Daily Archives: Şubat 2, 2020

Yaradan’ı İfşa Etme Fırsatı

Soru: Yol boyunca acı çekmeye neden olan engellerle karşılaşırken, O’ndan başkası  olmadığı bilgisini nasıl uygularız?

Cevap: Bu genel olarak Yaradan’ın ifşasına dayanır. Yaşamımızdaki tüm tezahürleri olumsuz olarak algıladığımızda hayatın, Yaradan’ın bir tezahürü olarak nasıl algılanabileceğini düşünemeyiz.

Burada kişi,  Yaradan’ı doğru şekilde, iyilikle hareket eden, olumsuz etkilerle kişiyi hedefe yönlendiren olarak tanımlamaya başlaması için, doğrudan bir fırsata sahiptir.

Ve bizim için amaç, dünyadaki tüm eylemleri O’ndan başkası yok olarak algılamak ve böylece yavaş yavaş Yaradan’ı iyi ve iyilik yapan olarak ortaya çıkarmaktır. Doğru bir yolda, hissettiğimiz tüm olumsuz etkiler bizi en kısa yoldan O’nun ifşasına iter.

Onlardan yola çıkarak, “O’ndan başkası yok”a yönlenmiş olmaya çalışın, onları size veren O’dur, ne için, neden tam olarak olumsuz duygular, neden onların üstüne çıkmanız gerekiyor, size ne veriyor ve kendinizi egonuzdan ne kadar ayırıyorsunuz ve tam olarak onun üzerine çıkarak Yaradan’a yakınlaşıyor musunuz? Bu şekilde davranmaya çalışın. Bunlar en iyi koşullardır.

Söylendiği gibi “ Yaradan sevdiğine, zor koşullar gönderir.” Ancak bu, dinlerde ileri sürüldüğü gibi değil,  Yaradan’ı bu koşullarda da iyi olarak, bize doğru yolu gösteren olarak ifşa etmek içindir.

https://laitman.com/2020/01/an-opportunity-to-reveal-the-creator/

 

Yaradan Bağın İçindedir

Soru: Kongre sırasında birçok şey yaşadık. Bunu nasıl koruyabiliriz ki sadece bir kongreden sonrakine yaşamayıp, deneyimi her gün çoğaltalım?

Cevap: Kongrede, bağ kurduğunuzda Yaradan’a yakınlaştığınızı sizlere kanıtlamaya çalıştım. Bunu net bir şekilde hatırlamanız, kalbinize kazımanız gerekir.

Yaradan’a yalnızca birbirimizle bağ kurarak yakınlaşırız çünkü öncelikle O, bağımızın içindedir.

Soru: Hem gizlenmede hem de ifşada mı?

Cevap: Her yerde, her zaman.

The Creator Is Within Connection

 

Islahın Metodu, Bölüm 2

Kabala — Doğa Kanunlarının Anahtarı

Soru: Neden doğa bizi egoist ve ona zıt olarak yarattı? Amaç nedir?

Cevap: Böylece tam olarak egoizmimizden dolayı, yaratılanlar olarak ne kadar korkunç olduğumuzun farkında oluruz.

Soru ortaya çıkar: egoizmimizin ebedi, kusursuz bir yaşama ulaşmanın önündeki tek engel olduğunu görürsek, bunu nasıl düzeltebiliriz? Ego yardımıyla kendimizi, toplumu, çevreyi ve her şeyi nasıl değiştirebiliriz?

Bu noktada, gerçekten kendimizi değiştirmek için bir ihtiyaç ortaya çıkar. Bu konuda dini ve dini olmayan, mistik, Doğu vb. dahil olmak üzere birçok farklı metot, teori ve düşünce vardır.

Bu metotlardan biri de Kabala’dır. Kabala, diğer tüm metotlardan oldukça ayrı bir yerdedir çünkü onların başlangıcından çok önce, 6.000 yıl önce ortaya çıkmıştır. Kabala’ya göre Adem adında bir adam vardı. Tüm matrisi, tüm doğa sistemini ilk kavrayan kişi oydu ve onun planını, başlangıcını, seyrini ve sonunu ifşa etti.

Adem, Kabala biliminin temelini attı. Öğrencileri, Sim, Ham, Yafet ve Tora’da alegorik olarak anlatılan diğerleriydi. Onlar bu bilimi, eski Babil’de İbrahim’e kadar geliştirmeye devam ettiler.

Kabala, kişinin kendi üzerinde, egoizmi üzerinde nasıl birleşeceğinden bahseder. Bu durumda, doğanın genel gücünü, onun genel görüntüsünü hissetmeye başlayacağız. Doğanın ebedi, mükemmel, sonsuz ve en önemlisi birleşik ve bütün olduğu bizim için net olacaktır.

Eğer ona böyle davranırsak, o zaman onun gerçek yasalarını, gerçek formunu çözmeye başlarız. Sonuçta, bugün bunu hissetmiyoruz. Gerçekten onu bilmiyoruz ve gerçekten görmüyoruz.

The Method Of Correction, Part 2

 

Yaradan’ın Eşsizliği, Bölüm 5

Yaradan Nasıl Hissedilir?

Kabala kişiye şunu önerir: Üst gücü hissetmek istiyorsanız, benzer şekilde düşünen bir gruba girmeli ve onun içinde erimeye başlamalısınız. Ne olurlarsa olsunlar, kolektifin görüşlerini ve arzularını kendinizinkilere tercih ederek, görüşlerinizi ve arzularınızı net bir şekilde onlarınkiyle değiştirerek, “kendinizin dışına” nasıl çıktığınızı hissetmeye başlayacaksınız. Aynı zamanda diğerlerine dahil olduğunuz,  ancak başka türlü davranamadığınız size nettir. Kendinizin dışına çıkmak ve bir şeyi sevmeye başlamak zorundasınız.

Kendinden çıkmak Yaradan’ı edinmenin ilk aşamasıdır. Buna egoizmin kısıtlanması denir. Kendim yerine başkalarını hissetmeye başlamak için kendimi kısıtlamalıyım.

Bunu yaptığım ölçüde, tamamen farklı bir dünya, insanlar ve nesneler arasında farklı bağlantılar hissetmeye başlarım. Onları birbirine bağlayan ihsan etme ve sevginin genel gücünün varlığını hissederim.

Tüm insanları, kendimle ilgili olarak üst güç tarafından açıkça idare edilen kuklalar olarak hissetmeye başlarım ve ben de, onlarla ve üst güçle ilgili olarak bu şekilde idare edilirim.

Tüm bunlar aynen böyle bir yolla devam eder (küçük adımlarla, kendi farkındalığımla)  Bana nüfuz eden, beni başkalarına bağlayan ve bu insan grubunun, hatta içlerinde tezahür eden bu genel gücün, Yaradan’ın uğruna kendim dışında hareket etmemi sağlayan bu üst güç hakkında hisler ve bilgiler biriktiririm. Bu şekilde ilerler ve bu olguyu incelerim/çalışırım.

Bu hisse “üst dünya” denir. Var olan, yöneten ve ben de dahil tüm bunları elinde tutan ihsan etme ve sevginin gücü,  “Yaradan” olarak adlandırılır.

Uniqueness Of The Creator, Part 5

 

Hayatın Anlamı, Bölüm 2

Neden Acı Çekiyoruz?

Baal HaSulam, “On Sefirot Çalışmasına Giriş”: 2. Aslında, çok meşhur bir soruyu cevaplamak için kalbinizle yola çıkarsanız eminim ki tüm sorular ve şüpheler ufuktan yok olacak ve geri baktığınızda onları yerlerinde bulamayacaksınız. Bu infial uyandıran soru tüm dünyanın sorduğu bir soru, aslına bakarsanız, “Hayatımın anlamı ne?” bir başka deyişle, bize çok pahalıya mâl olan hayatımızın sayılı yılları ve sayısız acı ve bunlardan çektiğimiz ızdırap, bunları sonuna kadar tamamlamaktan kim zevk alır? Daha da net olmak gerekirse, kime haz veriyorum?

Soru: Hayatın anlamı Yaradan’ı edinmektir. Eğer öyleyse, neden dünyamızda bu kadar çok acı çekiyoruz? Neden bu kadar acı deneyimliyoruz?

Cevap: Çünkü O’nu edinmek istemiyoruz. O’na yakınlaşmamak için tüm uzuvlarımızla ayak diriyoruz. Neticede, böyle bir yakınlaşma büyük acılara neden olabilir.

Yaradan, ihsan etme ve sevgi niteliğidir. Bizler egoistik bir alma niteliğiyiz, nefret, başkalarını reddetme niteliğiyiz. Bu nedenle, Yaradan’ın bazı niteliklerini (ihsan etme, sevgi, empati, vb.) edinmeye yavaş yavaş yaklaşmaya başladığımızda çok kötü hissetmeye başlarız. Hemen içgüdüsel olarak geri kaçarız.

Açıklama: Bana öyle geliyor ki, aksine, kişi, Yaradan kadar ihsan etmediği için değil, alma eksikliğinden dolayı acı çeker.

Benim Yorumum: Ben, dünyamızda içgüdüsel olarak hareket eden insanlardan değil, Kabala ilminin ne dediğini duyanlardan ve bizi her zaman küçük düşüren ve sınırlayan egoizmin üzerinde olacağımız koşula nasıl yaklaşabileceğimizden bahsediyorum.

Soru: Kişi alma arzusudur. Yaradan, almasına izin vermeyerek acı çekmesine neden olur ve kişide, yaşamın anlamını aramaya başladığı ve Yaradan’ı bulduğu bir eksiklik yaratır. Bir insan kendini iyi hissettiği, memnuniyet duyduğu ve haz aldığı zaman, hayatın anlamını düşünmeye başlayabilir mi?

Cevap: Hayır, başlayamaz.

Soru: Röportajlardan birinde size, “Bu, Kabala’nın sadece kaybedenler için olduğu anlamına mı geliyor?” diye sordular. Kendilerini bulmuş ve yapacak şeyleri olan normal insanlar, Kabala’ya ihtiyaç duymuyor mu?

Cevap: Onlar hiçbir şey yapamayacaklar. Acı çeken bir kişiye gelince, acı çekmek onun yiyecek hiçbir şeyi olmadığı veya her taraftan dürtüldüğü anlamına gelmez. Biz, ne için yaşadığımı bilmek istediğimdeki ıstıraptan bahsediyoruz. Bu, içimizdeki hayvansal seviyede değil  “insan” seviyesinde acı çekmekle ilgilidir.

Sonuçta, acı farklı seviyelerde hissedilir: ağrı çektiğim için veya düşük maaşım olduğu için acı çekebilirim.

Soru: Yani kişi bedensel acı yüzünden Kabala çalışmaya gelmez mi?

Cevap: Hayır, gelmez.

Meaning Of Life, Part 2