Monthly Archives: Şubat 2019

Orta Çizgiyi Aramak

Rabaş, ‘‘Toplantının Gündemi-2’’, Makale No.17, 1986: … Sonra, “Şimdi dostların toplantısının birinci aşamasını bitirdik, bundan sonra ikinci aşama başlar” demelidirler. Sonra herkes dost sevgisini edinebilmesi için yapabileceği eylemlerle ilgili düşüncesini bildirir; topluluktaki bir dost için kalbinde sevgi edinmek için her kişi ne yapabilir?

Ve bir kez ikinci aşama tamamlanınca – topluluk adına ne yapılabilir konusunda tavsiyeler – üçüncü aşama başlar. Bu, ne yapılması gerektiğine dair dostların kararlarını yerine getirmek ile ilgilidir.

Hedefe bağlı olduğum ölçüde, bu hedefe ulaşmak için araçlara da bağlı kalmalıyım. Dost sevgisi, hedefime, Yaradan sevgisine olan arzumdan daha az olamaz. En azından aynı olmalıdır.

Not: Rabaş, ikinci aşamada, aramızda bir çeşit düşmanlığın ortaya çıkması gerektiği gerçeği konusunda hiçbir şey yazmamakta.

Benim Yorumum: Olumsuz duyguların, niteliklerin veya eylemlerin geliştirilmesinden asla bahsetmeyiz. Sadece olumlu şeylerden bahsediyoruz. Olumsuz her zaman, sadece olumlu olanı güçlendirmemiz için ortaya çıkar.

Soru: Yine de, kişi Yaradan’a, ancak sevgi ve nefret noktası arasında ulaşabilir. Yaradan bu iki nokta arasında ortada mıdır?

Cevap: Yaradan, onların aralarındaki doğru birleşimdedir.

Soru: İkinci nokta yok mudur?

Cevap: Elbette yoktur. Orta çizgiyi aramamız gerekmektedir çünkü bizler ona sahip değiliz ve o doğada da mevcut değildir. Sürekli gözden kaybolduğundan, onu tekrar tekrar aramamız ve bulmamız gerekir.

Look For The Middle Line

Cennet Mahkemesiyle Yüz Yüze Gelme

Soru: Benim için para kazanmak, diğer insanları avlamak demektir. Pazarlama ve reklamcılık bunun üzerine kuruludur: bir kişiye gereksiz şeyler satmak, onu para harcamaya ikna etmek için her aracı kullanmak.

Sizi dinlerken, bazen hepimizin bir olduğunu kabul ediyorum ve başkalarını kullanarak muhtemelen kendimize zarar veriyoruz. Peki, nasıl para kazanabiliriz?

Cevap: Şimdi temiz bir vicdanla para kazanabilirsiniz çünkü zaten aslında kendinizi kandırdığını anlıyorsunuz.

Prensipte, eğer bir kişi gerçekten cennet mahkemesinin huzuruna/önüne çıksaydı, söyleyecek hiçbir şeyi olmazdı ve mahkemenin cevap verecek hiç bir şeyi olmazdı. Hiç kimsenin bir iddiası olmazdı – ne Yaradan’ın kişiye ne de kişinin Yaradan’a – çünkü bizim dünyamızda hiç kimse bir şey yapmaz. Gerçekte, bunlar bizim eylemlerimiz değildir.

Bizim tarafımızdan sadece bir eylem olabilir: Yaradan’ı edinmek için gruba karşı ciddi bir yönelme. O zaman, Yaradan`ın ifşasını hızlandırmak için egoizmimize rağmen, grubun kuvvetini gerçekten kullanırız. Bu bizim eklememizdir.

Soru: Cennet mahkemesi var mı?

Cevap: Elbette. Bu, içinde var olduğumuz bir integral bağlantılar sistemidir. Bu, ona katkıda bulunduğunuz ve ya tersine ondan aldığınız şeyleri yargılayan sistemdir. Siz kendi kendinizin yargıcı ve avukatısınız.

Facing The Heavenly Court

Yaradan’ın Yüceliğinin Eksikliğini Aramızda İfşa Etmek

Yaratılış bir arzudur, yaşamak, var olmak, sürekli bir güç için basit arzudur. Ancak bir başka arzu daha vardır ki bir şeyler elde etmek için çabalar, beni oturduğum yerden çekiştirir ve beni rahat bırakmaz. Bizler her zaman bu tür bir kuvvetten/çekişten yoksunuzdur. Onun mümkün olduğu kadar büyük olmasını isteriz, fakat asıl soru, bizi bir amaca doğru iten ve yönlendiren hedeflenmiş bir kuvveti nasıl uyandıracağımızdır?

Böyle bir arzu içerisinde, hedefe ulaşmak, yoldaki tüm engelleri aşmak, onları dikkatle incelemek, açıklığa kavuşturmak ve onları bozukluktan yardıma dönüştürmek için çok fedakârlık yapmamıza izin veren bir güç vardır. Bu arzu, insanı inşa eden şeydir. Bu olmadan, kişi ölüdür.

Doğal olarak arzu, Yaradan’ın elindedir çünkü – hem iyi hem de kötü – onu yaradan O’dur. Fakat her koşulda: inişler ve çıkışlarda, hayal kırıklığında, özlemde, Yaradan’ı nasıl uyandıracağımızı incelemeliyiz ki O bizi uyandırsın. Kabala biliminin tüm çalışması, Yaradan olarak adlandırılan, üst sistemin bu mekanizmasını nasıl uyandırılacağı ile ilgilidir, böylece O, titizlikle ve amaçlı olarak bizimle çalışmaya başlar.

Sonuç olarak, Yaradan arzumuzu değiştirir. İki arzu vardır: haz alma arzusu ve verme arzusu, sol ve sağ çizgi, biri diğerine zıt ve ikisi de Yaradan’ın elindedir. Ve kişi dereceye ulaştıysa, ikisi de kişiye teslim edilir ki bunun hakkında “Oğullarım beni yendi” denir. Asıl şey, yüksek gücü, Yaradan’ı nasıl uyandıracağını bilmektir, böylece O, bizim uyanışımızla ilgilenecektir.

Yaradan bize farklı koşullardan geçirir, böylece arzularımızı netleştirebiliriz, onlarla başa çıkabiliriz, O bize akıl ve his verir, bize çevreyi ve gerekli tüm araçları verir. Sonunda, her şey O’ndan gelir. Ve bu çalışmaya dahil olduğumuz kadar, yaratılışın amacına ulaşmak için doğru araçları bizim için hazırladığı O’nun manevi mutfağında, o kadar ilerleyeceğiz ve başarıya ulaşacağız.

Arzu, yolumuzdaki tüm kilitleri açan büyülü bir kelimedir. Onları açabilecek tek anahtar budur.

Kendimizle hiçbir bağı olmadan Yaradan hakkında düşündüğümüzü hayal etmeye çalışmak ne kadar zor olsa da, bizler tamamen kişisel çıkarlarımızdan kopamayacağız ve O’ndan hiçbir şey beklemeyeceğiz. Belki her şeyi yapmaya hazırız, ancak karşılığında O’ndan en azından bir şey almak için. Aksi takdirde bu, O’ndan bize uzanan bu ince boru hattı olmadan mümkün değildir. Sadece bu ince kılcal damar vasıtasıyla O’ndan bir şey almak için her şeyi, tüm hayatımızı vermeye hazırız.

Tek soru, bu boru hattı vasıtasıyla Yaradan’dan tam olarak ne alırım: ihsan etme güçlerini mi yoksa alma güçlerini mi?

Revealing The Deficiency For The Greatness Of The Creator Between Us

Bugünü Yarın İle Eşitlemek

İçsel ışık ve saran ışık bizi zıt yollardan etkiler. İçsel ışık bize bu günün hissiyatını verir ve saran ışık ise gelecek hissiyatını verir. Ve bu şekilde iki zıt etki arasında var oluruz.

Onları kullanabilmelisin. Sonuçta, Bugün kendimi kötü hissedersem, Bu belki gelecekte daha iyi olabilir ve bunun tersi de olabilir, eğer bugün kendimi iyi hissedersem, o zaman bu gelecekte kötü sonuçlara yol açabilir. “İyiden kötüye” ve “kötüden iyiye”, “bugünden yarına” ve “yarından bugüne” nasıl bağlantı kurabilirsiniz? Aliya’nın (yükselişteki Awzen, Hotem, Peh) AHP’ı ile nasıl çalışılacağını bilirsek başarabiliriz.

AHP’I yükselterek ve onu eyleme dönüştürerek, bugünü yarın ile eşitleriz. V o zaman ne bugün ne de yarın “kötü” olmayacaktır. Sonuç olarak, bugün yarından ayırdığımız arzular Işık tarafından düzeltilir ve onunla doldurulur. Kendimizi Işık dolu bir dünyada, hem gündüz hem de gece Işık’ın parıltısı içinde bulduğumuz sonucu ortaya çıkar, yazıldığı gibi “Karanlık, Işık gibi parlayacak.”

Bu fırsat bizim için Tzimztum Bet (ikinci kısıtlama) tarafından sağlanır. Bunun sayesinde kendimizi zıt Işıklar sisteminde buluruz: içsel ve saran ışık. Ve yükselişteki AHP sayesinde, karanlığı kalıcı bir Işığa dönüştürebiliriz.

Equalize Today With Tomorrow

Üst Sistemin Kuvvetler Ağını Canlandırmak

Soru: Neden bizlere bu dünyada bağımsız varoluş hissiyatı verildi? Bu tamamen kafamızı karıştırıyor ve kendi başımıza bir şey yapmamıza izin vermiyor.

Soru: Aksine, sizlere Yaradan gibi olmak için her şeyi yapma, O’nun seviyesine ulaşmak için fırsat verildi! Bu muazzam bir iştir.

Belki de size öyle geliyor ki: “O’ndan başka bir şey yok” derseniz, her şeyden/sorumluluktan kurtulursunuz: “Sorunlarınız mı var? İlahi yönetimle temasa geçin, ancak onunla hiç bir ilgim yoktur. ”

Hayır! Kendinizi değiştirmek zorundasınız böylece üst sistemi kendiniz için tamamen anlayacak, hissedecek ve keşfedeceksiniz ve kesinlikle her şeyin son derece ince bir ağ üzerinden nasıl çalıştığını göreceksiniz. Sadece zıt varlıklar arasındaki duyguları, düşünceleri ve çeşitli bağları yöneten tüm güçler ağını edinerek, bunun gerçekten hakkında : “Ondan başkası yok” dendiği gibi bir bağlantı ağı olduğunu söyleyebileceksiniz.

Bir Bilgenin Meyveleri kitabında Baal HaSulam şöyle yazar: “Bir insanın aklında ortaya çıkan tüm düşünceler Yaradan’ın eylemleridir. Kişi, görünüşte onları bir yerden çeker veya onun içinde doğarlar – bu bir aldatmacadır ve tüm aldatmacaların kaynağıdır. Her hangi bir düşünceyi, en önemsiz olanını bile, Yaradan kişinin aklına gönderir ve O, insanın, hayvanın ve yaşayan her şeyin itici gücüdür. ”

Bunu açıkça hissetmemiz ve ona göre davranmamız gerekir. Bizler doğrudan bu güçler ağına katılmalı, onun içinde yaşamalı, onu hayata geçirmeliyiz. Biz ona bağlıyız.

Reviving The Network Of Forces Of The Upper System

Boşu Boşuna Çalışmayın

Rabaş, Sosyal Yazılar, ‘‘Toplantının Gündemi 2’’: Ancak, kişi çaba gösterdiği zaman, bu çabanın ödülsüz olmadığından emin olmalıdır. Duada söylediğimiz gibi “Ve Zion’a geldi,” “Boşu boşuna dokunmayalım diye.” Aksine, kişi bir toplantıdan sonra eve gittiğinde, kelime koyacak bir şeye sahip olup olmadığını görebilmelidir. Sonra bir sonraki toplantıya kadar kendisini besleyecek besine sahip olacaktır.

Gerçek şu ki, kişinin iddia ettiği gibi kendisinden ve çevresindeki doğadan kendi çabalarıyla çıkarabileceği güçler, manevi bir sonuç değildir. Manevi bir sonuç, ancak gruptaki bir kişi, dostlarıyla bağ içinde, onlarla ortak bir arzuya ulaştığında ve oradan ilerlemesini sağlayan gücü çektiğinde elde edilebilir.

Bundan, kişinin tüm manevi çalışmasının, (toplantıdan toplantıya) dostlar toplantısında emdiği gücün pahasına gerçekleştiği sonucu ortaya çıkmaktadır.

Soru: Şöyle yazılmıştır: ‘‘Kişi çaba sarf ettiğinde, bunun ödülsüz olmadığından emin olmalıdır.’’ Kişi, gösterdiği çaba için kendisine ödeme yapılmasına dikkat etmeli midir?

Cevap: Bedavaya çalışıyor olabilir mi yani gözle görülür somut sonuçlar olmadan? O zaman çalışıp çalışmadığını anlayamayacaktır.

Her şeyi yapmaya hazır olan ve her hangi bir şekilde bir ödül düşünmeyen insanlar vardır. Bunun maneviyatlarını gösterdiğine/işaret ettiğine inanırlar, gerçekte bu onların düşüncesizliğini gösterir. Ne tür çabalar sarf ettiğiniz, neye çaba sarf ettiğiniz ve hangi sonucu beklediğiniz konusunda çok net olmanız gerekir.

Soru: “Öküzün yükü yüklendiği ve eşeğin yükü taşıdığı gibi” dediğimizde bu, bir kişinin basitçe karar verdiği anlamına gelmez mi, “Yatırım yapıyorum ve bir ödül düşünmüyorum; sadece bu rotayı/yolu takip ediyorum.”?

Cevap: Bu yaklaşımda övgüye değer bir şey yoktur. Doğası gereği bir insan yardım edemez ama ödül hakkında düşünür. Bu durumda, Yaradan’ın ifşasına, yani kendinde ihsan etme ve sevgi niteliklerinin ifşasına nasıl ulaşılacağını düşünmelidir.

Soru: Bu, dostlar toplantısına kişinin beraberinde gitmesi gereken niyet midir?

Cevap: Aslında öyle. Aksi halde, kişinin varlığının anlamı nedir ki? Her birimiz en yüksek koşula ulaşmalıyız.

Soru: Ve dostlarıma kendimden ne veririm?

Cevap: Onlara katılımınızı, gücünüzü, ruhunuzu verirsiniz ve onlar da size kendilerininkini verir. Bu şekilde, herkes herkesten şarj olurken, bu onlunun tamamının çok ciddi bir şekilde beslendiği sonucunu ortaya çıkartır ve herkes çalışmasını onlu için yapabilir. Hedefe bu şekilde ulaşılır.

Don’t Work In Vain

Dünyayı Yaradan’ın Tezahürü Olarak Algılamak

Soru: Manevi ve maddi olaylar önceden düzenlenip, yaşamın önceden yönetilmiş bir senaryosu olarak mı ortaya çıkar?

Cevap: Elbette. Bu şekilde ortaya çıkarlar. Onları gerçekleştiren biz miyiz? Dünya bize yeni formlarında görünür ve onları anlamayı, onları edinmeyi, kendimizi onlarla ilişkilendirmeyi ve böyle bir ilerleme göstermeyi öğrenmek zorundayız.

Her an size dünyanın belli bir resmi sunulur, ona uyum sağlamanız, onu anlamanız, onunla bağ kurmanız ve onu daha iyi hale getirmeye çalışmanız gerekir. Etrafınızı saran dünyayı anlama şekliniz, ilerlemenizi belirleyen şeydir.

Prensipte, dünyayı her seferinde, Yaradan’ın bir tezahürü olarak görmelisiniz. Bizi çevreleyen dünyayı berbat şeyler, depresyon ve korkunç gerilimlerle dolu olarak görmek için, ne kadar kusurlu olmamız gerektiğini hayal edebiliyor musunuz?

Soru: Diyelim ki bize bir şey ifşa oldu. İlk tepkim ne olmalı? “O’ndan başkası yok” mu demeliyim?

Cevap: Her şeyden önce, Yaradan’ın her şeyi belirleyen, etki eden ve dolduran üst güç olduğunu anlamalısınız. Bu gücün size gösterdiği şey mükemmelliktir, ancak siz bu resmi egoizminizin merceğinden, “gözlük” olmadan görerek sizin bayağılık derecenize göre bozarsınız/çarpıtırsınız.

Soru: O halde, her şeyi haklı çıkarmak zorunda mıyım?

Cevap: Sadece haklı çıkarmak değil, bu mükemmelliği görmek ve hissetmek zorundasınız. Siz ondan sonra, bu edinim yoluyla, bayağılığın mükemmellik seviyesine düzeltilmesiyle, O’na bağlı kalmak zorundasınız, böylece Yaradan’la birleşeceksiniz. Perdenin bir tarafında siz varsınız, diğer tarafında O.

Soru: Ve eğer bu gücü “O’ndan başkası yok”a bağlayamadığımı görürsem, onu haklı çıkaramaz mıyım?

Cevap: Sizler dua etme, O’ndan sizi ıslah etmesini isteme fırsatına sahipsiniz, böylece dünyayı mükemmel olarak göreceksiniz.

Ama bunu iyi hissetmek için isterseniz, hiçbir şey elde edemezsiniz. Bununla birlikte, size acı verdiğinden dolayı Yaradan’a lanet okumamak için dünyayı mükemmel görmek isterseniz, o zaman iyi bir şey göreceksiniz. Yaradan’dan, size O’nu olduğu gibi görme gücünü vermesini istiyorsunuz: İyi olan, iyilik yapar.

Perceiving The World As A Manifestation Of The Creator

En Üst Işığı Nasıl Çekebilirsiniz?

Soru: Üst Işığı olabildiğince çekmek için ne yapabiliriz?

Cevap: Sadece Rabaş’ın tavsiyelerine uyarak, grupta doğru bir şekilde çalışın ve etkileşime geçin, yani kendinizi grubun bir parçası yapmak için her türlü çabayı gösterin. Esasında doğru toplumu aramızdaki doğru bağlarda ortaya koyarız.

Dahası, ben bir egoist olduğumu ve kesinlikle alçakgönüllü olmak ve başkalarıyla bağ kurmak için kendimi kısıtlamak istemediğimi bilirim ama bunu yaparım.

Soru: Işığın bir kişi üzerinde etkili olduğuna dair herhangi bir nesnel işaret var mı?

Cevap: Bir yandan, kişi ne kadar düşük, kötü olduğunu ve diğerleri kadar akıllı olmadığını hisseder. Diğer yandan, bu onu mutlu eder çünkü başkalarının kendisinden daha yüksek olduğunu anladığında bu onu gerçeğe yakınlaştırır. Genel olarak, çevresindeki her şeyi Yaradan’ın ifşası olarak gördüğü bir koşula ulaşmak zorundadır. Bunda yanlış bir şey yoktur ve kendini kaybetmeyi umursamaz.

Soru: Kişi bu hissiyata geldiğinde, bu kişiyi etkileyen ışığın bir sonucu mudur?

Cevap: Evet, bu zaten Işığın daha güçlü bir etkisidir çünkü sonsuzluğa doğru, bir dereceleme vardır.

How Can You Attract The Most Upper Light?

Yaradan İle O’nun Kurallarına Göre Oynamak

Soru: Hayat bir oyundur. Bizler Yaradan’la da mı oynuyoruz?

Cevap: Yaradan ile oyun, bu oyunda beni ilerletmesi için O’nun istediği her şeyi yapmayı kabul ediyorum gerçeğidir. Bu yüzden, O’nun yönteminde yapmak isterim. Işığı kontrol etmem, ama O’nun kuralları ile oynamayı kabul ederim.

Soru: Neden bu “oyun” olarak adlandırılır?

Cevap: Çünkü hiçbir şeyi gerçekleştirme gücüne sahip değilim ve sadece arzularımı ifade ederek Yaradan’ın harekete geçmesine neden olabilirim. Gerçekten değil ama O’nun eylemlerine yol açacak olan şeyin kesinlikle bu olduğunu biliyormuşum gibi davranırım.

Öyleyse, duaların ve taleplerin anlamı nedir? Bir koşul içindeyken diğerini hayal ederim. Bu zaten bir oyundur. Sanki bir sonraki derecede, arzu edilen koşuldaymışım gibi oynarım. Bunun içerisine değişmek isterim.

Soru: Grubumuzun gelişiminin şu anki aşamasında, birlikte neler yapmalıyız?

Cevap: Doğru nitelikte grubu oynamak.

Playing With The Creator By His Rules

İnsanların Özgür Seçimi Nedir?

Soru: Sıradan insanlar için özgür seçim nedir? Bilgi, güç veya farkındalık sahibi olmadan nasıl seçebilirler? Hangi temel üzerine özgür bir seçim yapabilirler? Maddesel göz her şeyi tersinden görür: Köpeklerin en güçlüsü koyun sürüsüne liderlik eder.

Cevap: Bu doğrudur. Ancak gerçek şu ki, sonuçta koyunlar bir grup halinde toplanabilir ve neticede köpeklere onları nasıl kontrol edeceklerini öğretebilirler.

Koyun sürülerini koruyan köpeklerin nasıl davrandıkları çok ilginçtir. Saatlerce kenarda oturur ve her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için sadece izlerler. Onlar hiçbir yere koşuşturmazlar ve görünürde hareket etmezler. Yalnızca çobandan bir sinyal aldıklarında koşar ve düzeni sağlarlar.

Koyunlar ve köpekler arasında kesinlikle net bir bağlantı var. Koyunlar, köpeklerin gözetiminde tamamen güvendedir ve net ve olumlu kontrolü hissederler. Köpeklerle çelişkileri yoktur, bu sadece koyunda bulunmayan gücün bir köpeğin içinde mevcut olmasıdır. Bu nedenle, birbirlerine ihtiyaç duyarlar.

Umut edelim ki, çobanımız bizi doğru yönlendirecek ve doğru bir şekilde grupta toplanmaya başlayacağız.

What Is People’s Freedom Of Choice?