Daily Archives: Nisan 2, 2015

Pesah  Her  Zaman Sizinle Olan Bir Bayramdır 

thumbs_laitman_549_02“Pesah” seviyesine gelebilmek için bizler egoizm ile birlikte çalışmamızın mümkün olmadığı bir gelişim seviyesine erişmeliyiz; bunun üzerine yükselmemiz gerekir.

Egoizmin infilakı ilk defa Babil’de oldu. Nüfusun fazla  olmadığı zamanda ortaya çıkan bu patlamaya karşı, Babil rahiplerinden İbrahim egoizmin üzerine yükseliş sistemini keşfetti.

Binlerce kişi bu metodu kabul ederek onunla birlikte Kenan Ülkesi’ne yani günümüzdeki İsrail topraklarına gittiler. İbrahim kendisi ile birlikte gelenlere birbirini sevmenin ne anlama geldiğini öğretti. Egonun üzerine yükselmeyi ve devamlı şekilde kişinin egosunun üzerine basmayı-Pesah‘ı. (Pasah kelimesinden gelir ve geçmek anlamındadır)

Egomuz devamlı büyür ve bizler bunun üzerinde büyürüz. “Sevgi tüm günahları kapatır” kuralı ile. Hatalar devam eder fakat büyüdükçe -geniş bir nefrete doğru yükseldikçe- aramızda daha büyük bir sevgi belirir.

Bizler nefretimizi saklamayız ve bundan dolayı utanç duymayız. Çünkü bunun insanın doğasında olduğunu anlarız. Bizim bir sonraki görevimiz ise, nefreti sevgi ile kaplayacak bu fırsatı bize verecek doğadaki olumlu kuvveti tanımlayabilmemiz ve belirleyebilmemizdir.

Nitekim bundan sonra bizler sabit bir şekilde manevi yükseliş seviyesinde oluruz. Fakat nefret, üzerini kapladığımız sevginin boyutunu belirleyecektir.

Böyle sabit şekilde büyümeye devam eder hale gelebiliriz. Bu demektir ki, kademeden kademeye her bir değişim, Pesah  yani sizinle her zaman birlikte olan bayram haline gelir.

KabTV’den  “Pesah (hamursuz) sohbetlerinden, 18.3.2015

Pesah Geleceğin Hatırlatıcısıdır

thumbs_laitman_552_03Pesah yalnızca geçmişi değil, aynı zamanda bize geleceği de hatırlatır.

Çok eski zamandan beri Pesah akşamı, yahudi ailelerini bayram masasının etrafında birleştirmiştir. Ziyafet  en ince ayrıntıları ile açıklanmasına rağmen formaliteye yabancıdır. Acele edilmeden yapılan bu kutlama mısır köleliğinden çıkışı yeniden canlandırır.

Fakat bizler eğer Mısır’dan çıkmış isek, o zaman niçin yeniden şu şekilde tekrarlıyoruz : ”Bu sene bizler köleleriz, seneye özgür mü olacağız?”

Kaynaklarımız bilinen olaylar, inişler ve çıkışların arkasında bir bilgi kesitinin daha olduğunu, bunun da tarih ile pek fazla alakalı değil, insan ilişkileri hakkında olduğunu belirtir. Bunun yanı sıra bu birlik ve yahudilerin eriştiği çok gerekli bir karşılıklı anlayıştır. Bu anlayış yalnızca yahudilerin anlaması gereken değil, aynı zamanda günümüzde özellikle tüm insanlığın erişmesi gereken bir idraktır.

Hepimiz Birbirimize Bağlıyız

thumbs_laitman_553Soru: Yaşadığımız tüm problemlerin bir nedeni var mı?

Cevap : Eğer eşimizle, çocuklarımızla, komşularımızla, işde, hatta kendi içimizde çatışmalarımız varsa bu, Firavun denilen egonun bizi yönettiği anlamına gelmektedir.

Soru:  Ama, Tora’nın anlatmış olduğu Mısır’daki esaret, sadece çok eski zamanlarda yaşanmış ve çok uzun süre önce de tamamlanmıştı.

Cevap: Firavun bizleri her zaman yönetir, hatta şimdi bile. Tora’da anlatılan olaylar belli bir zamana ait tarihsel hikayeler değillerdir. Bizler hâlâ aynı egonun, bizlere normal bir hayat yaşamamıza engel olan egoistik doğamızın boyunduruğu altındayız.

Günümüzde özel bir dünyada ve özel bir zamanda yaşıyoruz. Hepimiz, tek bir ağa bağlı entegre bir dünyada, entegre bir ekonomide ve birbirine bağımlı bir şekilde yaşıyoruz. Eğer uluslararası toplumlar belli bir ülkeye karşı  bazı yaptırımları uygulamaya alırsa, o ülke ile bağlantılarını keserlerse, örnek olarak İran gibi, herkes diğer herkese bağlı olduğundan dolayı o ülke batar.

Bu bizlere, herkesin birbirine bağlı olduğu, ne tarz entegre bir dünya içinde yaşamakta olduğumuzu gösterir. Eğer bu birbirine bağımlı dünyada iyi ilişkileri korumazsak, kendimize zarar vermiş oluruz.

Bu yüzden, tüm uluslar, tüm ülkeler, bir ülke içindeki siyasi partiler arasındaki ilişkileri onarmayı başaramazsak, en basitinden kendi kendimizi yok etmiş olacağız. Doğanın genel kanununa ters bir şekilde hareket edersek hiçbir şey bize yardımcı olamaz.

Soru: Ama hepimizin birbirimizle iyi geçinmediği gerçeği var ve bizler hâlâ yaşamaya da devam ediyoruz.

Cevap: Bu yüzleşmenin bir sınırı vardır. Ne kadar daha fazla büyüyebilir ve devam edebilir. Bu yüzleşmelerin nedeni bizleri sadece kendimiz hakkında düşünmemize zorlayan kendi doğamızdır. Ancak kişi kendi iyiliğinin ve refahının diğer herkese bağımlı olduğunu anlamaz. Aptal egomuz böyle ilkel bir şekilde işler. İnsanlar, diğerleri ile iyi ilişkiler kurarak, aramızda bağ kurarsak bundan sadece faydalanacağımızı anlayamazlar.

Soru: Görünen o ki, tam tersine eski zamanlardaki ilkel toplumlarda, insanlar daha fazla bağlantılıydılar ve bizler geliştikçe birbirimizden daha da uzağa düşüyoruz.

Cevap: Eski toplulukları ilkel olarak değerlendirmeyiniz. Onlar birbirlerine bağımlı olduklarının farkına varmışlardı ve birbirlerine bağlıydılar da ve bu bağlar olmadan da hayatta kalamazlardı.

Modern toplumun problemi şu ki, teknolojik gelişmeler neticesinde bizler oldukça yüksek bir seviyeye ulaştık ve görünen o ki, birbirimizden bağımsız bir şekilde yaşayabiliyoruz ve herkes de kendini cep telefonu ve bilgisayarı ile evine kilitleyerek hiçkimseyi görmek dahi istemiyor. Buradaki ana nokta kişi kendisine dokunulmasını istemiyor.

Aramızdaki bu bağlantının eksikliği ya da negatif bağlantılar, egomuz yani Firavun olarak adlandırılır. Diğer hiçkimseyi gözönüne almak istemeyiz ve birbirine bağımlı karşılıklı bir ağ içerisinde olduğumuzu anlamayız ve bu özellikle İsrail halkı için geçerlidir. Bizler, birbirimize her zaman bu ölçeğe göre değer vermeliyiz: diğerlerine karşı olmamızın ya da onları destekliyor olmamızın derecesine göre.

Tüm Torasadece, Tora’nın çok büyük bir kuralı olan “Dostunu kendin gibi sev” ile ilgilidir. Bu kural herşeyi içinde barındırır ve doğru birliğe ulaşmak dışında da başka birşey yoktur.

İsrail Radyo Program’ından  103FM, 15/03/15