Monthly Archives: Ocak 2020

Arzuların Gelişimi, Bölüm 2

Tarihsel Dönemler ve Arzuların Gelişimi

Soru: Tarihsel bir bakış açısıyla, insanlık arzularının evrimini tarihsel dönemlere göre ayırabiliriz. Varsayılana göre MÖ 35.000’den MÖ 4.000’e kadar, insan arzularının cansız seviyesi gelişti. Bunlar yemek, seks, aile gibi temel arzulardır.

Sonra, 4000 yıl önce, Babil’de büyüyen egoizmden başlayarak ve yaklaşık olarak 5. yüzyıla kadar, bitkisel arzu seviyelerinin gelişimi, esas olarak servet arzuları gerçekleşti.

5. yüzyıldan 15. Yüzyıla kadar, sadece bin yıl, hayvansal seviyenin arzusu – iktidar için gelişti ve 15. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar insan seviyesinin arzularında –bilgi için bir gelişme oldu.

20. yüzyılın başlangıcı, insanlarda hem bireyciliğin hem de manevi arzuların gelişmesiyle belirgindi. Yani insanlar zaten köklerine ulaşmak istiyorlar.

Tüm bu arzular nasıl bir insanın içinde cansız, bitkisel ve hayvansala bölünmüştür?

Cevap: Bu kişinin doğasına, içinde egoizmin hangi seviyesinin hüküm sürdüğüne bağlıdır. Sonuçta, tüm bu arzular çeşitli egoist seviyelerdedir: cansız, bitkisel, hayvansal, insan. Bu bileşenlerin her birindeki egoizmin gücüne bağlı olarak kişi ya hayvansal veya bitkisel, cansız doyuma ya da insani doyumlara daha fazla eğilimlidir.

Soru: Tarih boyunca arzularımızın sürekli nasıl büyüdüğünü görmekteyiz. Hem insanın içinde hem de tüm insanlığın içinde büyümekteler. Sebebi nedir?

Cevap: Bunun nedeni, en geniş çeşitliliğinde, arzuların maksimum miktarını ve kalitesini elde etmemiz gerektiğidir. Onların, içimizdeki amaçlarını, nasıl çalıştıklarını, nedenini, ne için olduğunu değerlendirmeli, tartmalı, bulmalıyız.

Sadece bu arzuların uygulayıcıları olmak için değil, onları kontrol edebilmek, bu arzuları ele geçirmek, kendimize hükmetmek, kendimizden daha yüksek bir seviyeye ulaşmak için, böylece arzularımızı kontrol etme yoluyla onlardan maksimum özgürlüğe ve onları bir tür daha yüksek, mantıklı karara göre kontrol etme yeteneğine sahip oluruz.

Evolution Of Desires, Part 2

 

Yaradan’ın Eşsizliği, Bölüm 2

İki Otorite ve Birden Fazla Tanrı

Soru: Tarih boyunca, insanlar iki güç olduğunu gördüler. Bu nedenle, Baal HaSulam’ın yazdığı gibi, dünyanın ikinci yönetim teorisi ortaya çıktı: iki otorite teorisi. Yani insanlar iyi, yardımsever bir güç olduğunu ve kötü bir güç olduğunu gördüler. Kabala bu konuda ne diyor?

Cevap: Kabala bizi kontrol eden iki güç olduğunu söyler: Almanın gücü ve ihsan etmenin gücü. Onlar, kişinin gelişimine göre onun içinde tezahür ederler.

Kabala daima kişiyle ilgili olarak konuşur. Bizim dışımızda neler olduğunu bilmiyoruz. İyi bir kuvvetin ya da ona zıt olan, diğerinin tezahürü,  bir kişiyi belirli bir hedefe götürmek, onu geliştirmek için kontrol eden iki dizgin (iki sistem) gibi, tek bir güçten gelir.

Tek bir gücün yardımıyla gelişemeyiz. Kişi hassas bir unsur olarak yaratılır ve onu büyütmek/yetiştirmek için olumlu ve olumsuz güçlerle etkilemek gerekir.

Açıklama: Buradan Baal HaSulam’ın “birden fazla tanrı” hakkında yazdığı dünyanın üçüncü yönetim teorisi geliyor. Kişinin üzerinde çok sayıda etki olduğundan, birçok olguyu açıklamak için iki güç yeterli değildir.

Bu nedenle, insanlık doğal olarak, bu etkilerin her birinin arkasında ayrı birer güç olduğu ve bir şekilde ona hitap etmek ve hizmet etmek gerektiği sonucuna vardı.

Benim Yorumum: Bu kesinlikle doğrudur.

Uniqueness Of The Creator, Part 2

 

Dünya – Gerçeklik Mi İllüzyon Mu? Bölüm 2

Doğal Olayların Özünü Algılıyor Muyuz?

Baal HaSulam, “Kabala Bilgeliği’nin Özü”:

Kabala Bilgeliği’nin Gerçekliği

Gerçek şeyler, onların özüyle ilgili ne algımız ne de hayalimiz olmadığı halde, gözümüzün önündeki fiziksel realitede de bulunur. Bunlar, elektrik ve mıknatıs gibi “akışkan” şeylerdir.

Bununla beraber, canlı ve tatmin edici şekilde, etkilerini bildiğimiz bu isimlerin gerçek olmadığını kim söyleyebilir ki? Elektrik olarak adlandırılan şeyin, özünün algısına sahip olmadığımız gerçeğine de bundan daha fazla kayıtsız olamazdık.

Gerçekten, elektriğin ne olduğunu veya başka herhangi bir fiziksel olgunun özünü anlamıyoruz. Sadece etkilerini gözlemliyoruz.

Örneğin, elektrikle, elektromanyetizma ile nasıl çalışılacağını biliyoruz, bunları günlük ev faaliyetlerinde, hayatımızda özgürce kullanıyoruz. Ama bunun ne olduğunu gerçekten bilmiyoruz. Yine de, bu bizi hiç rahatsız etmiyor. Özlerinden habersiz bu doğal olaylardan yararlanmaya devam ediyoruz. Ve bunu bilmediğimizi anlıyoruz.

Herkes kendi üzerindeki etkisini hissetse de, yer çekiminin ne olduğunu biliyor muyuz? Atlamayı deneyin, ne olduğunu göreceksiniz. Bu gücü ölçüyor, üstesinden gelmeyi öğreniyoruz. Ama bu güç nedir? Onun özü nedir? Nereden geliyor? Bilmiyoruz. Tüm doğal olaylarla bu böyledir.

Baal HaSulam, onların  tezahürleri hakkındaki bilgimizin bizi tamamen tatmin ettiğini yazar. Bunları kullanmak için başka bir şeye ihtiyacımız yoktur.

Bizim için en önemli şey bu olguyu kullanmaktır. İçsel özlerini elde edemeyiz çünkü doğa bizi bu şekilde yarattı. Sadece hislerimizdeki etkilerini elde ederiz, daha fazlasını değil.

Tabi ki manyetizma, elektrik, yerçekimi ve diğer tüm doğal olayların nereden geldiğini bulmanın iyi olacağı sonucuna varabiliriz. Ama onlar bizden tamamen gizlidir. Biz sadece içinde bu olayların tezahür ettiği araçlarız ve onların tezahürleri bizim hissettiğimiz şeydir.

World—Reality Or Illusion? Part 2

 

Bağ, Doğru Kararların Kaynağıdır

Soru: Diyelim ki bir grup insan, yaşadıkları problemler için doğru çözümü bulmak istiyor. Kabala hakkında temel bilgilere sahipler ve çalıştayın sorunu çözmek için bir hazırlık olduğunu anlıyorlar. Bu çalışmada belli kurallar vardır. Bunlar nereden geldiler?

Cevap: Hemen hemen hiçbir sorunun çözülemeyeceği bir dünyada yaşıyoruz. Bugün bize görünüşte bir çözüm bulduk gibi gelse de, yarın zaten bunun bir çözüm olmadığını anlıyoruz. Çözümün ifşasına geldiğimizi düşünerek, çözümü sürekli saptırıyoruz.

Kabala bilgeliği, bağ kurarak ortak bir paydaya ulaşana kadar, bu çözümü bulamayacağımızı söylüyor. Bu bizim içimizde.

İnsanlığın daha büyük veya daha küçük bir bölümünde ortaya çıkan tüm problemler, yalnızca insanlığın bu bölümünün bağının kopuk olduğu gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Aksi takdirde hiçbir problem olmazdı. Sonuçta, hepsi bizim parçalanmamızdan, kopukluktan ve birbirimizden karşılıklı uzaklıktan gelirler.

Onları çözmek için bir araya gelirsek, önce ortak bir kolektife bağlanmalıyız.

Soru: Bu, Kabalistlerin hiçbir sorunu çözmedikleri anlamına mı geliyor?

Cevap: Hayır, niçin? Bağda olmadığımız gerçeğinin dışında ne gibi problemlerimiz var? Eğer bağ kurarsak tüm problemler ortadan kalkar.

Soru: Yani Kabala, sadece bir sorunu mu çözüyor: nasıl bağ kurulur?

Cevap: Dünyada başka hiçbir sorun yoktur.

Soru: Bunun sonucu olarak, diğer problemler ortadan kalkacak mı?

Cevap: Evet.

Soru: Peki ya sağlık, aile vb. sorunlar?

Cevap: Gerçek şu ki sorunlar farklı seviyelerde ortaya çıkmakta: cansız, bitkisel, hayvansal ve insan. Herhangi bir sorunun çözümüne gelebilmek için bir araya gelmeli, bağ kurmalı ve aramızdaki bağda çözümü bulmalıyız. Daha sonra bunu fiziksel sorunları ortadan kaldırmak için uygulayabiliriz.

Bununla birlikte, çözümün kendisini bulmak, ancak insanlar birbirleriyle karşılıklı olarak bağ kurduğunda, anladığında ve tamamladığında mümkündür. Ancak o zaman çözüm netleşir.

Dolayısıyla çözüm, insan seviyesinden daha düşük seviyelerdeki planları uygulamak için her zaman doğru ve faydalı olacaktır.

Connection Is The Source Of Correct Decisions

 

Manevi Uygulama

Soru: Ruhun gelişimi için gerekli olan nedir? Süreç nasıl gerçekleşir? Doğru yolda olduğunuzu nasıl anlayabilir ve hissedebilirsiniz?

Cevap: Ruhun gelişimi için sadece tek bir şey gereklidir: Başkalarına daha yakınlaşarak onu geliştirmeye başlamak. Bunun için genellikle “onlu” olarak adlandırdığımız küçük gruplar oluştururuz çünkü grubun on kişiden oluşması arzu edilir, ancak ondan az da olabilir. İnsanlar, onluda birbirlerine yakınlaşarak kendi içinde işleyen belirli manevi yasaları hissetmeye başlarlar.

Bu çok ilginç bir durumdur. Kendimizden, içinde kendimizi özel bir gücün ya da Yaradan’ın etkisi altında hissedeceğimiz bir laboratuar yapabiliriz.

Başka bir deyişle, birbirimize yakınlaşmaya başladıkça, Yaradan’ın aramızda nasıl ifşa olduğunu hissetmeye başlarız ve birbirimizden uzaklaştıkça, O’nun bizden nasıl uzaklaştığını hissederiz. Yaradan bu küçük grubun merkezindedir ve bu şekilde O’nu tanımlayabilir, açıklayabilir ve ifşa edebiliriz. Bu koşul hemen gelmez, ona yakınlaşmamız gerekir. Bir deneyin.

Bizi uzaklaştıran egoist güçlere rağmen aramızdaki bağı inşa ederek, onu hissetmeye başlayacağız. İçimizdeki bir şeyin ifşasına dair belirli bir hissiyata neden olacak olan, reddedilmenin üzerindeki yakınlaşmadır. Bu “bir şey”, Yaradan’ın edinilmesinin habercisi olacaktır. Bu oldukça karmaşıktır ve hemen gelmez, fakat çalıştaylarımızın uygulamada yaptığı şey tam olarak budur.

Spiritual Practice

 

Gelecek İçin Kapıyı Açma

Rabbi  Akiva, Raşbi’nin (Rabbi Şimon) öğretmeniydi ve doğal olarak Zohar Kitabı’nda yazılan her şeyi biliyordu. Rabbi Şimon’dan daha fazlasını biliyordu ama o bunu açıklayamadı. Bu bilgiyi ifşa etmek için, Rabbi Şimon diğer on kişiyle bir araya geldi ve son ıslah koşulunu yansıtan bir sistem yarattı. Bu nedenle önceden kimsenin açıkça ifade edemediği bir formda açıklama yapabildi.

Kabala’yı, bugün içinde yaşadığımız “son kuşağa” uyarladı, bu nedenle Zohar Kitabına değer veriyoruz. Rabbi Şimon, Kabala bilimini aldı ve son ıslah için doğru Kli’nin içinde kıyafetlendirdi. Bu nedenle, onun grubu sayesinde bize ulaşan ışığı kullanabiliriz.

Opening The Door To The Future

 

Anlamsız Tartışma

Soru: Bir öğrenci, öğretmenle tartışabilir mi?

Cevap: Öğrenci,  öğretmen kadar yükselmedikçe bunun mümkün olduğunu düşünmüyorum. Ancak,  o zaman da onların bir tartışması olmaz. Belki henüz net olmayan olguların dikkatle incelenmesi vardır. Ne tür bir tartışmaya sahip olabilirler ki?

Biz, dünyamızın üst yönetim sistemini inceliyoruz ve ona ulaşan kişinin, onun güvenilirliği hakkında hiçbir şüphesi yoktur.  Ona ulaşmayan kişi havada dalgalanır. Onun için her şey (görmek istediği gibi) güvenilir gelebilir ya da gelmeyebilir.  Bu nedenle, bu anlamsız bir tartışmadır. Hiç kimse yapmaz.

Pointless Argument

 

Kabalistin Kişisel Sırrı

Soru: Kişisel olarak, manevi dünyanın yasalarının anlayışına ulaştınız mı? Bu, Yaradan ile kişisel bir bağa ulaşmanıza yardımcı oldu mu?

Cevap: Bunun hakkında konuşamam; Kabalistlerin hiçbiri sizin için bu soruları cevaplamayacaktır. Bu Kabalistin kişisel sırrıdır.

“Evet” veya “hayır” dersem size ne faydası olur? Bu size hiçbir şey vermeyecektir. Bu yüzden her şeyi kendinizin başarmaya çalışması ve bunun nasıl olduğunu görmesi daha iyidir.

Personal Secret Of The Kabbalist

 

Erkek ve Kadın, Bölüm 1

Evrendeki İki Güç

Soru: Kabalistler, cinsiyetler arasındaki ilişkinin tüm evrenin temeli olduğunu yazarlar. Yaradan ve yaratılan varlıklar olduğu için mi insanlar, erkek ve kadına ayrılmıştır?

Cevap: Evet. Evrenin iki gücü – ihsan etmenin gücü ve almanın gücü – maddede erkek ve kadın şeklinde tezahür eder.

Soru: Yani ihsan etme gücü, erkek özü ve alma gücü, kadın özü müdür?

Cevap: Evet ama yalnızca şarta bağlı olarak. Esas olarak kuvvetler açısından bu doğrudur: erkek güç, verir ve dişi güç, alır. Bununla birlikte, alma ve ihsan etme söz konusu olduğunda, bu, kadın gücünün almanın egoistik niteliğe, erkek gücünün ise ihsan etmenin özgecil niteliğine uyduğu anlamına gelmez.

Her insanda: hem erkek hem de kadın her iki güç de vardır.

Male And Female, Part 1

 

Tek Bir Düşünce İçinde Yaşama

Soru: Öğretmen, manevi bilginin iletilmesinde öğrenciye ne şekilde bağlıdır?

Cevap:  Birçok şekilde. Öğretmen, öğretmenle ortak bir dalgaya uyum sağlamasına yardımcı olmak için, öğrenciyi geliştirmeye çalışmalıdır. Sadece birbirlerini anlamaya değil,  yavaş yavaş ortak hislerle dolu tek bir düşünceyle birlikte yaşamaya çalışmalıdırlar.

Soru:  Bir Kabalistin öğrencisi olmak ne demektir?

Cevap: Bir Kabalistin öğrencisi olmak, öğretmenle aynı duygu, anlayış ve düşünceyi istemek demektir.

Soru: Bir öğrenci, Kabalist bir öğretmenle ilgili hangi kurallara uymalıdır?

Cevap: Öğrenci,  kendini öğretmeninin düşüncelerine bağlamaya ve mümkün olduğunca derinlemesine onun içine girmeye çalışmalıdır. Başka bir şeye ihtiyaç yoktur. Bunu yapmak için, öğretmenin faaliyetlerinde ona yardımcı olmak gibi, yardımcı yöntemler vardır.

Sıradan bilimde bile birçok şey, bir öğrencinin öğretmenine ne kadar yakın olduğuna bağlıdır. Kabala’da, bu daha çok böyledir çünkü bir Kabalist, öğrencilerine profesör gibi sadece bilgiyi değil, sıradan duyular ve nitelikler tarafından hissedilemeyen hisleri de aktarır. Bu nedenle, burada çok daha fazla yakınlık – aralarında ortak bir bağ gerekir.  Ancak bu, yavaş yavaş elde edilir.

Live In One Idea