Monthly Archives: Nisan 2015

Hepimiz Birbirimiz İçin Sorumluyuz

thumbs_laitman_547_01Baal HaSulam, “Arvut (Karşılıklı Sorumluluk)” makalesinde şöyle yazar, Yaradan’ı arzulayanların hepsi, birbirlerine karşı sorumlu olan tek bir ulustur. Bu karşılıklı sorumluluk olarak adlandırılır. Tora (Islah eden ışık) herkese şu sorular sorulduktan sonra, bu ulusa verilmişti. Komşun için sevgi emrini yerine getirmeye hemfikir misin?

“Komşunu kendin gibi sev”, doğamızın kendimize dikkat etmemize yönlendirmesinden daha azı olmayacak şekilde diğerleri için de dikkat edip onlara iyi bakmamız anlamına gelmektedir. Bu ıslah eden ışığı üstümüze çekmemize olanak veren koşuldur. Işık gelecek ve manevi kabımızı sadece bizler bu yoldan birlike olmayı istediğimizi ifşa edersek düzeltecektir.

Karşılıklı sorumluluk, kendi arzularımızın üzerine yükseldiğimizde, tek birleşmiş bir bedenden oluştuğumuzda, tek bir organizma olduğumuzda ve her birimiz birbirimize bağlı olduğumuzda gerçekleşir. Bunun için, herkesin anti-egoistik bir perdesinin olması ve ihsan etme düzeyinde manevi dünyada olması (Hafetz Hesed) ve aynı zamanda da maddesel dünyasına da manevi dünyası için gerekli bir parça olarak davranması  gereklidir.

image001

Karşılıklı sorumluluk içinde işlemek için, herkes diğerinin arzularını yerine getirir ve herkesle bağlı olması gerektiğini anlar. Tüm yaşamı bunun uğruna geçer, tıpkı bir bedendeki hücrelere olduğu gibi. Bedendeki her hücre ve her organ içinde bulundukları ortak bedenin fonksiyonlarını yerine getirmek üzere yaşarlar. Yaşamının tek anlamı sevgi ve ihsan etmedir. Bizler aramızda  bu bağlantıyı algıladığımız zaman, bu manevi yaşam olarak adlandırılır.  

Eğer, bizler bu yönde birleşmeyi arzularsak, o zaman bunu gerçekleştirmesi için gerekli olan gücü edineceğiz.

Günlük Kabal Dersi, 3.Bölüm, 18.05.2010

Zorluk Seviyelerini Tırmanmak

thumbs_Laitman_703_01Soru: Gruptaki bağ problemlerinin üstesinden gelebilmek için büyük çaba sarf ettim ve başardığımı düşündüm. Ama sonra keşfettim ki, aslında bütün problemler daha ince ve tespit edilmesi zor hale gelmiş. Zamanla bu tür çalışmaya alışmalıyım değil mi?

Cevap: Kişi, her verilen anda aslında “yeni” durumdadır. Ve böylece her yeni anda atalarına dayanan puta tapan köklerini keşfeder. Burası, kişinin yeni seviyesinin başladığı yerdir. Kişi keşfeder ki, egoizm ve alma arzusu içindedir. Herkesten nefret eder ve kendisini gerçek bir ihsan etmeye getiremez. İhsan etmek için almaya yeteneği varsa da ihsan etmek için ihsan etmeye yoktur.

Bu, ıslah olmamış koşuldan kaynaklanır. Kişi, ihsan etmenin doğru formu olan “inanç”a yakınlaşabilmek için doğru desteği, kendi kişisel çıkarlarının üzerinde organize etmek zorundadır. Kişi, bunun mümkün olup olmadığını öğrenmek zorundadır.

Grup içinde farklı eylemler yapabilir ve eylemleri yerine getiren Saran Işığı uyandırabiliriz. Etrafımızda saran ışığı çekmeyen eylemler de vardır. Aksine, bu eylemler yukarıdan herhangi bir aydınlanma getirmezler. Bu nedenle, bu eylemleri büyük grup içinde yapmak, herhangi bir sonuç doğurmaz.

Islah aracı olarak ifşa olması gereken saran ışığı çektiğimiz, grup içindeki eylemler de vardır. Bu araç, henüz ıslah olmamıştır ama ıslaha odaklanmıştır. Bu, çalışıldığı, denendiği, bu uğurda terlendiği, süreç içinde çaba gösterildiği anlamına gelir. Bu çabaların karşılığı olarak, ışık işler… Ve her şey buna bağlıdır…

Bir alışkanlık, kasıtlı olarak sistemimize tanıtılan özel bir melek ve güçtür. Çünkü aslında bir alışkanlık gerçekte var olmaz. O, enerji almazsa aniden çalışmayı durduran bir tür elektrik sistemi gibidir. Elektrik daha önce vardı ama şimdi yok diye üzülemeyiz. Her an, yeniden başlamak zorundayız. Bu nedenle her koşul kendi gücüne ve kendi meleğine sahip olmadıkça alışkanlık denen şey de olmaz.

Bir kez bunun üstesinden geldiğimizde bu içimizde kaydedilir. Sistem zaten vardır ve işlemektedir ama bozuk sistem daha çok ortaya çıktıkça buna dikkat etmek zorundayız. Aslında bu aynı sistemdir sadece şeyleri bize daha yüksek çözünürlükte ve derinden görmemizi sağlar.

Her sabah kalkmak ve derse girmek için artık kendimle savaşmıyorum. Bunu yıllardır yapıyorum. Ama sonra yeni engeller görünür ve orada daha büyük bir kalp sertleşmesi vardır ve birden daha önce hiç yapmadığım şekilde derste uyuyakalırım…

Bizler sürekli karmaşıklık seviyesi artan seviyelere yükseliyoruz. Ama alışkanlık yoktur; Yaradan ile ilişkimizin her anı tamamen yenidir ve koşullar değişir. “O’ndan başkası olmadığı”nı keşfetmek ve buna göre devam etmek zorundayız. Bu, demektir ki, çok kısa ve etkili eylemlerle “yapışma”ya ulaşmalıyız.

Bu maddesel dünyada bu eylemler tüm dünyayı içerir. Birbirimize bağlanmamızı zorunlu kılan bu eylemler, aslında sadece birkaç eylemdir. Biz ilerledikçe, bu eylemler daha da netleşir.

“Kutsal ve Kutsanmış” (Kadoş Barukh Hu) yerine; “Yaradan”, onun on kutsal isimleri (ADNI, HaVaYah Elokim, vs), ihsan etme gücü, inancın gücü vardır. Çok basit kavramlar: Bina’nın Garı, Bina’nın ZAT’ı… Her şeyi, en özlü tanımına getirmeyi denemek zorundayız.

20.04.2013 Günlük Kabala Dersi Birinci Bölüm Rabaş Yazıları

Yaradan’ın Hizmetinde

thumbs_laitman_538Tora, “Levililer” 1:1 – 1:2: Ve O Musa’yı çağırdı, ve Kral, ona Buluşma Çadırı’ndan konuştu:

İsrailoğullarına konuş ve onlara de ki: Aranızdan bir kişi Kral’a kurban getireceği zaman, hayvanlardan, sığırlardan ya da sürüden, kurbanınızı getirmelisiniz.

Tüm arzuları (duran, bitkisel, hayvansal ve konuşan) toplumun yararı için ve kendimiz için hiçbir şekilde almadan, tüm amaçlarımızı ve düşüncelerimizi diğerlerinin yararına,  tıpkı bir annenin sadece kendi çocuğunun refahı için düşündüğü şekilde, tamamen özgecil şekilde sağlamalıyız.

Eğer bir kişi kendini bu şekilde yönlendirebiliyorsa, o zaman arzusunu kısmen alma tarafından, ihsan etme tarafına transfer eder. Ancak, bu, toplum ve grup içerisinde, düzelten Işık’ı çeken sistemi çalışarak gerçekleşen çok uzun bir çalışmadır.

Diyelim ki, öncesinde kendi faydam için diğerlerini kendi yararıma kullanmaya çalıştığım içimde bazı arzular vardı ve şimdi, bu arzularla belli bir sistem dahilinde, Işık’ın bana ihsan ettiği ve bu arzuları egositik olmaktan ihsan etmenin yararına olacak şekilde çalışıyorum. Ancak, bu, bizim dünyamızın özgeciliği değildir her ne kadar biz onu bu şekilde isimlendirsek de, çünkü bunun için başka kelimelerimiz yok.

Aslında, kendin için hiçbir fayda olmadan diğerleri için tamamen ihsan ettiğin ve sevgi duyduğun şekildir bu. Kişi, bu seviyede çalışmaya başladığı zaman, o zaman fedakarlık yapmış olur ki bu da, egoistik arzusundan parçaları ayırdığı ve onları diğerleri için ihsan etme seviyesine transfer ettiği anlamına gelir.

Tüm seviyelerin arzuları bunların içinde ortak olurlar: duran, bitkisel, hayvansal ve konuşan. İlave olarak, duran, bitkisel ve hayvansalın seviyeleri, adama hizmet eder, dünyamızda olduğu gibi ve konuşan adam seviyesi de Yaradan’a hizmet eder. Adamın içinde duran, bitkisel ve hayvansalın tüm arzuları vardır ve onları çalışması içerisinde, Mısır olmadan ve herhangi bir ödül beklemeksizin, ihsan etme ve sevgiyi tamamlamak üzere yükseltir.

KabTV “Ölümsüz Kitabın Sırları” 13/11/2013

Çalışmamız İçin İkinci Bir Rüzgar Geliştirmek

thumbs_laitman_546_03Gelişimimiz ve çalışmamızın kalitesi için gerekli olan yakıt konusunda endişe duymalı ve sadece çalışmanın miktarının peşinden koşmamalıyız. Aksi takdirde, bu bizleri büyük bir düşüşe sürükleyecek. Hep birlikte oturup, insanlara yaklaşmak için bir metot üstünde düşünmeliyiz. Genel halk ile ciddi bir şekilde ilgilenmeye başladığınız anda, ikinci bir rüzgarı da yakalamış olacaksınız. Şimdi, uzun bir koşudan sonra yorgun düştünüz. Her ne kadar çok büyük bir başarı göstermiş olsanız da, bu artık sizleri heyecanlandırmıyor ve sizlere eskiden sahip olduğunuz gibi aynı enerjiyi vermiyor. Başarılı olmaya alıştınız ve bunun hakkında sizin için yeni bir şey yok. Herşey bir sona geldi ve siz de bundan yorulmaya, hasta olmaya başladınız.    

Bu tıpkı Or Yaşar‘ın (Direk Işık) dört safhası gibidir. Neden ilk safha sonsuza kadar devam edemez? Bunun nedeni, (Alef-Lamed-Peh) bittikten sonra, ikinci safha (Bet-Yud-Taf) başlar. Bu da bittikten sonra, üçüncü safha başlar.

Işık, arzuyu etkiler ve sürekli olarak değiştirir. En sonunda, kalitesel olarak almadan, ihsan etmeye; Hohma’dan Bina’ya  yeni bir hale gelir. Yani, çalışmamızda da aynı şey meydana gelecektir. Aynı oyunu hayatımızın sonuna kadar oynamamız mümkün değildir.

İnsanlar âşık olduklarında, birbirlerini yaşamlarının sonuna kadar seveceklerine dair yemin ederler, ancak âşkın biz ölmeden evvel zayıflayacağı açıktır, çünkü bizler çok hızlı gelişiyoruz. Günümüzde,  gelişim çok çabuk gerçekleşiyor, birçok kişi yaşamlarında birçok kez evlenip boşanıyorlar.

Bu şu anlama gelmektedir: Her safha tamamlanacaktır ve bizler de bunun olmasını beklememeliyiz. Zaten, önceden, şunu anlamalıyız ki, her ne kadar bizim dağıtım çalışmalarımız verimli, doğru ve iyi olsa da ve bunun önemini de azaltamayız, yine de buna ilaveler, eklemeler ister. Çalışmanın hakkında düşünmek bize bağlıdır çünkü her yeni seviye kalitenin geliştirilmesi ile edinilir.

Bu şu anlama gelmektedir, insanlarla olan bağımızın daha kaliteli olması gereklidir.  Bir sonraki seviye tam olarak bir önceki ile aynıdır fakat daha büyük bir seviyedeki bağlantı ile. Zaten bağlantıya geçmiş olduğumuz kişiler ile tekrar buluşmamız gereklidir ve onlara düzeltmenin metodunu öğretmeye başlamamız gereklidir. Onlara açıklayıcı materyaller göndermemiz, onlarla çalıştaylar ve birlik faaliyetleri yapacağımız geceler tertip etmemiz ve aynı zamanda ilgilerini sürekli kılmak için televizyon kanalları ve internet vasıtası ile onlara öğretmemiz gereklidir. Tıpkı onları okula kaydettik ve şimdi sırada birinci sınıfa başlamak bize bağlıdır.

Sonuç olarak, bizler insanları, Yaradan ile birleştiren bir kanal haline geleceğiz. Bizler, henüz bu kanal değiliz, daha doğrusu sadece ilk temas noktasına ulaşmış durumdayız.

Pesah  İçin Kap Kacak

thumbs_laitman_538Soru: Maneviyat bakış açısı itibariyle, Pesah içimde beni yöneten kötülükten, diğerleri ile olan ilişkilerimdeki bencil davranışlarımdan ayrılmak demektir. Çoğu evin özel bir dolabında Pesah kap kacakları bir set halinde bulunur. Pesah için tüm kap kacakları değiştirmek geleneği neyi sembolize eder?

Cevap: Aslında Pesah için özel kap kacak seti yeni moda, modern bir akımdır. Daha önceki zamanlarda, Pesah öncesinden insanlar yeni kap kacak yapıyorlardı -kilden, tahtadan veya hayvan derisinden.

Yeni olan yemek kapları, yeni kapları (klipot) sembolize eder; örneğin, kendimiz için kullandığımız bir süre önceki arzularımızı. Şimdi bizler bunları bu şekilde kullanamayız. Fakat yalnızca ihsan etmek için bunları kullanabiliriz. Diğerleri ile olan ilişkilerimde benim kendi arzularımın bulunduğu seti değiştirmem gerekir.

Soru: Bütün sene boyunca kullandığımız ”gündelik kap kacak seti” ve ”Pesah kap kacak seti” ne anlama gelir?

Cevap: ”Gündelik kap kacak seti” diğerleri üzerinden bencilce arzum ile haz almaktır ve daha sonra siz bunu tekrar baskı altında tutar ve kullanırsınız.

”Pesah kap kacak seti” bunun zıttını yani diğerlerinin iyiliği için ihsan etmeye ilişkin arzuları kullanmayı temsil eder.

Sizin bir seti diğer set ile değiştirmeniz gerekir -arzularınızı diğerlerini sevmek için, ihsan etmek için kullanmak. Buna ”yeni kaplar” adı verilir ve bu yeni kapları bir hafta süresince kullandıktan sonra, eski kaplarınıza geri dönmeye başlayabilirsiniz. Çünkü siz artık eski kaplarınızı nasıl düzeltmeniz, yani doğru şekilde kullanmanız gerektiğini biliyorsunuzdur.

KabTV’den, “Yeni Bir Yaşam”, 24.3.2014

Bir Kabalist İle Yıldırım Hızında Sohbet

thumbs_laitman_552_03Soru: Ölümden sonra yaşam var mıdır?

Cevap: Evet.

Soru: İnsanlar niçin entellektüel potansiyellerinin yalnızca %3’ünü kullanıyorlar?

Cevap: Çünkü kalan %97’si manevi ifşa içindir.

Soru: Bizler kendimizi değiştirebilir miyiz?

Cevap: Hayır. Fakat bizler bunu üst kuvvetin yardımı ile yapabiliriz.

Soru: Bu yaşamda niçin bu kadar çok kötülük ve haksızlık var?

Cevap: Bu dünyalara bunu getirenler bizleriz.

Soru: Size göre kim İsraillidir?

Cevap: ”İsrail’, ibranicede Yaradan’a doğru anlamına gelir. Bu kelime Kabala Bilgeliği yardımı ile Üst Güç’e odaklanmış olan kişi için, ”iyilik yapan iyiye” doğru yönelmiş olan kimse için söylenir.

Soru: Sizi en çok rahatsız eden şey nedir?

Cevap: Sizin en son sormuş olduğunuz sorunun cevabına zıt olan herhangi bir şey.

Soru: Bir Kabalist bu dünyaya ait olan, yemek, seks veya herhangi bir şeyden hoşlanır mı?

Cevap: Bir Kabalist sıradan bir insanın hoşlandığı her şeyden zevk alır. Neden olmasın ki?

Soru: Trafik kurallarına dikkat eder misiniz?

Cevap: Evet.

Soru: Bu dünyadan gitmeye karar verirseniz yanınızda götürmeyi istediğiniz tek kitap hangisi olur?

Cevap: Baal HaSulam’ın Şamati kitabı. 

İsrail Radyo Programından, 103 FM,  15.2.2015

Pesah Sederi: Dünya Ruhunun Doğum Emri

thumbs_laitman_540Matsa “Bina ekmeği”nin yendiği seviyeyi sembolize eder. Bu da Bina, ihsan etme seviyesinden gelir. Hala Malhut seviyesinde olmamıza ve yükselebilmekten yoksun olmamıza rağmen, mümkün olduğu kadar fazla şekilde ihsan etme hareketlerini uygulamayı ve birbirimiz ile bağ kurmayı denemeliyiz.

Bizler başarılı olamayacağımızı kesin olarak bilsek de, bu fark etmez. Bizler yine de bu hareketleri devam ettirmeliyiz çünkü o hareketler üst ışığı bize doğru çeker ve ardından bizim ”kurtuluş” dediğimiz ışık hareketini uygular.

İnsanın bu dünyadan çıkışı yani bencilce alma niteliğinden, egosundan, pragmatik bilgiden çıkışı muntazam şekilde değil, seviyelerin sırasına göre olur. Bu bütünüyle karanlıkta ve acele olan doğum sürecine benzer. Doğum esnasında ceninin baş aşağıya dönmesi, bir dünyadan diğer dünyaya geçmesi gerekir: annesinin içinden, kendi içsel seviyesine, dışsal dünyaya.

Bizim ruhumuz da kesinlikle aynı şekilde doğmuştur. İşte bu yüzdendir ki, başka hiç bir bayramın, bayram ziyafeti esnasında bu kadar kesin hareketler sırası yoktur. Genelde bizler yemeği ve şarabı kutsarız. Fakat Pesah yemeğinin (ibranicede seder) katiyetle uygulanması gereken bir sırası vardır. Çünkü insanın egosundan, dünyamızdan çıkışı budur. Nitekim manevi dünyanın algılanışını edinmek, daha yüksek bir boyut yani manevi doğum olarak nitelendirilen şey, bahsedilen genel kurallara göre gerçekleşmez.

Arzular çoğunlukla seviyelerin sırasına göre büyür: küçük seviyenin iki safhası (Katnut, Alef ve Bet), büyük seviyenin iki safhası (Gadlut, Alef ve Bet), birbirini takip eden içsel ve dışsal seviyeler ve yine yeniden: içsel ve dışsal. Yani başka bir deyişle, arzular ve Işık kademe kademe büyür.

Fakat doğum esnasında her şey sanki “yanlışmış” gibi, başka türlü şekilde meydana geliyormuş gibi gözükür. İşte bu sebepten dolayı Pesah yemeğine ”Seder” (sıra) adı verilir; bu özel bir sıra olup, ardışık büyüme kuralına göre değil, seviyelere göre tekabül eder.

“Mısır’dan çıkış” esnasında bizim şimdi deneyimlediğimiz seviye, bizim doğumumuzdur. Daha sonra doğmuş olan ruh büyümeye devam eder fakat gerçek bir “devrim” bu seviyede gerçekleşir. İşte bu yüzden Pesah yemeğinin bütünüyle sırası: “Kiduş” (kutsamak), “Urhats” (ellerin yıkanması), “Karpas” (yeşilliklerin tuzlu suya batırılması), “Yahats” (Matsa‘nın bölünmesi), “Magid” (Mısır’dan çıkışın hikayesi) ve devamı genel sıraya ilişkin şekilde, Işıklar ve arzuların karşılıklı ilişkilendirilmesi ile gerçekleşmez. Onlar büyümeye devam etmelilerdir.

Bu sebeple Mısır’da olunsa bile, bencilce arzularla, birbirimize karşı bencilce tavırlar içinde olsak ve kendimizi düşünsek bile (sonuçta  Firavun sizi yönetiyorsa), Firavun’un tüm gücüne rağmen, bunun üzerine yükselmek için elimizden gelen her hareketi yapmayı denemeli ve aramızdaki yeni bağı bulmamız gerekir. Mısır’ın dışında var olan bir bağı bulmamız gerekir. Bu gelecekteki kurtarılmaya doğru ayarı yapmak demektir.

18.4.2011 tarihli sabah dersinin 1.bölümünden, ”Bu Yehuda için”

Manevi Yükseliş İçin Bir Kadeh Şarap

thumbs_laitman_547_06Soru: Bizler bayramlar esnasında niçin şarap içiyoruz? Özellikle de Pesah (hamursuz) bayramı zamanında yemekte dört kadeh şarap içmek.

Cevap: Şarap bayramlar esnasında bizlere yukarıdan aşağıya gelen, bizlerin belli bir yükselişe erişmesini sağlayan, edinilen Işığı (Hohma) sembolize eder.

Şarap yalnızca bir sevinç sembolü değildir. Aksine bu bizlerin sabit bir şekilde bağımızı artırmamıza ve üst manevi dünyanın ifşasına yaklaşmamıza ilişkin bir kanıttır.

Bizler Kızıldeniz adı verilen seviyeye erişir erişmez, karşılıklı kopuştan, karşılıklı bağa yükseliriz. Aramızda üst dünya adı verilen yeni ve faydalı ilişkileri ifşa etmiş oluruz.

Aramızdaki iyi bağı inşa edebilmek için dört kademeden geçmemiz gerekir. Bunlar Pesah yemeklerinde geleneksel olarak içtiğimiz dört şarap kadehi ile sembolize edilir.

Israil Radyo Programından, kanal 103FM, 15.3.2015 

Kişi  Kendi Doğasında  Özgür mü  Yoksa  Köle midir?

thumbs_laitman_548_03-jpgSoru:  Ben kendimi esaret içinde hissetmiyorum; ben özgür bir adammışım gibi geliyor. Peki Pesah  bayramında, kendimi her sene uygun olacak şekilde, Mısır köleliğinden çıkacak şekilde sunmama ilişkin talimat nasıldır?

Cevap: Bize sanki özgürmüşüz gibi geliyor çünkü bizler birbirimize bağlı olduğumuzu hissetmiyoruz. Bizler yaşamımızı öyle şekilde düzenliyoruz ki, herhangi birisi ile alakalı olmak istemiyor, kimsenin bizi rahatsız etmesini istemiyoruz. Bu bizim doğamızdır.

Bağımsızlık uğruna bizler yeni bilgisayarlar ve cep telefonları keşfediyoruz. Her evde o kadar çok ev aleti var ki, bunlar ile en asgari şekilde diğerlerinden yardıma ihtiyacımız olur. Bu bizim bencil doğamız için kolaylık olup, onun taleplerini sürdürmeye devam ederiz: Ben kimseye dokunmam ve kimsenin bana dokunmasını da denemem.

Fakat temelde hepimiz birbirine bağlı ve bağımlıyızdır. Tüm durağan, bitkisel ve hayvansal doğalar da her şeyin diğer şeyler ile bağlı olduğu tek bir integral sistemi meydana getirir. Yani Kabala Bilgeliği, bizim birbirimize bağlı olduğumuzu ve bu bağımlılığı da gelecekte keşfedeceğimize dair bizi uyarır.

Bizler şayet birliği edinmezsek o zaman bu bizim için çok kötü olacaktır. Bu arada bizler bunun  gereklilik derecesini hissetmeyiz. Çünkü Kabala Bilgeliği önceki nesillerin birliğinde ifşa olmamıştı. Binlerce senedir saklıydı. Bizlerin buna ihtiyacı yoktu ve birbirimize bağlı olduğumuzu keşfetmeye hazır değildik.

Nitekim günümüzde bütün dünya bu karşılıklı bağımlılığı hissediyor. Bu olumsuz bağın derecesinin keşfedildiği oranda bunun etkisi de yahudilere yansıyacaktır. Onlar bu metodu öne sürerek tüm farklılıkların üzerinde birleşmenin mümkün olduğunu benimseyeceklerdir.

Günümüzde dünyada bu metoda çok büyük bir talep vardır. Bu nedenle şayet bizler bu metodu diğer insanlara yaymaz isek, güçlü bir baskıyı hissedeceğiz. Antisemitizm daha fazla büyümeye devam edecek ve dünya ulusları günden güne yahudilerden daha fazla hak iddia edecek ve kendi yaşadıkları sorunlar yüzünden bizleri suçlayacaklardır.

Onlar tam anlamıyla bizlere karşı olan nefretin nedenini bilmeyeceklerdir. Bu baskı değişik yöntemlerle ifade edilebilir. A.B.D’nin İsrail ile olan ilişkisinde günden güne gerileyen, bu bozulan tutumu aynı şekilde görebiliriz.

Soru: Günümüzde dünyaya baktığınızda bizim seviyemizi kölelik olarak tanımlar mısınız?

Cevap: Tabii ki, bizler kendi doğamızın kölesiyiz. Ben her zaman kendi içsel doğamın emirlerini devam ettiriyorum ve onları herhangi bir aydınlatma, eleştiri veya zıtlık olmadan yerine getiriyorum. Buna karşı olmaya basitçe pek hazır değilim.

Bencil arzum başarılı olmam ve diğerlerini katmadan fayda sağlamam konusunda başarılı olmamı talep eder. Yani eğer ben diğerleri ile bütünsel bir bağ içinde isem, onları nasıl dahil etmem? Ben tüm hareketlerim içerisinde kısıtlı hale gelirim.

Soru: Yani sorun benim iyi veya kötü yapmamda değil ama bir şeyi yaparken diğerlerinin pahasına bunu yapmak mı?

Cevap: Bu şekilde ben başarılı olamam. Bugün bütün bir ulus bile diğerlerinden izole olmuş şekilde başarılı olamaz. Hepsi birbiri ile bağın gerekliliğini keşfediyor. Fakat bunu doğru şekilde yapamıyorlar. Hiç kimse aralarında nasıl iyi bağlar inşa edileceğini bilmiyor: Amerika, Rusya, Çin, Avrupa, Yahudiler ve Araplar.

Bütünüyle iyi bir bağ vasıtası ile yapılmamışsa, kimse bu konuda öncelikle başarılı olamaz. En başarılı olacak olanlar, karşılıklı bağları bütünüyle dikkate alan ve buna göre hareket edenler olacaktır. İşte bu durum kölelikten çıkıp, özgürlüğe geçişi sembolize eder. Herkesin, her birimizin bunu öğrenmesi gerekir.

İsrail Radyo Programından, kanal 103FM, 15.3.2015

Pesah  Her  Zaman Sizinle Olan Bir Bayramdır 

thumbs_laitman_549_02“Pesah” seviyesine gelebilmek için bizler egoizm ile birlikte çalışmamızın mümkün olmadığı bir gelişim seviyesine erişmeliyiz; bunun üzerine yükselmemiz gerekir.

Egoizmin infilakı ilk defa Babil’de oldu. Nüfusun fazla  olmadığı zamanda ortaya çıkan bu patlamaya karşı, Babil rahiplerinden İbrahim egoizmin üzerine yükseliş sistemini keşfetti.

Binlerce kişi bu metodu kabul ederek onunla birlikte Kenan Ülkesi’ne yani günümüzdeki İsrail topraklarına gittiler. İbrahim kendisi ile birlikte gelenlere birbirini sevmenin ne anlama geldiğini öğretti. Egonun üzerine yükselmeyi ve devamlı şekilde kişinin egosunun üzerine basmayı-Pesah‘ı. (Pasah kelimesinden gelir ve geçmek anlamındadır)

Egomuz devamlı büyür ve bizler bunun üzerinde büyürüz. “Sevgi tüm günahları kapatır” kuralı ile. Hatalar devam eder fakat büyüdükçe -geniş bir nefrete doğru yükseldikçe- aramızda daha büyük bir sevgi belirir.

Bizler nefretimizi saklamayız ve bundan dolayı utanç duymayız. Çünkü bunun insanın doğasında olduğunu anlarız. Bizim bir sonraki görevimiz ise, nefreti sevgi ile kaplayacak bu fırsatı bize verecek doğadaki olumlu kuvveti tanımlayabilmemiz ve belirleyebilmemizdir.

Nitekim bundan sonra bizler sabit bir şekilde manevi yükseliş seviyesinde oluruz. Fakat nefret, üzerini kapladığımız sevginin boyutunu belirleyecektir.

Böyle sabit şekilde büyümeye devam eder hale gelebiliriz. Bu demektir ki, kademeden kademeye her bir değişim, Pesah  yani sizinle her zaman birlikte olan bayram haline gelir.

KabTV’den  “Pesah (hamursuz) sohbetlerinden, 18.3.2015