Aramızda Eşitliğe Nasıl Ulaşırız?

Rabaş, ‘‘Dostların Önemine Dair’’: Gruptaki dostların önemine ve onları nasıl takdir edeceğimize, yani herkesin dostuna vereceği önemle ilgili olarak, sağduyu der ki; “Eğer kişi dostunu kendi seviyesinden daha aşağıda olarak görürse, ona sahip olduğu niteliklerden daha erdemli bir şekilde davranmasını öğretmek ister. Bu durumda, kişi onun dostu olamaz; dostunu bir dost olarak değil, bir öğrenci olarak kabul edebilir. ”

Ve eğer kişi dostunu kendi seviyesinden daha yüksek bir seviyede ve ondan daha iyi niteliklere sahip olduğunu görürse, o zaman dostu onun RAV’ı (öğretmeni) olabilir fakat dostu olamaz.

Bu demektir ki, tam olarak dostunu kendisiyle aynı seviyede gördüğü zaman onu dost olarak kabul edebilir ve onunla birleşebilir. Bu böyledir, çünkü “dost”, her iki taraf da aynı koşuldadır demektir. Sağduyunun söylediği budur. Diğer bir deyişle, onlar aynı görüşlere sahiptirler ve bu yüzden birleşmeye karar verirler. Sonra, başarmayı arzuladıkları amaca doğru ikisi de beraber hareket eder.

Bu, bir kâr elde etmek için birlikte iş yapan iki kafadar dosta benzer. Bu durumda, eşit güçlere sahip olduklarını düşünürler. Fakat içlerinden biri diğerinden daha becerikli olduğunu hissederse, diğerini eşit ortak olarak kabul etmek istemez. Bu nedenle birinin diğerinden daha fazla sahip olduğu güce ve niteliklere göre oransal bir ortaklık oluştururlar. Bu durumda, ortaklık yüzde otuz üç veya yüzde yirmi beş ortaklıktır ve bu şekilde eşit oldukları söylenemez.

Dostunuza karşı eşit hissetmeniz imkânsızdır, çünkü sürekli yükseliş ve düşüş koşullarındasınız. Doğada eşit koşullar yoktur, yine de eşitlik için bir arzu olmalıdır.

Dostuna eşit olmak isteyerek kişi, daha yukarı yükselmeye, daha aşağı inmeye çaba gösterir ve böylece dostuyla karşılıklı bağ koşulunda, tam bir karşılıklı bağda, tamamlamada, almada birleştikleri koşula yavaş yavaş ulaşırlar. Her iki koşulun sonuçları doğru bağa yol açar.

Bağlanmış durumdaki bir sistem gibi, birbirlerinden hem yerine getirmesi hem de alması gereken farklı niteliklerin iletişiminden bahsediyoruz.

Kırılmış ruhun tüm parçaları arasındaki bu tür iletişim, doğal olarak kişinin bir konuda diğerinden daha yüksek ve bir konuda diğerinden daha düşük olmasını gerektirir. Bizler asla eşit olamayacağız, çünkü hepimiz farklıyız! Bu nedenle, ortak hedefe ulaşmadaki çabalarımız dışında, aramızda hiçbir karşılaştırma yapılamaz.

Ortak hedefimiz olan Yaradan’la yapışmaya ulaşmak için diğerleriyle bağ kurarsam, o zaman kendimizi kesinlikle O’nun içinde eşit olarak buluruz. Burada hiç kimse büyük ya da küçük değildir, her birimizin içinde hangi niteliklerin olduğu önemli değildir. Asıl mesele hepimizin aynı hedefe doğru ilerlemesidir. Böylece, bu hedefte orta çizgiye ulaşırız.

İşte bu yüzden (eşitlik) yoktur. Sadece Yaradan’a ulaştığımızda, O’nda orta çizgiyi ve aramızdaki eşit bağı edinebiliriz.

How Can We Achieve Equality Between Us?

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed