Daily Archives: Temmuz 25, 2014

Dünyadaki En Önemli İş

İnsanlığın gelişiminde çok özel bir aşamaya girmiş bulunuyoruz. Evrimleşme bize bu dünyanın rahatsız edici, yanlış ve bize uygun olmayan bir yer olduğu duygusunu getirdi; bunun bizim hatamız olup olmadığı önemli değil.

Ne ölçüde suçlanabiliriz, bunu bilemem. Eninde sonunda ancak yapabildiğimizi yaparız. İnsan neyse odur! Bu konuda ne yapılabilir? İnsanlardan daha fazlasını isteyebilir miyiz? Dünyayı daha iyi bir yer yapabilir miyiz yoksa onunla beraber “yuvarlanıp” gitmeye devam mı etmeliyiz? Genelde, biz gerçekten de doğamıza karşı gelerek farklı davranma yeteneğine sahip miyiz? Doğamız tarafından yönetiliriz, böyle yapılmışız. Peki, bir şey değiştirebilir miyiz?

Görüyoruz ki hayatımız zor ve rahatsız edici; geleceğimiz pembe görünmüyor. Peki hayatımızı değiştirmek elimizde mi?

Bu noktada, bu tablonun içine Kabala Bilgeliği girer. Bu bilgi tüm gerçekliği ve bu gerçekliğin içindeki insanı araştırır. Kabala doğayı son derece derinlemesine araştırır, bu araştırma günümüz bilimlerinin hepsinin yaptığından daha derinlemesine olmalıdır. Bu bilim gerçekliğimizi daha iyiye doğru değiştirmek için ne yapmak gerektiğini tam olarak açıklar.

Özünde çok kolay ve apaçık ortada olan bir sonuca varırız, bu bizim için yeni değildir: Sorun bencil doğamızdır. Bencilliğimiz tarafından güdülürüz, bu aramızdaki ayrılığa neden olan güçtür. Herkes kendi kişisel çıkarlarını gözetir ve başkalarını “aşağı, değersiz” bularak kendi “üstünlüğünü”  beğenir. İnsanlar kendilerini komşularından üstün hissettiklerinde mutlu hissederler.

Eğer bu güç tarafından güdülüyor olmasaydık, eğer birlik ve eşitlik için çaba gösterseydik, çok daha iyi hissederdik. İnsanoğlu her zaman eşitliğe ve adalete erişebileceğini hayal etmiştir. Tarih boyunca pek çok savaşlar ve devrimler olmuştur, ancak bunların hepsinin de boş yere olduğunu görürüz.

Kabala bize nasıl iyi bir yaşam sürebileceğimizi öğretir. Pek çok başka yararı yanı sıra, doğayla dengeye ve benzerliğe nasıl erişileceğini açıklar. Kasırgaların, tsunamilerin, volkan patlamalarının, sıcak ve soğuk dalgalarının, küresel ısınmanın, bitki ve hayvan türlerinin yok oluşunun vb.nin nasıl önüne geçileceğini gösterir. Yalnız insanlar doğanın tüm katmanlarına denge getirebilirler ve böylece doğanın tüm parçaları (cansız, bitkisel, hayvansal ve konuşan) ahenge ve uyuma erişebilecek ve homeoztas durumunda iyi bir yaşam sürebilecektir.

Ancak bu doğru biçimde birliğe erişme görevi bir özellik içerir; tüm dünya içinden, bu görev Babil zamanından, insanlık tarihinin beşiğinden gelen, bunu yapabileceği kanıtlamış olan, buna ilgi duyan ve bu rol için tasarlanmış olan küçük bir gruba emanet edilmiştir. Bu grup birlik için özlem duyar ve özü – böyle bir şeye ilgi duymayan – insanlığın geri kalanına iyi bakmaya hazırdır.

Antik Babil’de bu grup ortaya çıktığı zaman, bu gruba “İsrail” adı verildi anlamı “doğrudan Yaradan’a (Yaşar-El)” demektir. Birliğe erişmeye özlem duyar. Yaradan (El) özünde “Bu Bir”dir, birleşmiş olan gerçekliktir.

Bugün, üç bin beş yüz yıl sonra, bu grup seçildiği bu role uymaz. Ancak antik Babil’e benzer olarak günümüz Babil’inde de birliğe özlen duyan insanlar ortaya çıktı. Bu nedenle onlar da “İsrail” diye adlandırılırlar. Yazgılı olduklarını gerçeğe dönüştürmek onlar için bir zorunluluktur.

Tarihin bir noktasında bu “İsrail” denen grubun parçası olan insanlar vardı, ancak sonradan bu ideallerinden vaz geçtiler. Bunlar da birlik arayışına katılmaya zorunludurlar. Böylelikle, dünyanın ıslahatı sürecinde yer almakla görevli olan birkaç insan çevresi vardır.

1. İlk önce, İsrail’in kendiliğinden bu görevi yerine getirmek için uyanmış olan parçası. Hangi ülkede doğmuş olurlarsa olsunlar, insanlığı kurtarma arzusunun parçasıdırlar.

2. Doğuştan ve soydan İsrail’e ait olanlar. Bunlar da bu sürece dâhildirler, bunun farkında olmasalar, anlamasalar ve istemeseler bile dâhildirler.

3. İnsanlığın geri kalanı.

Bugün, birlik evrensel bir mirasa dönüştü. Tüm dünyada insanlar, doğayla zıtlığımız nedeniyle neden olduğumuz felaketlerden yalnız birliğe erişerek kaçabileceğimizi anladılar, içinde bulunduğumuz krizlere çözüm bulmak için çok çaba gösteriyorlar. Giderek er veya geç Kabala bilgeliğine gelecekler. Bu bilginin ıslahaın kaynağı ve anlamanın ve enerjinin başlangıcı olduğu ortaya çıkar.

Kabalistler insanlığın neyle tamamen kurtulabileceği ve kurtulacağı hakkında pek çok şey yazdılar. Üstelik Kabala bilgeliği yanan bir ormandan kaçan vahşi hayvanlar gibi felaketlerden kaçmamamız gerektiğini de açıklarlar. Tam tersine, içinde bulunduğumuz durum, bize felaketler yollayarak, doğanın bizi bir üst seviyeye çıkarma niyetini derininde “gizler”,  bizi yalnızca bu felaketlerden kurtuluş aramaya zorlamayı değil. Böyle bir senaryo doğanın mükemmelliği değerinde olmazdı.

Kendi kendini ıslah etmek ve birliğe varmakla yeni bir var oluşa yükseliriz, geniş ve kusursuz bir dünyaya, maddenin ötesindeki bir gerçekliğe çıkarız. Asıl hayatın, gerçek bedenimiz ve ruhumuzun orada olduğunu göreceğiz.

Gerçek hayata uyanış yolunun ne olduğunu Kabalistler bize açıklarlar. Kabala bilimi bu amaç içindir.

10.07.2014 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 4. Bölümden, Baal HaSulam Yazılarından

İletişim Yoksa Barış da Yoktur

Bizler etrafımızdaki her şeyi aklımız ile mantıklı kanıtlar ve açıklamalar ile algılamaya alıştık. Bizler halen Yaradan’ın gizliliğinde olsak da, halen tam net olmayan konular arasında bazı kısımlar var, hâlihazırda bu parçaları birleştirerek bir resim meydana getirmek ve onunla yaşamamız mümkün. Ancak, genel halkın bu tarz açıklamalara ihtiyacı yok. Onların algılamaları daha duygusal.

İhtiyacınız olan tek şey kendi tarihimiz üzerine inşa etmek. İsrail; İbrahim ve Musa tarafından bir araya getirilmiş, kişinin komşusunu kendisi gibi sevmesi kanununa göre, tek yürek tek adam olarak yaşamakta olan özel bir insan topluluğudur. Bu İsrail ulusunun var olmasının koşuludur. Eğer bu seviyeden, boş nefret etme durumuna düşersek, o zaman bu topluluğun yok edilmesine gelir ve sürgüne gideriz.

Şimdi, tüm gerekli koşulları yerine getirerek, birliğimizi yeniden güçlendirmemiz ve tek yürekte tek adam haline gelmemiz gereklidir. Sonrasında, İsrail topraklarındaki, İsrail halkı olarak adlandırılacağız.

Etrafımızda olan hiçbir şey fark etmez. Tüm bunlar sadece bizleri bu koşulu yerine getirmeye zorlamak için gelmektedir. Tüm bunlar yavaş yavaş, insanların kalpleri sayesinde hissedebilecekleri bir şekilde getirilmelidir. Özet olarak, hangi koşullar altında var olmaya devam edebileceğimizi onlara açıklarız.

Tüm bunlar garip, mantıksız ve irrasyoneldir. İsrail halkı bu dünyada garip bir fenomendir ve herkes de bunu bilir. Ancak, bu irrasyonel topluluk, tarih boyunca var olmuş, tüm diğer halklardan daha güçlü ve sağlamdır.

Tüm bunlar, derhal ve tamamen açık bir şekilde, hiçbir eksiklik olmadan izah edilmelidir. İnsanlar buna hazır durumdalar ve her geçen gün durumları daha da kötüye gitmektedir. Günümüzde yeni moda, ana kontrolün geniş toplumda olmasıdır. Ana silah da, her ülkenin buna göre hareket etmesini gerektiren geniş bir dünya görüşüdür.

Bu şekilde, Yaradan bizleri insanlığın parçaları üzerinden yönetmiş olur. Günümüzde silahın gücü hiçbir şeyi çözememektedir. Savaş başka bir seviyeye geçmektedir: fikirlerin yüzleşmesi ve karşılaşması. Aslında, bu bir medya savaşıdır. Her şey, hangi tipte olduğuna göre, medyada hüküm sürenler tarafından belirlenmiştir. Sonuç olarak, şunu anlamamız gerekmektedir ki, insanlar arasında iletişim yoksa o zaman barış da yoktur.

21 Temmuz 2014’de yayımlandı.
Günlük Kabala Dersinin 1.Kısmı 17 Temmuz 2014, Şamati #68