Daily Archives: Temmuz 18, 2018

Facebook’tan Soru: Bir Kişi Öldüğünde, Ruhu Nereye Gider?

Cevap: Ruh, ilk etapta var olmadığı için hiçbir yere gitmez.

Bir ruh, Yaradan’a benzerlik olarak kabul edilir yani Yaradan’a belli bir ölçüde benzer şekilde oluşturabileceğim arzular “ruh” olarak adlandırılır. Bana bağlı olmayan her şey, ihsan etme ve sevginin bir niteliğidir.

Başka bir deyişle, egoda herhangi bir şekilde yazılmamış olanları önemsemeye doğru egonuzun ihsan etme ve sevgiye yönelik sınırlarını aştığınızda, o zaman tüm nitelikleriniz bu özel anda birlikte organize olduğunda (sürekli değiştikleri için) bir ruh olarak adnaldırılırlar.

Hatırlatma: Bir ruha sahip olduklarını düşünenler ve onları çevreleyenlere karşı böyle bir tutum sergileyenler, şüphesiz bunu duyduklarında mutsuz olurlar.

Benim yorumum: Sıradan bir kişinin ruhu yoktur. Bir kişi sadece bir hayvandır. Hayvan vücudunun hücreleriyle birlikte doğal olarak ölmekte olan hayati bir bileşene sahiptir.

Ruh yaşamımız esnasında edinilmelidir. Bu hayat ve onun çeşitli safhaları bize verildi, yani, gelecek hayatlar, böylece ruhumuzu elde ederiz.

Soru: Bu bir kişinin hayatının amacı mı?

Cevap: Hayatın amacı, kişinin egoistik arzularından, bir ruh olarak adlandırılacak özgecil arzular yaratması.

Where Does The Soul Go After Death?

Ne Çeşit Bir Birlik Bir Klipa Olarak Adlandırılır?

Soru: Dostlar arasındaki ne tür ilişkiler Klipa olarak adlandırılır? Bir örnek verebilir misiniz?

Cevap: Klipa, Yaradan’ın Kendisini tezahür ettireceği ifşa olan birliğe karşı karşı hareket eden, ilkel ve egoist bir güçtür.

Kişinin, kötü eğiliminin ve egoizminin üzerinden gelmesini gerektirmeyen çeşitli birlik biçimleri vardır- egoizm oraya müdahale etmez aynı zamanda egoizm tarafından desteklenen belirli birlik türleri de vardır milliyetçilik ve faşizm gibi.

Bu yüzden dünyasal seviyede bir kontrol; sınırlar olmaksızın birlik ve sevgi uğruna gerçekten hareket edip etmememizdir. Fark budur.

Eğer kendi insanlarınıza ve ülkenize karşı iyi olanı yapmak istiyorsanız ve dünyanın geri kalan kısımlarını umursamıyorsanız, ya da tam tersine, dünyanın diğer kısımlarına zarar vermek istiyorsanız o zaman bütün birliğiniz maneviyat karşıtıdır. Bu nedenle bu birlik başarısız olacak ve var olamayacaktır.

İşte bu yüzden Baal HaSulam, bunun nesiller üzerinde bir lanet olduğunu söylüyor.

What Kind Of Unity Is Called A Klipa?

Manevi Oyun Yazarlığı

Saptama: Kabala çalışılan uzun yıllar boyunca, Baal HaSulam ve Rabash’ın düzinelerce makalesini inceledik. En ilginç şey, neredeyse her satırı kalpten hatırlamanız, bunun bir sonucu olarak hiçbir şey bilmediğinizi anlamanız. Bir yandan bu şaşırtıcı ama öte yandan korkutucu.

Benim Yorumum: Bu, metni analiz etme, kendimize dahil etme yeteneklerimiz değiştiği için olur. Bu sebeple her defasında her şey yeni bir seviyede, tamamen yeni görünür. Bu, Kabalistik metinlerin ve onları okuyanların özelliğidir.

Saptama: Rabash herhangi bir edebiyat enstitüsünü bitirmedi, yazı yazım kurallarını incelemedi ama türünün kurallarına göre, kendini çok net bir şekilde ifade etti.

Benim Yorumum: Bu benim için şaşırtıcı değil çünkü doğanın, onun yasalarının ve onların yöneliminin içsel anlamını hisseden bir kişi buna göre yazar. Mantığın tüm yasaları, darbenin tüm noktaları zaten onun içinde vardır.

Aynı şekilde, oyun yazarlarına göre edebi eserlerin yazılması için kuralları belirlerler gibi görünür ama aslında onlar da, belki henüz düzeltilmemiş ancak bazı şekillerde zaten gelişmiş olan kendi içsel arzularını harekete geçirirler.

Yavaş yavaş gerçek oyun yazarlığının maneviyatta yattığını anlayacağız. Bu, edebiyatı ve insan ilişkilerinin her türlü ifadesini hakikat seviyesine getirecek olan manevi özelliklerin tam olarak elde edilmesidir.

Spiritual Playwriting

Dar Boğazda

Av 9’dan önceki üç hafta başladı. Bu günlere Bein ha Metzarim denir (“dar boğaz”). Bu dünyada meydana gelen her şey, üst sistemin etkisidir. Dünyamızdaki eylemler ve koşullar, üst kökten maddesel dala yayılır ve bu dünyada, cansız materyal, bitkisel, hayvansal seviyeler ve insanlarda, zaman ve mekânda dallar olarak somutlaşır. Dalları analiz ederek kökleri incelemeliyiz.

Günümüz itibariyle, üst dallar dünyamızda, son ıslah hariç (Gimar Tikkun) şimdiden gerçekleşmiştir. İfşa olması gereken her şey ifşa olmuştur; geriye kalan her şey son ıslahtır. İşte bu yüzden Baal HaSulam, zaten tamamen ifşa olan yıkımı düzeltmek zorunda kalacak olan son nesil zamanlarında yaşadığımızı söylüyor. Şimdi sadece onun üzerine çıkmak için çaba göstermeliyiz.

Ancak, sistemde var olan bozukluğu ve gerekli başlangıç koşulu olarak, onunla doğru bir ilişkiyi net olarak anlamadan yukarı yükselmek imkânsızdır. Esasen, bu bir günah değildir. Kötü eğilimin yaratılması gerekliydi. “gökyüzü” ve “yeryüzü” her ikisi de gereklidir, çünkü “O, onları birbirine karşıt yarattı”, kötü gücün, iyi güce karşı yaratıldığı gibi.

Realitede, sadece olumluyu vurgular. Çünkü daha sonra ifşa olana kadar, kötülük yoktur. Sadece iyilik eksikliği var. Ayrıca, iyilik, kötülüğün ona karşı oynadığı rolün sonucu olarak çok yönlü şekillerde ifşa olacaktır. Kötülük yoktur, sadece iyinin zıt formunda ifşası vardır.

Kök ve dal arasında bir bağlantı olduğunu öğrenmemiz gerekiyor. Bu, tüm tarihimizin seyri sırasında olduğu gibi, zamanımızda, kökün belirli tarihlerde dallardan ortaya çıktığı ve zaman içinde aynı noktalarda tekrarlandığı anlamına gelir; örneğin, Tammuz’un 17.’si, Av’ın 9’u. Purim etrafındaki zamanlar, genellikle neşeli ve mutluyken bu tarihler her zaman İsrail ulusuna acı çektirmiştir.

Bu nedenle bu günlerde, maddi kaygılarımız da bile özellikle dikkatli olmalı ve Av’ın 9’uncu gününün sonuna kadar riskli eylemlerden kaçınmalıyız. Ondan hemen sonra, bir yas döneminden ayrıldığımızı hissetmeye başlarız ve son ıslaha sevinebilir ve arzulayabiliriz.

Tammuz’un 17’si “dar boğaz” günlerinin başlangıcıdır, Kudüs’ün yıkılışı, Tapınak duvarı ve Tapınağın kendisinin yıkılmasıyla ilgili olarak, İsrail topraklarına vardıktan sonra İsrail ulusunda var olan bağı simgelemektedir. Bu bağ, çölde 40 yıl süren hazırlık ve Bina’nın yardımıyla Malhut’un düzeltilmesinden dolayı Tora’nın alınması sayesinde mümkün olur. Bina “mem – מ” (kırk) harfidir.

Bundan sonra, Birinci Tapınak’ı inşa eder etmez hemen düşmeye başladılar. İlk Tapınaktan daha düşük olan İkinci Tapınak’ı inşa ettiler ama o da yıkıldı. O zaten son yıkımdı. Bütün bu yıkımlar Av’ın 9 uncu günü meydana geldi.

Bizim için bugün, en acil amaç, Şehina’yı (kutsallık) yeniden kurmaktır. Başka bir deyişle, ıslah özellikle aynı günlerde gerçekleşmelidir. Nefret ve yıkımın ifşa olduğu yerde birlik ve sevgi de ifşa olmalıdır.

Between The Straights

Maneviyatta Çekim Gücü Ve Hız

Soru: Manevi dünyalarda herhangi bir çekim gücü ve hız kavramı var mı?

Cevap: Herhangi bir egoist arzu olumlu her şeyi çeker ve olumsuz olan her şeyi reddeder. Bu nedenle, çekim gücü, bana çekici gelen şeylere çekimin gücüdür.

Manevi dünyada hız, kişinin bir arzusundaki değişme hızıdır, eğer arzu değişmezse, hız sıfırdır ve zaman durur.

Gravitational Force And Speed In Spirituality

Hayatın Anlamını Bulun

Soru: Hayatın anlamı, Yaradan’ın yarattığı fiziksel bedende ebediyen yaşamayı öğrenmek mi?

Cevap: Hayır. Kabala’da ebedi beden, ihsan etmek için çalışan bir arzu anlamına gelir. Dolayısıyla hayatın anlamı, dünyamızın yapısında değil, bu ebedi bedenin yani ihsan etme arzusunun elde edilmesindedir, kişi Yaradan’a benzer olduğunda, O’nunla iletişim kurar, zira orada karşılıklı yapışma vardır.

Find The Meaning Of Life

Kabala İpuçları – 11/12/17

Soru: Diğer insanların, sizin egoist özelliklerinizin bir yansıması olduğunu görmeye ve hissetmeye başlarsanız, bu hissiyat bir şekilde manevi dünyaya uygulanır mı?

Cevap: Evet. Bu zaten iyi bir adımdır.

Soru: Yaradan neden bana zarar veren arzuları verir? Onlarla nasıl çalışmalıyım?

Cevap: Dünyada zararlı hiçbir şey yoktur! Sizler sadece bir şeyi diğeriyle dengelemelisiniz. Arzuları kısıtlamak ya da reddetmek gerekmez. Sadece bunları dengelemek gereklidir. Dünyada kötülük yoktur; sadece dengesiz iyilik vardır.

Soru: Yaratan bizim dünyamızda tüm insanlara O’nun eylemlerini ifşa etmek için etki eder mi?

Cevap: Kesinlikle.

Soru: Bir yayın sırasında seyirciyi hissediyor musunuz?

Cevap: Genel olarak evet. Ama ister istemez ekranlarda şu anda önümde olan aynı seyirciyi değil.

Soru: Eğer kişi Yaradan gibi olmalıysa, bu kibir değil midir?

Cevap: Burada kibir yoktur. Bu, alma arzusu ve hazzın yaratılışının başlangıcından itibaren, yüksek gücün belirlediği bir görevdir, böylece o haz verme arzusu haline gelir.

Soru: Eğer kişi başkalarına ihsan etme ve verme arzusuna sahipse ancak birdenbire ihsan edecek ve verecek hiçbir şeyi olmadığını fark ederse ne yapılabilir?

Cevap: Başkalarına ihsan etme arzunuzdan başka bir şey vermemelisin. Diğer her şey sonsuz miktarda ve kalitede doğada var.

Soru: Arzuyu kısıtlamak ne demektir?

Cevap: Bu, kendiniz hakkında düşünmemeniz anlamına gelir.

Soru: Sevgi nedir? Dünyamızda, Kabala bilgeliğine ulaşıp ve çalıştıktan sonra, grubun dışında, tüm insanların sıradan yaşamında onu hissetmek mümkün müdür?

Cevap: Sevgi, başkaları için kendinden daha çok endişenin ifadesidir. Hepsi bu. Çok basit.

Soru: Eğer kişi kötü bir şey yaparsa, bu, kötü güçlerin değil, Yaradan’ın bunu yapmasını istediği anlamına mı geliyor?

Cevap: Bunu açıklayamayız. Bunu yapmak için Yaradan’ın bize nasıl davrandığını tam olarak görebildiğimiz bir sisteme girmeliyiz.

Soru: Yaradan’ın gizlenmesi benim eylemlerime mi bağlı, yoksa Yaradan mı kendisini gizliyor?

Cevap: Yaradan’ı zıt özelliklerimiz yüzünden biz gizleriz.

Soru: Bizi yöneten güçler ağının gizlenmesi, Yaradan’ın gizlenmesinin üç nedeninden biriyle mi ilgilidir?

Cevap: Gizlenmenin üç nedenin hepsi aynı anda bizim üzerimizde işlemektedir, bazen biri daha fazla ve bazen bir diğeri.

Blitz Of Kabbalah Tips – 11/12/17

İnsanlığın Bilinçsiz Gelişimi

Soru: On binlerce yıldır insanlığın bilinçsiz gelişiminin sebebi nedir?

Cevap: Sanki bu bize çok uzun bir zaman dilimi gibi görünüyor. Aydınlık ve karanlık arasındaki farkı açıklığa kavuşturmak için evren ve cansız, bitkisel ve hayvansal doğa tam olarak gelişmiştir.

Bu başlangıçta atomlar ve moleküller gibi en düşük cansız seviyede gerçekleşti. Ondan sonra, doğanın çeşitli biyolojik ve zoolojik bileşenlerinde, bitkisel ve hayvansal seviyelerde devam etti. Daha sonra, dünyamızın insan seviyesinde, sadece fizyolojide değil, aynı zamanda insan psikolojisinde de yer aldı.

Ancak bundan sonra kişi, manevi bir seviyede araştırma yapmaya layık olmaya yaklaşabilir.

The Unconscious Development of Humanity

Kendi Düşüncelerimizden Sorumlu Muyuz?

Soru: Kişi düşüncelerinden sorumlu mudur?

Cevap: Eğer kendine ve Yaradan’a karşıysa, o zaman evet. Eğer insanlığın geri kalanına karşıysa, o zaman hayır, çünkü düşünceler eyleme dönüşene kadar, başka insanlarla sorunumuz yoktur. Ancak prensip olarak, düşüncelerimiz eylemlerimizdir.

Soru: Ya bir insan düşünceleri vasıtasıyla dehşete kapılırsa?

Cevap: Önemli değil; onlar onun düşünceleridir ve onları düzeltmelidir.

Are We Responsible For Our Own Thoughts?