Daily Archives: Ocak 4, 2019

Bir Ailedeki Baba Gibi

Soru: Beni rahatsız eden bir dosta karşı nasıl davranmalıyım, çünkü derse sürekli geç kalıyor ve ders esnasında uyuyor? Onu nasıl haklı çıkarabilirim? Herhangi bir tavsiyede bulunabilir misiniz?

Cevap: Rabaş böyle bir duruma karşı hoşgörülü bir tutum sergilerdi. Ben kendim derslerde birçok kez uyuyakaldım, çünkü bizim koşullarımız aslında ne kadar yorgun olduğumuza bağlı değildir. Bu nedenle, dostumuzu haklı çıkarmaya çalışmalıyız.

Soru: Bir kişinin, kendisini dostların üzerinde görmesi gereken bir koşul vardır. Fakat herkes bunu yapamaz. Kişinin bu konuda çaba göstermesi gerektiği anlamına mı geliyor?

Cevap: Elbette. Onlardan daha aşağıdaysam, dostlarıma nasıl yardımcı olabilirim? Onlara iyi bakmak, onlar için her şeyi organize etmek, elimden gelen her şeyi yapmak zorundayım. Bunun için ailedeki bir baba gibi hissetmeliyim.

Soru: Her zaman bir baba gibi hissetmem gerektiğini, bunların çocuklarım olduğunu, öte yandan annemin rahmindeymiş gibi hissetmem gerektiğini, grubun annem gibi olduğunu söylüyorsunuz. Bu iki koşul aynı anda, aynı kişide nasıl var olabilir?

Cevap: Aynı anda birlikte olamazlar; çünkü tamamen farklı içsel koşullardan kaynaklanırlar. Ancak, elbette yakın olabilirler. Bir koşulun anında diğerinin yerini alması hiç sorun değildir. Bizler titreşimli bir modda çalışırız.

Like A Father In A Family

Hatalar Üzerine Çalışmak

Soru: Ne sıklıkta bir konuda yanıldığınızı fark ediyorsunuz/ anlıyorsunuz?

Cevap: Çok sık. Ancak bundan bazı sonuçlar çıkarmaya çalışıyorum, düzeltiyorum ve devam ediyorum.

Prensip olarak, sonraki her adım bir öncekinin düzeltilmesine dayanmalıdır. Düzeltme, hatalarınızı takdir ederseniz/anlarsanız mümkündür.

Bu yüzden şöyle denir: “Yeryüzünde iyi ve günah işlememiş Hak’tan yana bir insan yoktur.” Yani, her adımımız şunlardan oluşmalıdır: hata- düzeltme, hata- düzeltme. Bu şekilde ilerleriz.

Bu nedenle, öğrencilerime sık sık şunu söylerim: “Böyle yapmaya değip değmeyeceğini kontrol ederim. Hadi birlikte düşünelim, belki bu sizin için çok zor. Belki bir adım geriye gideceğiz.”

Bunu saklamıyorum; çünkü insanlara doğru ilerlemenin nasıl doğru bir şekilde yapıldığını öğretmek için gereklidir. Dahası, bu sadece hatalar yoluyla olabilir. Hatalar üzerine çalışmak, en önemli şeydir.

Work On The Mistakes

Nihai Amaç Evrensel Islahtır

Soru: Dünya nereye gidiyor?

Cevap: Nihai amaca bakarsanız, o zaman dünya iyi bir duruma doğru gidiyor – evrensel ıslaha. Bu, ulaşmamız gereken hedeftir.

Prensipte bu, başlangıçta manevi dünyada zaten vardır. İlk olarak, amaç her zaman belirlenir ve sonrasında yalnızca davranışımıza bağlı olan olaylar, buna göre yaşanır/gelişir. Bunu nasıl başaracağımızı belirleriz.

Manevi dünya, bizim dünyamızdan farklı bir şekilde inşa edilmiştir. Sondan başa doğru ilerler. Yani, neye ulaşmak istediğinizi ve sonra ona nasıl ulaşacağınızı yavaş yavaş belirlersiniz.

Örneğin, bir mimar bir bina tasarlarsa, en son amacını yaklaşık olarak hayal eder, ancak bina henüz mevcut değildir. Ve burada hedef mevcuttur. Her şey bizim katılımımızla belirlenir.

Hedefin tam olarak ne olduğunu belirlememiz gerekir ki böylece o her zaman önümüzde olur ve her an ona doğru ilerleriz.

Kabala’da almanın üzerinde ihsan ettiğimizde, manevi dünyanın niteliklerini tamamen açıkça hayal etmek ve onları zaten varmışız gibi gerçekleştirmeye çalışmak, mantık ötesi inançla gitmek olarak kabul edilir.

The Final Goal Is Universal Correction

Her Bir Kişi Herkesten Ve Herkes Tek Bir Kişiden Sorumludur

Yaratılışın amacı, aramızda meydana gelen kırılmayı, aramızda duran, bizi öldüren egoistik kökeni ıslah etmek, geçici ve bozuk bir varoluştan “tek kalp tek adam gibi” birleşme arzusu içinde bir hissiyat yaratmaktır. Herkes diğerlerini kendisi gibi algılayacak, dostu ve kendisi arasında hiçbir fark hissetmeyecektir.

Hoşumuza gitsin ya da gitmesin, amaç budur ve tüm insanlık ona doğru ilerliyor. Ama elbette bu yol boyunca daha gelişmiş ve daha az gelişmiş parçalar olacaktır. Bu, bize bağlı değildir: Bu, her bireyin bu süreçteki yerini belirleyen, her birimize yerleştirilen bilgi genlerine ve arzulara bağlıdır: ön planda mı, yaklaşmakta mı, hatta ıslaha mı giriyor, yoksa bu sürecin ve yaratılış amacının bile hissedilmediği arkadan mı sürükleniyor?

Dünya çapındaki grubumuz Bney Baruh, bizim neslimizde yaratılışın ıslahını uygulayanların ön saflarında yer almakla onur duymaktadır. Öncelikle birbirimizle bağ kurmalıyız ve sonra insanlığın geri kalanı “Tek Kalp, Tek Adam” olmak için bizlere katılacaktır.

“Karşılıklı garanti’ olarak adlandırılan böyle bir bağ, herkesin birbirine bağlı olduğu ve her bireyin diğerlerinden sorumlu olduğu özel bir bağdır. Bizler öncüleriz ve dünyanın geri kalanı takip edecek. Birleşmeyi başarabildiğimiz ölçüde, Yaradan, Üst Işık olarak adlandırılan birliğin gücünü ortak kabımızın içinde hissedebileceğiz.

Birliğimizin gücüne göre Yaradan, Nefeş, Ruah, Neşama, Haya ve Yehida Işığı olarak daha ve daha fazla ifşa olur. Yehida, ulaşabileceğimiz en yüksek bağın formudur. Bu güç sadece çabalarımız ve başarımız nedeniyle ifşa olur ve bu yüzden bize, amacı, bir insanı dostunu kendisi gibi sevmeye yönlendiren, iyi ve doğru bağın formülü olan, bağın bilimi, Kabala bilimi verilmiştir.

Bu kongrenin amacı, yaratılış ilkelerini, onun programını ve amacını gerçekleştirmek için gereken koşulları dikkatle incelemektir. Bu nedenle amacımız, uygulamada, aramızda kurduğumuz bağın içinde Yaradan’ı ifşa etmektir.

Başarımızın ölçüsüne göre, tüm diğerlerini etkileyeceğiz, çünkü bizler, en güçlü ve en ileri insanların ıslahın uygulanması açısından yoğunlaştığı, bu neslin merkezindeyiz. Bu güçler, bizden, bize katılmak isteyen herkese, daha yüksek bir gücün olduğunu ve tüm yaşamın onları birlik olmaya zorladığını hisseden herkese yayılacak.

Bu günlerde, böyle bir bağlantının gerekliliği tüm dünyada görünür hale gelmektedir, çünkü insanlar sadece ıstıraplarını değil, aynı zamanda nedenini de hissediyorlar ve bu zaten, bizleri yavaş yavaş ıslaha yönlendiren/götüren kötülüğün ifşasıdır.

Önümüzde büyük bir görevimiz var ve her birimiz, geriye kalanlar için, tek bir sistemin önemli bir parçası olduklarından, sorumluluk hissetmek zorundayız. Eğer kişi görevini en üst düzeyde gerçekleştirmekte başarısız olursa, bu kusur/noksanlık tüm sistemde, onun tüm seviyelerinde ve tüm bağlantılarda hissedilecektir.

Bu bağa ulaşmada ilk adımı, kişinin kendi için yarar sağlamaktan kendisini ayırması, kendi “ben” inin üzerine yükselmesi ve tamamen bebeğine bağlı bir anne gibi kendini gruba adamasıdır. O zaman benim için önemli olan tek şey, bağ için yararlı veya engelleyici şeylerin neler olacağıdır ve her an kendimi, Yaradan’ın ortak bir ruha yönlendirmek için bize getirdiği içsel veya dışsal koşullara göre kontrol edeceğim.

Bu ortak manevi kapta, tek üst güç bize ifşa olacak ve üst manevi güç olan o, karşılıklı garantiye, birlik hissiyatına girmemize izin verecektir. İşte bu yüzden “Ben”imizin üzerine çıkmalı ve “Biz”e girmeliyiz.

Each One Is Responsible For All, And All For One