Monthly Archives: Mart 2019

Gelecek İçin Talep

Soru: İnsan nasıl doğru bir şekilde talep edebilir? Bu gerçekçi/pratik bir eylem midir?

Cevap: Doğru talep, söylediğim sözler değildir. Doğru bir şekilde talep etmek, kendi içinizde, doğru talebin bir görüntüsünü oluşturmak anlamına gelir, bu, şu an içinde bulunduğum koşul ve içinde bulunmak istediğim koşul demektir.

Bu koşullar arasındaki fark, benim talebimdir. İçimde bir değişiklik talep ediyorum, böylece şu anki koşuldan gelecektekine geçeceğim.

Neden kendim için talep ederim? Bu egoizm değil midir? Gerçek şu ki, Kabala bu tür bir talepten bahseder, çünkü tüm dünya benim içimdedir. Kendimi değiştirirsem, dünyayı değiştiririm.

Realitenin algısında öğrendiğimiz gibi, dışımda hissettiğim her şey içimde tasvir ettiğim şeyin bir yansımasıdır. Benim dışımda, sadece içsel niteliklerimi yansıttığım üst ışık vardır.

Bu nedenle tüm insanlar, cansız, bitkisel, hayvansal doğa ve genel olarak tüm evren içsel niteliklerimin bir yansımasıdır. İçimdeki birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü aşamalar, beyaz ışığa yansıtılır ve “dünyamız” olarak hissettiğim şey budur. Bu nedenle ıslahımı talep ederim ve böylece dünyayı ıslah ederim.

Request For The Future

Geleceğimiz Robotlar

Haberlerde (Reuters): “İsviçreli mühendislik grubunun Cumartesi günü yaptığı açıklamaya göre ülkedeki en büyük endüstriyel robot üreticisi konumunu korumak amacıyla Şangay’da 150 milyon dolara inşa etmeyi planladığı Çin’deki yeni ABB (ABBN.S) fabrikasında robotlar, robot üretecekler…

“Çin, oradaki insan işçilerin ücretleri arttıkça ve ülke düşük maliyetli ülkelerle daha fazla otomasyon ile rekabet etmek istediğinden robot işgücünü genişletiyor. ABB, 2017’de, dünyada satılan her üç robottan birinin, neredeyse 138,000 robot satın alan Çin’e gittiğini bildirdi.

“ABB’nin 7,000 metrekarelik yeni fabrikasının, insanların ve robotların birbirlerine yakın mesafede güvenli şekilde çalışabilmelerine izin veren yazılımı kullanacağını söyleyen şirket, YuMi robotlarının ( insanlarla yan yana çalışmak üzere tasarlanmış) bir ABB robotu imal etmek için gerekli küçük parça montaj görevlerinin çoğunda kullanılacağını da ekledi.”

Soru: İnsanlar, gazeteciler ve bilim insanları geleceğimizin robotlar tarafından yönetilmesinden endişeliler! Geleceğimiz, robotlarla neye benzeyecek?

Cevap: Geleceğimiz, bir insanın manevi çalışma dışında bir işinin olmayacağı bir duruma doğru ilerliyor. Sadece robotların yapamayacağı şeylerle ilgileneceğiz—aramızdaki doğru içsel, manevi birleşme.

Robotlar geriye kalan her şeyle ilgilenecekler. Genel olarak, dünyamız yavaş yavaş hepimizin maneviyata geçeceği noktaya ulaşıyor. Sadece robotlar maddi dünyada kalacaklar. Sonrasında, onlar da yok olacaklar.

Esas olarak, dünyamız yavaş yavaş kendini fiziksel bir madde olarak değil, kuvvetlerin, ruhun, bir kuvvetler ağının dünyası olarak gösterecek. Madde gerçekten yoktur. Bunu zaten kuantum fiziğinde görebiliyoruz.

Bu yüzden, robotların bizim yerimizi alacağı gerçeği konusunda endişelenmek için hiçbir neden yoktur. Aksine, yaptığımız her şeyin robotlara aktarıldığından emin olmak için çaba göstereceğiz ve robotların yapamayacağı şeyleri yapacağız: manevi çalışma, aramızda birleşmek ve varoluşun bir sonraki seviyesine, manevi dünyaya çıkmak.

Our Future Is Robots

Arvut: Ortak Ruhun Yasası

Arvut (Karşılıklı Garanti) ortak ruhun sisteminin ve tüm doğanın yasasıdır. Bu, parçaları kendi egoizmleri tarafından ayrılmış ve ihsan etme arzularıyla birliğe geri getirilen tek bir kaptır. Ayıran haz alma arzusu ve birleştiren ihsan etme arzusu arasındaki farktan dolayı, bu iki eğilim arasındaki uçurum, yaratılışın Yaradan’dan gelen tüm iyiliği almasını ve var olmasını sağlayan şeydir.

Tek problem, Arvut yasasını, tam birliğin yasasını ihlal etmek için kasıtlı olarak yaratılan insanla ilgilidir. İnsan arzusu, birliğin, Yaradan’ın ve bağın zıddıdır ve bu yüzden kişi, acı ve bayağılık içinde “bu dünya” denilen bir realitede var olduğunu hisseder. Tüm dünya, kişiyi onun kötü doğasının farkına varmasına ve birliğin evrensel, bütünleyici doğasının iyiliğinin ifşasına götürmek için düzenlenmiştir.

Bizim amacımız, birliği, bu bağın kökünü edinme noktasını, Yaradan’ın tek kuvvetini yani var olan tek şeyi ifşa etmektir.

Yaradan kötü eğilimi yarattı ve Yaradan’ı haklı çıkarmak isteyen erdemliler, talepler ve dualar yoluyla tüm sistemi iyiye doğru döndürürler. Onlar, Yaradan’a yapışma talep ederler ve bu nedenle “erdemli” olarak adlandırılırlar; Yaratılışı haklı çıkarırlar çünkü ışık ancak karanlıktan algılanır.

İyiyi iyiden anlamak mümkün değildir; algılanamaz. Yaratılan varlıklar, sadece zıt nitelikleri hissedebilirler. Bu nedenle, Yaradan’ın kötü eğilimi yaratması bize harika bir hediyeydi. Bu çifte armağandı: İyiyi ifşa etme ve onun içimizde gerçekleşmesini talep etmek için bir fırsat.

Yaradan’a ulaşmanın birçok yolu vardır. Laik insanlar, dindar insanlar, İsrail ve dünyanın 70 ülkesi var. Ve İsrail halkında, 70 ulusun damgası olarak 70 kök var. İsrail halkını birleştirmek için çalışarak tüm insanlığı bağa itiyor ve zorluyoruz. İsrail halkını birleştirerek ve dünya milletlerinin köklerini ıslah ederek tüm dünyayı ıslah ederiz.

Bu nedenle, öncelikle Arvut kuralı, İsrail halkı tarafından gerçekleştirilmelidir. Bundan sonra ulusların geri kalanına yayılacak ve tüm insanlığı, dilleri karıştırılmasından önceki eski Babil’deki gibi tek bir millete dönüştürecektir.

Arvut doğanın yasasıdır. Bizler, her şeyin bu yasanın uygulanmasına bağlı olduğunu ve Tora’nın bütününün Arvut yasasını yerine getirmeye adandığını yavaş yavaş fark ediyoruz. Bu nedenle, sadece karşılıklı garanti kanununu yerine getirmede hemfikir olma vasıtasıyla Tora’yı ediniriz. Tüm emirler, Yaradan’ın, Arvut’a ulaşma yasalarıdır. İsrail halkının bunu anlamayacağını ve tüm dünyanın takip edeceğini umuyoruz.

Kalp, egoistik bir kabukla kaplı bir arzudur. Bu nedenle, bu kabuğu soymak ve ihsan etme niyetimizi alabileceğimiz net arzuyu ifşa edebilmek için kalplerimizi kazımamız/sürtmemiz gerekir.

Arvut: The Law Of The Common Soul

Kabala İpuçları – 8/19/18

Soru: Eğer koşulların sayısı zamanı gösteriyorsa, o zaman düştüğümde, bu zaman içinde geriye doğru gitmekle aynı mıdır ve yükseldiğimde bu ileriye doğru gitmek midir?

Cevap: Mutlaka böyle değildir. İleriye doğru hareketi hızlandırma adına bir iniş vardır. Hareketin yönünü veya nicel değerini değil, sadece kalitesini doğru değerlendirmemiz gerekmektedir.

Soru: Manevi madde enerji midir ve fiziksel dünyanın güçleri, maneviyata paralel farklı bir katmanda mıdır?

Cevap: Fiziksel kuvvetler egoistik kuvvetlerdir; bu nedenle, manevi dünyada bulunmazlar. Dünyamız var olmadığı için, manevi güçlere paralel olduklarını söylemek bile imkânsızdır. Dünyamıza hayali bir dünya, hayal ettiğimiz bir dünya denir.

Soru: Ara dünyalar var mıdır, yoksa sadece manevi bir dünya ve maddi bir dünya mı vardır?

Cevap: Ara dünyalar yoktur. Fakat manevi dünya beş seviyeden oluşur: Asiya, Yetzira, Beriya, Atzilut ve Adam Kadmon ve 125 seviyenin hepsinden geçmemiz gereken Olam Ein Sof (sonsuzluk dünyası). Bu dünyalar, ögeler, parçalar ve elementler arasındaki bağlantının kalitesinde farklılık gösterir.

Soru: Kaderim Yaradan tarafından yaratıldıysa, neden ihsan etmeliyim ve onu değiştirmeliyim?

Cevap: Yaradan sizi yarattı, öyle ki kendinizi değiştirmelisiniz! Bunu yapmaya mecbur edildiniz.

Soru: Fiziksel dünyada acı ve ıstırap hissettiğimiz zaman, bu Yaradan’ın bizi bu vasıtasıyla eğittiği anlamına mı gelir? Bu kendimizi ıslah etmek istemediğimizde mi olur?

Cevap: Doğru! Kendimizi eğitmek ve ıslah etmek istemediğimiz zaman acı hissederiz!

Soru: Tüm yakıtı saf olmayan dünyaların sisteminden almaktaysam, beni egoist krallığın kontrolünün dışına, manevi dünyaya ne götürebilir?

Cevap: Aynı manevi güçler, bizi manevi seviyenin dışına atabilir, böylece koşulumuzu daha iyi anlayabiliriz.

Soru: O zaten maneviyatın içindeyse ve ben hala maddesellikteysem, Kabalistik bir öğretmen gibi olmak ne anlama gelmektedir?

Cevap: Senden ne istediğini anlayarak ona yardım etmektir. Bu dünyada, öğretmene sahip olan bir kişinin ana işi budur. Bu, başka eylemler yapmaktan ve eğitimler almaktan daha iyidir.

Soru: Manevi ilerlemeyi nasıl isterim?

Cevap: Bir gruba entegre olun. Kişi ancak bir gruba dahil olursa ve onunla birlikte ilerlerse, ciddi şekilde ilerleyebilir. Dostları olmadan, ileriye doğru hareket edecek güce sahip olmayacaktır.

Soru: Ruh, bedenin ölümünden sonra manevi dünyadayken, önceki yaşamlarını hatırlar mı ve bu onun ıslahını etkileyebilir mi?

Cevap: Hayvansal bedenindeki hayatı boyunca onu ıslahlar yapmaktan alıkoyan şey nedir? Ruhun koşuluyla ilgili olarak hiçbir sınırı yoktur. Hayvansal bedeninin bozulması (çürümesi) sonucu hiçbir şey değişmez.

Blitz Of Kabbalah Tips – 8/19/18

Genel Sistemin İdraki

Soru: Adem’in ortak ruhunda, herkes kendi rolüne ve parçaya sahiptir. Yaradan’ın ediniminin küçük bir derecesine ulaşmanın kaderim olduğunu varsayalım. Bunun anlamı nedir?

Cevap: Tek bir bütünü oluşturan organizmanın hücresi olduğunuz için büyük veya küçük bir edinime sahip olup olmadığınız önemli değil.

Bu nedenle, tüm organizmayı hücrenizden hissedersiniz, öyle ki sistemin tüm faaliyetleri, tüm çalışmaları ve tüm planları, sizin tarafınızdan bu sisteme hangi ölçüde girdiğinize göre algılanır/idrak edilir.

Böyle bir durumda, tüm sistemi edinirsiniz. Bir şey elde edemediğinize dair bir hissiyatınız kalmaz. Tamamen bilgiyle dolu hissedersiniz.

Cognition Of The General System

Sorularınıza Cevaplar, Bölüm 233

Soru: Fiziksel koşulumda acı ya da rahatsız edici hisler hissettiğimde, bunu onlu ile yetersiz bağın tezahürü olarak ve onlu ile bağı güçlendirmeye daha fazla çaba harcamak için bir işaret olarak algılamalı mıyım?

Fiziksel koşulumda bir çeşit haz ve hatta sadece iyi bir ruh hali hissettiğimde, bunu da Yaradan’ın bana onluda doğru bir bütünleşme için haz verdiği gerçeğiyle ilişkilendirmeli miyim?

Bunu yapmanın en iyi yolu nedir? Kişi Yaradan’a teşekkür mü etmeli, yoksa sadece koşulumu O’nunla veren olarak bağdaştırmayı başarırsam, O’na memnuniyet verme düşüncesiyle koşula teslim mi olmalı?

Cevap: Duygular hiçbir şeyi belirlemez, çünkü onlar egoisttir. Bu nedenle, eylemlerimizde yalnızca Kabalistlerin tavsiyelerine göre yönlendirilebiliriz.

Soru: Web sitenizde “Yaradan’ın memnun olduğu veya memnun olmadığı bir durum diye bir şey yoktur. Yukarıda memnun olmayan ya da gerçekten tatmin olmuş kimse yok. Doğanın bir kanunundan bahsediyoruz, bu konuda haz veya memnuniyet yok.

“Yaradan’a memnuniyet vermemiz gerektiğini söylediğimde, demek istediğim başkalarına ihsan etmektir. “Yukarısı”, ruhların geri kalanı, insanlığın geri kalanı anlamına gelmektedir. Orada Yaradan yoktur ve üst güç yoktur; aksine orada insanlık vardır.” diye okudum.

Bununla ilgili bir sorum var: Eğer Yaradan, birlikte yaratılmış olan her şey ise ve hepimiz bir arada olduğumuzda bu O ise, Yaradan’ın bizden daha fazla acı çekmesi nasıl olabilir? Kişi bunu doğru bir şekilde nasıl anlayabilir?

Cevap: Tüm materyallerimizi okuyun, anlayış yavaş yavaş gelecektir.

Answers To Your Questions, Part 233

Beden Olmadan Akıl Ve His Nasıl Var Olabilir?

Soru: Fiziksel bir beden olmadan akıl ve his nasıl var olabilir? Bu hissi ne algılayacak? Akıl nerede doğar ve nerede bulunur?

Cevap: His bir beden değildir. Bedenimiz sadece, sanki varmış gibi görünen bir maddedir. Bazı hareketler ve değişiklikler ona yansır ve kendimizi canlı hissederiz.

Realitede, Yaradan’ın düşüncesinde varız. Bu düşünceden başka hiçbir şey yoktur. Bütün evren, var olan her şey, sadece bir düşüncedir.

Gökbilimcilerle konuşun, astrofizikçilere sorun ve aynısını söyleyeceklerdir. Gök cisimleriyle çalışarak, bunun bir plan, bir düşünce olduğunu hissederler.

Kabala bilimi de aynı şeyi söylemektedir: madde yoktur, bizler bunu düşüncenin algısının bir sonucu olarak hissederiz.

How Can Mind And Feeling Exist Without A Body?

Alma Arzusu, Egoizmden Nasıl Farklıdır?

Soru: Alma arzusu ile egoizm arasındaki fark nedir?

Cevap: Alma arzusu doğal bir arzudur ve egoizm bir başkasının zarar görmesi pahasına haz almayı ifade eder. Örneğin, aç bir aslan bir koyuna saldırır ve kahvaltı yapmak için onu öldürürse, buna arzu denir.

Bir kişi başkalarını küçük düşürmek, onlardan yararlanmak, onların zarar görmesi pahasına kazanmak ister. Kendisi, almanın sürecinden haz almaz, fakat gerçek şudur ki, bu sayede başkalarının üstünden yükselir. Bu egoizmdir.

Başka bir deyişle, doyurma için, doymuş olma için doğal bir arzu vardır ve egoist bir arzu vardır. Eğer sadece haz almak istersem, o zaman bu, benim varlığım için temel bir gereksinimdir. Ancak onlardan daha yukarı yükselmek için özellikle başkalarının zarar görmesi pahasına, onların aleyhinde bir şey alma arzusundaysam, o zaman bu egoizmdir.

How Is The Desire To Receive Different From Egoism?

Tek Bir Köke Doğru

Soru: Daha önce insanlar çok sayıda tanrıya inanıyordu, şimdi bizler tek tanrıcılığa geldik ve hepsi aynı, hatta bir üst gücün varlığının anlayışıyla bile, herkes hala kendi gücüne dua ediyor. Sanki iki güç varmış gibi görünüyor: iyi ve kötü?

Cevap: Sorun şu ki, onları tek bir güce, aynı kaynaktan gelen, tek bir kuvvete dayandırmamamızdır.

Sadece tek bir kaynaktan geldiğini anlamış olsaydık, bizim için daha kolay olurdu. O zaman ayırt edebilirdik: pozitif ya da negatif kuvvete değil, köke bağlı olmak için kendimi nasıl değiştirebilirim? Onların arasında asla barış bulamayacağım.

Sağ veya sol çizgiye, belirli bir tarafa ya da bir harekete, hiçbir şeye ait olamam! Kapitalizm, faşizm veya feodalizm gibi komünizmin demokrasiden bahsetmediğini, başarısız olduğunu görmekteyiz. Sağ ve sol çizgi yalnızca bir kişiyi orta çizgiye gelmeye ve içinde Yaradan’ı bulmaya zorlamak amacıyla var olur. Yönetimin bu her iki çizgisi O’ndan gelir ve kişi sadece böyle onları birbirine bağlar ve böylelikle Yaradan’ı kendi içinde inşa eder.

Bu iki çizgiden, iyi ve kötüden, anlama ve yanlış anlamadan, farkındalık ve karışıklıktan vb. den, benim dışımda var olan Yaradan’ın imajını oluşturmak zorundayım.

Yaradan’ı bilmiyorum ama O’nun içimde tam bir yapışma halinde olması için O’nun imajını inşa edebilirim. Böylece bu benim imajım, son koşulum haline gelir.

Toward A Single Origin

Yaradan’a Kavuşmak İstiyorum!

Soru: Bir kişinin kötülüğü hissetmesi ve Yaradan’dan geldiğini anlaması gerçeği ile Yaradan’ı suçlamadan basitçe kötülüğü hissetmesi arasında bir fark var mıdır?

Cevap: Fark büyüktür. Eğer Yaradan’a yakınlaşmak, O’nu anlamak, hayatımın sırrını ifşa etmek istiyorsam – doğumdan önce hangi formda olduğumu ve bedensel kabuktan ayrıldıktan sonra hangi formda olacağımı – o zaman tabii ki Yaradan beni ilgilendirir. Tüm değişimlerde, varlığımın kaynağı budur.

Bu nedenle, O’nu tanımak, O’nun niteliklerini kazanmak, kendimi tüm dünyalarda, tüm koşullarda görmekle ilgilenirim. Bu var olmamı sağlar. Şu anda ben yokum. Zohar Kitabı varoluşumuzu, gerçeklikten uzak bir rüya olarak adlandırır.

Bu yüzden, bu koşulda kalmamak isterim. Nerede olduğumu gerçekten anlamak isterim, böylece şu anda bana göründüğü gibi bir dünya değil, gerçek dünyayı değiştirebilir ve görebilirim.

I Want To Meet The Creator!