü tutumlarımızla birbirimize zarar veriyorduk ve sonra  Koronavirüs bizi birbirimizden uzaklaştırmak için geldi ve hayatlarımızı nasıl ve neden bu şekilde yaşadığımızı gözden geçirme şansı verdi.

Artık doğa, toplamış olduğumuz çöpleri özenle ve ustalıkla bir köşeye attı, ilişkilerimizi sevgi ve şefkatle doldurma,  insan toplumunu çocuklarımız ve torunlarımız için çok daha parlak ve olumlu bir şekilde yeniden kurmak için fırtsa sahibiz.

Bu nedenle, bu Koronavirüs dönemini, birbirimize karşı davranışlarımızda ve inşa ettiğimiz sosyal yapılarda olumlu bir değişime etki etmek için başarıyla kullanabileceğimizi umuyorum.

Ayrıca, eski egoist dünyanın tüm sosyal bölünmesini, nefreti, yabancı düşmanlığını, sömürüyü, manipülasyonu, istismarı, depresyonu, stresi ve endişesini geride bırakacağımızı, pozitif bağın, sevgi, eşitlik, destek, teşvik, mutluluk, güven, fedakarlık, önemseme ve karşılıklı sorumluluğun yeni ve zıt dünyasına önemli bir adım atacağımızı umuyorum.

Eski Egoistik Dünyayı Reddedin.  Birbirini Düşünen Yenisini Arayın

Koronavirüs bizi vurmadan önce koştuğumuz fare yarışını canlandıracağımız umuduyla, şu anda hükümetler tarafından milyarlarca dolar yatırım yapılıyor. Eğer bunu yaparsak gerçek talihsizlik olur.  Bunu yapmanın herkes için olumlu olacağından şüpheliyim.

Şu anda geniş çapta kabul görmüş bir kriz durumundayken, Koronavirüsten önce nasıl başka bir krizde olduğumuz hakkında çok az şey duyuyoruz. Toplumlar ve ülkeler arasında (özellikle Amerika, Rusya, Çin ve Avrupa arasında) ve diğer çeşitli gruplaşmalarda yoğunlaşan bölücü ilişkilerimiz bizi savaşa, mali ve endüstriyel çöküşe sürüklüyordu.

Yöneldiğimiz krizin kapsamını anladığımızda, o zaman Koronavirüs pandemisini doğanın bize attığı bir cankurtaran simidi olarak görürüz.

Bu nedenle, eski dünyamızda olumlu bir şey olmadığını ve dolayısıyla geri dönmeye değecek bir şey olmadığını anlamak akıllıca olur.  O, elimize geçirebildiğimiz her kaynağın çıkarılmasıyla harap olmuş bir dünyaydı.

Ayrıca, eski dünyamızın ironisi, hepimizin,  kendimiz için haz almaya çalışmasına dayanması, yine de kendimiz için haz almanın daha da zor olduğunun anlaşılmasıdır. Sonunda, öyle ya da böyle ne kadar tatminsiz olduğumuz ve acı çektiğimize kıyasla ne kadar haz aldığımızın kesin bir hesaplamasını yaparsak, terazinin aşırı derecede “tatminsiz ve acı çekmeye” doğru eğildiğini görürüz.

Kendimizi iyi olduğumuza, iyi gittiğine dair kandırdık.  Eski dünyamızda bu kadar olumlu olan neydi?  Yaptığımız herhangi bir şey, bize kalıcı mutluluk ve sevinç duygusu bıraktı mı?  Ayrıca, ister sadece ailelerimizi idare etmeye ve hizmet etmeye çalışan sıradan insanlar isterse daha fazla servet, saygı, güç ve bilgi için çabalayan insanlar olsak da hepimiz sadece anlık bir tatmin yaşamakta, daha fazla doyum aramaya ihtiyaç duymak üzere tekrar boş kalmaktaydık.

Sonuçta, hepimiz hayatlarımızı yaşama şeklimizde aynıydık: Bizler hazzın peşinden sürekli bir kovalamaca içindeydik, ona dokunmaya başladığımız anda hep parmaklarımızın arasından kayıp gitti.

Koronavirüs Egoistik Atıkları Temizler ve Daha İyi Bir Dünya Oluşturmamız İçin Bize Yer Verir

Bu nedenle, şimdi artmakta olan egoistik, rekabetçi ve sosyal olarak bölücü atıkları temizleyen bir temizlik dönemine girdik. Okyanuslarımızı plastik ve radyoaktif atıklarla doldurduğumuz gibi,  bu yüzden insan toplumunu berbat ediyorduk.

Bu önemli anda, en iyi adımımız yeni ve çok daha pozitif bir dünya inşa etmek olacaktır.

Koronavirüs ve bunun sonucunda ortaya çıkan tüm sosyal uzaklaşma koşulları, bize eski egoistik toplumumuzu nasıl mahvettiğimizi düşünmek için zaman ve yer verdi. Dahası, bugünkü Koronavirüsü geçmiş pandemilerle karşılaştırırsak, ölüm miktarının nispeten az olduğunu görürüz.  Yani doğa, göreceli merhamet ve nezaketle olumlu bir dönüşüm için bu fırsatı verdi.

Bu nedenle, 10 ila 12 saatlik iş günü olan, büyük bölümü trafik sıkışıklığında geçirilen o günlerin, kişisel, sosyal ve ekolojik ölçeklerde birçok kriz ve sürekli artan borçlara sahip olduğumuz eski dünyamıza geri dönmemiz akıllıca olmaz.

Bu geçiş dönemini en iyi şekilde kullanmamız, birbirimize yeni bir dünyaya adım atmak için yardımcı olmaktır: ilişkilerimizi nasıl onarabileceğimiz, sahip olduğumuz farklılıkların üzerine nasıl çıkabileceğimiz ve insan toplumu arasında yeni karşılıklı düşünce ve sorumluluk ilişkilerini nasıl uygulayabileceğimiz hakkında düşünmek.

Bu nedenle umarım, sosyal uzaklaşma koşulları kaldırıldığında ve Koronavirüs dönemi sona erdiğinde, şuanda başladığımız bir çizgi üzerinde devam edeceğiz: Burada kendine hizmet hedeflerinden daha çok bütün insanlığa fayda sağlayan, olumlu insan ilişkilerine değer veririz. Bunu yapmak doğa ile dengeyi sağlayacak, herkes için yeni bir mutluluk ve güven dolu dünyayı ortaya çıkaracak ve kendimize getireceğimiz diğer ileriki zararlardan bizleri koruyacaktır.

Twitter’da Düşüncelerim / 16 Nisan 2020

Grupta birliğe ulaştığımızda, dostlarla bağ uğruna her şeyi ihmal etmeye istekli olduğumu hissederim, çünkü onunla – Yaradan’a bağlanabilirim. Böylece Firavun’un otoritesinden çıkarım ve Yaradan’ın otoritesine girerim, onluyu beni egoist kölelikten çıkaran bir araç olarak görerek

Matza, ızdırap ekmeği olarak adlandırılır, çünkü bizler onu yoksulluk, güçsüzlük, kalpteki duyumlar ve akıldaki anlayışta pişiririz. Yine de, bu yeni formun yardımıyla, özgürlüğü almak için egoistik arzumuzdan kaçarak Firavun’un ve Yaratan’ın alanı arasındaki sınırı geçebiliriz.

Eski dünyaya geri dönmeyeceğiz. Yeni bir dünyaya ulaşacağız ve yeni insanlar olacağız. Bu aşamalar halinde olacak ancak süreç çoktan başladı. Doğanın şu anda uygulanmakta olan kendi programı var ve biz ona ne ölçüde uyduğumuzu hissediyoruz.

Bugün, insanlığın “Son Nesil” adı verilen gelişim programının son aşamasına giriyoruz. Dünya Yaradan’a benzer hale geliyor. İlk kez, insanlar diğer insanlara karşı savaşmıyor, ama doğanın kendisi insanlara saldırıyor. Artık egoların değil, Yaradan’ın insana karşı mücadelesi.

Şimdi uluslararası ticaret ve iş sistemlerinin kademeli olarak çöküşüne tanıklık edeceğiz.

Koronavirüs pandemisi, tüm dünya uygarlığının radikal bir değişimi, insanlığın egoist yapısının, gezegenin tüm sakinleri arasında entegre bir etkileşim dünyası ile değiştirilmesinin başlangıcıdır.

 

Arzu Olgunlaşana Kadar

Soru: Kalpteki nokta, içinde uyandığında bir insanda iki zıt arzu nasıl bir arada var olur? Sonuçta bu, kişinin daha önce hissettiği şeyden tamamen farklıdır ve bu dünyayla hemen hemen hiçbir ilgisi yoktur.

Cevap: Onunla hiçbir ilgisi yoktur. Bu duygu, beklenmedik bir şekilde, tıpkı herhangi bir manevi seviyenin fark edilemez şekilde tezahür ettiği gibi ortaya çıkar.

Ve şu an zaten belirli bir edinim, belirli bir bağ ve hatta Yaradan ile az çok bilinçli bir ilişki içindesiniz ve yeni bir şey hissediyorsunuz. Dahası, her edinim ilk kez gerçekleşiyormuş gibi ortaya çıkar.

Soru: Neden biri diğerini takip etmiyor? Neden bir düşüş olmalı?

Cevap: Bunun nedeni, oturup titrek kareleri izlediğiniz bir filmde olduğu gibi olmamasıdır. Arzunuzu ve hazırlığınızı her kareye eklemelisiniz. Arzu tamamen olgunlaşana kadar her türlü koşuldan geçersiniz.

Virüs, Milliyet Ve Ten Rengi Arasında Ayrım Yapmaz

Koronavirüs, sınırları ve sosyal farklılıkları ayırt etmeden etkilemektedir. Milliyet veya ten rengini: siyah, beyaz, sarı, kırmızı, ayırt etmez. İnsan sistemi ile ilgili olarak doğa, farklı çocukları olan annenin ilişkisine benzer. Anne hepsini sever.

Bunu egoist gözlerimizle görmüyoruz ve görüşümüzü düzeltmeliyiz. Düzeltme, insanlar arasındaki bağın doğasını tamamlayıcı karşılıklı yardımlaşmaya dönüştürmektir. Eğer bu gerçekleşmezse, yine de bizi doğru sonuçları çıkarmaya zorlayacak olan, bir dizi zincirleme doğa darbesi bizleri beklemektedir.

Utanç Adamı Geliştirir

Soru: Misafirliğe davet edildiğimi varsayalım. Ziyarete geleceğim ve onunla masada oturacağım diye ev sahibiyle anlaştım. Ama ona yemeğini reddettiğimi nasıl söyleyebilirim?

Cevap: Bu gerçekten bir sorun. Ancak, masadan hiçbir şey alamayacağınız bir koşula geliyorsunuz. Utanç niteliği sizin içinizde gelişir.

Bu dünyevi bir utanç değildir, ancak üstesinden gelemeyeceğiniz harika bir duygudur. Sizi sarar ve ev sahibinden herhangi bir şey kabul etmenize izin vermez.

Soru: Bu utançla bundan sonra ne yapmalıyım?

Cevap: Bundan sonra ne olacak, henüz çalışmadık. Ama bizi yönlendiren ve geliştiren utançtır.

Hızlandırılmış Farkındalık Zamanı

Soru: Bahsettiğiniz her şeyi nasıl öğrendiniz?

Cevap: Sizler de bileceksiniz. Bundan bir buçuk ila iki yıl sonra benimle neredeyse aynı şeyi bileceğinizi garanti ederim.

Günümüzde metodoloji, hızlandırılmış bir biçimde sunulabilir çünkü insanlar artık tamamen farklı. Çok miktarda bilgiyi kendileri alabilirler ve doğru bir şekilde anlayabilirler. Tüm bunları çok hızlı bir şekilde gerçekleştireceğinizden eminim.