İnanç, Korku Ve Yaradan’la Yapışma

Rabaş, ‘‘Dost Sevgisi- 2’’: Yine de, inancı edinmek için, korkunun önce gelmesi gerekir, “Zohar’a Giriş”te açıklandığı gibi: “Korku, O’na inancın kapısı olduğundan, maneviyatın tüm emirlerini içeren bir emirdir. Kişi, korkusunun uyanışına göre, O’nun rehberliğine inanır.”

Burada son bulur: “Korku, kişinin Yaradan’a memnuniyet vermesinin azalması korkusudur.” Bu demektir ki, kişinin Yaradan ile ilgili sahip olması gereken korku kendisi için değil, muhtemelen Yaradan’a memnuniyet veremeyeceği içindir. Bundan çıkan sonuç şudur ki, inanca giden kapı korkudur; başka bir yolla inanca ulaşmak mümkün değildir.

Soru: Bu açık değil: İnanç olmadan korkuya nasıl ulaşabiliriz? Yine de aynı zamanda, inancın korku olmadan elde edilemeyeceği ortaya çıkmıyor mu? Bir kısır döngüye sahibiz.

Cevap: Bu bir kısır döngüdür. Hem inanç hem de korku, bizim üzerimizde var olan güçlerdir ve sistemimizin içsel parametrelerindeki değişiklikleri temsil ederler.

Bu nedenle, Rabaş okuyarak, sadece bunun muhtemelen olması gereken yol olduğu konusunda hemfikir olabiliriz. Daha sonra gerçekleştirmemiz gereken eylemlerin tanımlarını çalışırız. Bu tür eylemlerle, kendimize ait olan “bizi kaynağa geri döndüren Işık” olarak adlandırılan üst kuvvetin etkisini çekeriz. O bizi değiştirir ve içimizde inanç niteliğini, sevgi niteliğini yaratır.

Yorum: Bununla birlikte, makalenin sonuna kadar, Rabaş mantıksal olarak, başta, ortada ve sonunda ne olması gerektiğini ortaya koyar.

Benim Yorumum: Bilmiyor olsanız bile her şey kendi başına düzenlenir. Mesele bilmek, yapmak ya da almak değildir. Ruhsal dünyada, Üst Işığı çeken belirli eylemler gerçekleştirmelisiniz ve Üst Işık, içinizde inanç, korku ve Yaradan’la yapışma denilen değişimleri aşamalı olarak yapar.

Faith, Fear, And Adhesion With The Creator

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed