Daily Archives: Haziran 18, 2018

Yaradan’ı Kendi İçinizde Kendiniz Yaratın

Soru: Yaradan’ın gönderdiği şeye, doğru olarak cevap vermek ne anlama geliyor?

Cevap: Doğru cevap; onunla temasın olduğunun sürekli bir hissidir.

Soru: Kişi onun Yaradan’dan geldiğini nasıl anlayabilir? Belki sadece bana öyle geliyor?

Cevap: Ne olursa olsun, sadece Yaradan’dan geldiğini düşün. Ancak bunu dostlarında birlikte yapman daha iyi.

Soru: Yaradan’ı tam olarak kim ifşa eder?

Cevap: Yaradan, arzularının ve diğerlerinin arzularının tek bir birleşik sistem içinde birleştiği ve birlikte çalıştığı kişi tarafından, grup içindeki gelişiminin bir sonucu olarak ifşa edilir. Daha sonra, bu iki arzunun arasında, bağın niteliği ortaya çıkar- bu çoktan Yaradan’ın ifşasının başlangıcıdır.

Create The Creator Within Yourself

Evrenin İki Vektörü

Soru: Egoizm ve özgecilik nasıl tanımlanır?

Cevap: Baal HaSulam egoizmi öz-sevgi olarak tanımlar, bir kişi diğerlerine ragmen, mümkün olduğunca çok kendini doldurmak istediğinde, başka hiç kimseyi hesaba katmadan.

Özgecilik, bir başkasını doldurma arzusudur, kendine rağmen verebildiğin her şeyi vermektir- kendini tatmin etmek için değil, bir dostunun arzusunu tatmin etmek için.

Evrende sadece iki vektör vardır: Kişinin kendisine ya da başkalarına yönelik bir güç. Onların kombinasyonu doğada tüm seviyelerde var olan her şeyi meydana getirir: cansız, bitkisel, hayvan ve insan.

Soru: Neden böyle bir çok seviyeli sistem oluşturuldu?

Cevap: Doğanın dört seviyesi, direk ışığın gelişiminin dört safhasını temsil eder. Cansız, bitkisel, hayvansal ve insan doğası, arzunun birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü seviyelerine karşılık gelir.

Two Vectors Of The Universe

Duygular akılla nasıl barışır?

Facebooktan soru: Duyguları akılla nasıl barıştırabiliriz, çünkü duygularımız, dünyanın işlediği akılcı yoldan uzak olan, yaşam olaylarına verilen cevaplar olarak ortaya çıkıyor?

Duygularımızın akılla ilgisi yok. Duygular açığa çıkarlar çünkü arzulardan “atlıyorlar”. Ve arzu doğuştan doğamızdır.

Akıl, duyguları toplamak, onları çözümlemek, karşılaştırmak, frenlemek vb. için tasarlanmış edinilen ek bir sistemdir. Fakat genel olarak, akıl duyguların önünde zayıftır; önce arzular gelir, akıl ikincildir.

Soru: Duyguları frenlemek mümkün müdür?

Cevap: Hiçbir anlamı yok. Duygularınızın dengeli olduğu bir safhaya ulaşmak zorundasınız. Buna karşın olumsuz duygular, pozitif olanlarla dengelenebilir ve onlarla birlikte rahat hissedebilirsiniz, çünkü hem olumsuz, hem de olumlu duygular, yüce bir hedefe doğru birlikte çalışacaktır.

Ve hepsine ihtiyacınız olduğunu biliyorsunuz. Doğanızla veya etrafınızdaki insanlarla savaşmıyorsunuz. Aksine, birbirinizle uyum içinde olduğunuzda bir safhaya girersiniz. Bir kişinin artısı, bir başkasının eksi tarafından dengelenir. Biz, hepimiz birbirimizle doğru bir şekilde bağlantı kurduğumuz taktirde, ideal bir sistem oluşturacak ve tüm artılarımız – eksilerimiz mükemmel olarak birbirine uyum sağlayacak şekilde yaratıldık.

Soru: Yani artılar ve eksiler birleşmek üzere dünyanın dört bir yanına mı dağıtılmış?

Cevap: İşte sorun budur. Başka seçeneğimiz yok. Birbirimiz arasında bir şeyler yapmaya çalışıyoruz, hiçbir şeyin yardımcı olmadığı görerek cesaretimiz kırılıyor ve sonunda ölüyoruz.

Ama aslında, kendi kendimize hiçbir şey yapamayacağımızı ve Yaradan’dan bize yardım etmesini istememiz gerektiğini görmemiz gerekiyor. Ardından, doğru mozaikte çabucak bir araya geleceğimiz ve birbirimizi tamamlayacağımız etkinin altında, Yaradan üst Işık ile bizim üzerimizde parlayacak.

O zaman herkesin birbirimizle mükemmel uyumuna ulaşacağız. Tüm olumsuz ve olumlu duygular tamamlanacak, her insan başka biri için gerekli olacaktır. İşte bu şekilde mükemmelliğe ulaşacağız.

How Can Emotions Be Reconciled With Reason?

Bizim ‘Ben’ imiz nedir?

Soru: Bir kişinin var oluşunun farkında olan ‘Ben’ nedir?

Cevap: Sadece biraz egoizm. Bunu değiştirerek, sadece onun içindeki almanın özelliğini değil, aynı zamanda ihsan etme özelliğini de hissedeceğiz. İhsan etmek için ıslah olmuş egoizmde, bizim dışımızda gerçekten neyin var olduğunu hissetmeye başlarız.

Şimdi sadece duyularımıza giren şeyleri hisseder ve analiz ederiz: Görme, duyma, tat alma, koku alma ve dokunma. Eğer ek duyu organlarımız olsaydı, içimize girip ve adapte olduğu şeklinde değil, bizim dışımızda var olduğu şekliyle daha çok hissedebilirdik, nesnel olarak. Buna ruhsal algı denir.

What Is Our “I”?