Daily Archives: Nisan 26, 2020

Covid-19 Karşılıklı Sorumluluk Gerektirir

COVID-19’un, insanlığın ona kötü muamelesi nedeniyle doğadan bir ceza olması hakkında kapsamlı bir konuşma var. Saygı duyuyorum, ama buna katılmıyorum. Gördüğüm üzere, doğada hiçbir ceza yoktur; doğa yasaları vardır. Örneğin yerçekimi doğal bir yasadır. Uçabileceğiniz düşüncesiyle yüksek katlı bir binanın çatısından atlarsanız, yolu yarılamış olsanız bile manzarayı izlerken ve yüzünüzde rüzgâr, yaşamın size gülümsediğini düşünerek öleceksiniz. Ancak, yerçekimi yasasına uyar ve sağlam çatıda kalırsanız, güvende olursunuz.

Yüzyıllar boyunca, insanlık, olmadığı gibi, yani çatıdaki bu aptal gibi davrandı: Dünyanın tek hükümdarı gibi. Çok yükseğe zıpladık ve şimdi aşağı doğur serbest düşüşteyiz. Aşağı inerken, başarımızı kutladık ve “Şimdiye kadar çok iyiydi” dedik. Ama gerçeklik algımızı büken ben merkezli doğamız tarafından yanıltılmışız. Şimdi, altımızdaki zemine hızla yaklaşırken serbest düşüşü, açıp durdurabileceğimiz tek bir paraşüt var: İnsan doğasını, doğanın geri kalanıyla hizaya sokmak. Başka hiçbir şey alttaki asfaltla çarpışmayı engelleyemez.

Kumdan Kaleler

Birkaç hafta içinde, Koronavirüs medeniyetin yörüngesini durdurdu. Turizm, ulaşım, spor, eğlence, kültür, sanayi, eğitim, sosyalleşme ve hatta dua için bir araya gelme gücümüz durduruldu. Kısacası, virüs hayatımızı durdurdu. Birçoğu hala yiyecek ve barınak gibi temel beslenmeye sahiptir, ancak ileride bu bile şüphelidir.

Aynı zamanda, bu birkaç hafta içinde COVID-19, doğanın insanlar tarafından yok edilen birçok yönünü yeniden başlatmayı başardı. Çin’deki hava on yıllardır ilk kez berraktır ve balıkların uzun yıllar bulanık sularda yüzdüğü Venedik kanallarında artık kuğuların da yüzdüğünü görebilirsiniz. Doğa gözle görülür biçimde yenileniyor. İnsanlığa karşı misilleme yapmıyor; bizi doğanın geri kalanından ayırdı ve uyumu ve dengeyi yeniden sağladı.

Koronavirüs bize bir mesaj gönderiyor: Böylesine değer verdiğimiz uygarlığı yaratan insan doğası, doğanın geri kalanına aykırı durumdadır. Dünyanın geri kalanına zarar veriyor ve biz insanlara da zararlıdır.

İçinde yaşadığımız dünya, etkileşimlerin kendi parçaları arasındaki yansımasıdır. Doğa uyumlu bir işbirliği ile gelişirken, bizler iktidar ve kontrol mücadelesi tarafından yönlendirildik. Kumdan kaleler inşa eden yaramaz çocuklar gibi, kendi kalelerimizi inşa etmek ve dalga gelip hepsini yıkana kadar, herkesi parçalamak için savaşıyoruz, böylece düzgün bir şekilde baştan başlayabiliriz.

Homeostaz ve Karşılıklı Sorumluluk

Kurtlar, ABD’nin Wyoming kentindeki Yellow Stone Milli Parkı’nda nesillerini tüketmek için avlandıklarında, tüm ekosistem acı çekti. Aşırı nüfuslu otçullar, florayı tüketti, nehir kıyısı bitki örtüsü eksikliği nedeniyle akarsular rotalarından saptı, zayıf ve hasta olanlar yırtıcılar tarafından avlanmadığı için hayvanların sağlığı kötüleşti. Kurtlar parka tekrar sokulduğunda denge ve sağlık yeniden sağlandı.

Bu dengeyi yönlendiren doğal yasa, bir organizmanın, popülasyonun veya grubun farklı fakat birbirine bağlı unsurları veya grupları arasındaki denge durumuna doğru bir eğilim olarak tanımlanan “homeostaz” olarak bilinir.

Biz insanlar, doğanın geri kalanında homeostazı koruyan içgüdülerden yoksunuz. Bunun yerine, onu bilinçli ve isteyerek geliştirmeliyiz. İnsan homeostazı bizi yönlendiren doğal bir yasa değil, toplumumuzun temelini oluşturacak bir sosyal rehber olacaktır. Bu rehber “karşılıklı sorumluluk” olacaktır. Homeostaz gibi, karşılıklı sorumluluk da farklı ama birbirine bağımlı unsurlar arasında denge eğilimi anlamına gelir. Fakat insanlarda, kalıtsal olandan ziyade bilinçli bir eğilimdir.

Toplumlarımıza karşılıklı sorumluluk getirirsek, bir insan toplumu olarak büyümeye ve gelişmeye devam edebileceğiz. Bundan kaçınırsak, doğa bizi daha dengeli bir şekilde davranmaya zorlayacaktır, Koronavirüsün bugün yaptığı gibi. Ve ne kadar inatla reddedersek, doğa da o kadar saldırgan bir şekilde bizi boyun eğmeye zorlayacaktır.

Uygulamada, karşılıklı sorumluluğun getirilmesi fiziksel düzeyde ve entelektüel düzeyde olmalıdır. İlkinde, hükümetler insanların gıda, sağlık ve barınma için temel ihtiyaçlarına yönelmek zorunda kalacaklar. İkinci düzeyde, bilim insanlarının ve diğer uzmanların karşılıklı sorumluluk kavramını ortaya koyduğu ve günümüz gerçekliğinin ne gerektirdiğini açıkladığı bir çevrimiçi eğitim sistemi kurmalıyız.

Bu eğitim programlarının ardındaki fikir, sadece insanlığın virüsü aşmasına yardımcı olmak değildir. Daha ziyade, bu fikir, “ben” e odaklanmaktan “biz” e odaklanmaya geçerek, hayatımızı yöneten yaklaşımı değiştirmektir.  Koronavirüsün, eski yaklaşım olan medeniyetimizi durdurmasının nedeni, bir an bile beklemek çok geç olacağından karşılıklı sorumluluğa dayanan yeni bir tane daha inşa etmemiz gerektiğindendir.

Bencillik Virüstür

Soru: Salgın ilk başladığı zamanlarda, insanların 5000 kişiye kadar toplanmasına izin verildi, daha sonra bu 2000,sonra 500, 100 ve 10 a kadar düştü. Ve bugün sizler 10 kişi ile bile yan yana gelemiyorsunuz. Yani, doğa bizi zorla ayırmakta ama hangi amaç için? Sonrasında ne olacak?

Cevap: Kabala der ki: Günahkârların toplanması onlar için kötü ve dünya için kötüdür. Ve günahkârların ayrılması onlar için iyi ve dünya için iyidir.

Soru: Günahımız nedir?

Cevap: Bizler başlangıçta günah içinde doğduk. Ve bunlar dinî ifadeler değildir. İnsan doğası, egoist olduğumuz için günahkârdır, bizler sadece kendimizi düşünürüz, bir şeyleri kendimiz için nasıl daha iyi ve diğerleri için daha kötü hale getireceğimizi düşünürüz. Her şey görecelidir. Kendi kişisel durumumuzu devamlı başkalarıyla karşılaştırarak yaşarız.

Bu sebeple, insanların birbirlerinden ayrılması, esas olarak, birbirlerine karşı olan çekememezliklerini ve kıskançlıklarını zayıflatır ve böylece toplumun durumunu sakinleştirir. Ne de olsa, toplum birbirine dost canlısı insanlardan oluşuyorsa, samimiyetleri ölçüsünde daha da yakınlaşabilirler. Ve bu durum bencilceyse o zaman bu ölçüde birbirlerinden uzaklaşmalılardır.

Soru: Yani doğa bizi bencil olarak yarattı, bu yüzden bize karşı hiçbir talep yokmuş gibi mi?

Cevap: Evet, bu Tora’da söylenmiştir.  Ben (Yaradan) egoizmi yarattım. Doğayı incelerken, onun tüm parçalarının, tüm kanunlarının çekiminin ve reddinin, maddenin egoistik niteliklerine dayandığını görürüz.

Soru: Yani egoizmimizi doğru kullanmazsak, o zaman doğa her cins virüsleri ve diğer felaketleri üretir, böylece egoyu ıslah etme ihtiyacının farkına varırız. Bencillik aynı virüs mü?

Cevap: Herhangi bir zamanda, başkalarının pahasına olsa bile, daha fazla haz ve daha da iyisini almak istiyoruz. Bizim tüm bencil doğamız bir virüstür. Cansız, bitkisel, hayvansal doğa ve insanlar,  O’nun gücünün içindedir ve kendilerini yalnızca bu şekilde tezahür ettirirler.

Yeni Bir Dünya Ortaya Çıkıyor

Bizler, yeni bir dünyada, bildiğimizden çok farklı bir dünyada yaşamak üzereyiz. Yükümlülüklerimizin çoğunu değiştireceğiz. Evde daha fazla kalmak ve internet üzerinden işimizi yapmak gibi koşullara geleceğiz. Mevcut iş ve faaliyetlerimizin birçoğu COVID-19’dan sonra eskimiş veya son derece farklı hale gelecek.

Daha fazlası olmazsa, Koronavirüsün bitmesi aylarca sürebilir. Normalliğe döndüğümüzde, bu farklı bir normal olacaktır: yükümlülüklerimiz, uğraşlarımız ve tercihlerimiz farklı olacak ve farklı bir dünyada yaşayacağız çünkü kendimiz farklı insanlar olacağız. Ama daha iyi bir hayat olacak.

Yaşam, her ülkenin ve şehrin sunduğu restoran ve kültürleri bilmekten daha fazlasıdır. Bu akışla devam ediyorduk ama bence akış değişecek. Daha rahat bir dünya olacak ve insanlar daha düşünceli ve sakin olacaklar.