Bizler Uyku Olmadan Yaşayamayız

thumbs_laitman_433_02Soru: Rüyalarımızda herhangi bir özel anlam var mıdır?

Cevap: Genellikle rüyalarımız bizim önceki tecrübelerimiz veya gizli olanımız ile ilgilidir. Bizim aslında olmadığını sandığımız bilinçaltındaki arzular ve amaçlara ilişkindir. Fakat bizim geleceğimizi ifşa eden rüyalar vardır.

Bir seferinde sınava girmeden önce bir rüya gördüğümü hatırlıyorum. Rüya daha sonra gerçekleşen bir durumu daha sonrasında gösterdi. Önceden benim bazı şeyleri önceden görebilme yeteneğim vardı. Fakat bizim bu bilgiyi kullanabilme kapasitemiz yoktur. Bu bilgiyi de aynı zamanda diğerlerine ifşa edemeyiz. Yani bizim pasif ifşalarımızın bir faydası yoktur.

Bu çeşit bir bilgi hakkında konuşma arzunuz veya gücünüz yoktur. Bu sanki sizin içinizde hapsolmuştur. Bazı zamanlarda yakınımda olan insanlar hakkında bazı şeyleri sanki onların yaşam senaryolarını biliyormuşum gibi önceden görebiliyorum. Yine de ben onlara bir şey bahsedemem. Fakat önceden görmüş olduğum şeyler daha sonra gerçekleşmişti.

Kabala rüyaları deşifre etmez nitekim onlar fiziksel dünyaya ilişkin şeylerdir. Bedenimiz yalnızca bir ”hayvandır”. Her hayvan rüya görür. Küçük çocuklar devamlı rüya görürler. Rüyalar onların büyümesine yardımcı olur.

Genellikle, yaşamımız doğaüstü, belli, alışılmış ve yenilik taşımayan durumlardan oluşur. Bütün günlerimiz birbirine benzer. Bu sebeple gelecekteki önemli, daha hakiki görevimize bizi iten rüyalar görürüz. Rüyalar hissiyatımızı ve zekamızı yükseltir. Onlar bizi bir sonraki aşamaya hazırlar.

Rüyalar bizi gelecekte bekleyen seviyeler ile başa çıkabilmemize yardımcı olur -manevi yükselişlerimize. Rüyalar olmasa, yaşamımız çok tekdüze olur ve hayvanların yaşamına benzer. Alışılagelmiş şekilde yaşardık: sabah uyanır, işe gider, eve döner, akşam yemeğini yer, saçma bir TV programını izler ve uyurduk. Bundan başka bir şey olmazdı!

Hatta diyebiliriz ki, rüyalarda insanlar ortak bir düşünce ile insanlar bağ kurar. Doğada fiziksel olsa da, birleşmiş tek kuvvet, tek arzu. İşte bu şekilde büyürüz.

İşte bu yüzden ilkel yaratıklar hiç uyumaz ve gece gündüz uyanık kalırlar. Onların yalnızca sezona ilişkin senelik bağ ile alakalı devirleri vardır. Daha karmaşık yapıdaki hayvanlar, insanlar gibi aynı uyuma özelliklerine sahiptirler.

Uykusuz yaşayamayacağımız bir tesadüf değildir. Uykusuz geçen sayılı geceler sonrasında kişi zihnini kontrol edemez. Zihnimiz uyku molası olmadan doğru şekilde fonksiyonlarını sürdüremez. Niçin?

Bir seviyeden diğer seviyeye geçişimizde bunu uyku seviyesi ile ayırmak dışında başka bir seçeneğimiz yoktur. Bu olay Kabala terimleri ile açıklanabilir. Uyanma seviyesine ”GAR” (üst bölüm) denir. Bu seviyede aktif ve uyanık oluruz. Bizler alır ve ihsan eder, bulunduğumuz ortam  ile duyularımızı ve entellektüel bilgilerimizi değiştiririz.

Fakat aktif seviyeler arasındaki geçişler için uyku molasına ihtiyacımız vardır. Uyuyan seviye alt bölüm olup, buna VAK denir. Bu Hohma Işığının kayboluş seviyesidir. Bu daha büyük bir seviyenin bölümüdür. Uyurken insanların hayvana dönüştüğü doğru değildir. Onlar hâlâ uyku seviyesinde olan insanlardır. Rüya görüp görmediğimiz fark etmez. Temel olan şey, uykuların bizim ‘içimizden geçmesidir’.

İşte bu yüzden bizler yeni bir güne hazır şekilde uyanırız. Biz uyurken doğa bizim içimizde ”araçları hazırlar” ki, nitekim bir sonraki görevimize yine ihtiyacımız olsun.

İnsanların 8-10 saat uyku uyuması bir tesadüf değildir. 6-7 saatten daha az uyuyan kişiler kendilerini kötü hissederler. Yetersiz uyku manevi bir engel haline gelir. Uyku ve gecedeki rüyalar bencilliğimizin bir parçası olan saf fiziksel olaylardır. Bunların maneviyat ile ilgisi yoktur.

Soru: Bizler uyurken bile egoizmin gücü altında mıyız?

Cevap: Tabii ki! Başka hangi gücün olabilir ki? Bedenimiz ve onun tüm sistemleri bencilcedir. Yalnızca uykuya yattığımız için maneviyata doğru hareket ediyoruz anlamına gelmez. Aniden dostlarımıza ilişkin ihsan etme ve sevgi niteliğini edinmek mümkün değildir. İhsan etme niteliğine sahip olmadığımız gerçeği, bizim hala bu fiziksel dünyaya ait olduğumuzu ifade eder. Fiziksellik ve maneviyat arasındaki tek fark niyettir: kendi adımıza mı yoksa diğerleri adına hareket edip etmediğimiz hususudur.

KabTV’den, ”Yeni Bir Yaşam”, 11.1.2015

Tartışma | Share Feedback | Ask a question




"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed