Yabancılar Ruhumun Parçalarıdır

thumbs_laitman_256Tora, “Levililer” (Kutsallar) 19:33 – 19:34: Ve eğer bir yabancı bir süreliğine seninle topraklarında kalırsa, ona yanlış yapmamalısın. Seninle birlikte kalan yabancı, sana, evinde aranızda doğmuş biri gibi olmalıdır ve onu kendin gibi sevmelisin; çünkü sizler de Mısır topraklarında yabancılardınız: Ben Kralınız, Yaradan’ınızım.

Yabancı, herhangi yeni bir arzu anlamına gelir, başlangıçta doğal olarak egoistiktir fakat düzeltilmiş bazı arzulara eklenmeye ve onlara itaat etmeye hazırdır.

Bu, içimizde beliren yeni arzular almamızdan dolayı ve daha üst bir derecede Yaradan’ı keşfetmemizi sağlayarak, ruhu genişletmemizden dolayı mutlu olmamız gerektiği gerçeği hakkındadır.

Bu yüzden, her ne kadar bazen yanında hoş olmayan durumlar ve büyük problemler getirse de bunun için özlem duymalıyız ve içimizde uyanan yeni arzuları sevmeliyiz, Ancak, gerçekte bu arzulara, kendimizi şekillendirdiği ve yükselttiği için teşekkür etmeliyiz.

Tora, sadece arzulardan bahseder. İnsanlar yoktur ve düzletilmemiş alıcılarımız tarafından tasvir edilen etrafımızda gördüğümüz hayali formdaki şekiller yoktur. Bizler hepimiz arzular toplamıyız.

Soru: Yazıda diyor ki: “arkadaşını kendin gibi sev.” Bu yabancıyı diğeri yapar mı?

Cevap: Evet, onu, diğeri olma derecesine varana kadar sevmelisin çünkü şükür ki ona, daha yukarıya Yaradan’a doğru yükselirsin. Yaradan, bu yabancıları sana belli bir amaçla gönderir, çünkü hiçbirşey rastlantısal değildir.

Bunlar, hepsi ruhunun parçalarıdır, tıpkı yaratılışın ruhunun bir parçası olması gibi. Sadece neyin dışsal olduğunu göremezsin çünkü içinde bunu doğru bir şekilde algılayamazsın. Fakat, sevgi ve ihsan etme duyunu geliştirmenin aynı derecesinde ve mantık ötesinde kendinden çıkmanda, bu da almanın üzerinde ihsan etmek demektir, tüm yaratılışı ruhun olarak keşfedersin.

Burada yabancılar yoktur. Yerine, herkes ruhunun bütünleyici parçaları haline gelirler.

Yorum: Dünyamızda, Yahudiliğe dönmek yani Yahudi olmak şeklinde bir konsept vardır.

Cevap: Yabancılar, resmi olarak inancını değiştirmeden ülkemizde yaşamak isteseler de, bizler onlara bir barınak sağlamalıyız çünkü, onların içlerinde farklı yakınlık ve tarafsızlık özellikleri vardır.

Tapınak zamanlarında, hem kadınlar hem de erkeklere, inancını değiştirenler için özel yerler vardı. Ülkenin sınırları dışında yaşayan herkes dahi, Tapınak’a girebilir ve belli bazı işleri yerine getirirlerse içinde dahi yaşayabilirlerdi.

Tıpkı içinizde ve içsel çalışmanızda yabancıların yükselmesi gibi, yeni arzularınızda da onları düzelterek ve düzeltilmiş arzularınıza ekleyerek üzerlerinde çalışmalısınız, tıpkı yabancıların sahip olduğu özel işler gibi.

Tapınak, ruhun doğru, kesin bir yansımasıdır. Bu yüzden, ruhun, sevmek ve ihsan etmek için içsel gerilmeye dayanamadığı   anlamına gelen Birinci Tapınak’ın yıkımı vardı ve bu yüzden ikinci seviyeye düştü ki sonrasında bu da yıkılmıştı.

Üçüncü Tapınak, dünyamızdaki tüm arzuların ve bağlantılarının tek eşsiz bütün tamamen eşit koşulda oldukları, düzeltilmesinin tam olarak sonudur

Soru: Neden Üçüncü Tapınak’ın yıkılışının olmayacağını söylemektedir.?

Cevap: Çünkü, bu durum düzeltmenin tam olarak sonudur. Geriye onun sürekliliğini kesecek ya da yıkıma götürecek hiçbirşey kalmayacak. Tüm evrensel ego, tamamen düzeltilmiş olacak.

KabTV “Ölümsüz Kitabın Sırları” 16 / 4 /2014

Tartışma | Share Feedback | Ask a question




"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed