Monthly Archives: Ocak 2019

Ölüm Korkusu

Soru: Yaratan’ı haklı çıkarıyorum, ancak haklı çıkaramayacağım tek şey fiziksel ölüm. Ne yapmalıyım?

Cevap: Eğer ölüm korkusu olmasaydı, bu dünyada büyük bir karışıklık yaratırdık. Ölümsüz olduğumuzu hayal edin. Bir insan kendine ve başkalarına ne kadar çok zarara neden olurdu? Sonra her gün, bir Anka kuşu gibi, tekrar doğar/ayağa kalkar ve her şey tekrardan yine aynı olurdu. Bu korkunç!

Ölüm kurtuluştur. Ölüm korkusu olmasa, bir insan hiçbir şey yapmazdı. Çok hızlı bir şekilde kendini ölüme götürürdü.

Ölüm korkusu, bir insanı yaşamın anlamı hakkında düşünmeye zorlayarak yardım eder; “Ne için? Ne? Neden? Hangi hesapla/sebeple hayatımı sonlandırırım? Bundan başka bir şey var mı?”

En önemli soru: “Ne için yaşıyoruz?”

Not: Ama her nasılsa kimse bunun hakkında sormaz.

Yorumum: Bilinçaltında, herkes yapar! Çocuklar bile bu soruya sahiptir.

Soru: İnsanları, ölümün başka bir koşula geçiş olduğunu açıklayarak eğitmek mümkün müdür?

Cevap: Tabii ki. Psikolojik olarak bir insana her şeyi yapabilirsiniz, o ölümden korkmayacaktır.

The Fear Of Death

Bir Kabalist Bu Dünya Seviyesinde Bir Şeye Karar Verebilir Mi?

Soru: Bir Kabalist olarak, size olanlar aracılığıyla, Yaradan’ın elini nasıl hissediyorsunuz? Bu dünyanın seviyesinde herhangi bir şeye karar verebilir misiniz?

Cevap: Hayır, veremem. Sadece Yaradan’ın karar verdiği ile hemfikir olabilirim. Tüm çalışmam kendi üzerimedir, dünyayı değiştirme ya da Yaradan’ı bir şeyler yapmaya zorlama üzerine değil.

Soru: Yani bir Kabalist hiçbir şeye karar vermez mi? Başına gelenler ile hemfikir olma yeteneğine mi sahip? Ve bu ana karar mıdır?

Cevap: Evet. Bunu bir deneyin. Bakalım ne tür bir kahraman olacaksınız. Sadece size, dünyayı değiştirmek, kendinizi değiştirmekten daha kolay gibi gelmekte.

Not: Hemfikir olmanızın çok daha zor olduğunu anlıyorum.

Benim Yorumum: Bu zaten iyidir. Kahramanlığa doğru bir adımdır.

Can A Kabbalist Decide Something At The Level Of This World?

Her Şey Bir İnsanın İçinde Bulunur

Zohar Kitabı, “Tazrya”: Yukarı ve aşağı, tüm dünyalar, insanın içindedir. Dünyada yaratılan her şey insanın iyiliği içindir ve her şey insan için yaşar ve gelişir.

Bu kişiye, tüm evren dahil, diğer insanlar, hayvanlar, bitkiler ve cansız doğa arasında yaşıyor gibi gelir. Aslında, tüm bu arzu seviyeleri sadece tek bir arzudur. Buna “insan” denir.

Her şey her birimizin içindedir: egoist ve özgecil dünyalar, Yaradan ve yaratılışın tamamı.

İnsan, her şeyi içeren, Yaradan’ın yarattığı arzudur.

Bizim görevimiz, egoist niteliklerimizin kullanımını, almaktan vermeye doğru değiştirerek, Yaradan gibi olmaktır.

Everything Is Contained Within A Person

Orta Çizgi Nasıl Ortaya Çıkar?

Soru: Kişi, duygularla boğulmuşsa ancak gerçekçi tarafsız bir noktada kalıp grupla ve Yaradan ile titizlikle çalışmaya devam etmek istiyorsa ne yapmalıdır?

Cevap: Tüm olumlu ve olumsuz düşüncelerini, niteliklerini ve eylemlerini bir araya getirmeli ve orta çizginin, onların doğru birleşimleri üzerine inşa edildiğini anlamalıdır. Aslında, orta çizgi yoktur. Yalnızca kişi onu inşa eder ve desteklerse ortaya çıkar, aksi takdirde derhal kaybolur.

Yaratılışta sadece artı ve eksi vardır. Onların arasında, bu iki kutuptan işleyecek/işe yarayacak böyle bir direnç, bir baskı, bir motor yaratmalısınız.

Soru: Grup, Yaradan’a giden bir araçtır. Ayrıca “Yaradan” olarak adlandırdığımız ihsan etme niteliği de var. Bir grupla nasıl çalışılacağı nettir. Fakat Yaradan ile nasıl çalışmalıyız? Bir çeşit birbirine bağlı olma, ilişki sistemi mevcut mudur?

Cevap: Gruptaki dostlar birbirleriyle doğru şekilde bağlanırlarsa; o zaman onun içsel gücünde, doğru kombinasyonlarda, Yaradan’ın niteliğinin ifşa olduğu yer orası olacaktır.

Yaradan’ın niteliği, aslında bize göre, kusursuzluk olarak ifşa olması ve hem olumlu hem de olumsuzun eş zamanlı olarak bulunması bakımından ilginçtir. Bunu ancak O ifşa olduğunda anlayabileceğiz.

Soru: Üzerine baskı uygulamamamız gereken, kişinin bir doğası olduğunu, onun üzerine sadece sevgi köprüleri kurmamız gerektiğini ve bu koşulların birlikte var olduğunu söylemenizin nedeni bu mudur? Bu, Yaradan’ın ifşası mıdır?

Cevap: Bu, her iki güç de O’ndan kaynaklandığından, orta çizgidir.

How Does The Middle Line Appear?

İbranice Dili Günü: Sevginin Kodu Hakkında Bilgi Edinmek İçin Bir Fırsat

Özgürce İbranice konuşabildiğimiz bir zamanda yaşadığımız için şanslıyız. İbranice öğrenmeye 1970’lerin başından, Litvanya’ya taşınırken, aktarma sırasında başladım. O zamana kadar Gemara’yı okuyan ve bir Sidur’dan (Yahudi dua kitabı) dua eden büyük babam vasıtasıyla İbraniceyi çok az öğrenmiştim. Eğer ona İbranice kelimelerin anlamını sorarsanız, size Yidişçe cevap verirdi, tıpkı doğduğum şehir Vitebsk’de yaşayan tüm yaşlı insanlar gibi. Anne babalarımızın İbranice konuşması tamamen yasaktı. Genellikle Rusça ve bazen de Yidişçe konuşurlardı.

Özel Bir Dilin Doğuşunu Kutlamak

İbrani dili benzersiz bir fenomendir. O, sevgi-nefret ilişkilerinin bir ifadesidir.

İkinci tapınağın asılsız nefret sonucu yıkılmasından sonra İbranice, Yahudilerin günlük konuşma dili olmaktan neredeyse tamamen ortadan kalktı. 2. yüzyıldan 20. yüz yılın başına kadar Yahudilerin büyük çoğunluğu yaşadıkları yerlerin yerel dillerini konuştular. Yine de temel İbranice okumayı ve yazmayı öğrendiler, böylece dua edebildiler ve kutsal kitapları okuyabildiler, tıpkı Vitebsk’teki büyükbabam gibi.

“İbranice Dili Günü” Yeniden Canlandırmayı/Uyanışı İşaret Eder

Doğum günü, İbrani Dili gününe rastlayan ve şerefine bugün kutlanan, Eliezer Ben-Yehuda, İbraniceyi yeniden canlandıran adamdır. Ancak daha derin ve daha kapsamlı bir bakış açısıyla gözden geçirdiğimiz zaman, her gün İbranice konuşmaya devam etmemizin nedeni, İsrail halkının yavaş yavaş manevi kökenlerine geri dönmesidir: tek adam tek kalp olmak, bütün insanlar için bir birlik örneği oluşturmak ve böylece “uluslara ışık” olmak.

İbrani dilinin yeniden canlanması İsrail halkını birbirine bağlayan yapıştırıcının ilk ibaresidir. Ve amacımızı henüz yerine getirmememize rağmen, buna doğru yolumuzdayız.

İbranice Manevi Bağ İçin Kod Sağlar

Kabala bilgeliğine göre, İbranice diğer tüm diller gibi bir dil değildir. Yirmi iki İbranice harf, aslında yirmi iki kod sembolleridir. Kabalistler bu kod sembollerini manevi gerçeklikle bağı keşfetme sürecini tanımlamak için kullanırlar.

Kabalistler maneviyatın kendisinden, şekli ve formu olmayan “soyut bir ışık” olarak bahsederler ve manevi gerçekliğe girerken kişinin ilk hissettiği hisse “beyaz ışıkta siyah nokta” olarak değinirler. Bu küçük nokta kişinin ruhunun köküdür.

Diğerlerine olan sevgi aracılığıyla, bu küçük siyah nokta ek arzular edinir ve “ruh” diye adlandırdığımız manevi bir kapta gelişir. Ruh başkalarının sevgisiyle büyüyüp geliştikçe, daha sonra daha büyük manevi ışıkla doldurulabilir.

İbranicedeki her harf, yatay ve dikey çizgilerden oluşan benzersiz bir şekle sahiptir. Yatay çizgiler sevginin yoğunluğunu ve ruhun verilmesini ifade ederler. Dikey çizgiler ruhu dolduran ışıkları ifade ederler. Bu nedenle, İbranice harflerinin yirmi iki şekli, ruhun, başkalarına olan sevginin ışığı ile doldurulduğu yirmi iki yolu ifade eder. Ve harfler, kelimeler ve cümleler oluşturmak için birleştiğinde İbranice ortaya çıkar.

İbranice Konuşanların Manevi Görevi

Bugün, başkalarına olan sevgi aracılıyla manevi gerçeklikle bağ, bin yıl boyunca şişen insan egosunun üzerine çıkarak gerçekleşmek zorundadır. Her ne kadar Yahudiler dünyanın dört bir köşesinde toplanmış ve yine İbranice konuşmaya geri dönmüş olsalar da Kabala, İbranicenin gerçek canlanmasının ruhun canlanması olduğunu açıklar.

Yahudi halkının bir sonraki aşaması, sadece İbranice konuşmak değil, aynı zamanda onu ruhtan konuşmaktır. Diğer bir değişle, vermenin ve sevmenin niteliğini yeniden geliştirmek, ruh içine ışığı almak ve böylece kalpten kalbe İbranice konuşmaktır.

Hebrew Language Day: An Opportunity to Learn About the Code of Love

Eğer Yaradan’dan Başkası Yoksa O Zaman Ben Kimim?

Soru: Eğer Yaradan’dan başkası yoksa o zaman ben kimim ve neredeyim?

Cevap: Siz yoksunuz. Yaradan ile aranızda hiçbir farkın olmadığı bir koşula ulaşmanız gerekir ve kesinlikle kendi “Ben” inizin olduğunu hissetmezsiniz. O’nunla düşünceler, arzular ve eylemlerde birleşirsiniz.

Soru: Yaradan’ın da kendi “Ben”i yok mu?

Cevap: Zamanın, mekanın ve hareketin ötesinde, başlangıçta tek var olan sonsuz güç olduğundan Yaradan’ın “Ben”i hakkında hiçbir fikri yoktur. Bu nedenle, Yaradan hakkında böyle bir soru yoktur, çünkü O’nun hangi koordinatlarda var olduğunu hayal edemeyiz.

If There Is No One Else Besides The Creator, Then Who Am I?

Düşüncelerimiz Nereden Gelir?

Soru: Yaradan, neden bana düşüncelerimin benim düşüncelerim ve arzularımın benim arzularım olduğu hissiyatını vermektedir?

Cevap: Yaradan bunu, O’nun, tüm düşüncelerinizin ve arzularınızın hem kötü hem de iyi tüm eylemlerinizin, çevrenizde ve dışınızda size olan her şeyin kaynağı olduğunu ifşa etmeniz için yapar.

Farklı düşünceler yaşarken, onları kendi düşünceniz sanırsınız, ama onlar sizin değildir.

Çoğu zaman, kişi kendisini bunların onun düşünceleri olmadığını fark ederken bulur. Ama onlar nereden geldiler? Bulutların içinden bir yerden mi süzüldüler ve şimdi kafasına indiler? Ya da kişi “Hayır, sanmıyorum. O! Ben bunu demek istememiştim.”, der.

Bir şekilde kendisini kontrol eder ve onunla ilgili yanlış bir şeyler olduğunu görür. Bunlar bizim, benlik ve kendimizi nasıl konumlandırdığımızın sorunlarıdır.

Where Do Our Thoughts Come From?

Yaradan’ı Ortağınız Olarak Nasıl Hissedersiniz?

Soru: Yaradan’ın manevi çalışmadaki ortağım olduğunu nasıl hissedebilirim?

Cevap: Bunu bir öncül olarak kabul etmek zorundayım ve bunun için O’na başvururum. Ve sonra O`nun taleplerime derhal cevap verdiğini göreceğim. Yaradan yaşayan bir insan değildir, ama benim doğru taleplerime cevap veren bir sistemdir.

Ve taleplerim, sadece Yaradan’dan dünyanın ihtiyaç duyduğu şeyleri alırsam ve özveriyle onu kendimden bütün Kli’ye (ruh /kab) geçirirsem doğrudur. Ve her birimiz aynı şeyi yapmalıyız.

Özünde, O’ndan dünyaya ve dünyadan O’na iletken olmak istiyorum. Bunun için, dünyanın tüm ıstırabına katlanmak zorundayım ve onları kendimde doğru şekilde oluşturmak zorundayım ki böylelikle, onların hepsi O’nun ile birleşmeyi amaçlayacak.

Dünyanın tüm egoist arzularını yeniden kendime kaydederim, onları Yaradan uğruna niyetiyle örterim ve O’na başvururum. Ve sonra, O’ndan belirli nitelikler ve bilgiler alırım ve onları düzelterek, dünyaya öyle bir şekilde veririm ki dünya, kendi egoizminden Yaradan’a doğru biraz daha ilerleyecektir.

How Do You Feel The Creator As Your Partner?

Kendimizi Değiştirerek, Dünyamızı Değiştiririz

Soru: Her şey sadece benim içimdeyse, beni etkileyebilecek başka bir güç var mıdır?

Cevap: Dışarıdan, Yaradan sizi O’nun Işığı ile etkiler ve bu Işıkta, sanki beyaz bir ekranda gibi kendi dünyanızı, kendi niteliklerinizle tasvir edersiniz.

İstemsiz olarak tasvir ettiğiniz bu dünyayı, artık kendi iradenizle düzeltebilir ve onu farklı bir şekilde tasvir edebilirsiniz. Bu nedenle, bu ekranda size her türlü problemler sunulur, böylece kendinizi düzeltir ve dünyayı iyi olarak görürsünüz.

Soru: Eğer Yaradan da benim içimdeyse, bu benim dışımda başka birisi olduğu anlamına mı geliyor?

Cevap: Hayır, siz bu şekilde düşünüyorsunuz. Çok basit bir ilişki bulmamız gerek: kendimizi değiştirdiğimiz kadar, dünyamızı da değiştiririz.

Her birimiz bu dünyayı, kendi yöntemiyle hisseder. İçinde bazı noktalar var ki birbiriyle kıyaslayabiliriz/karşılaştırabiliriz ancak bunlardan ifade bile edemediklerimiz vardır.

Bu nedenle bizim görevimiz, birbirimizle bağ kurarak, milyarlarca insandan oluşan dünyanın tam bir resmini yaratmaktır. O zaman bağımızın içinde, sonsuzluk dünyasını göreceğiz.

By Changing Ourselves, We Change Our World

Yaradan`a Karşı Bir Şey Yapmak Ne Demektir?

Soru: Yaradan’a karşı bir şey yapmak, O`nun yaratılan varlıkları memnun etme arzusuna karşı anlamına mı gelmektedir?

Cevap: Bunu söyleyebilirsiniz veya O’nun tekliğine katılmadığınızı söyleyebilirsiniz. O var ve siz varsınız. Burası, insanlar dışında kimsenin var olmadığını iddia eden mutlak ateistlere ve yüksek güçten başka kimsenin olmadığını söyleyen insanlara ve onların arasındaki geri kalan her şeye bölünmenin ortaya çıktığı yerdir. İnsanın kendisi, gerçekten neyin içinde olduğunu anlamamakta. Bütün dinler ve inançlar bu iki nokta arasında yoğunlaşmıştır.

Kabala, bilinçsizce var olduğumuzu söylemektedir.

İnsanlık geliştikçe, sadece bizim var olduğumuz ve Yaradan’ın tamamen psikolojik bir tablo olduğu düşünülüyordu. Ama şimdi gitgide Yaradan’ı ifşa etmek, O’nu anlamak ve O’na ulaşmak ihtiyacına geliyoruz.

What Does It Mean To Do Something Against The Creator?