Zamanın Sınırlarının Ötesine Geçmek

thumbs_laitman_546_03Zaman içsel, kişisel, psikolojik, bencil bir seçimdir, zamanı ölçtüğüm zaman, özlem duyduğum bir şeyi arzu etmem ve bu arzumu gerçekleştirmem arasındaki farkı ölçerim. Zamanı daima bir tatminsizlik olarak hissederim.

Eğer istediğim şeyi ister istemez derhal elde etseydim, eğer arzum hemen yerine gelmiş olsaydı, zamanı hissetmezdim. Buna zamanın ötesinde olmak denir. Örneğin, eğer arzum sonsuz bir hızla gerçekleşirse, zaman sıfıra yaklaşır.

Tüm doğal yapımız ve işleyişimiz ışık hızının altındadır bu oranla sınırlıdır. Bu nedenle de zaman var. Sonuçta zaman, hız ve uzaklık birbiriyle ilişkilidir.

Teorik olarak, eğer istediğimizi derhal edinirsek, zamanı hissetmeyiz.

Zamanın sıfıra eşit olduğu bir duruma eriştiğim zaman – ki bu hızın sonsuz olduğu ve uzaklığın da sıfıra indirgendiği durumdur – mekân bir noktaya mı dönüşür? Ne zaman bir eylemde bulur ve bu eylemi yapmayı ister istemez derhal aynı anda yapabilirim? Bu yalnız ihsan etme eyleminde mümkün olur ve bu bana bağlıdır.

Eğer, aramızda var olan ve herkesin bir diğerinden aldığı bağdan, herkesin bir diğerinde ihsan ettiği bir bağa doğru uzaklaşırsak ki bu kişinin verecek bir şeyi olduğu ve diğerlerinin de bunu almak istediği bir durumdur, bu durumda zamanı hiç hissetmeyiz.

Zaman bir alışkanlıktır. Tamamen psikolojik bir parametredir ve bu zamanın bilimsel açıklamasıdır.

Özünde, eğer bunu gerçek hayata uygulamaktan söz ediyorsak, bize verilen zamanı doğru yönetmekten söz ediyorsak, bu durumda neye ihtiyacımız var? Saf ihsan etme eylemine erişmeyi bilmeye ihtiyacımız var, bununla zamanın, mekânın ve eylemin dışında var olacağımız bir seviyeye yükseliriz.

Gerçekten de eğer zaman sıfıra eşitse, hareket de, eylem de olmaz. Her şey aynı yere, o tek noktaya yerleşir. Bu duruma davranışımızı almaktan ihsan etmeye değiştirirsek erişebiliriz.

KabTV, “Yeni Hayat”, 22.04.15

Ne yazık ki, bu ögeye yorum yapma özelliği kapatılmış.

"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed

Önceki yazı:

Sonraki yazı: