Daily Archives: Nisan 2, 2020

Twitter’da Düşüncelerim / 2 Nisan 2020

“Her şey sadece duanın gücü ile elde edilir” ve “insanın her gün dua etmesi iyidir”. Birlikten, bilerek Yaradan’a dönmemiz önemlidir. Eylemlerimizi, Yaradan’a dönmemize nasıl yardımcı oldukları açısından tartmalıyız.

Tüm manevi gelişim, Yaratan’ın bize olan etkisine bağlı olduğumuzu hissettiğimiz ölçüde, Yaratan’a yapılan çağrılarımızın bir sonucudur. Koronavirüs bu bağımlılığı anlamamıza ve manevi derecelere yükselmemize yardımcı olur.

İstatistiklere bakın: insanların yakın olduğu, kendilerini bir toplumun parçası olarak hissettiği yerlerde, Koronavirüs’den çok daha az kayıp var. Toplum ne kadar çok bölünürse, virüsün o kadar kurbanı olur.

Mesela, Ortodoks Yahudilerin onlardan farklı olanlara karşı nefretiyle bölünmüş bir toplumda olduğu gibi.

Pesah, Firavun’un gücünün sonu, egoizmden çıkış, dünyevi, fiziksel doğanın otoritesi anlamına gelir. Firavun, bir düşüncenin- bizi Yaradan ile birleştiren kalpteki bir nokta-arzunun dışında tüm adamı yönetir.

Bizler bu nokta sayesinde Yaradan’a dönmeli ve ondan bizi dışarı çıkarmasını istemeliyiz.

Mısır – bizim şuandaki safhamız-herkes egoizminin içinde olduğundadır. Ama “İsrail Ülkesi” var – Yaratan için arzu. Mısır’dan İsrail topraklarına, bir arzudan diğerine geçiş, Mısır’dan göç olarak adlandırılır. Pasah kelimesinden Pesah – geçiş.

Mısır’ın kendini önemsemek, İsrail başkalarını ve Yaratan’ı önemsemek anlamına gelir, Yaradan’ın hiçbir şeye ihtiyacı olmamasına rağmen! O’na haz vermenin tek yolu yaratıklarını sevmektir. Yaradan bana bir işaret verir:eğer başkalarını düşünürsem o zaman Yaratan için çabalıyorum.

Yaratan bilerek, içlerinde (içimizde)egoizmi, herkesin ne kadar kendini düşündüğünü ifşa etmek için yarattığı arzuyu parçalara ayırdı. Yaradanla yakınlık insanlarla yakınlıkla gelir, eğer niyet Yaradan’a yakın olmaksa, o zaman O kendisini insanlarla yakınlıkta ifşa etmeye başlar!

Koronavirüs salgını, Karantina, Mısır’dan çıkışa benzer, bizler Mısır’ı, ego-köleliğini birlik için terk etmeye hazırlanıyoruz. Birliğimizi hissetmeye başladığımızda,bu Mısır’dan ayrıldığımız ve İsrail topraklarına, doğrudan Yaradan’a yönelik bir arzuya gediğimiz anlamına gelir

Kabala biliminin metodolojisi, temel egoizmden “Islahın Sonu” olarak adlandırılan Yaratan ile benzerliğe kadar her şeyde tüm aşamalar boyunca kişiye rehberlik eder. İlerleme araçları bir gruptur.

Burası, gelişimin tüm aşamalarının egodan Yaratan ile benzerliğe kadar ifşa olduğu yerdir.

Şöyle diyen bir mektupla vuruldum:                                                                                                                                       -Kavga ederiz, gruptaki her dostun % 100 amaca bağlı olmasına rağmen, insanlar yola çok adanmış!

-Ben: Nereyi amaçlayarak, neye adanmışlar? Birlik hedef olduğu zaman! Birliğin hissi Yaradan’ın hissidir.

Dünya — Gerçeklik Mi, İllüzyon Mu? Bölüm 15

Yaradan’la Eşitliği Oynamak

Soru: Kabala okuyan bizler, eğer sadece dostların önünde O’nu hissetmenin rolünü oynarsak, ancak O’nun nitelikleri dışında, O’nun hakkında hiçbir şey bilmiyorsak Yaradan’ı nasıl hissedebiliriz? O’na yakınlaştığımızı ve bunun bir yanılsama ya da sadece hayal gücümüz olmadığını ama gerçek olacağını nasıl bileceğiz?

Cevap: Dostunuzla ilgili olarak sanki Yaradan’a benziyormuşsunuz gibi rol yapmaya çalışın. Ve bunun sizi ve dostunuzu ne kadar geliştirmeye başladığını göreceksiniz.

Sırası geldiğinde dostunuz da aynı şekilde size tepki vermeye başlayacaktır. Böylece, birbirinizi birlikte geliştireceksiniz ve Yaradan her ikinize de yardımcı olacaktır.

Esas mesele, her şeyi kendinizi Yaradan gibi tezahür ettireceğiniz bir şekilde yapmaya çalışmaktır.

Eğer Yaradan Her Şeyi Belirlediyse Ben Neden Endişelenmeliyim?

Soru: Madem nihai sonuç, onun ilk düşüncesindeyse, er ya da geç Yaradan, bu enkarnasyonda değilse de bir sonrakinde her şeyi yerli yerine koyacaksa, neden oradan oraya koşturup, endişelenmeliyim ki?

Cevap: Lütfen, sizin bir şey yapmanıza gerek yok. Kimse sizi zorlamıyor. Neden burada olup beni dinlediğinizi bile bilmiyorum.

Halbuki,  O’nun düşüncelerini anlamak için, O’nunla birlik olabilmek için bir fırsatınız var. Yaradan, O’nun yaratılış planını yerine getirmeniz için sizi zorlamadan önce bile, kendi hızınızda ilerleyerek bunu kendiniz, kesinlikle bilinçli olarak ifşa edebilir ve yerine getirebilirsiniz.

Bu durumda, Yaradan gibi hissedeceksiniz. Bu sizin Yaradan’a benzerliğiniz olacak ve O’nun gibi hissedeceksiniz. Burada büyük bir fark vardır: ya bir eşek gibi dürtüleceksiniz ya da Yaradan gibi hissedeceksiniz.

Virüs Kalplerimizi Yumuşatır

Bizler Mısır’dan ayrılmak için özel bir hazırlık dönemindeyiz. Bu çok taraflı bir hazırlıktır çünkü başımızı derde sokan ve kaçmamıza izin vermeyen egoizmimizin, Firavun’un yönetimi altında Mısır köleliğinde tutulduğunun farkına varmamız gerekir.

Tüm düşüncelerimize, arzularımıza ve hareketlerimize hükmeden egoizmimizin esaretinde, sanki deli gömleği giymiş gibi, bağlı olduğumuzu hissetmemiz gerekir. Bu yabancı gücü ne kadar çok hissedersek, çıkışa doğru ilerleyebilecek ve egoizmden kaçma arzusunu elde edebileceğiz.

Her geçen gün egoizmin gücünü giderek daha fazla hissedeceğiz.  Koronavirüs, fark etmememize rağmen her zaman Firavun’un kölesi olduğumuzu anlamamıza yardımcı olacaktır.  Tüm geçmiş yaşamımız Firavun’un yasalarına, davranış kurallarına ve programına göre düzenlendi.

Bütün dünya Mısır’dır, ancak insanlar kötü bir hükümdarın köleleri gibi hissetmezler.  Bunun yerine, onları önemseyen iyi bir kral egemenliğinde, hayatlarının normal olduğunu düşünürler.  Firavun, yasalarını onurlandırmak ve değerlerine tapmak dışında bizden başka hiçbir şey talep etmemektedir.

Eskiden böyleydi.  Aniden, Koronavirüs adı verilen yabancı bir güç ortaya çıktı ve aramızdaki ilişkilerin ne kadar iğrenç olduğunu ve Firavun’un gücünün ne kadar dayanılmaz olduğunu bize gösterdi.  Eğer kişi onu terk eder ve ona kaçınılmazlık ve doğa yasası olarak kabul etmek yerine yan taraftan bakarsa bu belirgin hale gelir.

Daha önce inşa ettiğimiz tüm endüstriyel ve aile bağlarının yanı sıra yaşam ve ölüme karşı olan tutumlarımızı da gözden geçirmemiz gerekiyor. Eski yöntemlerimize geri dönmemeliyiz.  Bu virüs bize geçmiş durumumuzu çözme fırsatı veriyor.  Analiz edelim ve hiçbir şey olmamış gibi hayatlarımıza devam etmek isteyip istemediğimizi anlayalım.

Bu tür bir yaşamı sevdik mi?  Reklamların her zaman bizi satın almaya ikna ettiği her şeyi satın alırken, bir yerden bir yere seyahat ederken nasıl bir sevinç yaşadık?  Tüm hayatımız medya ve reklamlar tarafından bize dayatılan, nasıl düşünüleceğini, ne satın alınacağını ve nasıl davranılacağını dikte eden kalıba göre inşa edildi.

Tam bir gözden geçirme, ıslahımızda ilk adımdır. Neyin iyi neyin kötü olduğunu değerlendirmeye çalışacağız.  Sonra yeni bir koşulu, yeni bir yaşamı ve onu nasıl değiştirebileceğimizi hayal edeceğiz.  Sonuçta, salgından önce bile hayatlarımız bulutsuz değildi.

Nasıl yaşayacağımızı seçmedik;  egoizmimiz bizim için seçti ve bizi, onun için uygun olan toplum, çevre ve dünyayı inşa etmeye itti.  Bizi doğanın düşmanlarına dönüştürdü.   Onu yok ettik;  bitkileri ve hayvanları yaktık ve öldürdük, böylece yeryüzünde artık normal olarak yaşayabileceğimiz bir yer kalmadı.

Herkesten saklandığımız beton evler inşa ettik ve birbirimizden korkmaya başladık.  Çocuklarımız daha da ileri gitti ve bilgisayarların içine saklandılar, böylece elimizde onlar için oluşturduğumuz yapay dünyadan başka hiçbir şey kalmadı.

Bizi bu kadar sertçe sarsan Koronavirüs, bize nerede olduğumuzu, nereye geldiğimizi ve kendimiz için farklı bir yaşam türü inşa edebilecek zihinlerimiz, bilgimiz ve özgürlüğümüzle gurur duyan bizim, kim olduğumuzu görme fırsatı veriyor.

Belki de sadece içimize yerleştirilen, doğanın egoistik programına göre gelişen hayvanlar mıyız?  Egoizm bizi savaşa, yıkıma ve küresel krize yol açan ilişkiler kurmaya zorlamaktadır.

Uzun zamandır bir krizin patlak vermesini bekliyorduk.  Fakat birdenbire, Koronavirüs onun yerine ortaya çıktı.  Bu yeni bir şeydir: finansal kriz ya da savaş değil, ilişkilerimizin krizi.  Her şeyden önce, virüs bağlarımızı koparıyor, herkesi kendilerini soyutlamaya ve ortak bir tehditten korkmaya zorluyor.  Bugün, bu dünyanın tüm sakinleri ortak bir şeyden korkuyorlar.  Birbirimizden değil, ortak bir düşmandan korkmamız daha iyidir.

Belki, Koronavirüs korkusuyla, birbirimizle daha iyi bağ kurabilir, birbirimize yardım edebilir, yakınlaşabilir ve tek bir insanlığa ait olduğumuzu hissedebiliriz.   Bu durum bize Koronavirüs’ün dostumuz ve yardımcımız, Yaratan’ın yukarıdan işaretçisi olduğunu mu gösteriyor?  Sonuçta, anlaşmazlığımızı çözüp bizi birleştirmeyi başarabildi!

Birbirleriyle sürekli tartışan, kavga eden ve küfreden birçok çocuğunuz olduğunu ve onları nasıl sakinleştireceğinizi bilmediğinizi düşünün.  Şimdi aniden, savaşı çözen, çocukları birbirinden uzaklaştıran bir şey ortaya çıktı ve birbirlerine karşı şikayetler  yerine, dışarıdan bir şey onlara genel bir alarm veriyor.  Ortak bir talihsizlik bizi bir araya getirdi ve bize tek bir şey hakkında düşünmek ve uyum içinde hissetmek için bir sebep verdi.

Bu virüste birbirimize yaklaşmanın bir yolunu görelim; o, kalplerimizi yumuşatmaktadır.  Onu yoksunluk ve korkularla ilişkilendirmemize rağmen, aslında öyle değildir, o sevgiden çıkmaktadır.  Bize sopa, nefret veya tehditle değil, sevgi ile gelmektedir.

Bizi birbirimizden ayırmak yerine, virüs bize aramızda yeni ilişkiler kurma fırsatı verecektir.  Virüs egoizmimizi ifade eder, çünkü virüs egoizmin olduğu yere yerleşir.  Böylece bir virüs gibi değil ama egoizm olarak bakmamız gerektiği ortaya çıkıyor ve böylece kötülüğümüzü gittikçe ifşa edecek ve ondan uzaklaşacağız.  Ve tutumumuzu iyi bir tavra dönüştürdükten sonra, bu tavırla her şeyi iyileştireceğiz.

Enfeksiyon veya virüs korkusu olmadan birbirimize sarılabileceğiz.  Bütün dünya iyi ve dost canlısı bağlarla bağlı olacak.  Her insan, öncelikle diğerinin gözünde ne anlama geldiğini düşünecek ve sonra ona göre diğerlerine yaklaşacaktır.

Yani, egoizmimin üzerine çıkarım, diğer insanların görüşüne göre neyin iyi olduğunu bulurum ve onlarla bu temelde bağ kurarım.  Bu, manevi çalışmanın sırasına benzer: kendini kısıtlama, perde (kişinin arzularıyla çalışmayı reddetmesi) ve yansıyan ışık (kişinin iyilik algısına göre ihsan etme arzusu).

Her krizin bizim yararımız için verildiği ortaya çıkmaktadır.  “Kimse kralın alanında acımasız değildir” diye yazılıdır.  Kişinin sadece her gün hızlı bir şekilde ilerlemesi gerekir ve en önemli şey fiziksel eylemler değil, manevi eylemlerdir.

Aksi takdirde, bu virüsün bize sağladığı ıslah fırsatı boşa harcanacaktır. O zaman da doğa bizi daha sert tedbirlerle zorlayacak ve bizler bunu beklememeliyiz.  Onun yönünde ilerleyelim ve kendi özgür irademizle yardım edelim.

Önceki Reenkarnasyonların Bilgisi Geri Getirilebilir Mi?

Soru: Bizler önceki reenkarnasyon süresince bir şeyler öğrendik ve şimdi buraya yeni şeyler öğrenmek için tekrar geldik. Ama bildiğimiz ve anladığımız şeylerin hepsi geri alındı. Bu bilgileri geri getirmek için bir hakkımız var mı?

Cevap: Eğer Kabala çalışıyorsanız, önceki bilgileriniz size hızlı bir şekilde geri dönecektir. Sizler, bunları sizin anladığınız gerçekler gibi hissetmeye ve algılamaya başlayacaksınız.

Bu, bizim neslimizdeki modern çocukların, nasıl on ila yirmi yüzyıl önce dünyayı keşfeden çocuklara kıyasla her türlü teknolojiyi ve bilgiyi hızlı bir şekilde benimseyip kavraması gibidir.

Endişelenmeyin, her şey geri dönecek. Bu bilerek yapıldı, böylece her seferinde sizler ruhunuzu yeniden algılayacaksınız.