Daily Archives: Nisan 4, 2020

Koronavirüs Realiteyi Değiştiriyor, Bölüm 3

Koronavirüs Mısır vebalarının başlangıcı mı?

Soru: Şimdi Pesah Bayramı eşiğindeyiz ve bu bayramın sembolü Firavun’a gönderilen on vebadır. Koronavirüs salgını bir dizi felaketin başlangıcı mıdır?

Cevap: Günümüzde birbirimize daha doğru bir şekilde yaklaşmamızı gerektiren gelişimimizde çok ilginç bir aşamada olduğumuza şüphe yok. Bizden istenen, birbirimizi başkasının pahasına kâr etmek için kullandığımız zamanki karşılıklı ticaret, karşılıklı kazanç değildir, ancak iyi bağlar kurma vasıtasıyla birbirimizle olan ilişkimizdir. O zaman, istediğimiz kadar uçabilir, hareket edebilir ve bağ kurabiliriz.

Soru: Bir tür içsel duyusal ilişkiden mi bahsediyorsunuz?

Cevap: Niyetlerden bahsediyorum.

Soru: Gerçekten, bugün herkesin herkese büyük bir bağımlılığını hissediyoruz. Daha önce bir buzul bir yerde eriyorsa veya bir savaş varsa, hiç hissedilmiyordu. Ancak bugün, tüm dünyayı etkiliyor ve doğal olarak herkes endişe duyuyor. Burada göreceli dayanışma var, ama görünüşte olumsuz: Başkalarına bağımlı olmak istemiyorum.

Bu bağımlılığın olumlu birleşmeye geldiğini düşündüğümüzde zorunlu birleşmeden nasıl geçebiliriz?

Cevap: Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktur. Sadece eski Mısır örneğinden öğrenebiliriz. Orada da her şey darbelerle, on Mısır vebasıyla yapıldı.

Koronavirüs olmayacağını düşünün, o takdirde başka bir şey olacaktı. Diyelim ki birkaç ay önce yaptığımız gibi sessizce yaşıyoruz.

Ve aniden, Afrika ve Latin Amerika’da bir yerlerde, nerede olduğu önemli değil, savaş başlar, bu nedenle bazı hammaddelerin, örneğin nadir toprak metallerinin çıkartılması durur. Bir yılda üretilen birkaç kilogram nedeniyle, tüm ekonomi durabilir. O zaman ne yapacaksınız?

Bütün hükümetler, birbirleriyle savaşan ve tüm dünya için gerekli olan malzeme ihracatını durduran bu iki ülkeyi hemen takip etmeye başlayacaklardır. Dünya yine küresel bağımlılığı keşfedecek ve herkes arasındaki ilişkilerin düzgün ve iyi olmasını sağlamak için önlemler almak zorunda kalacaktır. Aksi takdirde hiçbir şey olmayacak.

Yorum: Bu arada, Wikipedia aşağıdaki bağımlılık tanımını vermektedir: “birbirine bağlı bir ilişkide, tüm katılımcıların duygusal, ekonomik, çevresel, ahlaki ve başka bir şekilde birbirlerini etkilediği varsayılmaktadır.” Başka bir deyişle, bağımlılık sadece fiziksel değil aynı zamanda ahlakidir de.

Cevabım: Evet, her düzeyde tezahür eder.

Soru: Bu, toplumda bu bağımlılığın anlayışının eksikliği olduğu anlamına mı geliyor?

Cevap: Ana şey budur. Bu yüzden birbirimizin hayatlarını mahvetmek istiyorsak, kendi zararımıza bile, sadece diğeri için daha kötü olacağından emin olmak için ticareti durduruyoruz.

Soru: Sizce insanlar bugün ne tür bir acı hissediyorlar? Virüs insanları nasıl etkiler? İnsanlığın içinde bulunduğu durum nedir?

Cevap: Bugün insanlar bu sorunun tam özünü henüz hissetmiyorlar. Onu sindiriyorlar, ama henüz boğulmuyorlar deyim yerindeyse onlar gerçekten endişe etmiyorlar, “Tabii ki bir virüs var. 100 milyondan 100’ü ölüyor. Ne olmuş yani?” Görüyorsunuz, bu dünyayı etkileyebilecek ölçek değildir.

Yorum: Mısır’da da aynıydı, bu darbeler de yavaşça başladı. Ancak bizler, aklımızı başımıza toplama şansına sahibiz.

Cevabım: Evet. İntegral bağ kurma yöntemini yayarak, tüm bunların durdurulabileceğini açıklayabiliriz.

“Yeni Koronavirüsün Nedenleri Nelerdir?” (Quora)

Koronavirüsün nedenlerinin birçok teorisinin ötesinde, daha derin bir düzeyde, bunun doğanın yaşamlarımızı yürütme şeklimize bir tepkisi olduğunu anlamamız gerekir.

Doğa bizi ayrılmaz bir sistemde olduğumuzu fark etmeye zorluyor.

Bu ayrılmaz sistemin yasalarına, sistemin tüm parçalarını birbirine bağlayan temel karşılıklı sorumluluk yasasına uymazsak, sistem darbelerle yanıt verir.

Koronavirüsü ve henüz ortaya çıkmamış olan diğer virüsleri, başkalarının yararına kişisel fayda göz önüne alındığında yani birbirimize egoist olarak düşündüğümüz ve davrandığımızda, birbirimizle olan yanlış bağımızın işareti olarak almalıyız.

Ayrıca, tüm parçaların birbirine bağlı ve birbirine bağımlı olduğu bütüncül bir doğa sisteminde var olduğumuzu ve tüm sistemde – insanoğlunun egoist doğasıyla yalnızca bir yıkıcı güç olduğunu öğrenmeliyiz.

Bu nedenle, egoist davranış tarzımızı, doğanın birbirine bağlılığını ve karşılıklı bağımlılığını olumlu bir şekilde fark etmemizi sağlayacak, özgecil davranış biçimine değiştirerek kendimizi düzeltmemiz gerekiyor.

Doğa, yine de, hepimizi birbirimize bağlayan karşılıklı düşünce, destek, cesaretlendirme ve sorumluluk bağlarıyla tamamen olumlu olana kadar ilişkilerimizi geliştirmeye zorlayacaktır. Bu olduğunda, Koronavirüs ve hayatımızdaki diğer olumsuz olgular ortadan kalkacaktır.

Ölüm Ve Ben

Soru: Zihnimiz ölümün kaçınılmazlığını kabul etmeyi reddeder. Kişi onu ölümle ilişkilendiren bilgiler aldığında, bir şey ona bu verilerin güvenilir olmadığını söyler. Bazen başkalarının ölümünü tahmin edebiliriz ama kendimizinkini tahmin etmede neredeyse her zaman hatalı olacağız.

Uzmanlar bize bilinçaltında gerçekleri görmezden geldiğimizi ve kendimizi sonsuzluk olmasa da uzun bir var oluş yaşayacak biri olarak algıladığımızı söylüyorlar. Neden böyle hissediyoruz?

Cevap: Çünkü hiçbir canlı varlık kendinin ölümlü olduğunu anlayamaz veya anlamamalıdır. Bu dünyadaki her şey bizi ileriye itmeli. Bizler bir şeyler yaratmalı, yürütmeli ve bizden sonrasına bir şeyler bırakmalıyız.

Soru: Birinin ölümünü kabullenmenin, ölüm korkusunu yaşamanın bizim üzerimizde bir etkisi var mı?

Cevap: Ölüm korkusu, var olmama korkusudur. Artık var olmadığım bir dünyayı nasıl hayal edebilirim ki? Bu, egoizmin korkunç bir reddedişidir.

Dünya nedir? Var olan ben, dünyayı bilirim, anlarım ve hissederim. Ben onun içinde, merkezindeyim. Ama işte, birdenbire yok olurum.

Dünyada ne kalır? Bunu sadece duyularımdan algılayabilirim. “Ben” yoksam, o zaman bu her şeyin sonudur. Egomuz, dünyanın onsuz var olabileceği fikrini kavrayamaz.

Tek çözüm insanlara dünyanın ölümsüz, sonsuz ve mükemmel olduğunu açıklamaktır. Onu algılama şeklimizden tamamen farklıdır. Onu farklı görmek için sevgi ve ihsan etme niteliğine yükselmeliyiz.

Soru: Bu, egoizmimizden özgür kalıp, üzerine yükseleceğiz anlamına mı geliyor?

Cevap: Evet. Bunu egoizmin zıt niteliğinde göreceğiz.

Belirli bir nitelikte yaratıldığımız gerçeği bizi sınırlandırmamalıdır. Dünyayı farklı, çok taraflı olarak görmeliyiz. O zaman dünyayı ve kendimizi bir tür bağ içinde görebileceğiz.

Soru: Egoizmimin üzerine yükselirsem, sevgi ve ihsan etme niteliğine ulaşacağımı ve dünyayı sonsuz olarak göreceğimi mi söylüyorsun? Böylece ben de sonsuz mu olurum?

Cevap: Evet.

Soru: Yani, ölümün var olmadığı sonucu mu ortaya çıkıyor?

Cevap: Ölüm, ihsan etme niteliği içinde yoktur.

Soru: İnsanlar kendilerini sonsuz olarak algılayacaklar mı?

Cevap:
Evet, Kabala bilimi bunu bize açıklamaktadır. Bunu ancak, bunun için arzuya sahipsek yapabiliriz.

Manevi Hareket

Soru: Toplum ve bireysel manevi alanım arasında etkileşimi, nasıl doğru bir şekilde oluşturabilirim?

Cevap: Sadece grubun içinde olun ve grubun manevi hayatını yaşayın. Buna ek olarak, aileniz ve işiniz olabilir ama sizin manevi hayatınız grubun içindedir ve siz bununla birlikte ilerlersiniz. Her zaman bu şekilde düzenlenir.

Son derece önemli olan, her zaman doğru toplumda olduğumuzun, ona verdiğimiz ve ondan aldığımız hissidir. Çevre ile bu tür tutarlı hareketlerle ilerleyebiliriz.

Sonrasında bizler, bu toplumun arkasında üst güçler olduğunu göreceğiz. Bizler veririz ve alırız, veririz ve alırız ve onunla bu şekilde etkileşim içinde oluruz. Bisiklet tekerinin ileri ve geri, ileri ve geri dönerek bisikletin ileriye gitmesini sağladığı gibi. Manevi hareketimizi bu şekilde hayal edebiliriz.