Daily Archives: Şubat 23, 2020

Gelecek Toplumun İnşası, Bölüm 1

Doğanın Hedefi

Baal HaSulam, “Gelecek Toplumunun İnşası”: Doğanın, insan türlerinin sosyal bir yaşam sürmesini zorunlu kıldığını söylemiştik. Bu kolaydır. Ancak bizler, doğanın bizi bu durumun bir sonucu olarak takip etmeye zorladığı emirleri yani sosyal bir yaşama öncülük etmeyi incelemeliyiz.

Genel anlamda, toplumda tutmamız gereken sadece iki kural vardır. Bunlar “alma ve ihsan etme” isimleri ile tanımlanabilir. Bu, toplumun her üyesinin doğal olarak ihtiyaçlarını toplumdan almak zorunda olduğu ve ayrıca çalışmaları aracılığıyla topluma fayda sağladığı anlamına gelir. Eğer kişi bu iki kuraldan herhangi birini ihlal ederse, acımasızca cezalandırılır.

Soru: Hangi iki yasa tanımlanıyor? Ne alıyoruz? Ne veriyoruz? Sonuçta, bu farklı şekillerde yorumlanabilir.

Cevap: Doğada,  alma gücü ve ihsan etme gücü vardır. Bu iki güç dengelenmelidir. İstediğiniz şekilde yorumlanabilirler, ancak doğa yasalarının sert, değişmez ve yorumumuza bağlı olmadığını anlamalısınız. Bu nedenle, onları nasıl net bir şekilde tanımlayacağımızı anlamalıyız ve kendimize çok fazla zarar vermeyecek şekilde uygulamayı öğrenmeliyiz.

Doğa kanunları, olumlu ve olumsuz her iki gücün sürekli olarak geliştiği ve kendi aralarında belirli bir dengeye ulaştığı, doğanın cansız seviyesinden gelişir. İlk önce atomlarda, moleküllerde vb.de,  daha sonra bitkilerde, canlı organizmalarda, canlılarda ve daha sonra düşünme, algılama ve farkındalık düzeyinde. Bu, insan seviyesi olarak da bilinen dördüncü seviyedir.

Tüm bu yasaları anlamalı ve bunlara uymalıyız ki alma gücü ile ihsan etme gücü arasında bir denge vardır, böylece her şey dengede çalışır. Bu, doğanın bizim önümüze koyduğu görevdir.

 

Hayatın Anlamı, Bölüm 4

Her Bir Kişi, Kendi Hayat Anlamına Sahiptir.

Soru: Neden hayatın anlamı bize okulda öğretilmiyor?

Cevap: Öğretmenler bu soruya nasıl cevap verebilir?

Yorum: Örneğin, dini okullarda, hayatın anlamı Yaradan’ın ifşasında diye cevaplarlardı.

Benim Yorumum: Gerçekten, dindar insanlar böyle söylüyor. Bu nedenle, bugün birçok insan mistik bir rahatlık buldukları dinlere geri dönüyor, bu da bir şekilde bu soruya cevap veriyor.

 

Kabalistik Bir Grubun Amacı, Bölüm 5

Grubun Hedefi— Tek Bir Arzuda Birleşmek

Soru: Bir yandan, Kabala’da grup, kişilerin kendileri değil arzularının bütünlüğü anlamına gelir.

Öte yandan, tek bir düşüncede birleşen bu insanların grubu, arzuyu arttırmak için gereklidir çünkü herkes gruba kendi küçük maneviyat arzusuyla gelir. Bu nedenle, grubun amacı arzuyu arttırmaktır. Bu nasıl gerçekleşir?

Cevap: Hayır. Grubun amacı, tek bir arzuyu temsil ettiği ölçüde, kişilerin birbirleriyle bağ kurmasıdır.

Grup, insanlar tarafından değil yukarıdan bir araya getirilir. Üst ışık yani Yaradan tarafından desteklenmektedir. Bu nedenle, grup üyelerinin eylemi, birleşmek ve üst ışığa mümkün olduğunca benzer hale gelmektir.

Bu çok karmaşık bir ilişkidir çünkü kişilerin dev egoizmlerine karşı var olmaktadır. Fakat birbirlerini ne kadar çok reddederlerse ve birbirlerine olan özlemleri ne kadar büyük olursa, bunun içinde egoistik karanlık ve özgecil ışık arasında belirli bir birleşim elde ederler ve üst kuvveti hissedebilecekleri bir koşul ortaya çıkar.

 

Erkek ve Kadın, Bölüm 6

Diğer İnsanlarda Ne Görürüz?

Soru: Günümüzde giderek daha fazla insan bir aile olmadan yaşayabiliyor. Ama  henüz kimse aileyi tamamen iptal etmedi.

Gerçeklik algısı açısından Kabalistler, kişinin, eşinde aslında kendisine ait olmayan olumsuz nitelikleri görmemeyi öğrenmesini, bunların benim ona karşı tutumumdan kaynaklandığını anlamayı tavsiye ederler.  Bu prensibi pratikte nasıl uygulayabiliriz?

Cevap: Birçok kaynakta yazılıdır ki kişi, diğerlerinde kendisinin yansımasından başka bir şey görmez. Yani ben, asla başka bir kişinin, hatta hayvanların, bitkilerin veya herhangi şeyin niteliklerini asla görmüyorum.

Her zaman, herhangi bir nesne üzerinde,  özellikle de karşımda olan, birlikte yaşadığım kişide niteliklerimin izlerini görürüm.   Bu doğaldır. Bu nedenle, bunu dikkate almamız gerekir.

Yorum: İnsanların bunu doğal olarak algıladıklarını düşünmüyorum.

Benim Yorumum: Herkes bunda hemfikir olabilir ama bununla yaşayamazlar. Teorik olarak hepimiz hemfikiriz.

Soru: O zaman ne olacak? Buna gerçekten nasıl ulaşırız?

Cevap: O zaman, bu işe yaramaz. Şimdilik bu soruyu bir kenara bırakalım ve sonra tüm bu problemlerin tek bir çözümü olduğunu göreceğiz.

 

Arzuların Gelişimi, Bölüm 6

Arzuların Benmerkezci Yönelimi

Soru: Tüm arzular benmerkezci bir yönelime mi sahiptir?

Cevap: Kesinlikle! Her şeyi sadece sevgili kendim uğruna yapıyorum. Başkası uğruna bir şey yapsam bile, bu sadece o kişi benim için değerli ve önemli olduğu içindir.

Soru: Yani arzularımızın, bu arzuları bir insanda doldurmayı amaçlayan belirli bir niyeti mi vardır? Kabalistlerin dediği gibi arzularımızın programı, minimum çaba ile maksimum hazdır.

Cevap: Bu bir doğa yasasıdır. Başka bir deyişle optimizasyon, mümkün olan en düşük maliyetle ve her düzeyde mümkün olduğunca haz almak istediğim zamandır.

Nasıl oturduğumuza, nasıl bir şeyler yaptığımıza bakın. Zihinsel veya fiziksel herhangi bir hareket, ne düşünürsek ya da yaparsak yapalım, bize maksimum faydayı, hazzı ve doyumu sağlayacak şekilde yapılır. Bu esnada çok fazla enerji harcıyor olabiliriz, örneğin futbol oynarken olduğu gibi, bu önemli değildir. Önemli olan, çabalarımı her zaman yararım için optimize etmeye çalışmamdır.

 

Yaradan’ın Eşsizliği, Bölüm 8

Realitenin Algısı Nedir?

Soru: Doğanın amacı, tüm parçalarını kutupsal zıtlıkların durumuna göre geliştirmek ve sonra onları birleştirmektir. Bu neden böyledir? Böyle bir gelişimin anlamı nedir?

Cevap: Sadece bu şekilde her şeyi ifşa ederiz. Bizim edinimimiz, gözlemlediğimiz tüm parçaların ayırt edilmesi ve birleştirilmesinden oluşur.

Yorum: Doğamızın, alma arzumuzun sürekli geliştiğini, daha güçlü, daha egoistik hale geldiğini görüyoruz.

Benim Yorumum: Aynı şekilde, bunu entegre etme, tüm parçalar arasındaki bağlantıyı yakalama yeteneği de içimizde gelişir. Gerçeklik algımız bundan meydana gelir.

Ancak Kabalistik gerçekliğin bir sonraki farkındalığı, böyle bir gerçeklik olmadığıdır. Sadece içsel özelliklerimizi üst ışığa yansıtırız ve kendi hislerimizle yarattığımız bu tabloyu, içinde bulunduğumuz dünya olarak hissedip düşünürüz.

Soru: “Üst Işık” yeni bir terim. Kabalistler neden kaynaklarında “Yaradan” kavramı yerine onu kullanıyorlar?

Cevap: Yaradan / Üst Işık ihsan etme ve sevginin niteliğidir ve bu nedenle onu güneş ışığıyla, zihnin ışığıyla, daha yüksek bir şeyle ilişkilendiririz.

Üst ışığın arka planına, ihsan etme ve sevgi niteliğine karşıt olarak, tüm egoist arzularımız bu dünyanın üç boyutlu, canlı bir resmini çizer. Ama aslında bu mevcut değildir. Sadece içsel özelliklerimi gözlemliyorum.

Bu nedenle, üst ışığın özelliklerine daha yakın hareket ettiğim ölçüde; bu dünya, kendimi mutlak ışıkta bulana kadar yok olur ve anlaşılması zor hale gelir.

 

Dünya Gerçeklik Mi? İllüzyon Mu? Bölüm 8

Üst Işığa Ulaşmak

Soru: Eğer dünya güçlere bir tepki ise, bu benim sadece bir tepki olduğum anlamına mı geliyor? Eğer öyleyse, o zaman tüm bunlara ulaşan ben neyim?

Cevap: Gerçekten, ürettiğim şeye bir tepkiyim. Kendimi şu ya da bu şekilde hissediyorum.  Başım, bedenim, hislerim, kalbim ve diğerleri,  beni etkileyen şeylere otomatik, doğal, içgüdüsel tepkilerimdir ve nihayetinde bana kendimin, bedenimin, düşüncelerimin ve duygularımın hissiyatını verir.

Kim olduğumu bilmiyorum. Yaradan’ın akıl almaz olduğu gibi akıl almazım. Sadece çevremizdeki bir şeye karşı tepkilerimize ulaşırız.

Sonra, daha fazlasını elde ettiğimizde, aslında, üst ışığa ulaştığımızı göreceğiz. Bu bize kendimizin ve çevremizdeki dünyanın hissiyatını verir. Yavaş yavaş bize gelecektir.