Monthly Archives: Ocak 2020

Hayali Özgürlük

Soru: Onları yetiştirmeye başlamadan önce dünyamızda en özgür olanlar çocuklardır, doğru mu anlıyorum? Nasıl giyinileceğini veya nasıl yenileceğini umursamıyorlar. Onlardan örnek almalı ve bilimlerin en yükseği olan Kabala’yı çalışmalı ve birbirimizi sevmeli, dans etmeli, şarkı söylemeli ve çocuklar gibi sevinmeliyiz, doğru mu anlıyorum?

Cevap: Çocuklar kesinlikle arzularına ve niyetlerine bağımlıdırlar. Ve hissettikleri özgürlük hayalidir. Aslında, özgür olmadıklarını,  arzularına ve içgüdülerine körü körüne itaat ettiklerini bilmiyorlar.

Siz onları sınırlamaya başlar başlamaz ya da kendilerini kısıtlamaları gerektiğini söyler söylemez, hemen güçlü bir şekilde direnir ve ağlarlar. Çocuklar bir örnek değildir.

Imaginary Freedom

 

Egoizmin Köleliğinde

Soru: Seçim yoluyla az ya da çok acı çekeceğimiz gerçeği de dahil olmak üzere, her şey önceden belirlenmiş ise  o zaman neden Kabala’ya ihtiyacımız var?

Cevap: Kabala, bizi egoizmimizin üzerinde kimseye ya da hiçbir şeye itaat etmeyeceğimiz bir koşula yükseltmek için gereklidir.

Egoizm bizi köleleştirir, bu nedenle çalıştığımız bilime “Kabala bilimi” denir, egoizmin esaretiyle ve ondan yükselmenin bize nasıl özgürlük hissi verdiği ile ilgili bilimdir.

In The Bondage Of Egoism

 

Arzuların Gelişimi, Bölüm 1

Arzuların Dört Seviyesi

Soru: İnsanlığın tüm tarihi, insan arzularının gelişim sürecidir. Baal HaSulam makalelerinde hem doğada hem de insanın içinde dört arzu seviyesi olduğunu yazıyor: cansız, bitkisel, hayvansal ve insan. Bu nedenle, bu dört seviyeyi dışımızda görüyoruz.

Bu arzular nelerdir ve nitelikte ve nicelikte onların kaç tanesi vardır?

Cevap: Esas olarak, kendini doldurma arzusu doğanın her seviyesi için ortaktır. Doldurulacak olan şey, arzunun hissettiği eksikliğe ve ona tatmin ve haz hissi verecek olana bağlıdır.

Eğer bu arzu cansız bir seviyedeyse, kendini olduğu gibi gerçekleştirmek ister. Aynı zamanda, arzusuna bir şey ekleyemez veya çıkaramaz, sadece var olduğu gibi davranır. Bu arzu cansız olarak adlandırılır. Gelişemez, ama eksik olduğunu hissettiği her şeyi yerine getirmek, yani bir şeye yaklaşmak, kendini bir şeyden uzaklaştırmak ister. Bu şekilde çalışır.

Sonra arzu cansız seviyeden bitkisel olana kadar gelişir.

Bitkisel seviyede, arzunun kendisinde zaten değişiklikler vardır. Büyür, formunu değiştirir, kendini gerçekleştirmesi için her türlü destekleyici arzuları ve araçları yaratır. Bu nedenle, boyuna ve enine büyür, gelişir, güneşe, havaya ve suya doğru hareket eder. Kendini gerçekleştirmek için ilk baştaki arzusunu kontrol etme yeteneği kazanır. Bu arzuya bitkisel denir.

Ancak, yerinden hareket edemez; bir bitki gibi, ekildiği aynı yerde büyür. Oradan yayılabilir, ancak başlangıçtaki kökü, üst güç, bir şey veya dışsal biri tarafından dikildiği yerde kalır. Bu durumdan gelişmeye devam eder.

Yine de bu tür bir arzu çoğalabilir, çevreyi etkileyebilir ve çevreden etkilenebilir. Bu, doğanın dört hali – kış, ilkbahar, yaz ve sonbahar ile etkileşime giren bitkilere benzer. Ancak cansız arzu, bu yeteneğe sahip değildir.

Bitkisel arzu yayılıyor olmasından dolayı cansızdan farklıdır, ama şimdiye dek var olduğu aynı yerde kalır.

Bir sonraki arzu, canlı/hayvansaldır. O zaten bir yerden bir yere hareket edebilir, yani hareket özgürlüğü vardır. Doğal olarak, onun üremesi çok daha karmaşıktır, bir bitkinin koşullarıyla aynı koşullardan oluşmaz yani diğerleriyle bağ kurmak ister.

Canlı/hayvansal arzuda erkek ve kadın bireyler vardır ki hareket ederler, aralarında bir aile kurarlar, aktif olarak besin vb. ararlar. Burada,  bir yer için, bir tür ve bir dişi için zaten kavga vardır. Yani, bu arzu kendini en iyi şekilde gerçekleştirmek için bir dizi araca sahiptir.

Bir sonraki arzu seviyesi, önceki tüm arzuları içeren insandır. Ayrıca uygulamalarında özgür iradeye sahiptir ve hareket edebilir, birleşebilir, uzaklaşabilir, yaklaşabilir, ne için ve nasıl gelişebileceği konusunda hedefini değiştirebilir.

İnsan, arzuları ve onların yerine getirilmesi ile sınırlı değildir, her şey sadece ona bağlıdır. Bu nedenle onun: cansız, bitkisel, hayvansal ve insan arzuları, ona tam bir özgürlük verir. O liderdir, doğanın kralıdır.

Evolution Of Desires, Part 1

 

Kabala İpuçları – 5/12/19

Soru: Uzun yıllardır ıslah yolundasınız. Özgür biri olduğunuzu söyleyebilir misiniz?

Cevap: Dünyamızda, soruyu sormuş olduğunuz anlamda özgür bir insan olup olmadığını bilmiyorum. Aslında, bizim anladığımız şekilde özgürlük yoktur. Bu, sadece gerçeğin ne olduğunu bildiğiniz ve onun uğruna hareket edebildiğiniz zaman mümkündür.

Soru: Yaradan’a benzer hale geldiğim derecede, özgür olur muyum?

Cevap: Şüphesiz, çünkü Yaradan’ın bizim üzerimizdeki etkisi ihsan etme niteliğidir. Eğer onu edinirseniz, o zaman Yaradan’ı anlarsınız ve Yaradan sizi anlar. Bu derecede, hem egoizminizden hem de çevrenin etkisinden kurtulmuş olursunuz.

Soru: Şiddet ve zorlamayla başka bir kişinin veya bir grubun arzularına karşı olan özgürlük koşulu, belli bir dereceye kadar özgürlük müdür?

Cevap: Hayır, neredeyse her zaman diğer insanlardan etkileniriz. Bütün soru, kendimi hangi topluma sokmam gerektiğidir. Eğer kendimi doğru hedefe doğru ilerleyen bir topluma sokarsam, ona teslim olur ve itaat edersem, o zaman hedefe bu şekilde ulaşırım. İşte bu, özgürlüğümüzü nasıl gerçekleştirmemiz gerektiğidir.

Soru: Seçme özgürlüğü ve özgür irade arasındaki fark nedir?

Cevap: Özgür irade, nasıl davranılacağını seçmekten ibarettir. Seçme özgürlüğü ise seçimin kendisidir.

Soru: Kabala’nın bakış açısından, Hegel’in “özgürlüğün bilinçli bir gereklilik” olduğu varsayımı ne kadar doğrudur?

Cevap: Bu tamamen küçük bir materyalist kavram yanılgısıdır.

Soru: Yerine getirdiğim tüm düşüncelerim, isteklerim ve eylemlerim Yaradan tarafından mı yaratılıyor?

Cevap: Şu anda, evet, ama bir Masah (Perde) edinmeye başladığınızda, o zaman Yaradan sizin içinizde İstediklerini yapmayacaktır; bunun yerine, siz Yaradan ile istediğinizi yapacaksınız.

Soru: Herkes kendi kişiliğine sahiptir. Bu nedir?

Cevap: Kişilik bizi rahatsız etmez. Aynı şekilde, egoist taleplerinizi yerine getirirsiniz. Yani kişiliğinizin ne olduğu önemli değildir. Bir kişi yemek yemeyi sever, ikincisi dans etmeyi sever, üçüncüsü uyumak ister. Ne fark eder ki? Her koşulda arzularınızı yerine getiriyorsunuz.

Blitz Of Kabbalah Tips – 5/12/19

 

İlerlemenin Aracı Olarak Düşüşler

Soru: Düşüşleri birlikte hissetmeye çalışmamız gerektiğini mi söylüyorsunuz?

Cevap: Birlikte hissettiğimiz düşüş ve yükselişler vardır ve bireysel olanlar vardır.

Soru: Tüm grup olarak bir düşüş koşulunu hissetmek ne demektir?

Cevap: Düşüşü kimin yorumladığına bağlıdır.

Ben bunu Yaradan’dan, gruptan, yani ilerlemeden kopukluk olarak yorumluyorum. Örneğin, belli bir ağırlık hissederim fakat bunun bana ilerlemem için verildiğini hala belirleyemem; sadece içine batmış durumdayımdır.

Bu ağırlığı ileriye doğru ilerlemenin bir aracı olarak algılamaya başladığımda, o zaman bu benim ilerlememin aracı olur. Şimdi onunla hazla çalışır, onun sayesinde ilerleyeceğimi fark ederim.

Ortak bir hedefimiz, ortak eylemlerimiz ve yaşamımız olduğunda, ancak o zaman bazı şeylerde ortak yükselişler ve düşüşler olur ve bazıları da bireysel olur. Birlikte çalışabileceğimiz ve böylece ortak sonuçlar elde edebileceğimiz gerçeğini kullanmalıyız.

Burada dostlarımın durumunu az çok anlarım ve onlara yardım etmeliyim, bunun içinde yer almalıyım. Örneğin, kongre öncesi ilham almamız, hedefin önemi, toplantılarımızın önemi, kongre önemi, derslerin önemi hakkında konuşmamız bizim için çok önemlidir. Bütün bunları kendi aramızda toplamalı ve birbirimize ilham vermeliyiz.

Böylece, ortak bir alan oluşacaktır: Yaradan, herhangi kişisel bir hissiyatta değil, genel alanda kendini gösterecektir. Bu çok önemlidir çünkü onun tezahürü ancak onluda, ortak bir Kli (kap) formunda bağ kurduğumuzda gerçekleşebilir.

Descents As Means Of Advancement

 

Yaradan’ın Eşsizliği, Bölüm 1

Dünyanın Yönetimi Teorisi: Doğa

Yorum: Kabala açısından Yaradan ve doğa, bir ve aynıdır. Baal HaSulam, “Barış” makalesinde, dünyanın yönetimiyle ilgili beş teoriyi, tarih boyunca insanlığın Yaradan’la ilgili görüşünü nasıl değiştirdiğini açıklar.

İlk teori “Doğa” dır, buna göre,

‘‘…Dolayısıyla, realitenin varlığını akıl almaz bir bilgelikle gözlemesine rağmen, O’nun kendisi mantıksız ve tüm bunları şuursuzca yapıyor.’’

‘‘…Bu yüzden de kızacak, dua edecek ya da kendilerini haklı çıkaracak birinin olmadığına inandılar.’’

Benim Yorumum: Bu çok iyi bir teoridir. Aslında bunun böyle olduğunu görmekteyiz.

Bizler, doğanın değişmez yasasının önündeyiz ve onu iyi çalışmamız gerekir. Bunu çalışarak, her şeyin, bu yasanın nasıl değiştiğine değil, bizim bu yasayla uyumumuza bağlı olduğunu anlamaya başlarız. Sonuçta o, bizi değiştirmek için, bize göre değişir. Hepsi bu!

Bu, yasanın değişmez olduğu anlamına gelir. Doğa, giderek daha büyük integral bağda bize kendini gösterebilmek için, bağa doğru hareket eder.

Doğanın kendisi hakkında konuşamayız. Sadece bizim onu algılayışımız hakkında konuşabiliriz; çünkü beş duyumuzun dışında neler olduğunu bilmiyoruz. Bu, görmeyen, duymayan veya hissetmeyen yeni doğmuş bir bebeğe benzer. Sonra yavaş yavaş bebek hislerini göstermeye, dünyayla etkileşime girmeye başlar.

Bizler, bir tür alanda yaşıyoruz ve bu alan aynı zamanda bizim hissiyatımızdır. Onu beş duyumuzla algılarız; yani içimizdeki bir şey ondan yansır. Gerçekten ne olduğunu bilmiyoruz.

Soru: Çevremizde gördüğümüz her şeyin Yaradan olduğunu söyleyebilir miyiz?

Cevap: Hayır. Yaradan’a bunların arkasındaki her şey diyebiliriz: Yasa, güç, düşünce ve niyet.

Soru: Beş duyu organımda gördüğüm şey değil midir?

Cevap: Hayır. Çevremdeki her şeyin değiştiğini görürüm. Her şeyi değiştirene Yaradan denir.

Baal HaSulam’ın yazdığı gibi, O’nu anlamsız bir yasa ya da tam tersine, benim O’na karşı tutumuma bağlı olarak değişebilen ya da değişmeyen hisler ve niyetlerle dolu bir yasa diyebilirsiniz.

Uniqueness Of The Creator, Part 1

 

Kabala İpuçları – 6/16/19, Bölüm 1

Soru: Bağımsız manevi hayat nedir?

Cevap: Tüm koşullarınızı analiz etme ve inceleme ve bunlardan hangisinin en iyi ve en doğru olacağını seçme yeteneğidir.

Soru: Yaradan her şeyi yönetiyorsa eylemlerim için sorumluluk almak ne demektir? Kabala bilgeliğine göre, Yaradan’ın benimle ne yaptığını anlamak ve analiz etmek benim sorumluluğum mu?

Cevap: Sizler, Yaradan sizin yerinizdeymiş gibi, size verilmiş olan seçme özgürlüğü çerçevesinde yaptığınız eylemlerden sorumlusunuz.

Soru: Ruhun manevi babası ve annesi kimdir?

Cevap: Manevi baba ve anne, aynı zamanda Aba ve İma  (baba ve anne) olarak da adlandırılan manevi dünyadaki sistemlerdir. İki sistem ruhumu doğurur ve ben onların yönetimi altında var olurum.

Soru: Bilginin peşinde olmak ne zaman maddi ve ne zaman manevidir?

Cevap: Hepsi neden bilgiyi aradığınıza bağlıdır. Başkalarıyla nasıl bağ kurulacağını ve onların Yaradan’la yapışmalarına nasıl yardımcı olacağınızı bilmek için çaba gösterirseniz, bu manevidir. Tam tersi ise, fizikseldir.

Soru: Doğada, iyi durumların kötü durumları unutmaya yardımcı olduğu bir yasa var mı?

Cevap: Temelde, evet. Ama Kabala’da değil. Kabala’da her şey birbirine bağlıdır ve nihayetinde bunu tek iyi, genel ve integral olarak kavramaya başlarsınız. Dahası kötü bir şey yoktur. Eğer Kabala’yı çalışırsanız, tekrar tekrar düşüp yükselirsiniz ve tüm düşüşleriniz yükseliş olarak kabul edilir. Olumsuz hiçbir şey yoktur.

Blitz Of Kabbalah Tips – 6/16/19, Part 1

 

Kabalistik Kitapların Anlamı, Bölüm 1

Tora’nın Birçok Yüzü

Soru: Tevrat’ı açtığımızda, birçok karakterli tarihi hikayeler koleksiyonu buluyoruz. Onlarla doğru bir şekilde nasıl bağlantı kurmalıyız?

Cevap: Eğer Tora özel bir kaynaktan gelmeseydi, sadece Orta Çağ’da bir kişi tarafından yazılan sıradan bir kitap olsaydı, o zaman yalnızca ilginç bir tarihsel roman olurdu.

Tora’nın kendisi çok ilginç bir dilde arz edilir ve okumaya başladığınızda duramazsınız çünkü sizi büyüler. Onun içinde okumaktan asla yorulmayacağınız bir şey vardır.

Bundan,  bu kitabın kökeni, dini, tarihi, coğrafyası veya başka bir şeyle ilgisi olmayan, sıradan bir okuyucu olarak bahsediyorum. Bu tam anlamıyla ilginç bir tarzda yazılmıştır.

Bazıları Tora’yı tarihi bir belge, bazıları ise kurgu olarak veya belki de talimatlar veya yasal belgeler koleksiyonu olarak algılar. O, İnsanların ve ulusların eski zamanlarda etkileşimi, dünyaya bakışları hakkında birçok bilgi içerir.

Genel olarak, Tora çok ilginç bir kitaptır. Tora ve onun eserlerini karşılaştırmak mümkün ise Josephus Flavius’ta benzer bir şey görürüz. Bir dereceye kadar Tora’yı tekrar anlatır ve onu bir tarihçi olarak tanımlar.

Josephus, geniş bir bakış açısı ve tarihsel gerçekler hakkında derin bilgiye sahip, gerçekten müthiş bir tarihçidir. Eserlerini, özellikle onun için büyük bir enstitünün kurulduğu ve yüzlerce insanın onun için çalıştığı Roma’da sürgündeyken yazdı.

Ama yine de yazdığı şey Tora’nın kendisi ile karşılaştırılamaz.

The Meaning Of Kabbalistic Books, Part 1

 

Kabala ve İnançlar, Bölüm 1

İki Dünya: Kökler ve Dallar

Yorum: Tarih boyunca ve bugüne kadar dünyada birkaç bin inanç sistemi vardır.

Realiteye Kabala’nın perspektifinden bakarsak, bir yandan, insan toplumunun ve kültürel bir olgu olarak inançların sürekli gelişimi söz konusudur. Öte yandan, insanlıkta içsel bir değişim vardır yani arzularımız değişiyor ve bunun sonucu olarak inançlarımız da pagandan tek tanrıcılığa vb.ne değişir.

İçsel gelişim açısından Kabala ile çeşitli inançlar arasındaki fark nedir? Örneğin, Kabala’da manevi dünyalarda meydana gelen tüm süreçlerin, maddi dünyada en az bir kez ortaya çıkması gerektiğine dair çok önemli bir kural vardır.

Benim Yorumum: Manevi dünyalar, meydana gelen her şeyin köküdür ve dünyamız bu kökün bir sonucu veya dalıdır. Bu nedenle, üst dünyalarda var olan her şey, bir şekilde bizim dünyamızda en azından bir kez, belirli bir biçimde kendini göstermelidir.

Örneğin, çok güçlü bir kuvvet ya da üst dünyadaki belirli bir eylem, dünyamızda neredeyse zar zor fark edilebilen bir oluşum ya da güç olarak ortaya çıkabilir.

Gerçek şu ki, üst kök her zaman dünyamızla temas etmeli ve dalını dünyamızın içinde yaratmalıdır. Bizler, o daldan yola çıkarak, kökün kendisi hakkında bir şeyler öğrenebiliriz.

Kabbalah And Beliefs, Part 1

 

Ortak Ruhun Parçalarını Toplamak

Baal HaSulam, 4. Mektup: Tanrı’nın kutsandığı yere gitmemen ve ruhundan düşen tüm o zayıf organları toplayıp tek bir beden haline getirmemen haricinde hiçbir eksikliğin yok.

“Tanrı’nın kutsadığı bir alan”, aramızdaki koşuldur. Bu, kişinin yavaş yavaş yetiştirdiği, ektiği ve hasat ettiği yabani bir alandır.

En zor şey, ortak ruhun tüm zayıf organlarını toplamamız ve onları tek bir bedene bağlamamız gerektiği konusunda kendimizi ikna etmektir. Bizler beynimizi her türlü bilgeliği, Kabala’yı incelemeye, zor sorular sormaya ve geliştirmeye hazırlarız. Sadece başkalarını değil kişisel deneyimlerimizi hissetmeye bile hazırız ve tüm bunlar kesinlikle ihtiyacımız olan şey değil.

Sadece Yaradan’a içsel arzularımızla nasıl bağlanacağımızı düşünmemiz gerekir. Her birimizin böyle bir arzuya sahibiz, Yaradan bize bunu önceden verdi ve bu harika bir hediyedir. Ancak, yapmamız gereken şey, tüm arzuları bir araya getirmektir.

Biz kendimizi, dostlarımızla yalnızca Yaradan’a, benimkine, seninkine, onun ve diğer herkese yönelik arzularımızla bağ kurmamız gerektiğine nasıl ikna edebiliriz? Geri kalan her şeyi dikkate almayız, diğer her şey hayvandır.

Tüm bu arzuları, özlemleri ve niyetleri ortak bir arzuya nasıl bağlayabiliriz? Hayal kırıklıklarının, bizim ortak hayal kırıklıklarımız, özlemlerin ortak özlemlerimiz olduğunu ve Yaradan’a yönlendirmemiz gerekenin tüm bunların olmasına izin verin. Yani, bizler O’nunla çalışıyoruz: Yapabileceğimiz şey bu veya değil, talep ediyoruz, hayal kırıklığına uğruyoruz, ağlıyoruz ve bununla ilgili başka bir şey istiyoruz.

Buna “ruhundan düşen tüm o zayıf organları toplamak ve tek bir bedende birleştirmek” denir. Bu girişimler üst ışığın onlar üzerindeki etkisini zaten çeker ve sonra bağ gerçekleşir.

Collect The Parts Of The Common Soul