Monthly Archives: Ekim 2019

Kadın Yönlendirir, Erkek Uygular

Soru: Bir kadın isteğini içsel olarak bir erkeğe iletebilir. Birçok kadın erkeklerinin Yaradan’a yakın olmasını ister. Bu arzuyu iletmek ne anlama geliyor?

Cevap: Eğer kadın, erkekten bir şey isterse her zaman onu alacaktır. Dünya bu şekilde düzenlenmiştir.

Bir kadının arzusu yüksek sesle duyurulmaz. Ağzınızı açmadan ama kafasına vurulmuş gibi hissedeceği şekilde, sessizce bir erkeği nasıl etkileyeceğinizi biliyorsunuz.  Bu bir kadın adına doğru eylemdir. Bu kasıtlı olarak doğada bu şekilde düzenlenir. Biz erkekler, bunu kabul etmeli ve hatta kadınların bize doğru yolda rehberlik etme fırsatı buldukları için mutlu olmalıyız.

Bir kadın kocasının hayatın anlamını anlama yönünde hareket etmesini isterse, o zaman elbette bu özel bir kadın ve harika bir eştir. Bu nedenle, bu tür kadınları takdir etmeli, onları başkalarına örnek olarak vermeliyiz. Ve elbette, bir şekilde yardım etmeliyiz böylece kocalar onları takdir eder ve onlara itaat ederdi. Evli olmayanlara böyle kocaları bulmalarını dilerim.

Soru: Kadınların tarafında aşırlık olabilir mi?

Cevap: Hayır. Kadınlar çok net bir anne tutumuna sahiptir. Kocasıyla ilgili nasıl davranacağını bilir. Yaratılışın amacını arzuluyorsa, erkeği gerçekten yönlendirebilecektir. Böylece görünen o ki erkek uygular ve kadın yönlendirir.

Kırk yıllık deneyimlerime göre ailedeki kadın, hedefin büyüklüğünün ve grubun ne yaptığının önemini anlarsa, o zaman kocanın kesinlikle çalışacağını ve hiçbir yere gitmeyeceğini söyleyebilirim. Ancak, karısı ona karşı ise, sonunda, çalışmayı bırakıp ayrılır.

Burada her şey eşe bağlıdır. Kadının dünyadaki arzusu, erkeklerden daha güçlü ve daha belirleyicidir.

Woman Directs, Man Implements

 

Kabala İpuçları 3.10.19

Soru: Talmud Eser Sefirot’u okurken uyuyakalıyorum ama Zohar’ı duyduğumda beni büyülüyor. On Sefirot Çalışması’nı okumaya devam etmeye değer mi; yoksa o sadece erkeklere mi yöneliktir?

Cevap: Eğer bir kadınsanız, genellikle On Sefirot Çalışması’nı okumak zorunda değilsiniz; bunun yerine Baal HaSulam ve Rabaş’ın makalelerini ve mektuplarını okuyun.

Soru: On Sefirot Çalışmasına Giriş bölümünde, eğer kişi Tora’yı öğrenirse ve 3 ila 5 yıl geçtikten sonra gerekli olanı edinememişse, artık yolda başarı görmeyeceği söylenir. Neden Kabala Bilgeliğinin çalışması son çaredir?

Cevap: Bu şeyler, Tora’yı gerçekten öğrenmeye özlem duyan insanlar, Tora’nın kişiye kendisini ıslah etmesi ve Yaradan’ın bu dünyada ifşası için verildiğini bilsinler diye söylendi. Bu nedenle, eğer kişi Tora’yı 3 yıl çalışırsa ve herhangi bir sonuç görmezse, bu Kabala Bilgeliğine geçmesi gerektiği anlamına gelir.

Soru: Baal HaSulam, büyük Ari’nin ruhunun onun içinde kıyafetlendiğini söyledi. Bu aynı ruh muydu; yoksa Ari ile aynı dereceye mi ulaştı?

Cevap: Hayır, bu aynı ruhtur. Buna “Ruhların Anlayışı” denir.

Soru: Kabala Bilgeliği aynı zamanda bir verasettir, bir mirastır. Baal HaSulam kimden miras aldı? Öğretmeni kimdi?

Cevap: Öğretmeni, yaşadığı Varşova yakınlarındaki küçük bir şehir olan Porosov’dan bir hahamdı. Fakat Baal HaSulam öğretmeninden öteye geçtiğini anladığında, Polonya’dan ayrılıp İsrail’e gitmesi gerektiğine karar verdi ve yaptığı şey buydu.

Soru: Bilimsel yaklaşım sayesinde, Mezmurlar’ı, Ekleziast’ı ve Kabalistik metinleri, içlerinden tek bir kelime bile anlamadığım hissi ile okudum. Bu çok kötü değil mi?

Cevap: Bu çok kötüdür. Duygu ve anlayışla okumalısınız. “Kalp anlar” denir, bu, his ile anlayış arasında, anlayıştan hissetmeye ve hissetmeden anlayışa, özel bir kombinasyonun olması gerektiği anlamına gelir. Biri, diğerini yönetir ve belirler.

Soru: Kişi Kabala kitabını okuduğunda bu, kişinin okurken yazarın koşullarını deneyimlediği anlamına mı gelir?

Cevap: Ben öyle olduğunu varsayıyorum. Anlaşıldığı gibi, yazarın yaşadıklarını deneyimleyemezsiniz ancak küçük bir dereceye kadar yapabilirsiniz.

Soru: Bir öğrenci, Baal HaSulam’ın yazılarının çalışılmasını, derhal ele almalı mıdır? Yoksa onlara başvurma anlamında, önce onları idrak edip anlamalı mıdır?

Cevap: Ben, Kabalistlerin, her şeyden önce toplumun daha geniş çevreleri için yazılmış makaleleriyle başlardım. Bunlar “Matan Tora (Tora’nın Verilmesi)”, “Arvut (Karşılıklı Garanti)”, “Dünyada Barış” ve benzerleridir.

Soru: Bir Kabalist için, hayvani kısmının ortadan kalkmasının (ölüm) önemi nedir?

Cevap: Öneme sahip değildir. Bana bir şey olursa, bunu mutlak bir sükunetle kabul edeceğim. Beni ilgilendiren tek şey, tüm yoğunluğu ile iyi bir ders vermek ve tüm dünyada yanımda olan tembel öğrencileri sarsmaktır. Başka hiçbir şey beni endişelendirmiyor. Umarım bu bir süre daha sürer. En azından ben bunun için yaşıyorum.

Soru: Kendi kelimelerimle yazmış olduğum kitapların özetini başkalarına gösterebilir miyim, yoksa onları yakmalı mıyım?

Cevap: Onları yanınızda tutabilirsiniz. Birisi onları görse veya duysa bile bu sorun değildir.

Blitz Of Kabbalah Tips – 3/10/19

 

Evrenin Yapısı, Bölüm 3

Arzunun Gelişiminin İlk ve Son Dereceleri Arasındaki Fark

Soru: Arzunun ilk ve son gelişim dereceleri arasındaki fark nedir? Ne de olsa her ikisi de almak istiyor.

Cevap: Elbette. Fakat gerçek şu ki, Hohma’nın ilk derecede alması içgüdüsel, yönlendirilmiş ve bağlayıcıdır çünkü Keter’den bu şekilde yaratılmıştır. Bu durumdaki yaratılış, basitçe hareket eder çünkü içsel nitelikler tarafından zorlanmaktadır.

Bina’da, kaynağı olan Keter’le iletişim kurmayı bıraktığında, Bina almayı reddettiği için, haz akışını, Keter’den çıkan kontrolü koparır, daha sonra yaratılış, kendisi için neyin önemli olduğunu belirlemeye başlar. Bu, kendi çabasıyla belirlenen yeni bir arzuyu, Malhut’u yaratır.

Soru: Yani, bu bağımsız bir arzu, ancak ilk derece öyle değil midir?

Cevap: Evet. Bu, sadece cansız bir şeyi doldurmanız veya kendisinin doldurulmasını isteyen, talep eden ve arzulayan bir şey ile karşılaştırılabilir.

Soru: Yemek örneğini verelim. Daha önce hiç yememiş olduğum bir yemek verildiyse, alma arzum olmasına rağmen, hala onu yemeyi denemem. Ancak denedikten sonra, bu yemek için kendi arzum oluşur.

Bu yüzden, anladığım kadarıyla, yaratılışın gelişiminin dört safhası tüm Kabala’nın özü müdür?

Cevap: Direkt ışığın dört safhası yaratılanların yaratılışından, arzudan bahseder. Ancak, bu varlık, prensipte, kendiliğinden arzuladığını hissetmektedir. Bina niteliği, yaratılışı kaynaktan ayırır: Bir tarafta dolduran Keter, diğer tarafta  alan Malhut. Bina bir anlamda onları ayırır.

Gerçek şu ki, yaratılış henüz bağımsız değildir. Keter’in ona vermek istediği şeye doğru koşmaktadır ama aynı zamanda arzularını kontrol edememektedir. Arzularınızı kontrol etmek, onların üzerinde olmak, daha yüksek bir seviyeye çıkmak demektir; kontrol ederken, arzularınızı siz yaratırsınız, arzularınız sizi kontrol etmez.

Bu nedenle, yaratılışın tamamı direkt ışığın dört safhası ile başlar. Dahası, son derece olan, tüm hazla dolu olan Malkut’a yani Keter’den gelen ışığa, Sonsuzluk Dünyasının Malkut’u denir çünkü onun gerçekleşmesi/doygunluğu kesinlikle sınırsızdır: Arzu ettiği kadarını  alır ve bununla doldurulur.

The Structure Of The Universe, Part 3

 

Kutsallık İle Bağ

Eğer doğru, gerçek bir değerlendirme yaparsanız, şu hemen netleşir ki kendiniz için talepte bulunamazsınız. Nihayetinde bunu yaparak, kendimi içinde Yaradan’ın bulunduğu ortak ruhtan, Kutsallıktan ayırmış olurum. Kendim için talepte bulunarak kendimi Kutsallıktan ayırırım. Herkes için talepte bulunmam gerekir ve Kutsallık ile bağ kurabildiğim ve bu birliğe girebildiğim ölçüde, Kutsallığın Yaradan’ın yaşadığı yer olduğunu hissedeceğim ve O’nu ifşa edebilir, O’na yakınlaşabilir ve hatta ona bağlı kalabilirim. Her şey genel Kli’ye giderek artan bir şekilde bağlanmama bağlıdır.

Bu nedenle kendiniz için talepte bulunmak, kendinizi hayatın kaynağından ayırmanız demektir. Sadece bunu hissetmiyoruz ve kafamız karışıyor. Ancak sistemi gören bir kişi bunun çok basit olduğunu ve Yaradan’ın bunun içinde olduğunu anlar. Sadece tek bir şey için talepte bulunmalıyız: Kutsallığa, hepimizin dahil olduğu fakat gizlilikten dolayı fark etmediğimiz sisteme ait olmak. Kendiniz için talepte bulunmak aptalcadır çünkü bu taleple kişi kendini iyiden uzaklaştırırsınız.

Connect With The Shechina

 

Kılıç ve Kalkan: Arzular Üzerinde Çalışma

Soru: Kalkan ve kılıç, sağ ve sol çizgiler için bir benzetme midir? Öyleyse, ihsan etmek nedir ve almak nedir?

Cevap: Kalkan temelde arzularınızla çalışmanın kısıtlamasıdır. Kılıç, egoist arzularınızı özgecil olanlara dönüştürdüğünüz, düşmanlarınıza bununla vurduğunuz zamandır. Yani, onları yenersiniz, onları ele geçirirsiniz, böylece onlar almak için çalışmak yerine ihsan etmek için çalışırlar.

Soru: Onlu da  kalkan ve kılıcı edinir mi?

Cevap: Tabii ki. Bu, onları edinmeden önce kişilerin onluda toplanması gerektiği anlamına gelir. Ondan önce, kimseye ayrı olarak hiçbir şey verilmez.

Kabala tek bir kişi hakkında değil, bir vücut olarak bir araya gelen on kişi hakkında konuşur. Aksi takdirde, kendilerini birbirlerine karşı iptal edemezler ve bir şekilde Yaradan gibi olmaya başlarlar.

Shield And Sword: Work On Desires

 

Hayatın Anlamı İle İlgili Soruya Giden Uzun Yol

Soru: Kalkan ve kılıçla ilgili kısa bir hikâyede kral, oğluna ilk önce ona nasıl kullanılacağını öğretmeden bir silah sunar ve gizlenmeye gider. Neden oğluna, ona saldıracaklarını bildiği halde düşmanlarla nasıl savaşılacağını göstermemiştir?

Cevap: Bu dünyada da böyle hissetmiyor musunuz? Buraya atıldığınızı ve ne için, neden ve nasıl olduğunu bilmediğin hissine kapılmadınız mı? Birdenbire, kendinizi üst dünyada hissetmenize ve varlığınızın amacını öğrenmenize yardımcı olacak bir Kabala bilimi olduğu size söylenir.

Sonuçta, gerçekten sizler kayboldunuz ve hiçbir şey bilmiyorsunuz. Bu gerçekten maddi dünyadaki durumumuzdur. Bu nedenle, her şeyden önce, gerçekten böyle bir durumda olduğumuzu belirtelim.

Şimdi başka bir soru: Neden bizlere, nerede olduğumuzu, ne için ve neden olduğunu bilmediğimiz, hayvanlar gibi var olduğumuz bir koşul verilmektedir?

Yavaş yavaş insan olana kadar, hayvanlar gibi binlerce yıldan beri gelişiriz. Daha sonra, binlerce yıl daha gelişmeye devam ederiz ta ki sözde insanlar olarak “Neden varım?” “Ben kimim?”, “Yaşamın amacı nedir?”, “Hayatın anlamı nedir?”, ”Doğumdan önce ve ölümden sonra bana ne olur?” gibi sorular sormaya başlayana dek. On binlerce yıl, insanlık bunun hakkında düşünmeye ve sorular sormaya başlayana kadar geçer çünkü her nesilde egoizm büyür ve bizi yavaş yavaş geliştirir. Şimdi, neden bütün bunlar gerekli? Gerçekten ihtiyacımız var mı? diye düşünüyoruz. Cevaplarını bulmanın çok zor olduğu birçok soru var.

Neden hemen cevap alamıyoruz? İlk önce sorumuzu anlamamız için. İnanın bana, o kadar basit değildir. Uzun bir süre, belki birkaç yıl boyunca bile, bu soru sizde tamamen olgunlaşana kadar acı çekeceksiniz. Ancak o zaman onun içinde cevabı göreceksiniz.

The Long Road To The Question About The Meaning Of Life

 

İnsanın Geleceğini Ne Belirler?

Soru: Bir insanın geleceğini ne belirler?

Cevap: Hiç kuşkusuz, herkes geleceğe ilgi duymaktadır. Zamanın her anında, o şimdiki zaman içinde ortaya çıkar ve şimdiki zamana dönüşür.

Bu nedenle, gelecek sürekli bize bağlantılıdır ve bugünümüzü belirler. Çok yakında olmasa da bir şeylerin gerçekleşmek üzere olduğunu biliyorsak, yine de onu bekleriz ve şimdiki durumumuz özellikle de ruh halimiz, dünyaya ve hayata karşı tutumumuz ona bağlıdır. Bu nedenle gelecek, yaşamlarımızı önemli ölçüde etkileyen bir faktördür.

Soru: İnsanı hayvandan ayıran şey bu mudur?

Cevap: Hayvanlar geleceği hisseder, ancak bir insanla aynı ölçüde değil ve onlar buna duyarlı değildirler.

Bir kişinin geleceği, şimdiki zamanda kendini ayarlama şekline bağlıdır. Sonuçta, gerçekte gelecek yok. Eğer pasif olarak yaşarsak o zaman geleceği, ne olacağını, diğer insanlara, koşullara ve diğer her şeye bağlı olarak belirleriz.

Manevi olarak yaşadığımız zaman, ne gelecek ne de şimdi vardır. Bir şekilde geçmiş hakkında konuşabiliriz çünkü zamanın aktığı bir koşuldaydık, içimizde bir takım değişiklikler oluyordu. Ancak, şu an şimdiki zamanın içindeysem kendimi açıkça, geleceği olmayan yaratılmış varlıktan, yaratabilirim.

Bu bizim dünyamızda kulağa çok tatsız gelmektedir “Geleceğiniz yok” ve bunu bir kişiye söylemek onu öldürmek demektir. Oysa Kabala bilgeliğinde, böyle değildir. Geleceğin yok çünkü şimdi onu, kendin yaratacaksın.

Git ve onu yap, şekillendir, resmini çiz ve olacak şey bu. Ve ne zaman olacak? Sen ne zaman istersen.

Ancak, geçmiş, şimdi ve gelecek yoksa hiçbir dünya yoksa ve bunlar bize sadece üst ışığın beyaz arka planındaki niteliklerimiz tarafından gösteriliyorsa, o zaman “İnsanın geleceğini ne belirler?” sorusunun anlamı nedir? Bu kişiye bağlıdır!

Ve sadece acınacak halde ifade ettiğimiz “Bir kişi kendi geleceğini yapar!” şeklinde değil. Hayır. Gerçek şu ki, kendisini etkileme algoritmasını bilen her insan, kendisini ve geleceği yaratır çünkü onun içsel arzuları, onu ve dışsal arzuları (etrafındaki dünyayı) yaratır. Bu nedenle, gelecek yalnızca kendisine, onun tüm unsurlarına ve ayrıntılarına bağlıdır.

Buna gelmek kolay değildir. Ancak, bizler buna muktediriz ve bir gün yapabileceğiz. Bu süre içinde, bize bu bir hayal gibi gelmektedir.

What Determines The Future Of A Person?

 

Kişi İfşa Eder, Metin Değil

Soru: Kabalistler kod içeren metinler yazıp, harfler veya kelimelerle sırlar sakladılar mı yoksa kitaplar yazıldığı gibi mi anlaşılmalıdır?

Cevap: Onları yazıldığı gibi anlamalısınız. O zaman metnin kendisinde değil ama sizin içinizde, metne bir tepki olarak, tamamen yeni ve farklı bir anlamın bulunduğunu göreceksiniz. Yani siz ifşa edersiniz, metin değil.

Metinde kod yok, sır yok, şifre yoktur. Bütün şifre sizin içinizdedir. Aynı kelimelere verdiğiniz tepkileriniz tamamen farklı olacaktır. İçinizde ifşa olanlar tarafından adeta ele geçirileceksiniz.

Temelde, metin aynı metin olacak ve kitap aynı kitap olacak, sadece siz onu yeni bir şekilde algılayacaksınız. Örneğin, bir kitabı ilk kez okurken, akıllıca bir şey söylediğini hissedeceksiniz ve sonra, birkaç yıl sonra tekrar ona geri döndüğünüzde, onun üst dünyaların yapısını anlattığını ve onun içinde bulunduğunuzu anlayacaksınız.

The Person Is Revealed, Not The Text

 

Yolda Neye Tutunabilirsiniz?

Baal HaSulam, Şamati, 187, “Çaba Göstermeyi Seçmek”: Sınama, kişinin herhangi bir şekilde karar verememesi demektir. Bu, Yaradan’ın iradesini ve öğretmeninin iradesini belirleyemediği zamandır.

Kişi özveriyle çalışabilmesine rağmen, bu özverili çalışmanın yerinde olup olmadığını belirlemekten acizdir ve bu sıkı çalışma öğretmeninin görüşüne ve Yaradan’ın görüşüne karşı olabilir.

Soru: Bir şekilde, doğru çalıştığımızı görmek mümkün mü?

Cevap: Hayır, çünkü bu sizin egoistik ödülünüz olurdu. Eğer gerçekten ihsanda bulunuyorsanız, eylemlerinizin sonuçlarının sizin için kesinlikle bir önemi yoktur. Sadece onları doğru yapıp yapmadığınızı bilmek istersiniz.

Bu konuyla ilgili yapabileceğiniz bir şey yoktur. Bu ciddi bir sistemdir. Eğer ihsan etmenin içinde olmak istiyorsanız, kendinizin üstüne yükselmeli ve kendinizden çıkmalısınız. Size böyle bir fırsat verilir. Aksi halde olduğunuz gibi kalırsınız.

Basitçe Kabala’yı öğrenebilirsiniz. Bu bir bilgi kaynağıdır; tarihi, coğrafyayı ve dünyadaki insanların şimdiki ve hatta gelecekteki etkileşimlerini açıklayan bir metottur.

Dünyadaki tüm insanların, manevi gelişime girmeseler bile, Kabala’dan öğrenilebilecek bilgi setini, başka herhangi bir bilim gibi çalışarak öğrenmelerini isterim.

Soru: Kişi doğru ilerlediğine dair bir kanıta sahip değildir. O zaman kişi neye tutunmalı?

Cevap: Hiç bir şeye tutunmamalı. Havaya, Yaradan’a. Yalnızca grupta, dostlarla bağ kurduğunuzda, onlar için çalıştığınızda ve onlar da sizin için çalıştığında, Arvut (karşılıklı garanti) denilen koşula ulaşırsınız ve buna tutunabilirsiniz.

What Can You Hold Onto On The Path?

 

Çocuk Nasıl Yetiştirilir?

Yorum: Japonya’da,  çocuğun her hangi bir fiziksel cezalandırılması yakında yasaklanacak. Küçüklerin fiziksel olarak cezalandırılması yasağı ebeveynlere, sosyal hizmet uzmanlarına ve öğretmenlere uygulanmaktadır.

Benim Yorumum: Herkesin söylediği şeylerin toplum, aile vb. için kabul edilebilir olduğunun ötesine geçerse, çocuğun davranışlarından memnuniyetsizliğimi nasıl ifade edebilirim?

Bana onları eğitmek için çocuklar üzerindeki etkinin, tam bir dağılımını versinler. Çünkü eğitim sınırlamayı gerektirir.

Hoşnutsuzluğunuzu ifade etmelisiniz ki böylece çocuk anlasın. Ve bunun onun yararına olduğunu anlar. Yani, bunu kızgın ve sinir dolu olduğunuz için değil, onun iyiliğini istediğiniz için yapmaktasınız. Bu eğitimde son derece önemlidir.

Soru: Duygularınızı bir çocuğa boşaltmadığınızı nasıl aklınızda tutarsınız?

Cevap: Bunu yapmak için, eğitimciler eğitilmelidir.

Soru: Yani,yasaklamalarla hiçbir şey yapamaz mısınız?

Cevap: Hiçbir şey yapamazsınız. Peki, eğer kanun olsa? Ne ceza kesilecek, ebeveynleri hapis mi edecekler? Toplumda bu tür bir karışıklık yaratacaktır.

Devlet böyle bir yasa çıkardığında ve genel olarak herhangi bir yasa çıkardığında, mutlaka bu yasaya nasıl uyulacağını öğretmeli ve ona uygun desteği sağlamalıdır.

Soru: Doğru yetiştirme tarzı nedir?

Cevap: “İnsan küçük hayvan olarak doğar.” denir.  Yavaş yavaş, onu eğitmezsek büyük bir hayvan olacaktır. Onu eğitmek için gelişimi ile eş zamanlı olarak belli bir baskı uygulamak gerekir.

Ona, içindeki insanla ilgili değil, içindeki hayvanla ilgili baskı yaptığımı bilmesini sağlarım. İnsanı geliştirmek isterim, hayvanı frenlemek isterim… ve hayvan vahşidir.

Çocuk, iki kısımdan oluştuğunu bilmelidir: iyi ve kötü ve kötülüğü sınırlandırmalıyız.

Yorum: Twitter’da öfkeli yorumlar bekliyorum…

Benim Yorumum: Bu önemli değil. Öfkeli yorumlar olup olmamasının ne önemi var? En önemlisi, gerçeği söyleyin ve sonra o, bir süre sonra farkına varacaktır.

Soru: Öyleyse sizin kanınız, ebeveynleri ve eğitimcileri eğitmeniz gerektiği midir?

Cevap: Tabii ki. Çocuk yetiştirmeden önce ebeveynleri yetiştirmek gerekir. Aksi takdirde, ebeveynler çocuklarını kendilerinden bile daha kötü yetiştireceklerdir.

How To Raise Children