Manevi Dünyaya Girmenin Eşiğinde

Soru: Bilgi için arzu bir zamanlar Kabala’nın gelişmesi bir için engel miydi?

Cevap: Bilgi için susuzluk, üst dünyayı edinmek için çabayı bir kenara itti ve insanlar maddi dünyayı anlamakla meşgul olmaya başladılar. 17. Yüzyılın ortasından itibaren bilim ve sanata ilgi duyuldu ve sonra teknolojik devrim gerçekleşti. Bu, insanlığın manevi bilgi için çabasını gölgede bıraktı.

Eğer bir kişi bu dünyanın doğasının sırlarını ifşa etme ve onları edinme konusunda ilginç olanaklara sahipse, o zaman neden soyut, anlaşılmaz bir şeyle meşgul olsun ki? Bilgi için arzunun ilk katmanı bu şekilde ortaya çıktı.

Ancak 20.yüz yılın başında, bilimin kendini tükettiği netleşmişti ve yüzyılın sonuna, birçok bilim insanı bilim çağının artık sona erdiğini ve onu geliştirecek başka bir yer olmadığını söyledi. Ve bugün herkes bununla hem fikirdir.

Yani, dünyada gerçekten özel bir buluş olarak keşfedebileceğimiz hiçbir şey yok. Hatta bilginin sonu olması hakkında teoremler bile var.

Kabala bilimi, bilgi edinmenin bir insan metodu olduğunu ve yeteneklerimizden geldiğini açıklar. Bizler, dünyanın ne olduğunu keşfetmeyiz. Dünyayı, duyularımızda belirdiği gibi keşfederiz.

Dünya, bize duyularımızda verilen bir şeydir. Bu yüzden net bir çerçeve ortaya koymamız gerekir: edinimimizin sınırı nerede? Ve sonunda anlaşılır ki bu çok net, basit ve yakındır. Temelde biz zaten onu hissediyoruz.

Bu şekilde, 150 yıldır parlayan bilim, hemen hemen sönmüştür. Ve bu nedenle, şimdi manevi dünyaya girmenin eşiğindeyiz.

Kabala bunu binlerce yıl önceden haber verdi. 2000 yılının sonunda, üçüncü dünyanın on Sefirot’unun bütünüyle gerçekleştirilmesi tamamlandığında, onların sonucuna ait bir hissiyatın, üst alana bir geçiş olması gerektiğini anlamayla birlikte ortaya çıkmaya başlayacağını net bir şekilde gördü.

On The Verge Of Breaking Into The Spiritual World

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed

Önceki yazı:

Sonraki yazı: