Monthly Archives: Aralık 2017

Nedensiz Sevgi Var Mıdır?

Soru: “Sevgi” sözcüğünün yerine, “karşı güçler arasındaki denge” ya da “ihsan etme ve alma arasındaki uyum” gelebilir mi?

Cevap: İki tür sevgi vardır: kendini sevmek ve başkasını sevmek ya da içsel sevgi ve dışsal sevgi.

Eğer sevgi kendine doğru yönlendirilirse, o zaman bu aynı egoizmdir. İyi yemek yemeyi, iyi şarap içmeyi, cinsel zevkle kendimi tatmin etmeyi, seyahat etmeyi, çocuğumla oynamayı severim vb. Bütün bunlar egoizmin tezahürlerinden başka bir şey değildir. Çocuğu seviyorum çünkü o benim; kendimi sevdiğimden, onu da seviyorum.

Buna, neden belirli bir sevgi türü denilmeli? Bunlar sadece egoizmin tezahürleridir. Doğal olarak bu, kişi için çok hoş ve keyifli, iyidir, kendinden fedakârlık olarak adlandırılan çok sayıda kanıtlar bile vardır. Ancak birey, elbette bunun karşılığını öder.

Soru: O zaman Kabalistik bir bakış açısından, nedensiz nefretin olduğu gibi, nedensiz sevginin olduğu söylenebilir mi?

Cevap: Sevgi, bir neden olmadan olamaz. Sadece nedenin nerede olduğunu belirlemek gereklidir. Buna nedensiz sevgi dense bile, bu sadece, gayret göstermediğimiz ya da sebebini belirleyemediğimiz anlamına gelir veya neden, egoizmimizin üstünde yatıyordur ve bu yüzden ona böyle deriz.

Is There Love Without A Cause?

Twitter’da Düşüncelerim, 5/12/17

Aynı anda haz ve ızdırap gibi iki zıt koşulu nasıl hissederim? İki koşulu hissetmek için iki kaba ihtiyacım var: Kişisel olan kabıma ve gruptakine. Kişisel kabımda egonun ızdırabını hissederim ancak grubun ortak kabında haz hissederim.

İnsan, Yaradan’ın meydana getirdiği ve büyüttüğü, babası gibi olmasını istediği bir çocuk gibidir: bağımsız; mükemmel, ona benzer. Yaradan’a bir şey vermeniz gerekmez ancak sizin ona benzer olduğunuzu görmenin hazzı dışında.

Özgürlük; arzuya hükmettiğim takdirde mümkündür. Egoistlik doğa m içerisinde olduğum sürece; tamamen Egom tarafından kontrol ediliyorum. Tek özgürlük Yaradan’ın arzularını sezmeyi öğrenmektir. Daha sonra söylenildiği gibi onun için karar vereceksin; erdemli karar verir & Yaradan uygular.

Ne egonun hükmü altında ne de ihsan etmenin manevi gücünün hükmü altında, manevi hareket sadece iki gücün kombinasyonunda mümkündür. Egonun içindeyken, manevi dünyada yokuz. Kendimizi ölçmeye karşı olan hiç bir şey yoktur.

Bizim dünyamız büyük bir döngünün ilk derecesidir. Bir sonraki derece, dünyamızı yöneten tüm sinyallerin düştüğü üst dünyadır. Hayatın anlamını ifşa etmek isteyenler- kim-ne-nasıl onu yönetiyor- üst dünyayı ifşa etmelidir. İşte bu Kabala’nın alanıdır.

Bütün dünya Yaradan’ın tecellisidir. Bizi çeşitli yollarla etkileyerek; bize hitap eder. Dene ve onun sana hitap ettiğini hissetmeye başlayacaksın. Özellikle düşüncelerinde ve duygularında, hatta sen fark etmeden önce bile onlar Yaradan’dandı.. Sen, bu gerçeğe tepkinsin.

Neler var? Anla: bunun içinde ölmek ve yeniden doğmuş olmak zorundayız. Tam olarak bizim hayat algımızda yeniden doğuş; ölüm; dünya. Varoluşun bilinmeyen bir halkasına geçmek için, şu anda kendimiz için bile hayal edemediğimiz yeni bir boyuta uyum sağlayın.

En önemlisi kalpteki noktaya dikkat etmektir. O Kaynağına; Yaradan’a geri döndürülmelidir. Sizi orada kendiliğinden çekecektir ve siz ona yardım etmelisiniz. Kötülük, haz alma arzusunda değil, kendiniz için hareket etme niyetindedir.

Her şey üst ışık tarafından yapılır. Biz onun üzerimizdeki etkisi tarafından kontrol ediliyoruz. Yapabileceğimiz tek eylem ya onu uzakta tutmak ya da ona birlikte yakınlaşmaktır. Uzakta tutmak ya da ona yakınlaşmak, ışığa benzememek ya da benzemektir. Bu bizim tek özgürlüğümüz ve kaderi etkilemek için tek şansımızdır.

Yaratılış, sonradan ego ile dolan aramızdaki bağların kırılması ile başlar. Bu bağları yeniden inşa etmeye çalışırız, ego direnir. Bu sayede, bağları kırılmadan öncekinden 620 kat daha güçlü yeniden inşa ederiz. İşte bu yüzden Yaradan bağda ifşa olur.

Kişi ve Yaradan dışında hiç bir şey yok! Her şey senin içinde. Çevrende gördüğün hepsi Yaradan’ın niteliklerine karşı gösterilen senin kendi niteliklerin. Bu iki resmi birleştirerek; tüm yaradılışın doğru algısına ulaşırsın, Yaradan’a tutunursun.

Neden büyük ışık kıvılcımlara dağıldı? Herkesi Yaradan’ın bir parçası olarak değerlendirebilelim diye. Ve sonra Yaradan’ın bize yaptığı yolda; bir kez daha doğruca tek bir bütüne gelebilir ve bir Yaradan’ı ifşa etmek için amacımıza ulaşırız.

Kişi eğer kalpteki noktası tarafından talep ediliyorsa, gerçeğe çekilir- ızdırapta olsa dahi gerçeği ifşa etmeye bir arzu- İbranicede Gerçek- EMET- tüm alfabeyi içerir. E- Yaradan; M- Bina; T-Malhut- Yaradan’ın genel adı. Kabala bize onun gibi olarak onu edinmemiz gerektiğini öğretir.

Öğrencimden yeni bir film, Amit Shalev: http://intotruthfilm.com/en

Ego ayrı hücreler gibidir ve ışık bunları nasıl bağlayacağını bilir. Herhangi bir maddenin parçacıkları gibi, bunların düzenlenme biçimleri, maddenin türünü belirler. İnsan, ışığın üstündedir, çünkü kendi yönetimini kendi içinde barındırır.

My Thoughts On Twitter, 12/5/17

Musa’nın Zamanında Onlular

Soru: Musa’nın metodu doğru biçimde organize edilmesi gereken insanlara yönelik iken, İbrahim’in metodu birkaç bin kişiye yönelikti. Onlar, yüzler, binler nereden çıktı? Bu on kişi, on arkadaşından mı yoksa aileden mi oluştu?

Cevap: Onlu, on erkek ve on kadını ayrı ayrı dâhil eder. Bu bölünmede aileler dikkate alınmadılar.

Tens In The Time Of Moses

“Güçlü, Zayıf Olanı Yutar”

Baal HaSulam, Son Neslin Yazıları: Çalışkan sınıfın geri kalmış sınıfı olabildiğince iyi kullanacağı, sömüreceği doğal bir kanundur, güçlü olanın zayıfları yuttuğu, denizdeki balıklar gibi.

Günümüzde, tüm ülkelerin elitlerinin zaten kendi ceplerini doldurdukları gerçeğine rağmen, nasıl duramıyorlar görüyoruz. 50 milyar doları olan bir adamın, neden diğer 50 milyar dolara daha ihtiyacı olduğunu hiçbir mantık açıklayamaz.

Gerçek şu ki, sonsuz, büyüyen egoizm bunu gerektiriyor. Bu nedenle, kişi kendi başına bir şey yapamaz; o, bunu takip etmeli. Sefil seçkinler de sınırsız büyümekte olan egoizmlerince kontrol altındadır ve tüm nüfusu yoksulluğa düşürmekle yükümlüdürler, onlara bir ekmek kabuğunu bile bırakmazlar!

Diğer yandan bu insanlık dışıdır. Kölelik zamanlarında bile böyle değildi. Köle pahalıydı! Sahibi ona bakmak, ona iyi davranmak vb. zorundaydı.

Şimdi bizler, efendi ile köle arasındaki bağlantıdan ayrıldık. Bir girişimci, fabrikalarının kapısının arkasında milyonlarca insanın var olmasını umursamıyor. Her şeyi onlardan çıkarmak zorundadır!

“The Strong Swallows The Weak”

Duygular Üzerine Bir Bilim

Soru: Kabalistik bakış açısıyla duygular nedir?

Cevap: Duygu, arzuda bir algılamadır, hissiyattır.

Arzusu, tüm yaratılışın meselesidir ve arzunun içindeki hissiyata duygu denir. Yaratılışın tamamı, tek, ayrışmış, bütünsel arzu olduğundan o halde içinde var olan her şey duygulardır.

Biz burada sadece evren hakkında değil, tüm dünyalar hakkında, bütün hakkında, çok büyük yaratılış hakkında konuşuyoruz. Orada iki tür duygu bulunur, nefret ve sevgi ve biz onların arasında var oluruz.

Bu nedenle, onları ne şekilde ayırt etmemiz gerektiğini, hangi temelde bir karara varacağımızı görmeliyiz: nefret veya sevgi ile muamele ettiğim duygusu, duygunun kendisine “nefret” veya “sevgi” deniyor mu yoksa belli bir hissiyat ile nasıl ilişkili olacağını belirleyebilir miyim? Başka bir deyişle, bu duygular hakkında bir bilimdir.

A Science About Feelings

Doğada Kötü Bir Şey Yoktur

Soru: Bir dostumda olumsuz bir özellik görürsem, onu tamamlamam gerekiyor. Bunun anlamı nedir?

Cevap: Doğanın kanunları, öyle ki orada hiçbir yanlış şey yoktur. Ve insanda da kötü bir şey yoktur –bizim hiçbirimizde! “Kötü” bizim parçalamamızdan ileri geldi ve yani siz onun dörtte birine sahipsiniz, diğer yarısında ve ben de üçte bir vb. gibi.

Eğer bu özellikleri bir araya getirirsek, bir artı ve eksi içeren bir bütünlük özelliği oluşturuyorlar. Aslında ruh kırıldığı zaman, olumsuz özellikler oluştu ve pozitif olanlar bile negatif görünüyor, çünkü onları tamamlayacak bir şey yok.

Düzeltmenin, ıslahın bilgeliği, aramızdaki ayrımı ve mesafeyi düzeltmektir. Beynimizi bu yönde çalıştırmamız lazım: ne kötü ne de iyi vardır. Aramızdaki ayrılık ve mesafe kötüdür. Bu nedenle, her zaman bize olumsuz görünen, kırık özellikleri görüyoruz.

Kırık bir özelliğe karşı gelecek hiçbir şey yoksa ne kadar olumlu olursa olsun, o olumsuz görülecektir.

There Is Nothing Bad In Nature

Dedikodunun Manevi Kökü

Soru: Dedikodunun manevi bir kökü var mıdır?

Cevap: Elbette, buna Laşon HaRa denir, kötü dil. Dostlar arasındaki her şeyi öldürür. Dostumun arkasında konuşursam, Yaradan’a ihanet ederim. O’nu aldatırım. Burada başka bir şey olamaz. Sonuçta, Yaradan onluyu, tüm sorunlarıyla birlikte benim önüme koyar. Bir dostun arkasından, sadece ona nasıl yardım edeceğimiz hakkında konuşabiliriz ve başka hiçbir konuda değil.

The Spiritual Root Of Gossip

Zohar Kitabının Etkisini Nasıl Doğrulayabiliriz?

Soru: Zohar Kitabı’nın okunmasının manevi bağlantımı, üst yönetim gücü ile eski haline getirdiğini nasıl doğrulayabilirim?

Cevap: Bunu, niteliklerinizdeki ve başkalarına karşı tutumlarınızdaki değişikliklere dayalı olarak hissedebilirsiniz. Bütün bunlar sırasında, çok sayıda karışık koşuldan geçersiniz. Çeşitli kavramsal görüşlerde, dikkatli incelemeye, ifşaya, anlayışa, analize ve senteze yönelik bir tutum değişikliği yaşarsınız.

Kendimin bundan geçtiğimi hatırlıyorum ve bunu öğrencilerimde görüyorum: insanlar nasıl odaklanmaz hale gelirler, onlar açık algıya, anlayışa, içselleştirme ve duymaya sahip değildirler. Bu koşullar bir insanda meydana gelen değişiklikleri belirtir. Kabalistler bu değişimlerden haberdardır ve onları hoş karşılarlar.

Bununla birlikte, kişi giderek bu gibi koşulları kontrol etmeye başlar, onları sevinçle karşılar çünkü onlar farkındalık düzeyindeki değişiklikleri belirttiler.

How Can We Verify The Influence Of The Book Of Zohar?

Twitter’da Düşüncelerim, 11/26/17

İnsanlar egoisttir ve Kabala’dan nefret eder. Çünkü Kabala; egoist doğamızı yok etmek demektir. Bu nedenle bir Kabalist; ilk zamanlarında bazen Kabala ve Kabalistlerden nefret eder ve onlara zarar vermek ister. Ve her kim Kabala çalışıp ayrıldıysa; kıskanmaya ve nefret etmeye devam eder.

Yaradılış, Adem’in mükemmel halinin Aden’de ( cennet) yaradılışı ile başladı. Sonra bizim dünyamıza düşüş vardı ve orijinal mevkiine 125 derece boyunca yükseliş- kıvılcım ve yükselme arzusu. Bu yüzden; ortaya çıkan haller zorunludur; tek seçenek onların üstesinden gelmek.

My Thoughts On Twitter, 11/26/17

Twitter’da düşüncelerim; 11/18/17

Rabaş’ın yazdığı gibi, kişi egoisttir. Eğer Kabala çalıştıysa ve bıraktıysa, ondan uzaklaştıkça ona karşı olmaya başlar. Ne kadar yüksek olduysan, o kadar aşağı düşersin.

Yani; önceki birçok arkadaşın şimdi Kabala’yı eleştiriyor oluşuna şaşırmayın!

Bu ıslahın bir kuralıdır.

Kabala’nın ön gördüğü gibi; zamanımızda faşizm doğal olarak yükseliyor. Fakat nesli eğitmek için çaba sarf edersek; faşizmi tam karşıtına- sosyalizme dönüştürmek mümkündür.

Tabi Sovyetler türünde değil; toplumu eğitmenin bir sonucu olarak bilinçli olarak ortaya çıkandan.

Gizlenmenin iki türü: 1) Basit gizlilik: Kişi Yaradan’ın gizlenmesini algılar ve dolayısıyla kabul eder, ifşasını değil, Ona bağlı olmayı diler, böylece Yaradan’ı memnun eder.

2)Çifte gizlilik: Kişi gizliliğin Yaradan’dan olduğunu hissetmez ve dolayısıyla, yardım dileyemez.

Fayda olmadan hiç bir hareket mümkün olmadığından, almadan Yaradan’a nasıl ihsan edebileceğimizi bizim aklımız anlayamaz. Ancak bu nitelik ışığı çeker ve sonra kişi zaten Yaradan’ı algılar ve anlar. Işığı çekmek için; kişi çaba sarf etmeli, sonrasında umudunu kaybetme & Yaradan’dan yardım isteme

Tüm yaradılış; 1. İhsan etme arzusu (ışık) & 2. Haz alma aruzu (Kap) içerir. Değişiklik sadece kapların niyetinde mümkündür: birine ya da Yaradan’a ihsan etme. Kabların ışıklarla dolması, onların niyeti birbirlerinin hatırı için haz almak olduğunda olur.

Yaradan’ın ifşası, onun alternatif gizliliği ve ifşaları aracılığıyla açıkça gösterilir- Ondan başka kuvvet olmadığını keşfetmek için. Onun olmadığı yer yoktur. Ben bunun ifşa olabileceği karanlık bir noktayım. Bu durum bağlılık olarak adlandırılır, gelişimin amacıdır..

Zorluk kendiniz yerine sadece Yaradan’ı önemsemede değil, bütün dünyayı bırakıyor gibi hissedip Yaradan’ı hissetmememde. Onunla birleşmek için her şeyden vazgeçebilirim. Yani; en önemlisi Yaradan’ın tüm dünyayı doldurduğu hissine ulaşmak.

My Thoughts On Twitter, 11/18/17