Monthly Archives: Nisan 2019

Bir Kabalistin Dereceleri

Soru: Son derecedeki bir Kabalist, orta veya daha düşük bir derecedeki Kabalist’in yapamayacağı neyi yapabilir?

Cevap: İhsan etme. Her şey sadece ihsan etme becerisi ile değerlendirilir ve ölçülür. Bir insanın egoizmi ne kadar büyük olursa, ihsanı da o kadar büyük olur ve bu nedenle, derece daha büyük. Bu şekilde, kişi, üst dünyadan daha fazlasını, Yaradan’ı ve Yaradan’ın derecesinde kendi koşulunu ifşa eder.

Soru: Egoizmimin gücünü nasıl belirlerim?

Cevap: Şimdilik, egoizminizin gücünü ölçemezsiniz. Bunu sadece üç çizgide bulunuyorsak belirleyebilirsiniz: sağ, sol ve orta çizgi. Daha sonra bir tarafı diğerine göre ölçme fırsatı elde edeceğiz ve manevi dereceler buna göre ortaya çıkacaktır. Egoizmin ölçüsü budur.

The Degrees Of A Kabbalist

 

Her Şey Sadece O’ndan

Baal HaSulam, “On Sefirot’un Çalışmasına Giriş”: Zohar’da ve tüm Kabala kitaplarında sıkça bahsedildiği gibi Mesih’in gelişinin neden büyük halk kitleleri tarafından Kabala çalışılmasına bağlı olduğunu çok iyi anlamamız lazım. Halk bunu çoktan anlamsızca tartıştı ve artık dayanılmaz hale geldi.

Tora’yı çalışanlar bile, yaptıkları her lütfu kendileri için yapmaktadırlar. O zaman, ruh ayrılır ve dünyaya geri dönmez. Bu, Mesih’in ruhudur.

Sorun, insanların üst kökte meydana gelen her şeyi ayırmaları ve üst gücün her şeyde hareket ettiğini görmek istememeleridir. “Yaradan’dan bağımsız bir yer yoktur”, O’nun katılımı olmadan gerçekleştirilebilecek hiçbir eylem yoktur. Bu hayatımızın her anında meydana gelir. Kişi tüm arzularının, düşüncelerinin ve eylemlerinin, hatta en kötüsünün bile Yaradan tarafından belirlendiğini anlamalıdır ve tutumunu O’nun eylemlerine göre belirlemelidir. Ardından, şu anki koşulunda, üst güçle yapışmaya ulaşacaktır.

Kişi, O’nun, olup bitene ilişkin kişinin tutumunu düzeltmek için hareket ettiğini fark ederek, Yaradan’ı haklı çıkarır. Yaradan, onu hayvansal, akılcı bir mantık açısından haklı gösterilemeyen her türlü koşuldan geçirir. Fakat her şeyi Yaradan’a “başkası yok” a bağlamaya çalışarak, kişi olanlara karşı tutumunu değiştirir. Kişi için asıl şey, O’nu memnun etmek için, her şeyi Yaradan’a bağlamaktır. Kişi,  hoş olmayan duygularını, korkularını, acısını, gururunu vb. dikkate almaz.

İlk olarak, her şeyin Yaradan’dan geldiğine karar verir, ancak O’nu acısı nedeniyle haklı çıkaramaz. Sonra gerekli olduğunu anlayarak, tatsız koşulla hemfikir olur. Yani, onu bu şekilde ıslah eden Yaradan’ı haklı çıkarır, ama yine de kendini kötü hissetmektedir. Ve sonunda, amacın öneminden dolayı, haz alma arzusundaki fiziksel acıları kapsayan acı hissinin üzerine çıkar. Bu şekilde Yaradan’a bağlılığa ulaşır.

Daha önceki tüm aşamalar “köle”, “hanımına yardım eden hizmetçi” olarak adlandırılan, ıslah edilmiş arzusu, Malhut’tur.

Lo Lişma koşulunda, bütün eylemleri Yaradan’a bağlarım, dünyada meydana gelen her şeyi O’na bağlayarak, tüm düşüncelerimle ve arzularımla O’na tutunmaya çalışırım. Sonuçta, “O’ndan başkası yok.” Ama aynı zamanda hala hislerimi ona eklerim, hoş ve hoş olmayan olaylar hissederim, bazılarını isterim ve bazılarını istemem. Yani, olan her şeyde, kişisel çıkarım, bilinçli ya da bilinçsiz olarak mevcuttur.

Kendimi olayların farklı bir sonucunu istediğimi düşünürken bulurum ve olanlardan pişmanlık duyarım. Üzüntü ve pişmanlık, Yaradan’ın yönetiminden memnun olmadığımı kanıtlar. Hiç şüphe yok ki, sadece O beni yönetmektedir ama ben hala O’nunla aynı fikirde değilimdir, O’na bağlı değilimdir. Kötü ve iyi bütün durumlarda tamamen mutluluk içinde değilsem, Yaradan’la yapışmada olmadığım anlamına gelir.

Bu koşula Lo Lişma denir, çünkü hislerim ve anlayışım için her koşulu daha hoş bir yöne çevirmek isterim. Bu yapışmanın eksikliğini gösterir.

Uygulamada, hissettiğim tüm koşulların Yaradan’dan gelip gelmediğine karar vermem gerekir. Burada farklı aşamalar mümkündür: daha fazla gizlenme veya daha fazla ifşa. Bu karar akılda verilir. Ve ayrıca, hissiyatta tanımlamak gerekir: Bana hoş olan ya da hoş olmayan şeyler neler? Az ya da çok bununla hem fikir miyim? Mutlu muyum yoksa değil miyim?

Aklımda, kalbimde, hislerimde ve mantığımla her şeyin Yaradan’dan geldiğine ve her şeyin güzel olduğuna dair bir fikrim olmalı; yani, Yaradan, iyidir ve iyilik yapar ve O’ndan başkası yoktur. Hislerime göre, iyi ve iyilik yapar ve mantıklı kararıma ve eylemlerime göre O’ndan başkası yoktur. Tek yapmamız gereken şey budur.

Eğer henüz bunu başaramadıysak, onlu vasıtasıyla mümkün olduğunca fazla ıslah eden ışığı çekmeli ve Yaradan’a bir dua ile seslenmeliyiz. Ve asıl şey, Yaradan’ın önemini, her şeydeki tekliğini artırmaktır: O, ilk ve son olandır; her şey sadece O’ndandır.

Everything Is Only From Him

 

Manevi Koşulların Amaçlılığı

Soru: Kabala çalışırken coşku/mutluluk durumu kabul edilebilir mi?

Cevap: Elbette. İnsanlar bunu ister.

Soru: Bu bitmeyebilir mi?

Cevap: Bitecektir ve kişi iki çizgiyi (sağ ve sol)net bir şekilde kontrol etmeye başlayana kadar muazzam yıkım ve hayal kırıklığıyla ve yine memnuniyet ve coşkuyla,  birbirini takip edecektir. O zaman mutlu ve üzüntülü koşul, tamamlanma ve boşluk, onun için de aynı olacaktır çünkü kişi ikisine de ihtiyaç duyar ve her ikisi de hedefe götürür.

Soru: Kişi, insanlarla yapılan normal iletişimden dolayı neşe ve haz ile Kabala’daki birleşmeden dolayı haz arasında nasıl ayrım yapabilir?

Cevap: Kişi bunu anlam ve amaç olarak ayırt edebilir. Kabala’da, bütün koşullarda bir anlam vardır çünkü her biri sizi ilerletmektedir. Hangi eylemleri yaptığınız ve nasıl hissettiğiniz önemli değildir, onlar sizleri yine de milim milim hedefe yakınlaştırırlar. Bundan dolayı, hayat nafile geçmez.

Purposefulness Of Spiritual States

 

Yaradan Neye Dikkat Eder?

Soru: Bir kişinin ıstırap biriktirme süresi vardır. Onlunun böyle bir süresi var mıdır?

Cevap: Eğer bir gruptaysanız, ıstırap çekmenize gerek yoktur. Ebeveynlerin çocukları için istediği gibi, dostlarınızın özlemlerini ve arzularını toplamanız ve onları Yaradan’a yükseltmeniz gerekir. Bu hepimizin yapması gereken şeydir.

Eğer herkes diğerleri için isterse, bu ciddi bir talep olacaktır. Yaradan, O’nun içimizde uyandırdığı güncel arzulara değil, sadece çabalarımızla arzularımızı bırakma, dostların arzularını alma ve onlar için isteme durumumuza/davranışımıza dikkat eder. En önemli şey, Yaradan’a yakarışımızın niteliğidir.

What Does The Creator Pay Attention To?

 

Istırabın Manevi Kökü

Soru: Neden acı çektikten ve yol açtığı sonuçları gördükten sonra, bunun başka türlü olamayacağını anlıyor ve onları haklı çıkarıyorsunuz, ancak onlardan geçerken, onları haklı çıkaramıyorsunuz?

Cevap: Gerçekten de haklı çıkaramazsınız. Eğer önceden “Şimdi her türlü ıstıraba ve sınamaya, var olan her şeye hazırım, çünkü onlar bana bütün dünyayı, manevi hissiyatları ifşa edecekler!” diye düşünürseniz bu iyidir.  Fakat bir dakika acı çektikten sonra, her şeyi bırakmaya ve hissetmemek için kaçmaya hazırsınızdır.

Daha sonra her şeyi haklı çıkarırsınız. Bu, kişinin nasıl yaratıldığıdır.

Soru: Bunun manevi bir kökü var mıdır?

Cevap: Evet, bunlar henüz içimizde birleştirilemeyen iki çizgidir.

Soru: Yani, acı çekerken onları haklı çıkaramam ve ancak daha sonra yararlı olup olmadıklarını anlayabilir miyim?

Cevap: Doğru acı, sadece grupta hissedilir. Bu, dostlar arasında iletişim eksikliğidir, karşılıklı garantinin, karşılıklı yükümlülüklerin,  karşılıklı yüceltmenin eksikliğidir. Diğer her şey, tamamen gereksiz acıdır ve bundan kaçınmak daha iyidir.

The Spiritual Root Of Suffering

 

Uyum, Çelişkilerin Dengesidir

Soru: Kabalistik bakış açısından istikrar ve uyum nedir?

Cevap: Uyum, alma ve ihsan etme güçleri arasındaki karşılıklı olarak birbirini dengeleyen, vurgulayan, büyüten, arttıran ve aynı zamanda istikrara yol açan dengedir.

Soru: Öyleyse, neden bir zıtlık yaratmak gerekliydi? Doğrudan uyum ve istikrar yaratmak mümkün değil miydi?

Cevap: Hayır. O zaman onları hissetmezdik. Göreceli bir uyum içinde var olan böcekler gibi olurduk. Varoluşun, özellikle de dünyamızda, tam olarak iki ilke arasındaki mücadeleden oluştuğunu görürüz. Bu nedenle, burada bir uyum yoktur, ancak iki zıt kuvvet arasında daha büyük veya daha küçük bir denge durumuna yol açan yalnızca değişken, dalgalı bir mücadele vardır.

Sadece Kabala bilgeliği, her iki gücün karşılıklı olarak birbirini tamamlayacağı böyle bir dengeye ulaşmanın nasıl mümkün olduğunu açıklar.

Fiziksel dünyada, bu güçler karşılıklı olarak birbirlerini dışlar, birbirlerini yok etmeye ve iptal etmeye çalışırlar. İbranice’den “alma bilgeliği” olarak tercüme edilen “Kabala”, iki karşıtın, karşılıklı birleşiminin nasıl doğru bir şekilde inşa edileceğini açıklar, böylece manevi varoluş aralarında mümkün olabilir.

Dünyevi hayat basit ilkelere dayanır: cansız, bitkisel ve belirli bir süre için var olan ve sonra ölecek olan canlı varlıkların göreceli dengesi. Yani, fiziksel denge zaman testine karşı koyamaz.

Aksine maneviyat, Gimar Tikun (ıslahın sonu) olarak adlandırılan tüm tezahürlerinde mutlak dengeye ulaşana kadar sürekli gelişir.

Soru: Bu, mutluluk kavramının ancak çelişki varsa var olabileceği anlamına mı gelmektedir?

Cevap: Mutluluk, ancak bir çaba olduğunda mümkündür ve bu çabanın dengeye geldiği anlarda tam olarak hissedilir. Önceden boşluk hissetmiyorsanız, memnuniyet, mutluluk veya haz olamaz. Bu nedenle, onun olumlu sonucunu hissetmek için bir çaba olmalıdır. Bu her şeyde böyledir.

Harmony Is A Balance Of Contradictions

 

Sadece Egoizminizi Görürseniz…

Soru: Her nereye dönersek dönelim sadece egoizmimizi görürken,  manevi yolda nasıl kalabiliriz?

Cevap: Gruptaki çalışmanızı arttırmanız ve birbirinize karşı egoizminizi iptal etmeye çalışmanız gerekir. Sürekli olarak kendinizin üzerine yükselmek için özellikle birbirinizle birlikte oynadığınızı, birbirinizi kıskandığınız göstermelisiniz.

Bu,  yukarıdan yardım almaya başlayana kadar sadece grupta gerçekleştirilebilir. Bunu çok hızlı bir şekilde yapabilirsiniz.

If You See Only Your Egoism…

 

İbur – Yaradan İle İlk Bağ

Maddenin üzerine yükselmeye, onunla uzlaşmaya hazır olmak, manevi dünyaya, gebelik (İbur) olarak adlandırılan ilk manevi koşula girmek için bir ön koşuldur. Tabii ki, her manevi koşul, maddesel/fiziksel karanlıktan, önceki koşulun tamamen kaybedilmesinden ve buna boyun eğilmesinden başlar.

Grup bu bozukluğun üstesinden gelmek için yardım etmelidir, çünkü grup manevi bir koşulun içindedir, bu nedenle siyah ve karanlık olarak ortaya çıkan önceki fiziksel koşulu iptal eder.  Bunu bu şekilde görmemiz ve dostlarımızla daha yüksek, manevi bir düzeyde çaba sarf etmek için bağ kurmak zorunda kalmamız için bu, yukarıdan yardımdır. Bu yolla, aramızdaki ilk bağa ulaşır ve aynı ölçüde üst güçle temas kurarız.

Tek bir kalpte birleşmeye çalışırsak, o zaman Yaradan’la bir bütün halinde birleşiriz. Yaradan ile ilk temasa, manevi yaşamın başlangıcı olan manevi gebelik (İbur) denir.

Manevi gebelik (ibur) aynı zamanda boyun eğme üzerine kurulmuştur, ancak duygularımı ve düşüncelerimi hesaba katmadan, her şeyde kendimi tamamen üst olanın önünde geçersiz kıldığımda daha da serttir. Basit boyun eğme, benden üst yönetim ile birlik talep etmez, yanlızca onun önünde alçalır.

Embriyo (Ubar) durumunda, ben kendim üst olanın beni kontrol altına almasını isterim ve O’nun her liderliğini kabul etmeye hazırımdır. Üst olanın aklını ve kalbini, O’nun anlayışını, farkındalığını ve hayata olan tutumunun içime girmesini, arzularımı doldurmasını ve beni yeniden biçimlendirmesini isterim. Tüm önceki ayarlarımı kaybederim; benden kalan şey yalnızca maddeselliktir ve tüm programım üst olandan gelir. Bu sadece boyun eğme değildir, bu onun bir sonraki aşamasıdır.

Manevi gebelik (İbur), daha üst seviyede boyun eğmedir, ruhun tamamen adanmışlığıdır. Kendimi üst olana veririm ve onun içinde bir embriyo (Ubar) olarak gelişmeye başlamaktan onur duyarım.

Manevi embriyo, üst olanın önünde, ihsan etme gücünün, Bina’nın önünde tamamen kendini iptal etmek ve ne olursa olsun, O`nun bana yapacağı her şeyi kabul etmeye hazır olmaktır.

Boyun eğme, zaten ifşa olmuş ve benim için bilinen duygular ile hesaplamaların yapılabileceği koşulun kabulüdür. Embriyo (Ubar), ilerlemede/gelişimde kendimi geçersiz kıldığımda ve bilinmeyenle, gelecekte olacak her şeyle hemfikir olduğumda, tamamen kendini iptal etmektir, yani inançla ilerlerim. Bina’nın gücü bu şekilde üst olanın önünde kendimi iptal etmeme yardımcı olur.

Yaradan’ın işi, kendimi tamamen geçersiz kılmam ve üst olandan benim üzerimde çalışmaya başlamasını istemem gerçeğiyle başlar. Bu kendi kendini iptal etme, boyun eğme, ihsan etme niteliğinin önünde alçalma nedeniyle, içimde değişimler meydana gelmeye başlar, ihsan etme arzuları oluşur, yani bir damla manevi tohum gelişmeye başlar.

Böyle bir koşul için ön hazırlık, kırılmadan önce var olduğundan ve bir izlenim (Reşimo) bıraktığından zaten içimizde inşa edilmiştir. Burada tesadüf yoktur, tüm aşamalar adım adım kesin olarak belirlenmiştir ve herkes kendi köküne dönecektir.

Sadece fiziksel yaşamda kaybolmuş hissedebiliriz. Maneviyatta, bütün koşullar son ayrıntısına kadar ayarlanır ve ruhun yukarıdan aşağıya doğru inişi sırasında kalan bilgi kayıtlarına göre mutlak yasalarla değişir. Bizler aynı adımları takip ederek köke geri dönmeliyiz.

Bu nedenle, burada herhangi bir arıza veya hata olamayacağından emin olabiliriz ve bizler kesinlikle tüm manevi aşamaları geçeceğiz: gebeliğin, küçüklük koşulunun, olgunlaşmanın aşamaları.

Her şey önceden planlanmıştır, yapmamız gereken tek şey başlangıç arzumuzla, talebimizle her eyleme yardımcı olmaktır.

Biz kendimiz hiçbir şey yapmayız – her şey ışık tarafından yapılır, bu Yaradan’ın işidir. Sadece “yarım şekel” imizi nasıl yatıracağımızı anlamamız gerekir böylece Yaradan işin geri kalanını tamamlayacaktır. Ben, bana bağlı olanı yaparım ve Yaradan her seferinde aynı şekilde adım adım tamamlar. Bu nedenle, tamamen kaybolmak mümkün değildir; her şey ne kadar saf ve inançlı bir şekilde gitmeye çalıştığımıza bağlıdır.

Ibur—The First Contact With The Creator

 

Manevi Perde ve Para

Yorum: Dünyamızda para, her şeyi belirlemekte ve kontrol etmektedir.

Benim Yorumum: Manevi dünyada, para da her şeyi kontrol eder.

İbranice’de “Para”, “Kesef”, “örtme” anlamına gelen “Kisuf” kelimesinden gelir. İbranice’de nesnelerin ve olguların isimleri, bir nedenden dolayı verilmiştir ve içerikten/özden, türetildikleri niteliklerden gelir. Egoizmi, ihsan etme ve sevme niteliği ile örtebildiğiniz ölçüde, egoistik alma niteliği, ihsan etme niteliğine dönüşür. Bu, manevi sermaye kazanma şeklinizdir, yani Işığı ifşa etmedir.

Bu nedenle, manevi perdeye “Kisuf” (“Kesef”) de denir, günlük yaşamda paraya dendiği gibi. Elbette insanlar bunun nereden geldiğini bilmiyorlar ama İbranice Kabalistik bir dildir.

Spiritual Screen And Money

 

Yaradan’ı İfşa Etmek İçin Tek Fırsat

Soru: Eğer içimdeki ve dışımdaki her şey beni kontrol eden sistemin parçalarıysa, o zaman neden kesinlikle dostlarımla bağ kurarak kendimi ve sistemi kontrol edebilirim?

Cevap: Çünkü onlar bu bağı aramak için sizinle birlikte giderler. Gruptaki her dostunuzu alın ve onlarla bağ kurmaya çalışın.

Hepimiz farklıyız, kimse kendisi için özel dostlar sipariş etmez. Gruptakilerle bağ kurun.

Hepimiz tek bir sistemdeyiz ve birbirimize uyacak şekilde önceden tasarlandık. Bu nedenle, yukarıdan bu şekilde birleştirildik. İçimizde bir manevi potansiyele sahibiz. Üst ışık, onun etkisi vasıtasıyla bizi Yaradan’ın ifşasına çeker.

Soru: Bunu Kabalistik çevrede hissetmek daha mı kolaydır?

Cevap: Sadece kolay değil. Tek fırsat budur.

The Only Opportunity To Reveal The Creator