Daily Archives: Kasım 4, 2019

Sevgi, Başkalarının Arzularının Yerine Getirilmesidir

Soru: Kabalistler neden sürekli olarak “sevgi” kelimesini kullanıyorlar?

Cevap: Bizim özümüz ve tüm doğanın özü arzudur. Sevgi, karşılıklı memnuniyettir, sizin arzularınızı karşıladığımda ve sizde benimkileri karşıladığınızda ve yalnızca bu durum sayesinde artılarımız ve eksilerimiz birbirine bağlanır ve tek bir manevi bedene, tek bir arzuya dönüşürüz.

Soru: “Sevgi” yerine, “çekim gücü” dersem, bu doğru mudur?

Cevap: “Çekimin, birliğin veya bağın gücü” deyin.

Yorum: Sonuç olarak, “kişinin komşusuna sevgisi” ve “komşunu kendin gibi sev” cümleleri çok fazla kullanılmıştır ve bu bizim kafamızı çok karıştırmaktadır.

Yorumum: Anlıyorum. Hatırlıyorum, ben de bu konuda bocaladım. Şimdi bazı dünyevi çekiciliği, sevginin eş anlamlısı olarak düşünemiyorum. Sonuçta, bunlar hayvansal içgüdüdür.

Soru: Kabala bilimi, insanlar arasında doğru bağı kurmaktan oluşmaktadır. Bu sayede, Baal HaSulam’ın yazdığı gibi, daha önce içinde bulunduğumuz durumlardan enerji çağırırız. Enerji bizi etkilemeye başlar ve moleküllerin bir araya gelişiyle aynı şekilde, bizi bir araya getirir. Ancak onların yakınlaşması bilinçsizdi ve biz her şeyi bilinçli bir şekilde yapmalıyız.

Soru: Bu, diğer insanları daha yakına çekme eylemi nedir? Ne yapmalıyız?

Cevap: Diğer insanların arzularını algılamalı ve onları doldurmaya çalışmalıyız ve onlar da sizin arzularınızla aynı şeyi yapmalılar.

Belki de, her ne kadar çok zor olsa da, başkalarının arzularını bir şekilde hissedebileceğiz. Bunu nasıl yapacağımız hakkında hiçbir fikrimiz yok. Eğer onları doldurmak istersek, egoizmimizin buna ne kadar karşı koyduğunu hissetmeye başlayacağız. O zaman kendimizle savaşmalı, kendimizi başkalarından aşağı koymalıyız ve bu zaten manevi bir eylemdir.

Soru: Kendi arzularımı bile dolduramazken başkalarının arzularını nasıl yerine getireceğim?

Cevap: Zorunda değilsiniz. Arzularınızı rahat bırakın ve diğerlerininkini doldurun. O zaman sadece bu şekilde kendinizi doldurabileceğinizi göreceksiniz.

Soru: Fakat çok fazla arzuları var,  gün boyu sadece onları doldurmakla meşgul olmaz mıyım?

Cevap: Bu bütün gün kendinizi doldurmakla meşgul olacağınız anlamına gelir. Sadece başkaları aracılığıyla kendinizi doldurabilirsiniz. İşte bu nedenle insanlık giderek daha fazla harap oluyor.

Yorum: Evet, ama öyle hissetmiyorum. Onları doldurmaktan hoşlanmıyorum. Sadece birini seviyorsam, o zaman evet.

Benim Yorumum: Bu nedenle, onlara karşı sevgiye sahip olmayı talep etmelisiniz. Bu zaten egoizminizin üstündedir.

Love Is The Fulfillment Of Others’ Desires

 

Evrenin Yapısı, Bölüm 4

Kısıtlama – Malhut’un, Işığı Almayı Reddedişi

Soru: Dünyanın gelişimi ilk safhada durmuş olsaydı, almak için bağımsız bir arzusu olmayan hayvanlar gibi mi olurduk?

Cevap: Evet.

Soru: Eğer her şey dördüncü safhada durmuş ve daha fazla gelişmemiş olsaydı, o zaman bu arzu bağımsız olmasına rağmen yine de onu kontrol edemez miydik?

Cevap: O hala bağımsız bir arzu değildir çünkü kendi başına hazdan kopsa ve hazza yönelse de, Keter’in belirlediği hazza yönelmiş durumdadır. Doğasına göre doldurulmak ister. Bu arzu, Keter’in isteğiyle aynı şeyi istediğini anlar.

Malhut, Keter’den aldığını ve ondan almak istediği şeyi seçtiğini hisseder. Bu kesin olarak kendisi Keter’den almak istediği içindir,  böylece içsel olarak gelişmeye devam eder ve özgür olmadığının, bu hazlar ve arzular tarafından kontrol edildiğinin anlayışına gelir. Bunun anlamı, artı ve eksi onu tamamen kontrol etmektedir.

Böylece Malhut’ta özgürlük niteliği ortaya çıkar. Dolumun eksikliğine veya doldurulma arzusuna boyun eğmek istemez. Bağımsız hissetmek ister çünkü bu özelliğin Keter’de bulunduğunu hisseder; Keter ilk olandır, ondan önce hiçbir şey mevcut değildir.

Şimdi, Malhut’ta birkaç koşul daha gelişir: Eksik bir yaratılış olduğunu hisseder; Keter’e, Yaradan’ına, benzer olmak ister.

Yaradan’ın tamamen özgür olduğunu, ihsan etme ve almanın üstünde olduğunu hisseder. Ama o,  ya tamamlanma eksikliği ya da tamamlanmış olmayla kontrol edilmektedir. Yani, özgür iradeye, bağımsız “Ben” e sahip değildir ve hem olumlu hem de olumsuz etkiler onu tamamen kontrol etmektedir.

Özgür olmadığını, tamamen kontrol edildiğini hissetmeye başlar. Biz bu hissi, hazza veya onun eksikliğine bağımlı olan; kişinin kendi doğasının kötülüğünün ifşası olarak adlandırırız.

Bu his, Malhut’ta özgür iradesi olmadığı ve prensipte tamamen kontrol edildiği gerçeğinden dolayı, utanma hissine neden olur. Bu, bağımsız bir eyleme ihtiyaç duyulmasına neden olan, tamamen başkasının kontrolü altında olma hissidir. Bu onu o kadar çok durduracak ki, Işık ile her türlü teması kesecektir.

Bu koşula Tzimtzum (kısıtlama) denir. Yaratılanın, tamamen kontrol edildiği ve kendine ait hiçbir şeye, bağımsız bir şeye sahip olmadığı hissi; onu eylemlerini, arzusunu kısıtlamaya zorlar. Tamamen durmak/son vermek ister.

Yaratılan, tamamen kontrol altına alındığında, kendi içinde yok etmek için, önceki koşulu ortadan kaldırmaya hazırdır. Bu nedenle, bu duruma kısıtlama denir. Başka bir deyişle, Malhut özgürce hareket etme imkanı olmadığını hissettiğinde, kontrolü hissetmekten kaçınmak için her şeyi yapmaya hazırdır.

Soru: Malhut’un hissettiği utanç, tamamen kontrol edilmekten mi yoksa onu yaratan Üst güce zıt olmaktan mı gelir?

Cevap: Hemen hemen aynı şeydir.

The Structure Of The Universe, Part 4