Monthly Archives: Mayıs 2013

Maddesel Realite Yaradan’ın En Büyük Yardımıdır

Soru: 10’lu gruplar halinde bölündükten sonra, yeni bir sürece başlıyor gibiyiz. Dostlarla birlikte uzun yıllar çalıştıktan sonra,  olumlu ve olumsuz pek çok içsel ‘‘görevler’’ inşa ettim.

Cevap: Tüm bunlar bir grubun gerçek anlayışıyla yapılacak olan bir şeye sahip değildir. Gerçek bir grupta karşılıklı bir anlaşma vardır zira grup birdir. Bizler hepimiz tek bir gemideyiz ve sizler aranızdaki ilişkileri ortaya çıkarmalısınız. Bu sadece bir zorunluluk değildir ancak bu olmaksızın yolumuzu bulmak basitçe imkânsızdır.

Bugün sadece arkadaşsınız. Bu dostları seçtiniz ki daha rahat edesiniz diye ancak gerçek grup çerçevesi ile ilgili olarak bir zorunluluğunuz vardır. Eğer yoksa bu bir grup değildir veya henüz 10’lu çalışma yoktur.

Biz grubu antlaşmamız tarafından hissederiz; sanki sonsuz bakıma ihtiyaç duyan bir bebek hakkında endişeleniyor gibi. Haz hissetmek için endişelenmek değil daha ziyade dostlarımla antlaşmaya vardığımdan beri bu antlaşma hakkında endişelenmek. Bunu iki görünümde geliştirmeliyiz zira aksi halde bu kaybolur; başka çıkış yolu yok.

Bu gerçek bir mucizedir; bizler kırıldık ve her birimize diğerleriyle bağ kurabilmemize, yapay olarak bağlanmamıza, maddesel seviyede bağ kurmaya çalışmamıza izin veren bir kıvılcım verildi. Maddesel realite olmaksızın tüm kıvılcımlarımız sonsuza dek birbirinden uzak dağınık olacaklardı ve asla birbirimize yakınlaşamayacaktık. Fakat bizler birbirimizin arasında karşılıklı olarak almak ve ihsan etmek içinde olmamızı sağlayan maddesel bedenlerde yaşıyoruz. Protein maddesel bedenler bize bağ tesis edebilmemiz için yardım sağlar hatta bununla beraber kıvılcımlar sonsuza dek birbirlerinden halen uzaktırlar.

Bizim şimdiki egomuz bedenlere aittir ve kıvılcımlara değil zira bu henüz gerçek bir kötü eğilim değildir. Ancak bedenlerimizin hissettiği ayrılık itişini çok az dahi olsa kapatmaya çalışırsak eğer hep beraber kıvılcımlarımızın bize getireceği Işığı uyandırmaya başlarız.

Öyleyse, bunun ne kadar büyük bir yardım olduğunu anlamalısınız, manevi yolumuz boyunca büyük bir yardım. Böylesine aşağı, bayağı bir sistemin yardımıyla kıvılcımları bağlamaya başlayabiliriz. Islah Eden Işık onları etkiler ve bu esnada tüm safhaların en zoru ve en uzunu olan şimdiki safhadan geçeriz. Diğer seviyeleri daha hızlı geçeceğiz ancak bu seviye en bayağı seviyedir zira burada her şey bedenlerin yardımıyla yapılıyor. Işık’la ve arzularla doğrudan çalışmak için bu hazırlıktır, harikulade bir safhadır, Yaradan’ın en yüce yardımıdır. Dostumdan nefret etsem bile, yine de onunla bağ kurarım; doğaya odaklanmak için bir fırsattır. Yalan üzerine kurulu bir mekanizma burada var iken doğa dürüst ve gerçek bir şekilde işler.

Bu yüzden dostlarınızı gördüğünüzde kendi çocuklarınızı gördüğünüzden daha fazla memnun olacağınızı ümit etmeli ve arzulamalısınız. Evet, evet dostlar size bebeğinizden daha kıymetli olduğunu hissedeceksiniz.

20.05.2013 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 3. Bölümünden, Baal HaSulam’ın Yazıları ‘‘Ortak Garanti’’

Eşeği Dairenin Dışında Bırak

Soru: Dostlara sadece gülmemek ve gerçek anlamda onlara ihsan etmek ve içsel olarak vermek, yardım edebilmek için hangi içsel aksiyonu yerine getirmeliyim? Kongrede sadece güzel vakit geçirmek ve daha sonra eve dönmek istemiyorum. Bu içsel aksiyonu yaratmak ve yerine getirmek istiyorum, öyleyse bunu nasıl yapabilirim?

Cevap: Çalıştaylarımız olacak ve bu çalıştaylarda diğerini dinlemeye çalış ve senin etrafında kurulan daireyi hisset. Herkes bir diğerinin önünde kendisini alçaltmalı böylece onlardan alabilir. Aynı zamanda, herkes bir diğerine ekleyebilir, onlara verebilir. Dairenin içinde dairedeki tüm katılımcılar tarafından paylaşılacak özel bir gücün ortaya çıkmasını istemelisin.

Hiç birimizin kendi başına duyusu veya aklı yok zira kendi aklımız ve kalbimiz hayvana, eşeğe aittir, bunu dairenin dışında bırakın. Dairenin içindeki aslında ruhlardır bedenler değildir. Önünde fiziksel kişileri görmezsin sadece onların Yaratanı ifşa etmek için bağ kurma özlemini görürsün. Bu alıştırmanın anlamı bunun içindir.

Eğer doğru bir şekilde bağ kurmayı başarırsak seni bedeninin dışına çeken daha önce hiç hissetmediğimiz belli bir yakınlığı hissetmeye başlayacağız. Edinmemiz gereken deneyim budur.

10.05.2013 Tarihli New Jersey Kongresinin 1. Dersinden

Yaradanı Bilmeye Düşünce Denir

Soru: Düşünce nedir?

Cevap: Düşünce, Yaradan ile yaratılan arasındaki bağ noktasıdır. Sadece yaratılanın yükselebileceği özel bir eksikliktir. Bir taraftan bu maddesel bir eksikliktir zira kişi bu hayatı ne yapacağını nasıl idame edeceğini bilmediği durumda çaresizdir. Her şey sıradan dünyevi, bedeni sıkıntılarla başlar. Eğer kişi bu durumların bir amacı olduğunu görerek bunlardan ayrılmaksızın bu sorunları dönüştürmeyi başarırsa o zaman bu sorunlar kişinin Yaradana yükselebileceği ve O’na onu uyandırdığı için şükredeceği bir iç yönetim sağlar.

Eğer kişi doğru niyetin ne olduğunu ve olan her şeye doğru yaklaşımı bilmek isterse, bu durum kişinin bir düşünce talep ettiği anlamına gelir. Kişi kendi dünyevi eksikliğini kendisi için değil de daha ziyade bu durumun kendisini Kutsallığa doğru bir bağa yönlendirmesini talep ederek, bu eksiklikler ile Yaradanı nasıl edinebileceğini bilmek için Bina’ya yükseltir. Yaradanı bilmek zaten bir düşüncedir.

Böylece, bu kara nokta Hohma için Nukva haline gelir yani anlayışı talep eden Bina’nın içinde birleşik hale gelir. Bu eksiklik Aba ve Ima’yı (Anne ve Baba) çiftleştirmek ve yaratılan varlığa, bir sonraki seviyeye doğum vermek için zorlar.

14.05.2013 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 2. Bölümünden, Zohar Kitabı – Giriş

Yeni Bir Dünya İçin Mekân

Soru: Kişi Tora’yı (Işığı) aldığı zaman ne hisseder?

Cevap: Kişi diğerlerine karşı olan yaklaşımının değiştiğini hisseder. Kişi, diğerleri ile olan ilişkisinin, orada tam ortada onların arasında, yeni bir dünya, yeni konumlar, yukarıda daha yüksek bir seviyede yeni gelişimin bir mekânı olduğunu anlamaya başlar.

Karşılıklı ortak bir bağı tesis ederek kendi aramızda üçüncü faktörü oluşturuyoruz: Üst Olanı. Bu ruhtur, bu ifşa ettiğimiz Yaradandır. Bu herhangi bir yerde değil tam olarak aramızdaki orta çizginin formunda yatan Üst Dünyadır.

01.05.2013 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 4. Bölümünden ‘Ortak Garanti’

Onlar Garantör Olmaya Hazır Olana Yardım Ettiler

Tora’nın (Işığın), ıslahın metodunun verilmesi koşulu, ancak kişinin karşılıklı garantiye hazır olma durumunda gerçekleşir.

Genel anlamda Tora Islah Eden Işıktır ve kişiye garantör olma derecesine göre yardımcı olur. Diğer bir ifade ile kişinin diğerleri ile bağ kurmasına yani diğerlerini sevmesine bağlı olarak kişinin üzerinde çalışır.

Eğer kişi bunun için hazır değilse Tora bu kişi için çalışmaz, ışıldamaz. Tüm bunlardan sonra Işık sadece kişinin diğerleri için bir şeyler yapma çabasına bir reaksiyon olarak gelir.

Bu prensip bir elektrik devresindeki dirence (Rezistansa) benzer. Ben ve diğeri arasındaki rezistansın büyüklüğüne bağlı olarak, Islah Eden Işık, Saran Işık ( Ohr MakifOM ) gelecektir.

Başka bir olasılık yoktur. Aramızda nefret fışkırıyor olabilir. İlişkimiz olumsuz (-), nötr (0) veya olumlu (+) olabilir, bu fark etmez. Bu ilişkiler öyle olacak ki iş yapılabilsin öyle ki dostlar çaba sarf edebilsinler.

Bunu yapmak için neyi edinmemiz gerektiğini öğrenmek için çalışmaya ihtiyacımız vardır. Aynı zamanda etkinliklerin sıralamasını belirleyecek olan gruba ihtiyacımız vardır.

Öyleyse, Islah Eden Işığa aynı zamanda bizi etkileyen Tora denir. Ve bu Işık bizlerin üzerinde rezistansı (direnci ) oluşturan, kötü eğilim vasıtasıyla içsel arınmanın izleniminin arka planına bağlı olarak işler.

01.05.2013 Tarihli Günlük Kabala Dersinin 4. Bölümünden , ‘Karşılıklı Garanti’

Mutluluk Nedir?

Soru: Mutlu olmak için doğduk; bunun için çabalıyoruz. Ancak içinde yaşadığımız sistem egoistik. ‘Amerikan Rüyası’ toplumumuzda abartılmıştı. İşin özü, bu edinilemez zira buna erişmek için para kazanmamız lazım. Para kazanmak için çalışmamız lazım, işin kökünde çalışmak ta kölelik. Diğer bir ifade ile mutlu olmak için köleler haline geldik. Aslında, mutlu değiliz.

İnsanlık bu yetiştirilişi ortadan kaldırabilir mi ve bunsuz mutlu olabilir mi? Mutluluk konumunu nasıl tanımlarsınız?

Cevap: Bence mutluluk ancak dengeye ulaştığımızda mümkündür. İnsanlar kendi aralarında ortak birleşme inşa ettiklerinde, kendilerini doğru bir sosyal çevrenin içinde hissettikleri zaman tüm sorunlar yok olacaktır. Toplumumuz dengeyi teşvik ve tesis ettikten sonra insanlar kendilerini içsel ve dışsal sükûnet durumunda sanki su gibi akıyorlarmış gibi hissedeceklerdir. Bu durum onların içerisinde kesin mutluluk noktasını tahrik eder.

Başka bir değişle, mutluluk kendimizi egoistçe bir sonraki an ne olacağını düşünmeden, etrafta başkalarının sırtından kazanıp mutlu olan egoistler de var iken, kendimizi tatmin etmekten doğan bir haz değildir.

Mutluluk hissiyatı birliğin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Mutluluk denge hissiyatından kaynaklanır, sağlıklı bir organizmanın tüm fonksiyonları dengede olduğu zaman sağlıklı olması gibi. Aynı belirtiyi göz önüne alırsak, insan toplumu doğanın örneklerini takip etmeli ve aynı duruma erişmek için arzu duymalıdır. O zaman hayatımızın amacını gerçekleştireceğiz. Bu durumun içerisinde var olmak ta mutluluktur.

07.04.2013 Tarihli TV Programından ‘Gelecek İçin İlaç’

Düşüncelerin Etkisini Ölçebilir miyiz?

Soru: 10 veya daha fazla kişi, hasta olan birisi hakkında olumlu düşünürse bunun hastanın üzerinde bir etkisi olur mu?

Cevap: Evet, fakat böyle etkisi gerçekten kuvvetli olarak belli ve ölçülebilecek şekilde olacak on kişiyi nerede bulacaksınız?

Ben buna benzer çalışmaları bütün dünyadaki değişik yerlerde, devlet tarafından finanse edilen Amerika’lı bir profesör tanıyordum. Çoğunluğun etkisi hakkında benzer fikirlere sahip dünyanın değişik yerlerindeki kişiler ile birlikte altmışa yakın çalışma sürdürmüştür. Fakat dürüst olursam onun elde ettiği sonuçlar ile ilgili değildim. Gerçek bir sonuca burada ulaşmanın pek mümkün olamayacağını düşünüyorum. İstatistiksel bir veri dışında başka bir şey ortada yoktur. Bu olayın tesirini nasıl ölçebiliriz, bu kendini nasıl belli eder, iyi mi yoksa kötü şekilde mi?

Herhangi bir bağı keşfetmek mümkün değildir; nitekim sıradan bir insan böyle bir etkiyi keşfedemez ve bununla çalışma yapamaz, ölçemez veya mukayese edemez. Bu yalnızca kişinin üyesi olduğu grubun üyeleri ile birlikte çalışma yaptığı ve derece derece ortak bir hissiyat ”organ” geliştirme seviyesinde, yeni nitelikleri ve yeni ortak özellikleri hissedebilir ise mümkündür. Aralarında oluşan bağ, aralarındaki herhangi birisini etkileyebilir. O zaman bu grup dedektör (ortaya çıkaran) haline gelir.

Soru: Aile hakkında ne düşünüyorsunuz? Doğal bağları ile bir aileye grup denilebilir mi, yoksa bu yeterli değil midir?

Cevap: Şayet bir aile üyesi hasta ise, diğer aile üyeleri de kendilerini tabii ki kötü hissederler. Bu ortak bir bilgidir ve doktorlar bunu bilir ve anlarlar. Bunun yanı sıra, onlar buna enerji seviyesinde yayılmış bir kanser derler.

Etrafımıza baktığımızda, görürüz ki, ev hayvanları da örneğin, aynı şekilde, dertlerden sahipleri gibi ızdırap hissederler. Eğer hayvan sahibi bunalımda ise, kedisi veya köpeği de aynı dertten ızdırap duyar ki, aslında hayvanlar normalde depresyon sıkıntısını yaşamazlar. Bu demektir ki, hastalık enerji seviyesinde diğerine geçmiş, yönlendirilmiştir.

7.4.2013 tarihli Kab TV’den, ”Geleceğin İlacı”

Dünyaya Işığı İleten Bir Zincir

Bizler tüm manevi bilgiyi yukarıdan, Kabalistler’in ruhlarının zincirinden elde ediyoruz. Bu seviyelerin sırası değişmez. Adam ha Rişon’dan (ilk insan), Üst Güç’ü  ilk keşfeden  kişiden başlar. Bu zincir ondan başlar ve yukarıdan aşağıya koni şeklinde, bütün insanlığın bununla birleşip Yaradan’ı ifşa edişine kadar  alçalır.

Bu şekilde Üst Işık, yüksek bilgelik, ıslah eden Işık, duanın yükselişi, MAN (Mayin Nukvay-Dua), ve onlar için karşılık, MAD (Mayin Duhran), buradan gelir. Herşey iletilir ve yalnızca bu zincir sayesinde, bir sistem içinde birbirimize bağlı olduğumuz için alçalır.

Bu şekilde, yüce Kabalistler’in bize bıraktığı manevi mirasa sadık kalarak, onlara da Yaradan’a duyduğumuz saygı  ile yaklaşmalıyız-aynı derece ve belki de daha fazla. En önemlisi de, kitaplar (yazarlar Hohma [erdemlik] ışığının kaynağıdır ve kitaplar da onların bize bıraktığı iletişim aracıdır) ve yazarlar ile bir olmaktır.

Kişi eğer bu kaynaklara karşı önem ve değer hissiyatını kendi içinde geliştirirse, o zaman doğal olarak, onlara karşı ilgisi uyanır ve onlara daha çok yakınlaşır. Kişi bu yüce Kabalistler’e saygı duymaya başlar ve onların yazdıkları ile bağ kurar ve onların yardımı ile Yaradan ile bir olmaya ulaşır.

 28.4.2013 tarihli Kabala  sabah  dersinin 4. bölümünden, Şamati  #25