Dünyadaki En Önemli İş

İnsanlığın gelişiminde çok özel bir aşamaya girmiş bulunuyoruz. Evrimleşme bize bu dünyanın rahatsız edici, yanlış ve bize uygun olmayan bir yer olduğu duygusunu getirdi; bunun bizim hatamız olup olmadığı önemli değil.

Ne ölçüde suçlanabiliriz, bunu bilemem. Eninde sonunda ancak yapabildiğimizi yaparız. İnsan neyse odur! Bu konuda ne yapılabilir? İnsanlardan daha fazlasını isteyebilir miyiz? Dünyayı daha iyi bir yer yapabilir miyiz yoksa onunla beraber “yuvarlanıp” gitmeye devam mı etmeliyiz? Genelde, biz gerçekten de doğamıza karşı gelerek farklı davranma yeteneğine sahip miyiz? Doğamız tarafından yönetiliriz, böyle yapılmışız. Peki, bir şey değiştirebilir miyiz?

Görüyoruz ki hayatımız zor ve rahatsız edici; geleceğimiz pembe görünmüyor. Peki hayatımızı değiştirmek elimizde mi?

Bu noktada, bu tablonun içine Kabala Bilgeliği girer. Bu bilgi tüm gerçekliği ve bu gerçekliğin içindeki insanı araştırır. Kabala doğayı son derece derinlemesine araştırır, bu araştırma günümüz bilimlerinin hepsinin yaptığından daha derinlemesine olmalıdır. Bu bilim gerçekliğimizi daha iyiye doğru değiştirmek için ne yapmak gerektiğini tam olarak açıklar.

Özünde çok kolay ve apaçık ortada olan bir sonuca varırız, bu bizim için yeni değildir: Sorun bencil doğamızdır. Bencilliğimiz tarafından güdülürüz, bu aramızdaki ayrılığa neden olan güçtür. Herkes kendi kişisel çıkarlarını gözetir ve başkalarını “aşağı, değersiz” bularak kendi “üstünlüğünü”  beğenir. İnsanlar kendilerini komşularından üstün hissettiklerinde mutlu hissederler.

Eğer bu güç tarafından güdülüyor olmasaydık, eğer birlik ve eşitlik için çaba gösterseydik, çok daha iyi hissederdik. İnsanoğlu her zaman eşitliğe ve adalete erişebileceğini hayal etmiştir. Tarih boyunca pek çok savaşlar ve devrimler olmuştur, ancak bunların hepsinin de boş yere olduğunu görürüz.

Kabala bize nasıl iyi bir yaşam sürebileceğimizi öğretir. Pek çok başka yararı yanı sıra, doğayla dengeye ve benzerliğe nasıl erişileceğini açıklar. Kasırgaların, tsunamilerin, volkan patlamalarının, sıcak ve soğuk dalgalarının, küresel ısınmanın, bitki ve hayvan türlerinin yok oluşunun vb.nin nasıl önüne geçileceğini gösterir. Yalnız insanlar doğanın tüm katmanlarına denge getirebilirler ve böylece doğanın tüm parçaları (cansız, bitkisel, hayvansal ve konuşan) ahenge ve uyuma erişebilecek ve homeoztas durumunda iyi bir yaşam sürebilecektir.

Ancak bu doğru biçimde birliğe erişme görevi bir özellik içerir; tüm dünya içinden, bu görev Babil zamanından, insanlık tarihinin beşiğinden gelen, bunu yapabileceği kanıtlamış olan, buna ilgi duyan ve bu rol için tasarlanmış olan küçük bir gruba emanet edilmiştir. Bu grup birlik için özlem duyar ve özü – böyle bir şeye ilgi duymayan – insanlığın geri kalanına iyi bakmaya hazırdır.

Antik Babil’de bu grup ortaya çıktığı zaman, bu gruba “İsrail” adı verildi anlamı “doğrudan Yaradan’a (Yaşar-El)” demektir. Birliğe erişmeye özlem duyar. Yaradan (El) özünde “Bu Bir”dir, birleşmiş olan gerçekliktir.

Bugün, üç bin beş yüz yıl sonra, bu grup seçildiği bu role uymaz. Ancak antik Babil’e benzer olarak günümüz Babil’inde de birliğe özlen duyan insanlar ortaya çıktı. Bu nedenle onlar da “İsrail” diye adlandırılırlar. Yazgılı olduklarını gerçeğe dönüştürmek onlar için bir zorunluluktur.

Tarihin bir noktasında bu “İsrail” denen grubun parçası olan insanlar vardı, ancak sonradan bu ideallerinden vaz geçtiler. Bunlar da birlik arayışına katılmaya zorunludurlar. Böylelikle, dünyanın ıslahatı sürecinde yer almakla görevli olan birkaç insan çevresi vardır.

1. İlk önce, İsrail’in kendiliğinden bu görevi yerine getirmek için uyanmış olan parçası. Hangi ülkede doğmuş olurlarsa olsunlar, insanlığı kurtarma arzusunun parçasıdırlar.

2. Doğuştan ve soydan İsrail’e ait olanlar. Bunlar da bu sürece dâhildirler, bunun farkında olmasalar, anlamasalar ve istemeseler bile dâhildirler.

3. İnsanlığın geri kalanı.

Bugün, birlik evrensel bir mirasa dönüştü. Tüm dünyada insanlar, doğayla zıtlığımız nedeniyle neden olduğumuz felaketlerden yalnız birliğe erişerek kaçabileceğimizi anladılar, içinde bulunduğumuz krizlere çözüm bulmak için çok çaba gösteriyorlar. Giderek er veya geç Kabala bilgeliğine gelecekler. Bu bilginin ıslahaın kaynağı ve anlamanın ve enerjinin başlangıcı olduğu ortaya çıkar.

Kabalistler insanlığın neyle tamamen kurtulabileceği ve kurtulacağı hakkında pek çok şey yazdılar. Üstelik Kabala bilgeliği yanan bir ormandan kaçan vahşi hayvanlar gibi felaketlerden kaçmamamız gerektiğini de açıklarlar. Tam tersine, içinde bulunduğumuz durum, bize felaketler yollayarak, doğanın bizi bir üst seviyeye çıkarma niyetini derininde “gizler”,  bizi yalnızca bu felaketlerden kurtuluş aramaya zorlamayı değil. Böyle bir senaryo doğanın mükemmelliği değerinde olmazdı.

Kendi kendini ıslah etmek ve birliğe varmakla yeni bir var oluşa yükseliriz, geniş ve kusursuz bir dünyaya, maddenin ötesindeki bir gerçekliğe çıkarız. Asıl hayatın, gerçek bedenimiz ve ruhumuzun orada olduğunu göreceğiz.

Gerçek hayata uyanış yolunun ne olduğunu Kabalistler bize açıklarlar. Kabala bilimi bu amaç içindir.

10.07.2014 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 4. Bölümden, Baal HaSulam Yazılarından

Tartışma | Share Feedback | Ask a question




"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed

Sonraki yazı: