Gerçeği Farklı Seçenekler ile Doldurmak

Baal HaSulam, ”Dünyada Barış” makalesinden: Nitekim gerçeğin niteliğinin, bireyin ve toplumun aldığı yolu, tamamıyla tatmin edici şekilde organize edemediğini fark edersiniz. Aynı zamanda dünyanın ıslahının sonunda yaşamı organize etmek ise tamamıyla yetersizdir.

Gerçeğin niteliği, yaşamımızı doğaya göre organize etmeyi bizim için mümkün kılan tek niteliktir.

Gerçeğin temel yasası form eşitliği yasasıdır. Aslında bir yasa yalnızca bir şeyden oluşmaz; belli bir formüle ilişkin birbiri ile bağıntılı iki öğenin olması gerekir. Bu nedenle, belli bir örneği ele alarak onunla kendi kişisel özelliklerimi eşitlerim; bu şekilde bununla birlik, bağ ve bütünlük içinde vs. olurum.

Buna ”gerçek” denir. Nitekim benim eşitlik niteliğimi standart veya özelliklerine göre eşitlik eksikliği ile ölçmem gerekir.

Genelde tüm yaratılış Yaradan’ın zıttıdır. Bu nedenle, benim bütün gelişmemin süreci O’nun özelliklerine her geçen gün birlik, bütünleşme ve tam eşitliğe erişene kadar daha da fazla adapte olmaktır. Benim güncel eşitlik seviyemi ölçebilmeme de ”gerçek” denir.

Bu tam, açık, doğru ve denenmiş bir gerçektir. Nitekim bizler kendimizi devamlı Yaradan’a göre tetkik ederiz.

Bakınız, bir Yaradan ve yaratılmış bir varlık vardır ve aralarındaki ölçüye gerçek, yani doğru ölçü denir. Bu doğru ölçüdür; ağırlık, mesafe, fark veya özellikler arasındaki adaptasyon.

Bu aynı zamanda aramızda kendimizi ve grubumuzu nasıl ölçmemiz gerektiği konusu olup, işte şu şekilde gerçekte kendimizi nasıl ölçtüğümüzdür: bireyin gruba adaptasyon seviyesine göre, bireyin Yaradan’a adapte olma seviyesine göre. Başka bir deyişle, bizim seviyemizde ıslah olmuş gruba göre, onlar ne kadar yıpranmış veya ne kadar ıslah olmuş olduğumuzu karşılaştırırlar. Gerçeğin derecesini işte bu şekilde inceleriz.

Fakat bizler fiziksel dünyadan maneviyata ve ıslahın tamamlanmasına yaklaşabilmek için kendimizi nasıl ölçeriz? Bu ölçüyü neye göre yaparız? Gördüğünüz gibi bizler önümüzde ıslah olmuş bir toplum görmeyiz ve bizler ıslah olmuş bir toplumun ne olduğunu bile bilmeyiz.

Toplumu bütünsel eğitime getiremedikten, ideal bilgi seviyesine gelemedikçe-ahenk denilen seviyeye, bütün güçler ve öğeler arasındaki dengeye, bizi kimsenin ayıramayacağı tatmin seviyesine- bu seviyeye ulaşmadıkça, bizler ızdırap içinde oluruz.

Bizler bunu nasıl yaparız? Bizler kendimize toplumdaki dengeli bir seviyeyi açıklarız: hepimiz eşitiz, hepimiz severiz, hepimiz ihsan ederiz vs. Bizler buna benzer bir seviyeyi gayemiz olarak belirler ve bu seviyeye göre ölçebiliriz.

Fakat buna rağmen karşılaştırmayı ölçmek zordur. Bu nedenle bizler sis ve kargaşa içinde ilerlemeye devam ederiz. Bu da bizim doğru resmi tanımlamamıza, ”komünizmi inşa edenlerin” değişik tecrübelerini görmemize mani olur. Gerçek ve belli standartların bulunması hususunda bir ihtiyaç vardır. Fakat bizler dünyamızda bunu bulamadık; ve de Kabalistlerin bize bu ölçüyü vermesi imkansızdır.

Fakat dünyamızda en çok ihtiyaç duyulan şey gerçeğin ölçüsüdür. Çünkü bizim toplumumuz ve ideal seviyede ne olması gerektiği karşılaştırıldığında çıkan eksikler, herkesin o seviyeyi arzu etmesine sebep olabilir. Fakat ortada belli ve kesin bir resim yoktur. Herkes aklına geleni görür ve bu nedenle bizler dünyayı muhafaza edemeyiz.

Her an bütün dünya istisnai şekilde ıslahın tamamlanmasına doğru gelişmelidir. Bu gidiş yoluna giden yalnızca iki yol, beyto (zamanında) veya ahişena (ivme kazanan zaman) idir. O zaman gerçeği ölçüp, ahişena ile gelişimimizi idare edemezsek ne yaparız?

Böyle bir durumda şayet nereye kaçacağınızı, nereye gideceğinizi bilmiyorsanız, sessiz kalmak ve hareket etmemek tercih edilmelidir. Bu böyledir çünkü sizin yanlış hareketiniz daha büyük bir zarar da oluşturabilir. Doğru hareketi yapma olasılığı, tarihteki tecrübelerimize istinaden, sıfırdır. Bu nedenle şöyle yazılır: ”Oturun ve bir şey yapmayın,” ta ki doğal şekilde bazı şeyleri aydınlatana kadar.

Fakat insanlık gerçeğin, doğrunun ölçüsünü diğer özellikler ile bitirmeye çalıştı, sanki koltuk değnekleri gibi; onlar insan toplumunun ayaklarına destek yaparlar ve başka bir deyişle, onlar biraz bağ seviyesi ile destek verirler ki, bizler birbirimizi yok etmeyelim. Bunun aramızda bulunan bir ölçüye ihtiyacı olur ki, bunun için de neredeyse birbirimizi yememiz gerekebilir. Bu nedenle başka diğer özellikler ile bunu mükemmelleştirmek bize bağlıdır.

30.06.2013 tarihli Kabala dersinin 4. bölümünden, Baal HaSulam’ın yazıları ”Dünyada Barış”  

Tartışma | Share Feedback | Ask a question




"Kabala ve Hayatın Anlamı" Yorumlar RSS Feed

Önceki yazı: